Genel

KANSERİN ETKENLERİ

bütün dünyada, kanser konusu üzerinde bilim adamları büyük gayretler sarfetmişler- dir. Yeni yeni araştırma merkezlerinde sürdürülen çabalarla edinilen bulgular insanlığın emrine sunulmaktadır. Birbirini takipeden keşifler ve yeniliklerde bulunulmuştur, özellikle, elektron – mikroskopunun bulunuşu, bazı bilinmeyen konu­ları gün ışığına çıkarmış ve bu arada bir çok kanser nedenlerinin virüsler olduğu saptanmıştır.

KANSERİN ETKENLERİ

Tümörlerin meydana gelişlerinde biyolojik olayların kapsamı, henüz kesinlik kazanmamış­tır. Kanser yapan faktörler çoktur. Senelerdir devam eden araştırmalar, insan ve hayvan tümörlerinden bir kısmının sebeplerinin kimyasal maddeler olduğunu kesin olarak göstermiştir. Bu kimyasal maddelerden karbonhidratlar, arsenik, çinko, nikel, kobalt, plâstik maddeler, madeni yağlar, bazı küflenmiş besin maddeleri, deterjan­lar gibi organik ve inorganik maddelerin tümöral etkileri görülmüştür. Bundan başka, seks hor­monlarının da kanser yapıcı etkilere sahip oldukları bilhassa uterus ve prostat kanserlerinin etkenini teşkil ettiği günümüzde ortaya çıkarıl­mıştır. Bu kimyasal etkenlerin yanında fizik unsurlar da önemli yer almaktadırlar. Bunlardan ultraviole ışınları; deri kanserlerine, röntgen ışınları; lösemi ve yumurtalık tümörlerine, radyoaktif maddeler; kemik sarkomlarına, yüz kanserlerine ve atom bombası çekirdeğinin parçalanması ile husule gelen ışınlar; akciğer, yumurtalık kanserleri ve lösemilere sebep olmak­tadır. örneğin Japonya’daki Hiroşima şehrine atılan atom bombası sahasında lösemi vakası yüksek derecede görülmüştür (ABCC Hastaha- nesi, Hiroşima).

HAYVAN KANSERLERİNDE VİRÜSLERİN ÖNEMİ

Bakteriyolojinin doğuşu ile başlayan çaba­larla kanser etkeni bulmaya yöneltilen çalışma­lardan sonuç alınamamış ve yerini viroloji sahasına bırakmıştır. Viroloji bu konu üzerinde büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Yapılan araştır­malar sonucu, birçok hayvan tümörlerinin virüs­lerle husule geldiği ortaya çıkmıştır. 1911’de Peyton Rous ilk adımı atmış ve tavuk sarkomla­rından hazırladığı maddeyi sağlam tavuklara vererek ayni özellikde yeni bir tümör meydana getirmiştir. Bu virüsle tavşan, fare ve maymunda deneysel olarak kanser oluşturulmuştur. Böyle­likle bu sahaya doğru bir akım başlamış ve kanserojen bir çok virüs tipi ortaya çıkarılmıştır. Bu virüsler genellikle 50-60 derecelik sıcakta ve —70 derece soğukta özelliklerini muhafaza ederler. Virüslerin kesinlikle bir hücre içinde yaşamaları gerekmektedir ve hücre için pek önemli olmayan maddeleri kullanmak suretiyle hayatlarını devam ettirebilirler. Bunların en önemli özelliği, hücre içine girerek hücre çekirdeğindeki hayati temel taşı olan nükleik asitlerle birleşmek, onların terkibine girmek ve madde alış-verişlerinde bulunmaktır. Hücre nükleik asitlerinin tabiatını değiştirmek suretiyle hücreyi habisleşmeye zorlar ve buna sebep olurlar. Virüs hücreyi habisleştirdikten sonra ortadan kaybolabilir. Bu yüzden bütün tümör­lerin virüslerden ileri geldiği iddia edilmiştir. Kimyasal maddelerin, hormonların ve ışınların virüsleri kamçılamak suretiyle tümörlerin ortaya çıkmasına neden olduğu da ileri sürülmüştür. Bir virüs tipi ile çeşitli hayvanlarda ayni tümör oluşturulmuştur. Bu durum birçok virüsle denen­miştir. Virüs yalnız tümör dokusunda değil aynı zamanda diğer organlarda da bulunmuştur. Bunların belirli dokularda yerleşmesinde yaş faktörü olduğu gibi, genetik faktörün de önemi büyüktür. Kuş lösemilerinde, intikalin yumurta ile olduğu tesbit edilmiş ve anneden yavruya geçiş saptanmıştır. Meme kanseri bulunan bir farenin yavruları, kansersiz anne tarafından emzirildiği takdirde yavruların pek azında kanser görülmüş ve burda süt faktörünün rol oynadığı ortaya konulmuştur. Kuş lösemilerinin bazı mev­simlerde çok görülmesi sonucu, seks hormonla­rının tümör virüslerini etkilediği anlaşılmıştır.

