ETRÜSKLER

ETRÜSKLER

ETRÜSKLER

ETRÜSKLER

Etrüsk uygarlığı, MÖ VIII. ve III. yy’Iar arasında Orta İtalya’da ortaya çıktı ve çok parlak bir dönem yaşadı. Topraklan Po Ovası’ndan Campania’ya kadar yayılmaktaydı. Kültürel mirasım, hazırlayıcısı olduğu ve daha sonra egemenliğine girdiği Roma İmparatorluğu devraldı.
Müzisyenler ve hizmetkârlar.

«Leoparlar»mezan olarak bilinenmezardan fresk (ayrıntı; MÖ VI. yy, Tarquinia).
Çocuk başı (bronz; MÖ III. yy).
İÇİNDEKİLER

ESRARENGİZ kökenler BİR KENT UYGARLIĞI

aristokratik bir toplum

DEĞİŞİM VE ÇÖKÜŞ ETRÜSK D INI ETRÜSK MEZARLARI ETRÜSK SANATI
Pek az eski uygarlık Etrüsk uygarlığı kadar merak uyandırmıştır ve bu uygarlığın çevresi bir efsane halesiyle sarılı kalmıştır. Et-rüsklerin kökeni ve dünya görüşleri hakkında çelişkili varsayımlar ileri sürülmüştür. Bu çelişki, isimleriyle başlar. Yunanlıların verdiği Tirsenoi veya Tirrenoi adım değiştiren Romalılara göre Et-ruri, Tusci veya Etrusci. Fakat, anlaşıldığı kadarıyla, Etrüskler kendileri için, kimilerine göre ilk şeflerinden, kimilerine göre de Rha-etia Alpleri’nde yaşayan bir kuzey halkından gelen Rasena adım veya sadece «insanlar» anlamına gelen bir deyişi kullanıyorlardı.

ESRARENGİZ KÖKENLER

Antikçağ’dan beri, Yunanlılar, ardından Romalılar, Etrüsklerin özgünlüğüne ve zenginliğine hayran olmuş, bazen de eleştirmişlerdir; bir yandan da bu halkın nereden geldiği konusu üzerinde düşünmüşlerdir. Herodotos’a göre bu insanlar, Lidya’dan gelmişlerdir; Halikarnaslı Deniş ise onların yerli halk olduklarını belirtir, ilk varsayım, Etrüsk diniyle Doğu dinleri arasındaki yakınlıklar (örneğin astroloji ve hepatoskopinin [karaciğere bakarak kehanette bulunma] önemi) ve sanat alanındaki birçok ortak yönle desteklenirse de İtalyan arkeologlar, yerinde bir görüşle Etrüsklerin Tosca-na’da kendilerinden önceki Villanova uygarlığının bir uzantısı olduğuna ve bölgede yapılan araştırmalarda tam bir tutarlılıkla karşılaşıldığına dikkat çekmişlerdir. Bir diğer sorun da, Etrüskçenin yorumunda çıkmaktadır. Yaklaşık 8 000 kaydın sayımı yapılmıştır: Alfabe (26 işaretten oluşur ve sağdan sola yazılır) Yunan alfabesinden türemiştir (Limni Adası’ndaki stellerin üzerinde rasdanan harflere yakındır), ama metinlerin hemen hepsi çok kısadır (ithaflar veya mezartaşı yazılan), çoğu son dönemlerde yazılmıştır; dilbilgisiyle söz dağarcığı büyük zorluklar çıkarır, çünkü Etrüskçe Hint-Avrupa dil ailesinden değildir. Dolayısıyla Etrüskler, Yunan ve Roma edebî kaynaklarından yola çıkılarak ve gitgide artan oranda uygarlıklarının maddî kalıntılarının incelenmesiyle tanınmıştır. Durum bu olmakla birlikte çeşitli yerlerde daha uzun bazı yazıtlar da bulunmuştur. Bunlardan biri Mısır’da bir mumyaya sarılmış olan keten bir bez üzerindeki 281 dizedir.

