TUNCELİ

TUNCELİ
aralarında birbirlerini “omuzdaş” diye çağıran ekip de tulumbayı taşırlardı. Tulumbacılık önceleri bir çeşit spor olarak da benimsenmişti. Tulumbacı takımlarının yangın yerine, en önce varmak için yarıştıkları çok görülmüştür. Takımlar özel tekerlemelerle, naralar atarak yangın yerine koşmakla ün salmıştı. Çoğu kez bu yarışmalar kanlı-bıçaklı çatışmalarla biterdi. Zamanla tulumbacılık spor olmaktan çıktı ve bir çeşit kabadayılık haline aldı. Tulumbacılık, Cumhuriyet ile birlikte yerini itfaiye örgütüne bıraktı.

TUNCELİ
Yüzölçümü Nüfusu İlçe sayısı İl trafik kodu
7.774 km.2 133.143 (1990) 7 62
Tunceli’den bir görünüş
i/ı
dan yarılmıştır. Başlıca ova düzlükleri de Keban Gölü’nün kuzeydoğusundaki bir körfeze karışan bu iki su üzerindedir. Tunceli’nin iklimi kışları oldukça sert ve uzun sürer, yazları, özellikle çukur ova ve vadi zeminlerinde oldukça sıcak karasal bir iklim niteliği taşır. Yıllık yağış tutarları genellikle yüksek ve 1 m.nin üstündedir. Tunceli yeni bir ildir. Cumhuriyet’ten önce, bugünkü Tunceli ili yerinde Elazığ’a bağlı Dersim sancağı bulunuyordu (merkezi Hozat). Bu sancak toprakları daha sonra Elazığ ve Erzincan illerine eklenmiş, fakat 1937’de aynı yerde bugünkü Tunceli ili kurularak Kalan adlı küçük bir yerleşme, ilin merkezi olarak seçilmiştir. Munzur Çayı kıyısında bulunan eski Kalan (bugün ilin adını taşır), daha 1940’ta 1.000’den az nüfusluydu. 1985’teki
2114
nüfusu 18.500’e yakınsa da, yine de Türkiye’nin en az nüfuslu il merkezlerinden biridir. Oysa ilin alanı az çok geniştir (7.774 km.2). Ekonomi bakımından Türkiye’nin en geri kalmış illerinden biridir. Bazı el sanatları (kilim gibi); kereste ve sütten masul besin imalathaneleri dışında, endüstri kurulmamış olduğu gibi, tarımsal üretimler de azdır. Ekonominin en ileri kolunu hayvancılık oluşturur. 1980 üretimlerine göre, toplam tahıl üretimi 43.491 tondur. Baklagiller 3.790, endüstri bitkilerinden şekerpancarı 3.040, toplam meyve üretimi 11.160, toplam sebze üretimi 7.484 tondan ibarettir ve bu sayılar diğer illerle karşılaştırılamayacak denli küçüktür. Hayvan sayılarına gelince: İnek 95.000, koyun
400.000, kılkeçisi 400.000 baş kadardır. Tunceli ili ulaşım bakımından ol-
dukça geri kalmıştır. Demiryollarıı dan hemen hemen yararlanama; Kuzeyde, Pülümür ilçesi, doğu^ uzanan demiryoluna yakın tek i!ç merkezidir. Başlıca karayolu, kuze> de Erzurum-Erzincan şosesini, gi neyde Elazığ-Bingöl şosesine bağli yan ve il topraklarını (il merkezi üz< rinden) kuzey-güney yönünde k< sen anayoldur. İlin hemen tüm ilç merkezleri bu yola bağlanırlar. Fi kat bütün bu yollar yüksek geçitle den aşar, derin vadileri izler ve çc dönemeçlidir ve kış mevsimine çok kez ulaşıma kapalı kalırlar. Öl yandan Keban baraj gölü, Tunceli merkezi ve bazı ilçelerinin güne komşusu Elazığ iliyle yol bağlantıs nı güçleştirmiştir.