 

Kuşlara: Rous sarkomu, kuş lösemileri; farelerde: meme kanserleri, fare lösemileri; tavşan ve sığırların papillomları hatta kurbağa­ların adeno-kanserlerinin nedenlerinin çeşitli virüsler olduğu kanıtlanmıştır. Bu virüsler kanser yaptıkları dokuya, tümör oluşturdukları hayvanın türüne göre değişik isimler altında toplanmıştır. Rous sarkom virüsü, kanserojen bir virüstür. Bununla tavşan, fare, kobay ve maymunda kanser meydana getirilmiştir. Tavuk lökoz virüs­leri, tavuklarda bir tip lösemi yapan ve bütün dünyada yaygın olan etkenlerdir. Fare lösemi virüsleriyle, yeni doğan farelerde deneysel olarak tümör teşekkül ettirilmiş ve bu tümörler gelişmiş farelere nakledilmiştir. Bittner virüsü fare meme kanseri, polyoma virüsü ve simia virüsleri yine farelerde kanser amili olmaktadır. İnsanlarda üst solunum yolları hastalığını yapan ve birçok tipleri bulunan adenovirüslerle, deneysel olarak hay­vanlarda tümör teşekkül ettirilmiştir. Shop papillom virüsleri de kanserojen etkiye neden olan virüslerdendir. İnsan ve hayvanların iyi huylu tümörlerinin veya papillomlarının ajanı olan papillom virüsleri, insanlarda siğil hastalığı amili olarak bilinir.

İNSAN KANSERLERİNDE VİRÜSLERİN ÖNEMİ

  • Olayları gözleyen adam doğayı dinler; deney yapan adam İse onu sorguya çeker ve sırrını söylemeye zorlar.

CUVIER

Laboratuvar hayvanlarında, bazı tümörlerin etkeninin virüs olduğunu kanıtlayan bilgiler yukarıda kısaca verildi. İnsanlarda da tümör yapan virüs mevcuttur. Diğer bir deyimle insan­lardaki bazı kanserlerin amili virüstür diyebiliriz. İnsanlarda bazı tümörlerin viral sebeplerle oluştuğu kesinlik kazanmıştır. Ayrıca birçoğunun da nedeninin virüs olabileceği kvvetle tahmin edilmektedir, özellikle, Afrikalı çocukların has­talığı olarak bilinen, erkek çocukların çenelerin­de, kız çocuklarının yumurtalıklarında sık sık rastlanan bir tümör mevcuttur. Bu tümörü ilk kez tanımlayan Sir Deniş Burkitt’in adına ithafen Burkitt tümörü adı verilmiştir. Amili bir virüstür ve ilk bulucularından M. A. Epstein ve Y. M. Barr’ın adlarının baş harfleri alınarak kısaca EB virüsü diye isimlendirilmiştir. İnsanların tümör amillerinin başlıcası bu EB virüsüdür. Hoçkin hastalığının, sarkoidozun ve infeksiyöz mono- nükleozun amili de yine bu virüstür. Bir çok insan tümörlerinin etkeni bu virüs olabileceği de düşünülmektedir. En başta lösemi denilen kan kanserinin bu virüsle meydana gelmesine büyük ihtimal verilmektedir. Son zamanlarda en çok üzerinde durulan bu konu ve özellikle bu adı geçen virüsle birçok ülke ilgilenmektedir. Araştır­maların ışığında yeni bulunan kanserojen virüs­lerin çoğu bu tipe benzemekte ve ayni gruba girmektedir, örneğin Çin’de ve Yeni Gine’de sık sık görülen boyun karsinomunun amilinin bu virüs olduğu kesinlikle gösterilmiştir. Bu virüsün ayrıca genital nahiyenin tümörü olarak bilinen kondiloma aküminatum ve verruka vulgarisin de amili olduğu sanılmaktadır. Akciğer, mide, meme kanserleri hatta bazı sinir sistemi tümörle­riyle karaciğer tümörlerinin amili olarak da yine bu virüs aday gösterilmektedir. Bazı meme kanseri, melonom ve sarkomlardan alınan parça­cıklardan bu virüse benzer teşekküller ortaya çıkarılmıştır. Sonsuz çabaların ortaya çıkardığı bu EB virüsünden başka farklı virüslerin de insanlarda tümöre sebep olduğu gösterilmiştir (herpes ve adenovirüslerin bazı tipleri ve sitomegalo virüsleri, simian virüsleri gibi). Bu virüslerin miktarları gün geçtikçe çoğalmakta fakat birbirlerine çok benzeyişlerinden bütün kanser olan virüslerin bir tip olabileceği ileri sürülmüştür. Ve bu virüse tek aday olarak EB virüsü gösterilmektedir. Gerçek şudur ki; insan tümörlerinin bazılarının amili virüstür.

Yeni araştırmalar, bu etkenlerden korunma yolundadır, örneğin, polyoma virüsü ile deney­sel olarak teşekkül ettirilen tümörlerde bağışıklık tecrübeleri yapılmış ve iyi sonuçlar alınmıştır. Bazı virüslerle aşılanan hayvanlarda bu virüse karşı mukavemet ve hatta anne sütü ile geçen bir bağışıklık sağlandığı görülmüştür. Son yılların ana konusu, bu virüslerden korunmanın yanaşıra bunların geçiş yolu ve kaynağını saptama üzerinedir. Uzun zamandan beri kanserlerin ajanı olarak birçok nedenler iddia edilmiş, değerli çabaların neticesinde insanların önemli bir sorunu daha aydınlanmış ve zararsız hale getirilebilmek için bazı aşamalar yapılmıştır. Sıra korunmaya gelmiştir. En kısa zamanda bunun da çözümleneceğine inanıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir