YUVADA “ÎÇ SAVAŞ”
Beyaz balıkçıl yavruları neden birbirlerini öldürmek ister? Sosyobiyologlara göre, aynı türden olan hayvanların hayatta kalma savaşında birbirlerine yardım etmeleri beklenir. Özellikle kardeşlerin birbirlerine destek olması gerekir, çünkü kardeşler arasında genlerin %50’si birbirinin aynıdır, böyle-ce kardeşini korumakla bir hayvan, genlerini gelecek nesle geçirmeyi daha da garantilemiş olmaktadır. Buna rağmen küçük beyaz balıkçıl yavrulan zayıf buldukları erkek ve kız kardeşlerini sivri gagaları ile bıçaklamayı denerler. Kartal yavruları, kardeşlerinin üzerine oturarak onları ezerler. Baykuş ve atmaca yavrulan, eğri ve keskin gagalan ile birbirlerini paramparça etmeyi denerler. Uçurumda yuva yapan kuşlar, içlerinden en zayıfını yuvadan aşağı ataıiar. Mavi ayaklı bubi kuşları kardeşlerini “baba evinden” kovarlar ve yuva alanı dışına atarlar. Kovulan yavru açlık ve yalnızlıktan ölür. Çünkü ebeveyn yuvadan atılan yavruyu bir daha yuvaya kabul etmez. Bazı hayvan türlerinde yavruların suça yönelmesi (“Suçlu çocuklar” problemi), hatta doğumdan önce başlar. Oklahama Üniversitesinden omitolojist (kuş uzmanı) Doug-las Mock küçük beyaz balıkçıları incelediğinde şunu gördü; yavrular birbirlerini öldürürken ana ve baba esniyor, gagaları ile tüylerini temizliyor ve kafalarını kaşıyorlardı. Neden ebeveyn bu kardeş rekabetinin en aşırı şeklini durdurmamaktadır? Neden yuva cinayetleri yanlız bazı türlerde görülmektedir?
Resimdeki iri beyaz balıkçıl yavrusu ebeveynin getirdiği bütün gıdayı kendi almak ve kardeşine hiçbir şey bırakmamak istiyor. Beyaz balıkçıl yavrulan sık sık birbirini gagalar ve gagayı bıçak gibi kullanarak yaralar. Bu savaş ekseri ölümle sonlanır. Kardeş öldürme (fratrisid veya kainizm) yalnız kuşlarda görülmez. Birkaç saatlik domuz yavruları analarının memeleri için savaşır ve dişleri ile birbirlerinin yüzünü parçalarlar. Bir köpek balığı embriyonu kardeşini öldürüp yer D. Mock fratrisid için “ çok yaygın ve uyumsal bir davranış-
tır” demektedir. Kendi kanından olana lütufta bulunmanını bile bir sınırı vardır. Hayvan bazen “Kardeşimin genlerinin yarısı benimki gibi” deyip uysal ve nazik bir kardeş olmak-da, bazen de “kardeşimin genlerinin yansı benimkinden farklı” deyip bencilliği seçmektedir. Ebeveynler bu kavgayı önlemez, çünkü onlar en kuvvetli olan yavrunun yaşamasını ister, neslin devamını bunda görür. Bu olay kuşlarda sık rastlanan “civciv sayısını azaltma” yöntemlerinden biridir. Buna zorunlu olarak başvurulur, çünkü herkese yetecek kadar besin yoktur, zayıf civciv aç kalır. Ebeveyn , kardeş cinayetlerini önlemek şöyle dursun, onlara zemin hazırlar. Şöyle ki, ebeveyn her yumurtanın kuluçkada kalma dönemini farklı tutarak farklı yaşlarda civcivler çıkanr, böylece civciv, karşısında “ağabey” veya “abla”sımn keskin gagasını bulur.
Acaba neden kardeş öldürme yalnız bazı kuş türlerinde mevcuttur? Herşeyden önce öldürücü silâh olup olmaması önemlidir. Örneğin kaşıkçı balıkçıl kuşlan da birbirlerini gagalar, fakat gagalan bıçağı değil kaşığı andırdığından birbirlerini “bıçaklamak” yerine “kaşıklarlar”, bu “kaşık havası” ile oynanan bir oyun gibidir. Düşmanı ç k olan türlerde de biran önce büyüyüp düşmanla savaşabilmek için besini kendi tekeline almak zorunluğu vardır, bu ise kardeş sayısını azaltmayı gerektirir. Mock bu konuda şöyle demektedir: “Kardeşler 02 için döğüşmez, çünkü herkese yetecek kadar 02 vardır. Ama herkesin istediği; fakat herkese yetecek kadar olmayan bir şey sözkonusu oldumu, seyreyleyin o zaman kavgayı siz…”
j “Ben daha kuvvetliyim, o halde ben haklıyım :
1 ve bütün gıdalar benim” diyor iri kıyun yavru ba- \
| iıkçıi. “Baba” ise güya ailenin iç işlerine karışma- \
| mayı yeğliyor. Oysa iki yavru aynı günde yumur- \
\ tadan çıkmadıkları için aralarında kuvvet farkı doğ- ■
| muştur ve bu kuluçka süresini sesiz sedasız “ba• i
| ba”ve “ana” belirlemektedir.
Kardeşler birbirini öldürürken büyüklerin soğukkanlılıkla tüylerini parlatması, hatta bu kavgalara zemin hazırlaması kuvvetlinin zayıfı öldürüşü veya saf dışı edişi ve bu şekilde sınırlı olan ihtiyaç maddelerine el koyuşu ve geleceğini garantilemesi. Bunların adına orman kanunu deyip geçiyoruz,
o hayvandır, yapar demekle avunuyoruz. Acaba gerçekten öyle mi? Acaba insanların tarihi bu konuda hayvanların tarihinden daha mı az kanlı?