İNSANLIĞIN KÜLTÜR AŞAMALARI

İNSANLIĞIN KÜLTÜR AŞAMALARI

VIII. DERS
İNSANLIĞIN KÜLTÜR AŞAMALARI

Tarihöncesinden bugüne: İnsanlık bugünkü uygarlık düzeyine çok

ın bir gelişme sonucunda ulaşmıştır, önceki derste öğrendiğimiz gibi, İnsanların ortaya çıkmasından bu yana birkaç yüz bin yıl geçmiştir*

I dersteki tabloyu (Tablo VII/1) incelerseniz, bu gelişmenin önce çok ‘aş olduğunu, ancak sonradan, Özellikle postglasiyal dönemde hızlan» ım görürsünüz. Gene aynı tabloya göre insanlık, bugünkü uygarlığa
KARAİN , Alt PIEISTOSEN HAYVANLAR» 1- Hjludina dlluvIanak’unlH 7_ Mağara O ilanı
2- Kofivmbo§o

3- Kemirgenlerde*-» A-» At

5_ Kedigillerden fe- Oomuı
fi- Alage ysK

Mağara aytsı

10- FiL_

11- v5uaygın (/\NWnA)
VIII/1 — Dördüncü Zamanın başlarında Türkiye’de yaşayan hayvanlardan ba-ı (Antalya dolaylarında Karain mağarasındaki kazılara göre Prof. Kökten’den).

ulaşmak için çeşitli kültür basamakJarından geçmiştir, insanların hayat tarzı, araçları, olanakları, tabiatla savaştaki başarı dereceleri bakımından birbirinden ayrılan bu farklı dönemlere kültür çağlan denir. Bu bakımdan en büyük ayrılık, buzulçağı kültürleri ile postglasiyal çağın kültürleri arasında görülür.

Buzolçağında insan: Paleolitik kültürler: Kuaternerin en büyük kısmım kapsayan buzulçağmda insanların geliştirdikleri kültürlere paleolitik kültürler denir. Paleotik, “eskitaş devri” anlamına gelen bir terimdir. Bu uzun dönemde gelişme çok yavaş, çok çetin olmuştur. 0 sırada
Şek. VIII/2 — Türkiye’de bulunan üst Paleolitik aletlerden bazıları (Prof. Kökten’dev ı

zaman zaman İklim sofcuınu*, buzullar «cni?* alanlına yayılnuşlai’dır. na karşılık bazı dönemlerde iklim ısınmış, buzullar gerilemiş, ilk inal için daha elverişli s&rtlar ortaya çıkmıştır.

Paleolitikte insanların nasıl yaladıklarım, bunların kullandıkları eşyalar*,> îâhlara, yiyecek artıklarına ait kalıntılara, barındıkları mağaraların duvari! çizdikleri resimlere bakarak, inceleyerek öğreniyoruz. Buna gröre pal* iıuamn hayatı, varlığını sürdürebilmek için çok çetin bir didinme ile geçmiştir, lenme sorunu her şeyin üstünde tutulmuştur. Toplayıcılık ve avcılık bu çağın baj gpeçim kaynakları İdi. Paleolitik insan meyvaları, kökleri, yumrulu bitkileri, yaprakları, solucan, sümüklü böcek gibi küçük hayvanlan toplayarak yemiş, a diğer büyük hayvanları da avlayarak et ihtiyacını gidermeye çalışmıştır. Bu i’ taunların aileler ve küçük kabileler halinde yaşadıkları anlaşılıyor. Su başlan, ve deniz kenarlan, nehir boylan tercih etti İlleri başlıca yerlerdi. Bir süre sonra a’ yakmasını da öğrenmişlerdi. Bu, soğuktan ve vahşî hayvanlardan korunmak ba mından çok önemli bir aşamadır. Kullandıkları eşyalar, araçlar ve silâhlar başlı Kıçta çok basitti. Sopa, sert taşlardan yontulmuş kaba silâhlar ve araçlar başlı varlıkları idi (Sekil: VIIJ/l ve 2). Büyük hayvanları tuzaklar kurarak avladık! anlaşılıyor. Ancak daha sonra kemikten daha güzel, daha ince eşyalar, araçlar yapmaya, yay ve ok kullanmaya başlamışlar, sanata da yönelerek araçlan süslemişler, mağaralarının duvarlarını resimlendirin işlerdir. Bu resimler prehistorill insanın yaşadığı ortamı ve o zamanki hayatı canlandırdığı için çok ilginçtir.
Şek. VIII/3 — Buzulçağı insanlarının mağara duvarlannda yaptıkları resimlerden bir örnek: Ok ve yayla geyik avı.

