içlerlndekini dökecek ve sahiplerini onları okumaya çağıracak hattâ yalvaracaktır.
Science Dîgest’ten Çeviren: Dr. Ergin Korur
ÇİFT HAYÂT
(Baştarafı Sayfa 22’de)
la birlikte yalnızca küçük bir grup balık, sudan serbestçe çıkabilmek için, (yerçekimine karşı koyabilecek güçlü yüzgeçler ve ıslak kalmadan da nemi alıkoyacak bir yöntem gibi) gerekli özellikleri geliştirdiler.
Bu balık grubu değişmeyi zorladı, sudan çıktı ve tam anlamıyla kara yaşamına uydu. Böylece, amfibik (hem suda hem karada yaşayan) hayvanlar kertenkeleler ve bizim de içinde bulunduğumuz memelilerin evrimi gerçekleşti. Diğer yandan, çamur sıçrayıcıları da sudan çıktı, ama hiç bir yere gitmediler. Bu benzersiz balık, daha fazla bir kara hayvanına benzemeden de başarılı oldu. Uyum sağlayarak, 30 milyon yıldan bu yana hiç değişmedi.
Science Digest’den Çev: Hayri KAY AMAN
MAKİ NALARA “KULAK” TAKILIYOR
İnsan önce konuşmaya başladı, sonra yazıyı buldu. Bugün kompüterler konuşma ve yazıyı birleştiriyorlar. Gelecek yıllarda yeni bir kompüter teknolojisi geliştirilecek ve insanla makine ilişkileri kökünden değiştirilecek. Kısaca VAT {voice activated typewriter) diye bilinen daktilolar yapılacak, bunlar ses kayıt cihazı ile daktilo özelliklerini bir araya getirmiş olacak. Dr. Frederick Jelenik yönetimindeki IBM bilginleri insanın doğal konuşmasını anlayan bir dakti
lo makinesi geliştirdi. Konuşmacı bir mikrofona bir takım cümleler söyler, kompüter sesleri inceler ve onları kendi belleğinde bulunan sözcüklerle karşılaştırır. Hangi sözcüklerin konuşulduğunu “anladıktan” sonra bu sözcükleri önce bir televizyon ekranı üzerine yazar. Konuşmacı yanlış bulursa kompütere yanıldığını hatırlatır, sözlerini tekrarlar ve düzeltme yapılmasını bekler. Ekranda düzeltme yapıldığını gördükten sonra kompütere “yaz” emrini verir ve kompüterin kumanda ettiği çok hızlı bir daktilo makinesi söylenen sözleri yazar. Kompüterin belleğinde 1000 sözcük vardır V3 doğruluk oranı 91 % dir. Fakat bugün için bazen bir cümleyi yazdırmak 1 saat alabilmektedir. Ancak teknolojinin ilerleyeceği ve 1990 yılına doğru bir milyon kadar VAT’- ın piyasaya sürüleceği tahmin edilmektedir.
Aslında VAT’lar çok daha karmaşık bir sistemin öncüleri olacaktır. Jelenik’e göre gelecek 25-50 yi da insanlar evlerindeki televizyon cihazına yaklaşarak herhangi bir konuda soru sorabileceklerdir. Örneğin televizyon cihazına tren tarifeleri, hisse senedi fiyatları, süpermarketlerde hangi mallar olduğu, lokantalarda hangi yemeklerin sunulduğu, sinemalarda hangi filmlerin oynadığı vb. sorulabilecektir. Sanat seven bir insan TV’dan kendisine belli bir romanı veya şiiri okumasını, tanınmış bir piyesi oynamasını, sevdiği resim tablolarını göstermesini vb. isteyebilecektir. Bilimle ilgilenenler TV’a en yeni keşifleri, belli bir konudaki yayınları vb. sorabilecektir. TV’a “bana satranç öğret” veya “ben Fransızca öğrenmek istiyorum” veya “bana Atatürk’ün ölümsüz sözlerini ver” denebilecektir. Televizyon cihazlarının içindeki bir mikrofon bu sözcükleri alıp telefon hatları üzerinden bir büyük kompütere gösterecektir. Merkezi bir bilgi bankası haline konulmuş olan bu kompüter istenen bilgiyi kendi belleğinde arayacak ve bulunca size yollayacaktır. Böylece odanızda televizyon ekranınız üzerinde istediğiniz bir sorunun yanıtı hemen beliriverecektir. Gelecek yıllarda insanlar makinelerle dostluk kuracaktır, örneğin televizyonunuzla satranç veya iskambil oynayabileceksiniz, TV size bilmece soracak ve isterseniz yanıtını verecek. Geçmişdeki herhangi bir maçı, tiyatroyu, konseri… yeniden izlemek bir an meselesi olacak. Bütün bunların özellikle körler, sağırlar, yatalaklar vb. sakatlar için ne büyük bir avunma ve teselli sağlayacağı çok açık.