BİR KENT UYGARLIĞI

Etrüsklerin parlak dönemi (VIII. ve V. yy’lar) şehirlerin kuı sıyla dikkati çeker: Etrüskler çağdaşlarım hem şehircilik ala hem de ekonomik refahlanyla etkilemişlerdir. «Yunan üslub dama tahtası planını benimsediler ve yeni konutlann temel atr rallanna (la disciplina) büyük önem verdiler. Etrüsk şehirleri, geçiş noktalarında kesilen bir çizgi bir sınırla kırsal bölgeden ı şekilde ayrılmıştır. Çoğu daha sonra yapılan surlar ve anıtsal k bazen bu sınırlan yeniden bulma olanağı verir. Arazi uygun ğunda, büyük bir kuzey-güney caddesi (cardo) ve büyük bir do] tı caddesi (decumanus), şehirleşmenin eksenlerim veriyor ve alanın kadastrosunun çıkartılmasını sağlıyordu. İdeal site, bu ( lerin ucunda bulunan üç kapıya sahip olmalıydı: cardo şehrin s na dayalı üçlü bir sunağa vanrdı. Bu düzenli plana Tarquinic Caere gibi en eski şehirlerde rasdanmaz; oysa Capua, Spina, K botto gibi daha sonra kurulan kenderde, plana uyulduğu görü Roma’da engebeli arazi yapısı plana uyulmasına pek c vermez; ama kutsal bila (p>omerium), önemli kapılar ve Capit Roma’da bulunur. Capitolium, ikisi Etrüsk adı taşıyan üç te adanmıştır: yanlarındaki Jüpiter’le birlikte Juno ve Miner\ akropolün aşağısında kalan bataklık çöküntünün drenajım yük bir kanalizasyonla (Cloaca maxima) sağlanması siyasî m olan forum’un kurulmasına olanak vermiştir.

Anlaşıldığı kadarıyla şehir nüfusu kalabalıktı ve 120 hei Caere’de sur içinde 25 bin kişi yaşıyordu.

ARİSTOKRATİK BİR TOPLUM

Bu gelişip serpilme döneminde Etrüsk sitelerindeki kurur ilgili bilgiler çok azdır ve hakkında en çok belge bulunan sit ma’dır. VI. yy’ın sonuna kadar bütün siteler monarşi yönetil tında yaşamıştır; bazılarındaysa bu daha da uzun sürmüştü Kral veya tucumotı, kutsal bir güce sahipti, çünkü kehânet tının zilyedi oydu. Erguvan renginde kenar süsü olan bir tur yiyor, elinde bir asa bulunduruyor, fildişinden bir ko oturuyor ve emrinde kâtiplerle birlikte borazan ve silah taş lan (komuta etme ve zorlama hakkının simgeleri) oluyordu Bu efendiler sınıfına, köyde, şehirde, işliklerde, madenler hatta gösterilerde, bir bağımlılar kalabalığı eşlik ediyordu. B rel hükümdarlar, aile yıllıkları tutuyor ve kamu görevlerini y getirmeyi üstleniyorlardı; ayrıca, ailelerinin reislerini bir ara) tiren bir kurul oluşturuyorlardı. Göründüğü kadarıyla Etrüsi leri, en azından bu dönemde halk meclislerine sahne olman Bu aristokratik toplumda, kadınlar eşlerinin kamusal ya: na, şatafadı yemeklerde yerlerini alarak katılıyor, bazen dı ma’da Kral Servius Tullius’un karısı Tanaquil gibi, veraset s< lannın çözümünde rol oynuyorlardı.