Paleolitik insan yeryü*Uııl«‘ oldukça geniş ve iklim bakımından farklı alanlımı yayılmış bulunuyordu. Bu alanların koşulları derişikti: Buzullara yakın bölgelerde iklim şiddetli, hayat daha çetindi. Oysa tropikal kuşakta, yahut Türkiye gibi subtro-pikal bölgelerde o zamanın insanları daha elverişli koşullar alt’ «da yaşamışlardır. Yurdumuzun hemen bütün bölgelerinde paleolitik insanın yaşadığını gösteren kalıntılar vardır. Bunlara göre prehistorik insanlar Türkiye’de de su kaynaklarını, ırmak boylarını, avlanmaya elverişli yerleri ve bazı mağaraları yerleşme yerleri olarak Yurdumuzun hemen biitün bölgelerinde paleolitik insanın yaşadığını gösteren kalıntıları bakımından çok zengindir. Bu mağaraların en tanınmışlarından biri, Antalya’nın kuzeyindeki Karam mağarasıdır. Buradaki kazılarda paleolitik başlarından maden çağına kadar birçok kültür aşamalarının kalıntıları üst üste bulunmuştur.’

Buzulçağı sonrasında insan: Postglasiyal kültürleri: Postglasiyal çağ, bütün dünyada sıcaklığın yeniden yükselmesi ve eriyen buzulların geniş ölçüde ortadan kalkması ile başlar ve günümüze kadar uzanır. Bu dönemde yeryüzünde hayat şartları büyük ölçüde değişmiştir: insan eskiden buzulların kapladığı alanlara sokulmuş, buraları bitkiler, ormanlarla kaplanmış, ortam genellikle insan hayatına daha elverişli bir hal almıştır.

Postglasiyal dönemin zamanımızdan 11.000 vıl kadar önce başladığını öğrenmiştik. Buna göre süresi, ilk insanın ortaya çıkışından beri geçen zamanın ancak yüzde 1 ’ i kadardır. Buna rağmen bu kısa dönemde kültür aşamaları hızlanmış ve insanlık muhtelif uygarlık basamaklarından geçerek bugünkü duruma yükselmiştir. Bu kültür aşamalarının başlıca-, lan, eskiden yeniye doğru, neolitik çağ, bronz çağı ve demir çağı’dır. Bu gelişmelerin ulaştığı en büyük sonuçlardan biri de yazı’nın bulunmasıdır. Yazılı belgelerin ortaya çıkması ile birlikte de artık tarih çağlan başlamıştır.

Bunlardan neolitik çağı (= yenitaş çağı) insan hayatında ve ekonomisinde çok önemli değişikliklerin ortaya çıkması ile başlar. Bu çağda insanlar artık tarım yapmağa, evcil hayvanlar beslemeğe başlamışlardır. Tarım başlangıçta çok ilkel araçlarla, basit bir sopa veya çapa ile toprağı eşelemek ve tohumlan dikmek suretiyle yapılmakta idi. Bu ilkel tarım tarzına çapa kültürü de denir. Daha sonra sapan ve diğer tarım araçları geliştirilmiştir. Tarımın ortaya çıkması ile birlikte insan da avcı ve toplayıcılık tarzındaki hayatın göçebeliğinden yavaş yavaş ayrılmış ve belli yerlerde yerleşmeğe başlamıştır.