GÜNEŞ GÖZLÜKLÜ BALIK
Güneydoğu Asya denizlerinde bir balık yaşar: balon balığı. Bu balık isteyince şişebilir. Fakat daha da ilginç bir yanı şudur: gözlerine çok fazla ışık gelince kimyasal “güneş gözlükleri” takar. İngiliz biyologları S. Appleby ve B. Muntz 2.5 cm. uzunluğundaki balon balığının gözlerinde fotokromik merceklere benzer bir özellik buldular. Fotokromik mercekler rengi ışığa göre açılıp koyulaşan merceklerdir. Balon balığı fazla ışıkla karşılaşınca gözünün saydam tabakasını (kornea) sarılaştırır. Işık şiddeti artınca saydam tabakanın kenarlarında yeralan boya hücreleri (kromatoforlar) sarı renkli bir boya (pigment) yapmaya başlar. Bu boya gözün yüzeyine yayılarak bir filtre rolü oynar ve gelen ışığın şiddetini azaltır, böylece balığın daha net görmesi sağlanır. Karanlık gece sularında gözdeki bu boya kaybolur.
ÇALIŞKAN KUNDUZLAR
Kunduzlar hem çok çalışkan, hem de çok hızlı hayvanlardır. Bir kunduz saydam gözkapak- larını sualtında gözlük gibi kullanarak saatte 6 mil hızla yüzebilir. Kendine üç gecede 4.5 metre yükseklikte bir evcik yapabilir ve bu sırada yalnız dişleri arasına giren kıymıkları tırnakları ile çıkarmak için çalışmasını durdurur.
KIRLI AN FOTOĞRAFLAR
Cundan 40 yıl kadar önce Semyon ve Valen- tina Kirlian adlı iki rus şöyle bir keşif yaptı: yüksek voltaj alanında çekilen fotoğrafların etrafında bir hâle görülüyordu. Bu hâlenin yaşayan bitki ve hayvanlarda günlük biyolojik ve fizyolojik değişmeleri, insanlarda ise ayrıca psikolojik değişmeleri yansıttığı ileri sürüldü. Muhtemelen cisimlerin etrafa saçtığı elektronlar elektrik alan tarafından hızlandırılmakta, bunun sonucu olarak hava iyonlaşmakta ve ültraviyole ışınları vermektedir, görülen hâle buna bağlıdır. Resmi alınacak cisim bir fotoğraf filmi üzerine yeri eştiril ir, film de bakır bir levha üstüne konur. Bakır levhadan kısa bir süre için yüksek frekanslı akım geçirilir. Bir insanın bu yöntemle elinin resmi çekilirse el koyu renkli çıkar, elin etrafında parlak bir hâle vardır. Bu hâlenin büyüklüğü ve parlaklığı insandan insana ve aynı insanda bir günden diğerine değişir. Bugün için bu değişmelerin nedeni bilinmemektedir. Utah Üniversitesinden anatomi uzmanı Dr. G. L. Schneebel erkek ve kız öğrencilerin Kirlian resimlerini çekerek onların birbirlerinden ne kadar hoşlandıklarını tesbi- te çalıştı. Bir kız, bir erkeğin elini tuttuktan sonra erkeğin parmağındaki Kirlian hâlesi daha geniş ve parlak olmaktadır. Bir erkek bir kızın elini tutarsa hâle çok daha kalınlaşır ve parlar. Hatta odada karşı cinsten bir insan oluşu hâlenin çok daha belirginleşmesine yol açar. Ancak az sayıda bazı insânlarda bunun aksi olur: odada karşıt cinsten biri varsa hâle incelir ve solar. Bu gibi “biyolojik alanlar” üzerinde özellikle sovyetler çalışmaktadır. Bazı duyarlı kişiler insanların, hayvanların ve bitkilerin etrafında ve bazen de kristal-
Üstte kadın, altta erkek parmakuçları, Solda kişiler yalnız, ortada karşıt seksden biri resmi çekilenin bileğini tutuyor, sağda bilekler sıkılmış.
Bir yaprağın Kirlian fotoğrafı ağacın sağlığını yansıtır.
lerin ve madenlerin çevresinde bir hâle görebilmektedir. Bu özel yetenekli insanlar bu hâlenin renginden ve yapısından (hâleyi parmakları ile de yoklamaktadırlar) o insanın sağlık durumunu anlayabilmektedir. Biyolojik alanın gerçekten varolduğu kanıtlanmıştır, örneğin insanın biyolojik alanı içinde yetiştirilen fasulye bitkileri çok daha hızlı büyümektedir, ¡ki insanın hâlesi birbirini kestiğinde bunlardan birinin dışarı verdiği havadaki C02 artarken diğerinde azalmaktadır.
KEKEMELİĞİN TEDAVİSİ
Bir Sovyet doktoru kekemelik için yeni bir tedavi keşfetti. Dr. N. Omelchenko’nun patentini aldığı bu tedavi şöyle: Kekemelerden yazdıkları her- şeyi el yazısı ile değil de büyük harflerle yazmaları istendi, bu yazış şekli el yazısından 2-3 kere daha fazla zaman almaktadır. 100 kekeme üzerinde yapılan çalışmalar çok olumlu idi. 10 hafta süre ile büyük harflerle yazı yazdırılan kekemelerde dü»ünce akımı yavaşladı ve buna bağlı olarak konuşma önce bir miktar düzeldi, sonra tamamen normalleşti. Hastaların arasında yazısı kötü olanların yazısı da düzelmiş oldu.
Dr. Selçuk Alsan “Science Digest” ve “Science et Avenir”den
EVDE FİZİK DENEYLERİ
Çeviren : Dr. Selçuk Aîsan Physics for Entertainment’den
KAYNAR SU İÇİNDE ERİMEYEN BUZ
Bir töst tüpü alın, suyla doldurun ve içine
de bir parça buz atın. Buz sudan daha hafif olduğundan yüzeye çıkmak isteyecektir, tüpün içine küçük bir ağırlık atarak buzun yüzeye çıkmasını önleyin. Şimdi test tüpünü şekil 1’de görüldüğü üzere yalnız üst bölümü aleve değecek şekilde bir ispirto lambasında ısıtalım. Su bir süre sonra kaynamağa ve buharlar çıkarmağa başlar. Fakat şaşılacak şey: tüpün dibindeki buz erimez. Çünkü tüpün dibindeki su asla kaynamaz, soğuk kalır. Gerçekte “kaynarsu İçinde buz” değil “kaynarsu altında buz” sözkonusudur. Su sıcak etkisi ile genleşirken hafifler, bu hafif su dibe inmez, hep tüpün yukarı bölümünde kalır. Tüpün üst bölümünde yalnız sıcak ve ılık su vardır. Sıcaklığın tüpün dibine nakledllebil- mesi İçin bir İletici gereklidir, fakat ne yazık kİ sıı ısıyı çok kötü iletir.
KAĞITTAN CEZVE
Şekil 2’ye bakınız. Kağıttan bir cezvenin içinde yumurta kaynamaktadır. Acaba neden kâğıt yanmıyor Bunu kendiniz de deneyin. Bir tele tutturulmuş sert parşömen kağıdından bir kap içinde yumurta kaynatın. Daha da iyisi şe-
Şekil 2 :
Kâğıt csvzede Kaynayan yumurta |
kil 3’de görüldüğü gibi kağıttan bir kuiu yapın. Kağıt asla yanmaz. Bunun nedeni şudur: üstü açık bir kapta su ancak 100 dereceye kadar ısıtı- labiür. Su sıcaklığı çok iyi emer, bu nedenle kağıt asla 100 dereceden daha fazla ısınamaz, bu yüzden alev alamaz. Alev kağıda değse bile onu yakmaz.
Suyun sıcaklığı emmesi sayesinde çaydanlık ateşin üstünde paramparça olmaz, tabii dalgın bir insan çaydanlığı ateşin üzerine susuz koyabilir, bu da çoğu kez çaydanlığın sonu olur. Kulpu lehimle tutturulmuş kapları ateş üzerine susuz koyarsanız kulp eriyip düşer. Eskiden Maxim tipi makineli tüfekler kullanılırdı, bunların İçine namlu sıcaktan erimesin diye su konurdu.
Oyun kağıdından yapılmış küçük bir kutu içinde kurşun eritebilirsiniz. Kurşun sıcaklığı çok İyi emdiğinden kutunun ısınmasına izin vermez. Kurşun 335 derecede erirken bile kağıt, yanmaz.
Şekil 4’de bir diğer basit deney görülüyor. Kalın bir çivi veya demir parçası veya daha iyisi bakır bir çubuk alın ve etrafına dar bir kağıt şeritini helezon biçiminde sarın. Bunu aleve tuttuğunuzda kağıttan duman çıkmasına rağmen kağıt yanmaz, ancak ortadaki demir çubuk sıcaktan kızıl bir renk aldıktan sonradır ki kağıt yanmaya başlar. Burada da metalin çok iyi ısı iletmesi nedeni ile ısı kağıdın üzerinde yoğunlaşa- mamaktadır. Aynı deney bir cam çubukla tekrar edilirse kağıdın yandığı görülür. Şekil 5’de “yanmaz iplik” deneyi görülüyor: bir anahtarın etrafına sımsıkı sarılan iplik yanmaz.
ESRARENGİZ FIRILDAK
İnce sigara kağıdından dikdörtgen biçiminde bir parça kesin, Bunu ortasından katlayıp yine
açın. Kıvrım yeri size ağırlık merkezinin yerini gösterecektir. Şimdi masanın üzerine bir iğne saplayın ve kağıdı ağırlık merkezi iğnenin usunda olacak biçimde yerleştirin. Elinizi şekil S’da görüldüğü üzere kağıda yavaşça yaklaştırın, kağıt bir fırıldak gibi iğnenin ucunda dönmeye başlayacaktır. ilk önce yavaş yavaş döner, sonra giderek hızlanır. Elinizi çekerseniz dönme durur, Bu deney 1870’lerde yapıldığında birçok kişi insan vücüdünde doğaüstü güçlerin olduğunu düşünmeye başlamıştı. Oysa olayın açıklaması çok basittir: eliniz kağıda yaklaşınca hava ısınır ve yükselmeye başlar, kağıt hafif kıvrık olduğundan yükselen havanın etkisi ile fırıldak gibi dönmeye başlar. Bir gaz lambası üzerine asılan kıvrımlı bir kağıt da aynı nedenle döner.
Yakından bakınca kağıdın daima aynı yönde döndüğü görülür: bilekten parmak uçlarına doğru. Çünkü parmak uçları daima avuçtan daha soğuktur, o halde avuç düzeyinde hava daha hızlı yükselir. İlginç bir nokta da şudur: bu düzenekle bir kimsenin ateşi olup olmadığını da anlayabilirsiniz: ateşi yüksek bir kişi kağıda yaklaşınca döme çok da ha hızfenır. Bu konuda i376’da M P. Nechayev tarafından Moskova Tıp Odasına bir de tez verilmiştir: “Elin sıcaklığına bağlı olarak hafif cisimlerin dönmesi.”
SAAT KULESİNİN KADRANI
Başımızın çok üstünde olan şeylerin gerçek büyüklüğünü çoğu kez çok yanlış tahmin ederiz, örneğin saat kulelerindeki saatlerin çok büyük olduğunu biliriz, fakat bu saatlerin gerçek büyüklüklerini öğrenince yine de birçok kişi şaşırır. Şekil 7’de Londra’daki ünlü Westminster saat kulesinin kadranı yola İndirilmiş durumda görülüyor, insanlar bu dev saat yanında cüce gibi kalmışlar. İnanması zor ama bu saat uzakta görülen saat kulesindeki yerine rahatça sığmaktadır.