TUNCER, Cengiz (1931 Buldaı
1981 İstanbul), şair ve romancı. O taöğrenimini tamamlayamadı. Aı kerliğinden sonra İstanbul’a yerleş« rek gazeteciliğe başladı. Vataı Son Posta, Gece Postası, Akşaı gazetelerinde sekreterlik, röport yazarlığı yaptı. “Bir Cinayetin İçyi zü” röportajıyla Gazetecilik Altın K; lem Armağanı’nı kazandı. Kitap t< nıtma yazıları da yayımladığı sc gazetesi Akşam’dan ayrılarak e Y< yınevi’ni kurdu (1968) ve ölümür kadar bu yayınevinin yöneticiliği yaptı. Gençlik (İzmir, 1945), Kerva (1951) dergilerinde yayımladığı şii lerle adını duyuran Tuncer, dal” sonra romana yöneldi. Başlıca y< pıtları: “Devriâlem” (T. Dursun ile bî likte, şiirler, 1951), “Sevmek Ser (senaryo, 1966), “Hacizli Topra (roman, 1966), “Kerkenez” (romaı 1971).
TUNCELİ’NİN İLÇELERİ
İlçe İlçe Nüfus
Merkez 37.6i
Çemişgezek 12.5f
Hozat 11,6/
Mazgirt 21.0^
Nazimiye 7.3i
Ovacık 15.31
Pertek 18.8i
Pülümür 8.7C
Toplam (1990): 133.1^
……….
İkilllllftiiiiı
TUNUS
TUNÇ, bakır ve kalaydan oluşan alaşım, bronz. Çok eskiden beri (İ.Ö. 4000) bilinir. Eskiden alet ve silah yapımında kullanılan tunçtan günümüzde daha çok makine parçaları ya da heykel yapımında yararlanılır. Adi tunç (% 88-96 Cu, % 4-12 Sn) koyu yeşil renkli bazik bakır karbonat (patina) ile kaplıdır. Bundan çan, heykel, kapı süsleri vb. yapılır. Tunca sertlik kazandırmak ve kolay işlenmesini sağlamak için başka metaller de (alüminyum, demir, kurşun, çinko, fosfor vb.) katılır. Bazı tunçlarda (örneğin alüminyum tuncu) hiç kalay bulunmaz. Alüminyum tuncu (% 89 Cu, % 11 Al) çok hafif, esnek ve kopmaya karşı dayanıklıdır. Altın sarısı renginde olup kararmaz; ev eşyası, süs eşyası ve yay yapımında kullanılır. Fosfor tuncu sürtmeye ya da kimyasal etkenlere bağlı aşınmaya çok dayanıklıdır; bundan supap ve piston yatakları yapılır. Mangan tuncu çok dayanıklı olup gemi pervanesi ve dişli çarklar için elverişli bir malzemedir. Silisyum tuncu (% 95-98 Cu, % 2-5 Si) kolaylıkla tel haline getirilebilir; iyi bir iletkendir ve telgraf teli yapımında kullanılır.
TUNÇAY, Mete (1936 İstanbul), si-yasetbilimci, yazar. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi (1958). Aynı okulda siyasal teoriler asistanı oldu. Doktora çalışması yapmak için İngiltere’ye gitti (1963). Türkiye’ye döndükten sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde doçentliğe yükseldi (1966). 12 Mart 1971’de üniversitedeki görevinden alındı ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nda (DİSK) araştırma uzmanı olarak çalıştı (1971-1972). Kültür Bakanlığı yayınlar daire başkanlığı (1974-1975), Ankara Milli Kütüphanesi müşavirliği (1975-1977) yaptı. 1978 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ ndeki görevine dönerek öğretim üyesi oldu. 1983’ten sonra ‘Tarih ve Toplum” dergisini yayımlamaya başladı. Bir süre Hür Berlin Üniversitesi’nde konuk öğretim görevlisi olarak dersler verdi (1987-1988). Başlıca yapıtları: ‘Türkiye’de Sol Akımlar 1908-1925″ (1978), ‘Tür-
kiye Cumhuriyeti’nde Tek Parti Yönetiminin Kurulması 1923-1931″ (1981), “Eski Sol Üzerine Yeni Bilgiler” (1982), “Bilineceği Bilmek” (1984).
TUNDRA, Kuzey Kutup Bölgesi’n-de rastlanan bitki örtüsü ve bu bitkilerle kaplı geniş alan. Likenler, yosun, bodur ağaçlar ve küçük çalılardan oluşan bir bitki örtüsüdür. Yağışın az olması orman örtüsünün gelişmesini engeller, donma nedeniyle bitkilerin kökleri derinlemesine değil, enlemesine gelişir. Büyüme döneminin kısalığı tundra bitkilerinin gelişmesini uzatır. Örneğin, yaprakları ancak 2-3 yılda olgunlaşabilir.