Neolitik çağın insanları yeryüzünde geniş sahalara yayılmış bulunuyorlardı. Bu sahaların en önemlilerinden biri de Mezopotamya ve Anadolu’dur. Türkiye’de neolitik yerleşmelere ait kalıntılar çoktur, örneğin Konya (Çatalhöyuk), Mersin (Yumruktepe), Diyarbakır (Gölbaşı) ve

Burdur dolnylnrındıı (Hortlar) bu çnftn »İt yerleşmelerde yapılan k

o zamanki insanların yaşayışı ve uygarlık alanındaki başarılan hakkı çok açık fikir vermektedir. Buna göre Anadolu’nun neolitik insani köylerde yaşıyorlardı. Bugünküne benzeyen çanak çömlek yapıyor; dibeklerde tahıl öğütüyor; orak ve ağaçtan yapılmış sapan kullam; bugünkü kağnılara benzeyen tekerlekli arabalardan faydalanıyordu, tün bu gibi uygarlık kalıntılarına dayanılarak, neolitik çağa geçiş yol” daki ilk adımların Ön Asya’nın bu bölgelerinde atıldığı, tarımın ve ha vanları evcilleştirmenin bu bölgede başladığı sanılmaktadır.

■ ‘K

Bir hayat tarzı olarak göçebe hayvancılık (= kır göçebeliği) ekonomisinin ‘ «ene neolitik çağda başladığı düşünülebilir. Eskiden çok yaygın olan bir görüşe g;öi_ insanların önce göçebe hayvancı oldukları ve aneak bundan sojıra, daha yüksek M”, kültür basamağı sayılan çiftçiliğe ve.yerleşmiş hayata geçtikleri iddia edilmekte idi. Ayrıca, göçebeliğin ııklarla ilgili “bir hayat tarzı olduğunu ileriye sürenler de olmuştttt

Oysa, bu görüşlerin yetersizliği anlaşılmıştır. Çünkü dünyanın birçok bölgel#* rinde insanların göçebelik yapmadan doğrudan doğruya tarıma ve yerleşmiş hayat*, geçtikleri, göçebeliğin ırk ile bir ilgisi olmadığı meydana çıkarılmıştır. Zaten bugtiıi göçebelerin bir kısmı tamaroiyle hayvancılığa bağlı değildir; bunlar tarım da yaparlar ve yılın bir kısmını tarlalarının yanındaki köylerde geçirirler. Hem tarım, hem ftöçebe hayvancılık yapılan bu karma hayat tarzına yarı göçebelik denir.

Yukarıdaki açıklamalara göre göçebelik ve çiftçilik değişik hayat tarz!an olarak aynı zamanda msydana çıkmıştır. Bu bakımdan en önemli rolü de insanların yaşadıkları ortamın şartlan , Özellikle iklim ve bitki örtüsünün karakteri oynamıştır. Tarıma az elverişli, dağlık, yarıkurak, kurak veya soğuk bölgelerde yaşayan insanlar hayvan beslemeye yönelmişler ve hayvanlarını doyurabilmek için he bir mevsimden ötekine otlakları izleyerek yer değiştirmeye başlamışlardır. Böylece göçebelik denilen hayat tarzı doğmuştur.

Postglasiyal dönemde, neolitik çağdan sonra insanlık daha da ilen uygarlık düzeylerine ulaşmış, tabiat ile mücadelesinde daha iyi donanmış, evcilleştirdiği hayvanların ve ürettiği tarım bitkilerinin türlerini çoğaltmış, sulama usulleri bulmuş, madenleri de kullanmağa başlayarak daha mükemmel araçlar ve silâhlar yapmağı başarmıştır. Böylece, zamanımızdan 5.000 yıl kadar önce tunç çağı’na, 4.000 yıl kadar Önce de demir çağı’na ulaşmıştır. Bu gelişmelerde de ön Asya, özellikle Mezopotamya ve Anadolu’da yaşayan insanların öncülük ettikleri anlaşılıyor. Etiler’e ait höyüklerde yapılan kazılar, demir çağının en erken başladığı ülkenin veya ülkelerden birinin Anadolu olduğunu, göstermektedir.