DEĞİŞİM VE YIKILIŞ

lova bölgesinde Etrüskler uzun zamandan beri Kelt halklarıy-arada yaşıyordu, ama Galyalılar her seferinde daha büyük kadar halinde geliyorlar ve Etrüsk uygarlığını benimseme eğili-; de görünmüyorlardı. Kral Porsenna’ya direnmiş olan Roma, r yabancı hegemonyadan kurtulur, MÖ 396’da Veii’i ele geçi-Caere’nin desteğini güvence altına aldıktan sonra da yıkar. İ90’daki (veya 386) Galya akım, Roma’mn La tinler, Samnitler rüskler karşısındaki dinamizmim durdurmaz. Tarquini-yönetimi altında birleşen bu siteler, yedi yıl sonunda, e bozguna uğratılır. Etrüskler neredeyse bir yüzyıl nca kendi başlarına ve dağınık biçimde direnirler, ama na sitesinde halk tabakasıyla soylu yurttaşlar arasm-mücadelelerden yararlanan Romalılar, 294’te Arezzo’da düzenlerini dayatırlar. Bir yıl sonra, Roselle elden gider ve ıüyle yıkılır; onu, 264’te ele geçirilen ve yıkılan, halkı ise Bolse-lı savunmasız ve yeni bir siteye sürülen Volsinii (Orvieto) izler, lci ve Caere, birçok Roma kolonisinin yerleşmesiyle toprakla-bir bölümünü kaybeder. Etruria, Roma «imparatorluk» sistemi-ir parçası olur ve MÖ 88’de bütünüyle Roma sitesine katılır.

TRÜSK DİNİ

rüsklerle ilgili en geniş bilgiler eldeki malzemenin zenginliği tikle resim ve heykeller) ve Etrüsk dininin Romalılar üzerinde-antıları sayesinde (ilk Etrüskbilimci olarak kabul edilen impa-Claudius döneminde, kurbanların bağırsaklarına bakarak kette bulunma, Roma’nın dinî inanışları araşma girmiştir) en çok lanmdadır. Gene de bazı noktaları göz önünde tutmak gerekir: in mezarların tanıklığı, ancak aristokrat sınıfı için geçerlidir; n ayin kurallarıyla imgelerini çabuk benimseyen bu din, tıpkı rasın içinden bir seçim yapan Roma dini gibi, sürekli evrime uğ-ştır. Etrüskler, Tarquinia’da Tages’ten Clusium’da Begoe’den ve a’da Egeria’dan etkilenmiş olduklarım ileri sürüyorlardı. İnan-rı tanrılar sürekli değişime uğramıştır; on iki dii consentes, en ek tann Tinia-Jüpiter’in danışmanları dii involuti, dokuz novem-[yıldırım düşürebilen), ocak tanrıları, yuva tanrıları, ölü ruhları İlahî kurulları kapsama özelliği vardır. Ortak tanrılarıysa belki azen deniz tanrısı Nethuns-Neptunus’a dönüşen Tinia-Jüpi-ı yerel bir biçimiydi. Aynca, Veii’te, Faleries’te, Pyrgi’de (Cae-n limam) ve Menerve-Minerva’yla birleştiği Roma Capitoli-ı üzerinde kudanan Uni-Juno da sayılabilir. Zaten bazı tanrılar m tanrılarına çok yakındır, mesela Apulu-Apollon, Turms-Her-Fufluns-Dionisos, Sethlans-Hepaistos, Turan-Afru-Afrodit, mi-Artemis, Hercle-Herakles. Bazı bölgesel tanrılar ise, belki nsel tanrıların yerel isimlerinden başka bir şey değildir: tıpkı lalılar gibi Etrüskler de, tanrıların gerçek doğasım öğrenmekten onları anlamaya eğilimlidirler.

■TRÜSK MEZARLARI

:rüsk mezarları, ölünün hayatının pek çok sanat eseriyle anıl-gerçek birer meskendir. Etruria’mn güney bölgesinde, mezar-loğrudan tüfler içine oyulur; kuzeydeyse, taş yığınları halin-. tümülüslerdir; bunlar sayesinde MÖ VI. ve V. yy’larda halta ilk kez Etrüsklerin uyguladığı kubbe ve tonoz sistemi hakla doğru bilgilere sahibiz.

