Limitsiz Keşif

Limitsiz Keşif

B ırakın arlık kenl gezilerini.

Kent dediğim, Avrupa’nın veya Amerika’nın kentleri. Veya tüm gelişmiş ülkelerin. Yoksul Afrika ile Asya’nın kentlerini bu sınıflandırmaya sokmuyorum. Onlarda hâlâ birçok sürpriz ve keşfedilmemişlik barınıyor.

Gezgin dediğin, gezerken şaşırma!ı. Biraz korkmalı. Her dönemeçten sonra ne göreceğini merak etmeli. Adrenalini en yüksek noktalarda dolaştırmak.

Batı kenlleri öyle mi? Ben, cetvelle çizilmişçesine düzgün caddelcrde dolaşırken artık haz almıyorum. Şaşırmıyorum da… Ya siz? Hiçbir sürpriz yok. Beş aşağı beş vakarı aynı mağazalar, aynı kahveler, aynı köprüler. Neredeyse insanlar da birbirine benziyor.

Biz Türkler nedense keşfetmeyi pek sevmiyoruz. Öyle büyük seyyahlarımız da olmamış. Evimdeki kitaplığa bakıyorum da, Türk gezginlerinin yazdığı kitaplar ancak bir rafın küçük bir köşesini doldurabiliyor. Onlar da hep büyük kent anıları.

Batılı gezginlere baktığınızda, hep ölüme karşı kovuşu görürsünüz. Onların seçtiği güzergâhlarda hep doğaya meydan okuyuş, hep bilinmeyenin üstüne gidiş vardır. Geçenlerde, İngiliz kâşif Sir Ernest Shackle-lon’un, 27 kişilik mürettebatıyla Antarktika’yı geçme öyküsünü okudum. Ekip tam 635 gün ölümle boğuşmuş. Açlığa, soğuğa ve deliliğe karşı verilen bu inanılmaz yolculuk adeta kanımı dondurdu.

Sadece işi gezmek, keşfetmek olanlar değil, onların iş adamları da gezi uğruna yaşamlarını tehlikeye at-
maktan çekinmiyorlar. Örneğin Bartnard Piccarc Brian Jones adlı iki iş adamı 1999 yılında balonla c yanın çevresinde 42 bin 810 kilometre yol kat edip ilke imza attılar. Ben Türkiye’de hiçbir işadamımr lür maceraya atıldığını duymadım. Ya siz? Bırakıl kadar tehlikelisini, “bir tekneye atlayayım da şöyle ( yayı dolaşayım” diyene de rastlamadım.Gelin, bı yaz tatilinizi, anayoldan gidilen yerlerde geçirm« Biraz sağa sola sapın. Yani yoldan çıkın.

Örneğin Zimbabve’yc gidin. Orada, ulusal parkt dawa Ncube’yi bulun. 80 yaşındaki bu adamın, dü mn en ürkek hayvanı kertenkelelerle nasıl diyalog duğunu görün. Sidawa, evde karısının mısır unuı yaptığı hamur topaklarını avucuna alıp, bir kayanı lüne oturuyor. Sonra ıslık çalmaya başlıyor. Yüz kertenkele, deliklerinden çıkıp yaşlı adamın yanın livor ve elindeki hamur topağını yemeye başlıyt Aynı şeyi denemeye kalkmayın. Kertenkeleler siz dayken deliklerinden kafalarını bile uzatmıyorlar, sorarsanız Sidawa size şunları söyleyecektir: “Bu bana Tanrı verdi. O, bu işi yapmamı istiyor.”

Veya Orta Avustralya’da kementle vahşi deve ; katılın. Deveyi bulana kadar kat edeceğiniz yolla yollar üstünde kuracağınız kamplar sizleri başka yalara götürecektir. Amerika’da, tekerlekli kızakla ken köpeklerle çöllerde koşturmaya ne dersiniz? ’ güney Alaska’da, balıkçı tekneleriyle dev balinalar şinde dolaşmaya!

Belki biraz abarttım. Ama olanakları olanlara 1 gezileri önereceğim. Daha kısıtlı bütçesi olanlaı Türkive’deki maceraları tanıtmaya çalışacağım.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*