İlk biiyiik toplumlar ve büyük kültürler: insanlığın bugünkü uygarlığa erişmesinde sosyal olarak örgütlenmiş eski büyük toplumlarm kültürleri önemli birer aşama meydana getirir. Bunların başında Eski Dün-

yanın bazı eski kültürleri gelir. Yeni Dünyada da bazı eski kültür merkezleri gelmiştir.

1 — Eski Dünya kültürleri: İnsanlık tarihinde en önemli rolü oynamıştır. Bugünkü uygarlığın birçok özellikleri ve başarılan bu çok eski kültürlere kadar izlenebilir. Eski Dünyanın en erken gelişen ve en önemli eski kültür alanları Mezopotamya ve Mısır’dır. Bu kültürler akarsu boylarında, verimli aluviyal düzlüklerde yapılan sulu tarıma dayanır. Akarsuların düzene sokulması, bunlardan faydalanma çarelerinin araştırılması, bu maksatla kanalların, sulama tesislerinin yapılması bu bölgelerde yaşayan insanların örgütlenmiş olarak ortak çaba sarfetmelerini zorunlu kılmış, böylece sosyal örgütlenme ve kültürel ilerlemenin temeli sağlanmıştır. Bu kültür alanlarında el sanatları ve ticaret gelişmiş: uzunluk ve
Şek. VIII/4 — Eski Mezopotomya’da tuğla üzerine yapılmış bir harita. Bu harita zamanımızdan en az 3000 yıl öncesine aittir.
ağırlık birimleri tespit edilmiştir; alışverişte para kullanmak âdeti ortaya konmuş; ulaştırma işlerine önem verilerek karayolları yapılmış; düşüncelerin kaydedilmesi ve karşı tarafa ulaştırılması için yazı türlerim (çivi yazısı, hiyeroglif, Eti yazısı) icadedilmiştir. Ayrıca, gene bu alanlardan bazı bilimlerin ilk temelleri de atılmıştır. Gerçekte, yıldızların gözlenmesi ile astronomi, ölçme işleri dolayısîyle geometri bu eski kültür alanlarında başlamış, takvim de gene buralada icadedilmiştir. Başlangıcı zamanımızdan 5-6 bin yıl öncesine kadar inen bu eski kültür alanları, Yeni Dünya kültürlerinin dışında, bütün önemli kültürlerin beşiği durumundadır. Ava

dolu da bu eski kültür alanının bir |>m\atıidır. Çeşitli Kazılana v” lan sonuçlar, zamanımızdan 5-6 bin yıl kadar önce prehistorik kül lerin bütün Anadolu’ya yayıldığını; 5 bin yıl kadar önce de şehirlerin rulduğunu, ticaret ve ulaşımın geliştiğini göstermektedir. Çok daha ra, ilk çağda gelişen eski Yunan ve Roma kültürleri, ön Asya ve Nil tasında gelişen bu eski kültürlerin mirasçısıdır.

Eski Dünyanın diğer önemli iki eski kültür alanı tç Asya ve Doğu Asya’ Bunlardan İç Asya kültürümün temeli de, nehirler boyunca uzanan vahalarda yap «ulu tarıma dayanır. Doğu Asya veya Çin kültürü biraz daha yenidir. Başlangıcı marnınızdan 4 bin yıl öncesine iner. Bu kültürün Ön Asya ve İç Asya kültürle etkisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Sanat, şehirleşme, yazı ve tarım alanlarında geliş gösteren Çin kültürü de, akarsu boylarındaki ovalarda yapılan -sulu tarım çalı? larıııın gerektirdiği sosyal örgütlenmenin eseridir,

2 — Yeni Dünya kültürleri: tnsan Yeni Dünyaya ancak buzul ğmdân sonra, Kuzeydoğu Asya’dan sokulmuş ve bu kıtada güneye doğ yavaş yavaş yayılmıştır. Kuzey ve Güney Amerika yerlileri Yeni Dün keşfedildiği sırada kültür bakımından birbirinden çok farklı basamaklar bulunmakta idiler. Bunların en ileri uygarlık düzeyine ulaştıkları yeri Meksika (Aztek kültürü) ve Yukatan yarımadası (Maya kültürü) ile, Ar yaylaları Ünka kültürü) idi. Fakat bütün bu kültürler, Mezopotamya, Mi$ sır, Anadolu, Iç ve Doğu Asya kültürlerinden daha yenidir. Eski Ameri ki kültürleri de tarıma, özellikle suîu tarıma dayanır. Buralarda da insanlar büyiik başarılar elde elmişler, yazı, takvim, tarım usulleri geliştirmişler^ özellikle birçok tanın bitkisi türleri üretmişlerdir. Bugün dünyanın çeşitli bölgelerinde yetiştirilen birçok tarım bitkisinin anavatanı Yeni Dünyanın bu eski kültür alanlarıdır.
Ödev ve Sorular

1 — Paleoiitikte insanların yaşadıkları ortamın koşullan nasıldı?

2 — Postglasiye! çağın başlıca kültür aşamaları nelerdir? VII. dersteki tabloyu inceleyerek cevaplandırınız.

3 — Tarım bitkileri arasında anavatanı Yeni Dünya olanlar hangileridir? Araştırınız ve bundan sonuçlar çıkarınız.

4 — Neolitik çağda Anadolu küitiir bakımından ne durumda idi?

Hayat tarzı: Bundan önceki derste insanlığın çeşitli kültür basamaklarından geçerek bugünkü yüksek uygarlık düzeyine nasıl ulaştığını öğrenmiştik. Fakat unutmayalım ki bu gelişmeye bütün insanlık ayak uyduramamıştır. Bugün yeryüzündeki insan toplulukları arasında kültür ve teknoloji bakımından çok büyük farklar vardır. Dünyanın bazı bölgelerindeki toplumlar çok ilerlemiş, atom enerjisinden faydalanmağa başlamış, hatta gök cisimlerine ulaşmak yolunda önemli adımlar atmışlardır. Buna karşılık, dünyanın birçok bölgelerinde hâlâ daha prehıstorik çağlardaki insanlar gibi yaşayan ilkel toplumlar da vardır. Uygarlığın çeşitli düzeyindeki bütün bu inoan topluluklarının, bulundukları kültür basamaklarına göre yaşayıştan da farklıdır. Bu farklı yaşayış şekillerine hayat tarzı denir.

însan toplumlarınm hayat tarzlan aracındaki farklar daha prehisto- ^ rik çağda vardı. Fakat kültür gelişmeleri her yerde aynı hızda olmadığı için, çeşitli toplumlar yarasındaki farklar zamanla daha da kuvvetlenmiştir. Aynca, insanların birbiriyle temas etmesi ve kaynaşması neticesinde hayat tarzında çeşitlenmeler de meydana gelmiştir. Bu sebepten bugün yeryüzünde görülen hayat tarzları, prehistorik çağa ve ilkçağa nisbetle daha çeşitlidir. Bununla beraber, bütün bu değişik hayat tarzlanm bir bakıma iki büyük takımda toplamak mümkündür: Göçebelik ve yerleşmiştik. Bu iki büyük takım da ayrıca bazı alt takımlara ayrılır.

Göçebelik: Yeryüzündeki bazı insan toplulukları hayatlarını sürdürebilmek için sürekli veya devirli olarak yer değiştirirler. Yer değiştirmeğe dayanan bütün bu hayat tarzlanna göçebelik (~ nomadlık) denir. Fakat göçebelerin hepsi aynı kültür basamağında değildir; bazıları çok ilkeldir; bazılan gelişmiştir. Fakat ilkel olsun olmasın, bütün göçebelerde esas geçim kaynağı av hayvanları veya evcil hayvanlardır. Buna göre göçebelikte biri avcılığa, öteki hayvancılığa dayanan iki çeşit hayat tarzı ayrılabilir:

 

halinde darılırlar. Du «ırada avlanmak için devamlı olarak yer değiştirir, gecelerini de çadırlarda geçirirler. Kış gnlince. deniz buz tutar; karalar karla kaplanır ve av a2alır. Bu soğuk mevsimde başlıca av hayvanları kutup ayısı ile, hava delikleri basında bekleyerek vurdukları fok ve mors’tur. Av kıtlaştığı ve av için yayılmak gerekmediğinden Eskimo’lar kışın bir araya gelir; köylerde taştan ve topraktan yaptıkları kulübelerde toplu olarak yaşarlar.
Şek. IX/2 — Bir Avustralya yerlisi.

Bu gruptaki göçebelerin uygarlık seviyesi, yalnız avcılık ve toplayıcılıkla geçinenlerden daha ileridir. Av ve balıkçılık araçları çok daha gelişmiştir. Kış mevsimi için besin yedeği yapmaya önem verirler. Av için dolaştıkları mesafeler daha uzundur. Çevreleri ile mal alışverişi daha fazladır. Birçok sanat kolları gelişmiştir. Fakat dillerinin yazısı yoktur. Dinî inançları da tabiat kuvvetlerinin etkisi altındadır (Şekil: /S).

B — Kır göçebeliği: Evcil hayvanların beslenmesi ile ilgili olan bu hayat tarzı da bazı çeşitlere ayrılır. Bunlar aşağıda kısaca açıklanmıştır:

1 — Göçebe çobanlar: Yeryüzünün, kurak veya soğuk olduğu içiri tanma elverişli olmayan bazı bölgelerinde esas geçim kaynağı hayvancı-” İlktir. Fakat bu hayat tarzında hayvanlar yerleşmiş olarak beslenmez. Çünkü iklim elverişsizdir; bitki örtüsü seyrektir ve her mevsimde aynı yerde yetecek kadar ot bitmez. Bu sebepten insanlar göçebe hayvancılığa yönelmişlerdir. Bunlar sıcak ve orta kuşak ülkelerinde at, deve, keçi, koyun; soğuk kuşakta ise ren geyiği gibi uzak mesafeler aşabilen evcil hayvanlar yetiştirirler. Hayvanlarını doyurabilmek için de mevsimden mevsime, belli bölgeler arasında yer değiştirirler. İnsanın, yetiştirdiği hayvan sürülerinin ardı sıra sürdürdüğü bu hayat tarzına kır göçebeliği veya göçebe hayvancılık denir.

Bu tarzda yaşayan toplumlara Orta Asya’da, Kuzey Afrika’da, Arabistan’da, kuzey kutup bölgesine yakın bazı bölgelerde (Lapon’lar, Samoyed’ler) rastlanır. Bunlar arasında özellikle orta ve sıcak kuşağın göçebeleri sayıca fazladır. Bunlar sosyal bakımdan kabileler, boylar, h^tta bazan uluslar halinde çok kuvvetli bir şekilde örgütlenmişlerdir. Bazıları dayanıklı, savaşçı ve teşkilâtçı mületler olarak tarihte önemli rol oynamışlar; yerleşmişleri de idareleri altına alarak birçok biiyük ve uygar

VII. derste öğrendiğimiz gibi göçebe hayvancılık kültür mutlak»

geri bir basamak değildir; ırk ile de ilgisi yoktur. Bazı kır goçaBLd. )S\(3cmişler kadar ileri bir uygarlık düzeyine ulaşmışlardır. Kır göçebeliğinin esMHMfhlt «>jrrafi ortamın şartları, özellikle iklim, bitki örtüsü ve tarım olanaklarının Nitekim Orta Asya’daki Türk boyları, bulundukları bölgelerin koşullarınMMre va nehir boylarındaki vahalarda yerleşerek çiftçilik yapmışlardır; yahut da kurffi’tttp-lerde göçebeliğe yönelmişlerdir.

