ROMAN VE TARİH ANLAYIŞI

ROMAN VE TARİH ANLAYIŞI

Sosyalist dünya görüşüne bağlı bir romancı olarak Kemal Tahir roman malzemesi olarak kullandığı gerçeklikle o gerçekliğe ilişkin bilinci arasında mümkün olan en büyük uyumu kurmak istiyordu. Bu gerçekliği tam olarak yansıtabilmek için onun altında yatan temel gerçeği, değişmez olanı bulmak, ortaya çıkarmak ihtiyacmdaydı. Ancak çok iyi tanıdığı Anadolu insanını kendisine sunulan kalıplara yerleştiremiyordu. Bu onu gözlemleri ve sezgileriyle geçmişe ilişkin bilgisi arasındaki uyuşmazlığı gidermek için Doğu toplumlarını özellikle de Osmanlı toplumu-nu incelemeye yöneltti. 1960-1961’den başlayarak bir yandan Marx, Engels ve bazı izleyicilerinin resmî Marksist görüş tarafından bir yana bırakılmış Doğu toplumları üzerine yazdıklarına eğildi. Öte yandan Fuat Köprülü, Halil İnalcık, Ömer Lütfi Barkan, Mustafa Akdağ, Niyazi Berkes, Şerif Mardin gibi Türk tarihçi ve toplumbilimcilerinin eserlerini inceledi. Vardığı sonuç Osmanlı toplumunda Batıdaki anlamında bir feodalitenin olmadığıydı. Bu toplum merkezî iktidar etrafında toplanmış üretici kitlelerden oluşmaktadır. Batıdaki anlamda toplumsal sınıflar ve sınıf mücadelesi yoktur. Bu örgüdenmede merkezî iktidar, yani devlet ile onu temsil eden yönetici kadro büyük önem taşır. Özel mülkiyet egemen üretim biçimi değildir ve sürekli engellenir. Kemal Tahir bu yapının Batı feodalizmine göre daha insancıl olduğunu düşünüyordu. Bunun sonucu olarak Türk insanıyla Batı insanı arasında büyük fark vardır. Batıda insan sürekli köleliğin korkusunu hala içinde taşımaktadır. Buna karşılık «Doğulu insanın genel görünüşünde sürü davranışı vardır. Kösemenin arkasından hep beraber gider gibidir. Fakat bu sürüden biri olmak eğiliminde Batılının idrak edemeyeceği kadar bağımsızlık (hürlük) vardır. Yani, hem sürüden biridirler, hem de sürünün tamamen dışında kendi hayatlarını yaşayan özgür kişilerdir». Kemal Tahir farklı bir Türk romanı teklifini iki toplum arasındaki bu farklılığa dayandırır: «Bu iki durum zaten Batı toplumlarıyla Doğu toplumları arasında ferdin hürriyet anlayışını belirler. Ben Türk romanını yazalım derken, bu özelliğe dayanalım diyorum. Bizde daha hür, daha kişiliği ilerlemiş fert var, buna karşılık biz Batının eserlerinden etkilenerek Batının tipini arıyoruz kendimizde… Düştüğümüz en büyük yanlışlık budur.» Kemal Tahir ayrıca «tarih içinde oluşmuş, bugünkü hayatımızda, bizzat kendi içimizde yaşayan» bir Türk tipi üzerinde durur. □

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*