Dünya okyanuslarındaki bir seri çatlsk, Pen- ga ve ondan sonra süregelen kıtasal hareketlerin bir kanıtıdır. Kıtaların bu hareketlerle tekrar bir araya gelip, yeni bir düzenleme olacağını gösteren bir işaret yoktur.
Bu tür hareketler, yerkabuğunun birçcJc özelliğini açıklamaktadır. İki tabaka yavaşça bir araya gelince, kabuk bükülür ve dağları oluşturmak üzere yükselir. Hindistan, Asya’ya yerleştiğinde Himalayalar oluştu. İki tabaka birbirine hızla yaklaşırsa, birinin yüzeyi diğerinin altına gidip, bir hendek ya da adalar grubu veya Batı Pasifik’te olduğu gibi, volkanik I arekeîe eğilimli bir yapı oluşabilir.
Cansız Dünya okyanuslarında, vahşi buzul çağları arasında ilginç kimyasal değişiklikler olmaya başladı. Anahtar elementler: Karbon, Oksijen, azot ve Hidrojen’dan bileşikler oluştu. Silim adamları ilk okyanusun yüzde birinin bu tür bileşiklerden oluştuğunu hesap ediyorlar. Bu, doğa güçlerinin üzerinde rahatlıkla oynayabileceği kadar bol 1 müyon-milyar tonun özerinde bir kütle demektir.
Dünya’ya bu günkünden çok daha yakın olan genç ay gökyüzünde olduğundan daha büyük görünüyor ve çok daha büyük çekim gücünün karada ve okyanuslarda önemli etkileri oluyordu.
Gökyüzünden sürekli boşanan yıldırımlar İlk okyanusları ısıtarak, ami- no asitlerle (yaşamın temel elemanları) dolu bir çorbaya dönüştürdü.
Güneşin uftravlyole ışınları, atmosferinde koruyucu ozon-tabakası oluşturacak serbest oksijen bulunmayan Dünya’yı yaktı. Ultravlyole
ışınları t!e düzensizce ısıtılan atmosferde sık, sık şimşekler çaktı. Öte yandan, denizin altında Dünya toprağı, bol miktarda volkanik ve radyoaktif ısıya sahipti, ikisi birlikte bu ısı kaynakları gelişen bileşikleri pişirdi. Okyanuslar yaşamın yapı taşları amlno-asitlerin çorbası oldu. Zamanla amino-asitler birleşip, peptitleri, nükleotitleri ve yine zamanla proteinleri ve nükleik asitleri oluşturdu. Sonunda anahtar adım bir takım tesadüfi kaynaşmalarla, kopyasını oluşturabilen nükleik asitlerin oluşumu geldi.
Okyanusları oluşturan organik çorbada yaşayan ilk moleküller, kendilerinin benzeri, milyarlarca molekülü yapabilmişti ve bir milyar yaşına gelmeden dünya, artik yalayan bîr dOnys idi.
Science Digest’den Çeviren : Bülent OTUZ