Türk boyları Anadolu’ya sokuldukları sırada hareket halinde, göçebe <ııler Fakat bunlar aynı zamanda Orta Asya’da gelişmiş yüksek bir kültürün de mirasçısı ve taşıyıcısı idiler. Bu sebeple Türk boylarından bir kısmı bu yeni vatanlarında derhal yerleşmiş hayata geçmiştir. Fakat bir kısmı bir süve göçebe hayatı ve törelerini sürdürmüştür. Bunun başlıca sebeplerinden biri de Bizans devrinin sonlarında, Bizans ve Arap orduları arasındaki savaşlar yüzünden Anadolu’nun ekonomik bakımdan çok gerilemiş, birçok şehirlerin terkedilerek harabe haline gelmiş, ulaştırma yollarının bozulmuş, tarım topraklarından pek çoğunun yüzüstü bırakılarak otlaklara dönüşmüş olmamdır, işte bu sebepten, bazı bölgelerdeki Türk boyları bir süre göçebeliğe devam etmek zorunluğunda kalmıştır. Fakat zamanla ülkenin durumu düzeltilmiş, harabeler onarılmış, yeni köyler ve kentler kurulmuş ve göçebe boylar da tarıma ve yerleşmiş hayata geçmiştir.

2 — Yan göçebeler: Dünyanın bazı bölgelerinde hayvancılığın yanında tarım işleri ile de uğraşan göçebeler vardır. Bunlar senenin belli aylarında çiftçilik yaparlar ve tarlalarının yakınındaki köylerde yaşarlar. Belli aylarda da sürüleri ile birlikte otlaklarda dolaşır, çadırlarda yaşarlar. Tam göçebelik ile tam yerleşmişlik arasındaki bu hayat tarzına yan göçebelik denir.

Yarı göçebeliğin en ilginç uygulama şekillerinden biri de yaylacılık denilen mevsimlik yer değiştirmelerdir. Yaylacılık, tarımın esas geçim kaynağı olduği, fakat hayvancılığın da ekonomide önemli bir yer tuttuğu bazı ülkelerde görülür, özellikle Akdeniz çevresindeki memleketlerde yaygındır. Çünkü buralarda yaz mevsimi kuraktır. Hayvanların beslenebilmesi için ot bakımından daha zengin olan dağlardaki yaylalara çıkarılması gerekir. Köy halkının bir kısmı da ekseriya hayvanlariyle birlikte yaylaya çıkarlar. Bunların biri yazın niifuslanan daha basit, öteki kışın oturdukları daha gelişmiş iki yerleşme yerleri vardır. Sonbaharla birlikte hayvanlar daha sıcak Ve daha alçak olan kışlaklara indirilir. Bu hayat tarzını sürdüren insanlar, kışlaklarındaki tarlalarından başka, yaylalarda da tarım yaparlar. Bu karma hayat tarzı Türkiye’nin birçok bölgelerinde (özellikle Toroslarda, Doğu Karadeniz dağlarında ve Doğu Anadolu’nun birçok yerlerinde) eskiden beri yaygındır. Nitekim birçok halk türküsü de yaylaları ve yaylacılığı dile getirir. Fakat yaylaya çıkan köy halkının sayısı zamanla çok azalmıştır. Bugün sürüler, daha ziyade çobanlar tarafından yaylaya çıkarılır ve indirilir.

Rate this post
Rate this post

3 yorum

  1. Değil sizin veri alma bazı yer, ama mükemmel konu im. Ben bir süre daha öğrenme veya daha fazla anlamak yatırım gerektirir. Etkileyici bilgi için teşekkürler benim görev için bu verileri arıyordu.

  2. Ben çok bu blog için zevk duyuyorum. Onun yararlı bir madde. Bazı zorlukları düzeltmek için çok önemli bana yardım. Onun olasılığı çok şaşırtıcı ve çok hızlı çalışma tarzı yapıyorsun. Ben muhtemelen hepiniz yardımcı olabilir hissediyorum. Benimle bu çekiciliği et tadını çıkarmak için çok teşekkür ederiz. Ben son derece önemli ölçüde takdir ediyorum! Bir kez daha harika bir web sitesi için ileri Avcılık. Yazara mükemmel şans! tüm iyi!

  3. This is a really great site put up. I favored to function with you. Many thanks….for very good website..!!!

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*