9 Pasifik okyanusundaki dev esmer deniz algleri bir günde bir buçuk feet büyüyebilir. Karbon monoksit keseleriyle, yukarıya doğru tutunarak sonuçta, deniz tabanında 200 feet yukarı erişebilir.
mın eşi devamlı yelpazeleniyordu). Adam boynuna gerçekten giyotin indi sanıp korkudan ölüverdi. Bu öyküde mantığa aykırı bir husus vardır, acaba ne?
ooo
Hazırlayan: Dr. Selçuk Alsan ve Emrehan Halıcı
HO ADASI
Ho adasında iki kabile yaşıyordu: iyiler ve Kötüler. İyiler hep doğru, kötüler hep yalan söylerdi. Dedektif Kafacan Ho adasında üç yerliye rastladı, bunların adları- nında Bo, Go ve Mo olduğunu biliyordu, onlara sırasıyla şunları sordu: “Merhaba Bo, Go iyi midir?”. “Evet”. “Söyle bakalım Go kardeş, Bo ve Mo aynı kabileden mi?”. “Hayır”. “Mo, sen söyle Go iyi mi?”. “Evet”. Kafacan bu üç yerlinin herbirinin hangi kabileden olduğunu buldu. Şimdi sıra sizde.
GİYOTİN
Adam eşi ile kiliseye vaaz dinlemeye gitmişti, bir ara öyle uykusu geldi ki eşinin omuzuna başını koyup derin bir uykuya daldı. Rüyasında kendini Fransız ihtilalinde gördü, ihtilalciler tarafından giyotinle ölüme mahkum edilmişti. Adam rüyasında tam giyotinin boynuna indiğini görürken bir rastlantı sonucu elindeki yelpazeyi adamın boynuna düşürdü (hava çok sıcaktı ve ada-
Yalnız 3 halkayı açıp kapatarak 12 halka içeren bir gerdanlık yapabilirmisiniz?
CDOO>
Şekildeki kibrit çöplerinin 4’ünün yerlerini değiştirerek 3 tane eşkenar üçgen oluşturur.
+Ub4_Iü5H
EEMEA+ B-ipu
Benzer şekillerin yerine aynı rakamları koyarak işlemi tamamlayın.
- HA ADASI :
Bay kaypak iyiler’den olsaydı doğruyu söylemesi gerektiğinden “Ben iyilerdenim” diyecekti. O halde iyilerden değil. Bay kaypak kaypaklardan da olamaz. Çünkü Bay kaypak gerçekten kaypaklardan ise 1. soruya doğru yanıt vermiş demektir, o zaman 3. soruya yanıtının da doğru olması gerekir (kaypaklar için doğru-yanlış-doğru sırası olduğundan). Fakat 3. sorunun yanıtı doğru ise Bay kötü kötülerden demektir. O zaman Bay iyi de iyilerden olmak zorundadır. Bu ise Bay kaypağın her öç soruya da doğru yanıt vermesi demektir ki olanaksızdır. Bay kaypağın iyilerden ve kaypaklardan olamayacağı böyloce kanıtlanır, o halde bay Kaypak kötülerdendir, her söylediği yalandır. Sonuç: Say kaypak kötülerden, Bay iyi kaypaklardan ve 3ay kötü iyilerdendir.
- YÜZ KART : Yalnız 99 kart doğruyu yazmaktadır: “Bu 100 karttan 99’u yalan yazıyor.” Demek ki bir tek kart doğruyu yazmaktadır ve o da 99. karttır. Bütün diğer durumlar çelişki doğurur, örneğin 100. kart doğru olamaz, çünkü 100 kartın yalan yazdığım söylerken bu 100 kartın içine kendisi de girmektedir, o zaman kendi yaz- dığıda yalandır. Örneğin 98. kart da doğru olamaz, çünkü 93. kartda yazan doğru ise iki kart doğru söylüyor demektir, oysa birden fazla kartın doğru olması olanaksızdır, çünkü 2 veya daha fazla kart doğru olursa bu doğru kartların yazdıkları birbirleri ile çelişir.
ELMACI KIZ •
/ S /
SATRANÇ PENCERESİ
—– Kahraman OLGAÇ——————————–
Türk Satranç tarihinde bir dönüm noktası.