TUNGSTEN
simgesi : W
atom sayısı : 74
atom ağırlığı : 183,85
yoğunluğu : 19,3
değerlikleri ■: + 4, +5, +6
ergime noktası : 3410°C
bulan : K. Scheele (1781)
TUNGSTEN, periyodik cetvelin VIB grubunda yer alan gümüş grisi renkte metal element, volfram. Doğada başlıca şelit (CaW04) ve volf-ramit [(Fe.Mn) W04] mineralleri biçiminde bulunur. Dünya rezervinin % 3’ü Türkiye’dedir (Uludağ). Tungsten dioksitin ısıtılıp hidrojenle indirgenmesi yoluyla elde edilir. Ergime noktası en yüksek metaldir ve bu nedenle akkor lambalarda (1909’ dan beri) filaman olarak kullanılır. Son derece sert alaşımlar yapar. Bileşiminde % 16-20 tungsten içeren çelikler kızıl sıcaklıkta bile sertliğini koruduğundan yüksek hızda çalışan kesici kalemlerin yapımında kullanılır. Kobalt ve kromlu alaşımlarından da ameliyat aletleri yapılır. Kimyasal bakımdan aktif değildir ve bileşikleri önemsizdir. Tungsten karbür (WC), sert ve ergime noktası yüksek bir madde olup ateşe ve aşınmaya dayanıklıdır. Tungsten karbüre % 13 kobalt katarak elde edilen son derece sert maddeyle (karbo-loy), kesici takımların kesici uçları şekillendirilir.
TUNGUZCA, Ural-Altay dil ailesinin Altay kolundan bir dil, Tunguzların dili. Tunguzca (Evenki dili), bugün
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne bağlı Evenki Ulusal Bölgesi’ nin resmi dilidir. Çin’de, bir bölümü de Sibirya’da konuşulan Tunguz-ca’nın iki kolu vardır: 1. Kuzey kol (Tunguz ya da Evenki, Oronçon, Lamut Negidal vd.); 2. Güney kol (Mançu, Gold, Oroçvd.).
TUNGUZLAR, Ural-Altay kavimleri içinde Mançular ve Moğolların yakın akrabası bir kavim. Yarı-göçebe bir yaşam sürerler. Kuzeydoğu Sibirya’da Yakut Türkleri’nin Güneydoğu komşusudurlar. Hayvan ve balık avlayarak geçinirler. Mete devrinde Hunların egemenliğine girdiler. Yakut Türkleri ile uzun süre mücadele ettikten sonra onlarla karıştılar. Günümüzde, Sibirya’da 250.000 kadar Ortodoks Tunguz yaşamaktadır.
TUNUS (Fr.: Tunisie, İng.: Tunisia), Kuzey Afrika’da devlet. Akdeniz kıyısında, Cezayir ve Libya arasında yer alır. Yüzölçümü 164.150 km.2, nüfusu 7.636.000 (1987), başkenti Tunus, öteki önemli kentleri Sfaks, Sus, Bizerte, Kırvan (Kairouan), Ga-bes, Gafsa ve Menzel Bourguiba’ dır. Resmi dili Arapça, dini Müslüman’dır. Ortada, geniş kısmı Şot adı verilen tuzlu, sığ göl ve bataklıklarla kaplı alçak bir bölge Tunus’u fiziki ve beşeri koşulları farklı iki kısma böler: Kuzey ve Güney Tunus. Kuzey Tunus’un, kuzey ve batı kesimleri dağlıktır; az çok yağış alır ve yer yer ormanla örtülüdür. Ülke nüfusunun büyük bölümü burada toplanmıştır. Doğu kıyısında üç körfez yer alır. Tunus Körfezi güneydoğudan Bon Burnu Yarımadası ile kapanır. Daha güneyde Hammamet ve Gabes körfezleri bulunmaktadır. Kuzeybatıda, Bizerte limanı yanında Blanc Burnu, Afrika’nın en kuzey noktasını oluşturur (37° 15′ kuzey), Güney Tunus çok kurak, sıcak ve yerleşmeye elverişsizdir. Burada daha çok göçebelik egemendir. Gabes Körfezi’nin güneyinde, kıyıdan dar bir boğazla ayrılan Cerbe Adası da aynı fiziki koşulları taşır. Petrol, demir cevheri ve fosfat en önemji yeraltı’ kaynaklarıdır. Fakat Tunus daha çok bir tarım ülkesidir. Başlıca ürünleri tahıl, üzüm ve şarap,

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*