u mezarların boyutları oldukça büyüktür: 40 ila 50 metre çaladır ve höyüğün yüksekliği bazen 40 metreye ulaşır, tç düzen-e, dönemlere ve yerleşim konumlarına göre çeşitlilik gösterir: en koridorlar (Caereli Regolini-Galassi’nin mezarında beş MÖ VI. yy), tam ortada bir salonun yer aldığı odalara yöne-jaşka mezarlardaysa sıra sıra küçük odalar söz konusudur, k yüzyıllarda, ölüler yakılıyordu: daha sonra gömülmeye baş-, ama bu uygulama çoğu zaman diğeriyle bir arada var oldu, vazoları veya kanoposlar çok ilginçtir, kapak, çoğu zaman ıün başım veya gövdesini temsil eder; kulplara kol biçimi veriştir. Yontma taştan, doğal veya çokrenkli seramikten yapı-arı, uzanmış insan heykelleriyle süslü veya triclinium (şölen îğı) biçiminde olabilir. Ev-mezarlar, her zaman pencere, kapı ;eşitli eşyaları gösteren alçak kabartmalar veya fresklerle be-miştir. Fresk tekniği (Caere’deki Campana mezarı, MÖ VII. hepsi de Tarquinia’da ojan, Leoparlar, MÖ VI. yy, Boğalar, ) 540, Kâhinler, MÖ 530, Av ve Balıkçılık, MÖ 510 ve olağa-tü Triclinium mezarları, MÖ 470), öncelikle bitkisel boyaların lamldığım kanıtlar: beyaz, siyah, kırmızı, sarı; daha sonra, mi-al boyalara geçilir: mavi, yeşil, pembe, kahverengi ve mor. Ko-ar MÖ VII. yy’dan IV. yy’a doğru yavaş yavaş farklılaşır: önce çek yaşamı en neşeli yönleriyle gösteren sahneler (şölenler,
danslar, oyunlar) resmedilir; daha sonra, mitolojik sahneler veya ölüler kralı Hades’in resimleri ağır basmaya başlar.

ETRÜSK SANATI

Sanat tarihçileri, Romalılar aracılığıyla bize kadar ulaşmış olan mezarlarda bulunan nesneler ve ender parçalardan (özellikle heykeller) yola çıkarak, Etrüsk sanatım belli dönemlere ayırmayı denemişlerdir. Vazo biçimlerine kadar Eğriboz Adası sanatından esinlenen geometrik dönem (kupa ve vazoların üzerinde, şeritler, çizgi ve labirentlerden oluşmuş desenler), yaklaşık olarak MÖ IX. yy’dan VIII. yy’a kadar uzamr.

MÖ VII. yy’dan VI. yy’a kadar, Etruria’mn güneyindeki Yunan kolonilerinin etkisiyle bir doğululaşma dönemi yaşamr: Vetuloni-a mücevherleri ve Veii heykelleriyle (Vulca adında birine atfedilir) Etrüsk sanatımn en parlak örneklerinin yaratıldığı figüratif dönem. Pişmiş toprağı benzeri görülmemiş bir hünerle işleyen Etrüsk sanatçıları, Yunan sanatından da etkilenerek, fazla soylu olmayan bir maddeye biçim vermede ustadırlar. Veii’deki Hermes, özellikle de Apollon çok özgün bir sanat ustalığının ürünleridir.

Bu dönem, Yunan etkisinin azalmaya başlamasıyla (MÖ 550) sona erer ve bunu daha büyük bir ifade gücüne sahip olan, dramatik etkiler peşindeki Helenistik dönem bunu izler: bunun en iyi örneği (Capitoiium’daki Dişi Kurt) (Roma’mn simgesi haline gelmiştir) ve Arezzo’nun ünlü Kimera’sidir (Floransa Arkeoloji Müzesi). □
Veii Apoiion’u (MÖ 490’a doğru; Giulia Sarayı Ulusal Müzesi, Roma). Yunan etkisi görülmesine rağmen bu tür çokrenkli pişmiş topraktan heykeller, Etrüsk sanatının en özgün örnekleridir.
Etrüsk Yazısı. Uni Tapmağı’nın (Santa Severa yakınında, İtalya) sit alanında bulunan biri Kartaca, diğeri Etrüsk harfleriyle yazılmış altın tabletlere rağmen, bu halkın dili esrannı hâlâ korumaktadır.
AYRICA BAKINIZ

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*