Gençlik ve Spor Bakanı sayın Vecdi Özgül, valilere gönderdiği 21 Aralık 1981 tarihli genelge ile zihin sporu satrancın okullara girmesine önayak olmuş, Türk satranç tarihine ALTIN HARFLERLE yazılmayı hak etmiştir, “Çok yararlı bir zihin sporu ve boş zamanları değerlendirme aracı olduğuna inandığımız satrancın, Okullarımıza ve okuyan gençlerimiz arasında yaygınlaştırılması amacıyla 1981-1982 ders yılından başlamak üzere Liseler arasında Türkiye Ferdi Satranç yarışmaları düzenlenmiştir.” Bu övünülecek bir olaydır. Bundan böyle zihin sporu satranç, bütün okullarda oynanan ve benimsenen bir uğraş Yugoslav satrancının devle- olacaktır. Bu uğurda emeği geçenleri içtenlikle kutlar sa- rinden İvkov’un Soylu’ya 3 yın Bakana en derin şükranlarımızı tekrarlarız. dilde beraberlik önerdiği du-
Öncüler unutulmaz! nım
BUDVA 1981
Beyaz : İvkov (Yugoslav Büyükusta) Siyah : Suat SOYLU
1. Af3f5 2. g3 Af6 3. Fg2 g6 4. d4 Fg7 5. 0-0 0-0 6. c4d6 7. Ac3c6 8. d5-e5 9. dxe6 Fxe6 10. Vd3Aa6 11. Ag5Fc8 12. Ff4Ah5! 13. Fd2 Ac5 14. Vc2 a5 15. Kadı Ve7!? 16. Vcı h6 17. Ah3 g5? 18. f4! g4 19. Af2 Af6 20. Kfeı Fe6 21. b3? a4M 22. b4 Acd7 23. e4 Fxc4 24. exf5 Beraberlik.
Beyaz : Avgousti (Kıbrıs Rum kesimi) Siyah : Suat SOYLU
1. e4c5 2. Af3 Ac6 3. d4 cxd4 4. Axd4 Af6 5. Ac3 e5 6. Adb5d6 7. Fg5a6 8. Fxf6gxf6 9. Aa3 b5 10. Ad5 f5 11. exf5 Fxf5 12. c3 Fg7 13. Ac2 0-0 14. Ace3 Fd7! 15. Vh5e4 16. Af5! Fxf5 17. Vxf5 Kfe8 18. 0-0-0 (tek hamle) b4! 19. cxb4 Ke5!? (Ad4!?) 20. Vh3!? (20. Vg4 Kxd5! 21. Kxd5 Axb4 durumu tesbit ettikden sonra a-22. Vdı Kc8-(- 23. Şbı Axd5 24. Vxd5Vc7 25. Vd2 Fh6ü ve kazanır, b-22. Vxe4 Kc8+ 23 Şbı Axd5 24. Vxd5 Kb8! 25. b3 Vf6! ve kazanır, c-22. Kd2! Axa2-f- 23. Şdı d5\ siyah çok üstün. d-Eğer beyaz Şah dı karesine kaçarsa enteresan kazançlar bulabilirsiniz.) 20..Vg5+ 21.Ae3Axb4 22. Şbı Kc5 23. Vg3Vf6 24. Kd2 Kac8 25. Fc4 (Fe2 yapsa 25.. Ac2 kazanır.) d5! (Siyah koskoca fili almıyor çünkü:
25.. Kxc4 26. Axc4 Kxc4 27. Vxd6 beyaz hala nefes alır.) 26. Ag4? Vg6 27. Kheı e3-{- 28. Fd3 Axd3 beyaz terkeder “tarifsiz kederler” içinde Çünkü türlü türlü işkenceler var.
Okuyucularla ..
CİLT:15 SAYI:170 OCAK 1982
“HAYATTA EX HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR, FENDİR. ”
ATATÜ R K
İÇİNDEKİLER
Dünyanın Sekizinci Harikası…………………….. 1
Depremlerin Nedenleri……………………………… 5
Göçmen Kuşların Altıncı Hissi…………………. 9
Madde, Anti Madde………………………………… 16
Uçak Mühendisleri Pire ile
Niçin İlgilenirler……………………………………… 20
Çağdaş Ev Eski Mimari “GEOHOUSE”____ 24
Uçan Bulut…………………………………………….. 26
Anatomik Yapıya İlişkin Bazı
Estetik Kurallar………………………………………. 31
Seyrüsefer……………………………………………… 34
Bilgisayarda Orman Yangınları………………. 39
Sayılar ve 1982 ………………………………………. 42
Bilim Damlaları………………………………………. 44
Evde Fizik Deneyleri………………………………. 46
Düşünce Kutusu……………………………………. 48
Satranç Penceresi………………………………………..
SAHİBİ
TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNİK ARAŞTIRMA KURUMU ADINA
GENEL SEKRETER Prof. Dr. Tevfik KARABAĞ
BU SAYININ SORUMLUSU Hayri KAYAMAN
FİYATI: 50 TL. YILLIK ABONE: 500 TL
YURTDI Şl: 10 ABD Doları karşılığı jl ADRES: ATATÜRK BULV. No. 221 KAVAKLIDERE-ANKARA TEL: 26 27 70 Editör: 44, Büro: 43
DİKKAT: istemler Posta Çeki (101621) veya Posta Havalesi ile peşin yapılır. Eksik isim, ad- | res ve paralı istemlere işlem yapılmaz.
Basılmayan yazılar geri gönderilmez, y
Bu sayı 97.000 adet basılmıştır.
Bu dergi
KERVAN KİTAPÇILIK BASIN SANAYİİ’nin Compugraphic •’Elektronik Dizgi” makinalarmda dizilip Grafik ve Fotomekanik Servislerinde hazırlanarak Ofset Tesislerinde basılmıştır.
Değerli Okuyucularımız,
Dergimiz 170’inci sayısıyla birlikte 15 yaşma basmış bulunuyor. Ondördüncü cildin son sayısında, “…15’inci cilde başlarken daha iyi bir dergi sunmanın zevkli çabasını sürdürecek, başardığımız oranda sevincini yaşayacağız”demiştik. Bu söz doğrultusunda bir adım daha attık. Bundan böyle iyi kağıda basılmış, daha iyi dergiler sunmaya çalışacağız sizlere.
Kağıt kalitesi elbette ki “iyi” niteliğinin somut bir ölçütü, herkes bu konuda hemfikir. Ama içerik yönünden “daha iyi” nin en geçerli ölçütünü sîzlerden gelecek eleştiriler oluşturacak. Eleştireliriniz, her fırsatta belirtmeye çalıştığımız gibi, daha iyiyi sunma yolunda bizim en büyük yol göstericimiz oldu ve hep de öyle olacak. Bu yoldaki katkılarınızın başarının gerçekleşmesinde en azından bizim çabalarımız kadar rol oynayacağına içtenlikle inanıyoruz.
Okuyucularımıza bir kez daha hatırlatmakta yarar umuyoruz; abone olmak isteyen okuyucularımızın (abone bedeli 12 sayı 500 TL.) aboneliklerini elden geldiğince Ocak 1982 sayısıyla başlatmaları büyük kolaylıklar sağlayacaktır.
Abone ya da dergi istemi ile ilgili olarak (kişisel başvuruların dışında) yalnızca posta çeki (101621 / ya da posta havalesi kabul ediyoruz. Bunun -dışındaki istemlerle ilgili lıiç bir işlem yapamıyoruz. Zaman kaybına uğramamanız için bu konuya dikkatinizi çekeriz.
Yem Yılınızı tüm içtenliğimizle kutlar, sağlık, başarı ve mutluluklar dileriz.
Saygılarımızla BİLİM ve TEKNİK
DERGİ Fİ AT I
a—140 sayıdan 143’üncü sayı dan11 10 TL.
b—144 sayıdan 159’uncu sayı dahil 20 TL.
c—160 sayıdan 169’uncu sayı dahil 30 TL.
MEVCUT SAYILAR:
140— 141— 1.42- 143— 145— 146— 147— 158—159 160— 161— 162— 163 — 164— 16 5— 166— 167— 168 169
* BİLİM VE TEKNİK: Milli Eğitim Bakanlığınca, lise ve dengi okullara tavsiye edilmiştir.
* BİLİM VE TEKNİK; Genelkurmay Başkanlığınca, Silahlı Kuvvetler personeline tavsiye edilmiştir.
X. .