Vücudumuzdaki Doğal Ağrıkesiciler

Vücudumuzdaki Doğal Ağrıkesiciler:
ENDORFİNLER VE ENKEFALİNLER
LJ iç kuşkusuz, çeşitli tür ve şiddetteki ağrılar günlük yaşamımızda en sık karşılaştığımız, en çok yakındığımız olgulardan birisidir. Ağrılar, çoğu kez vücudumuzdaki aksaklık ya da bozuklukların habercisi olduğundan, önemli belirtilerdir. Aksaklık ve bozukluklar arttıkça, ağrılar da genel olarak şiddetlenir. Böyle şiddetli ağrılar, bağımlılık oluşturmayan ve beyin üzerine etkisi olmayan ağrı kesicilerle önlenememek-tedir. Bu durumlarda, örneğin şiddetli bir yanık söz konusu ise, ağrı kesmede son çare olarak morfin kullanılır. Morfin’in güçlü ağrı kesici özelliği vardır. Bu nedenle, ağır savaş yaralan, yanıklar, kırıklar gibi çok fazla ağrılı durumlarda kısa bir süre için (en fazla 1 – 2 kez) kullanılabilir. Etkin bfr ağrı kesici olan morfin’in, 2 ya da 3 doz verildikten sonra bağımlılık oluşturması, en önemli zararıdır. Bilindiği gibi, bağımlılık oluşumu kişiyi giderek toplum dışına iter ve yasal olmayan yollara yönlendirir. Bu nedenle bağımlılık oluşturmayan; ancak güçlü ağrı kesici özelliğe sahip ilaçlar, morfinden esinlenerek sentezlenmeye çalışılmıştır. Ancak bugün için bu konuda tam olarak başarıya ulaşılamamıştır.

Morfin insan vücuduna verilince, doza ve belli ölçüde kişiye bağlı olarak, aşağıdaki önemli belirtileri oluşturur : a — Ağrı duyusunun yitimi b — Psişik ve duygusal etkiler : Kişiye bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir.

c — Davranış üzerine etki d — Uyku heli

e — Solunum güçlüğü : Morfinin omurilik-soğanındaki solunum merkezini etkilemesiyle ortaya çıkar.

Morfinin yukarıda belirtilen etkilerinin çok spesifik olması nedeniyle, 1950’li yılların ortalarından itibaren, vücut içinde morfin benzeri etkileri olan bileşiklerin bulunabileceği düşüncesi uyanmıştır. Bu konuda ilk ipuçları, 1970’li yılların başında elde edilmiştir. 1971 yılında Mayer ve
* A.Ü. Eczacılık Fak. Farmakoloji Böl. Doktora öğrencisi
** Endorfin iki sözcüğün birleştirilmesiyle oluşmuş bir talimedir FnHoi^n (İc kökenli) + Morfin
Yusuf ÖZTURK*
arkadaşları, deney hayvanlarında beynin belir bazı yerlerinin düşük gerilimli ve belli frekanst elektrik akımı ile uyarılması sonucunda, ağrı k< sici etkinin ortaya çııktığını gözlemlediler. B önemli gözlemin hemen ardından, 1975 yılıııd Hughes ve arkadaşları, beyinden elde ettikle ekstrelerde (beyin ile hazırlanan çözeltileı morfin benzeri bileşiklerin bulunduğunu vo b bileşiklerin, Metiyonin – Enkefalin ve Lösin – Eı kefalin adlı maddeler olduğunu ortaya çıkardılu Bu maddelerin hepsi aminoasitlerin blrlo mesiyle oluşmuş, doğal bileşiklerdir. Enkefallı ler, molekül ağırlığı küçük bileşikler iken, endo finler** büyük molekül ağırlıklı maddelerdir. E dorfinlerin diğer bir özelliği de, emkefalinloı ait aminoasit zincirini tümüyle içermesldl Endorfinlerin, vücut içinde üç farklı tipinin b lunduğu belirlenmiştir. Bunların adları ve içt dikleri aminoasit sayısı şöyledir :

Alfa – endorfin; 16, Gama – endorfin; 1 Beta – endorfin; 31 eminoasitten oluşmuştı Enkefalinlerin her ikisi de 5 aminoasit İçerir Bu morfin benzeri etkili beş rrsddedon, ı etkin olanı beta – endorfindir. Vücut içindo bnl endorfin enzimatik yıkıma uğramasıyla, dit küçük moleküllü diğer morfin benzeri ntklll leşikler (Erkefalinler) oluşmaktadır. Şekilden görülebileceği gibi morfin, -morfinin sentetik revleri ve enkefalinler, dolayısıyla endorfin1 arasında pek de kolay ayırd edilemeyen moM benzerlikleri vardır.

Endorfinler ve enkefalinler, vücut İçin merkezi sinir sistemi (Beyin, omuriliksoğanı. I yincik ve omurilikten oluşan sistem) içindo I yük yoğunluklarda bulunmaktadır. Bu sisten ininde bulundukları en önemli yerler, talnm hipotalamus, hipofiz, omurilik ve beyin – oın ilik sıvısıdır.

Daha önce de değinildiği gibi, endorfin ve enkefalinler, morfin etkilerini taklid eder Ancak bu endoien maddelerin etkileri, morf göre hem daha zayıf hem de daha kısa s

İlilir. Bunun nedeni, vücut İçindeki enzimlerle yıkılarak, çabucak etkisiz ürünlerin oluşmasıdır. Ayrıca, bir kısmı üzerinde tartışmaların halen sürmesine karşın, endorfiııler ve enkefalinlerin rol oynadığı bazı fizyolojik v? patolojik süreçler bilinmektedir. Bunlar :

a. Ağrı duyusunun önlenmesi : Bu olguda eııdorfin ve enkefalinlerin rolü olduğuna hemen hemen kesin gözüyle bakılmaktadır.

b. Psişik bozukluklar : Şizofreni gibi bazı beyin – omurilik sıvısı içindeki miktarlarının normalin üstüne çıktığı bilinmektedir.

c. Stress (Gerilim) : Endorfinler ve enkefa-larin, çağımızda çok sık görülen bu sinirsel bozuklukta yedek bir mekanizma olarak önleyici görev yaptığı sanılıyor.

d. Migren : Nöbetler biçiminde kendini gösteren, karakteristik bir başağrısıdır. Bu endo-jen maddelerin, beyindeki miktarlarının azalmasıyla, migren arasında ilişki olduğu sanılmaktadır.

e. Akupunktur : Çin kökenli bir tedavi yöntemi olan ve son senelerde güncelleşen Akupunkturda da, er.dorfin ve enkefalinlerin rolü olduğu bilinmektedir.

Bunların dışında, daha pek çok konunun endorfinler ve enkefalinler ile ilişkisi araştırılmaktadır.

Özellikle, enkefalinler üzerinde yapılan araştırmaların bir bölümü, eczacılık alanını çok yakından ilgilendirmektedir. Bu alandaki araştırmalar, morfin benzeri etkiye sahip bu endojen bileşiklerin bulunmasından sonra, bağımlılık oluşturmayan etkin ağrı kesici ilaçların bulunması umudundan kaynaklanmaktadır. Ancak, endorfinler ve enkefalinlerin, bulunmalarından hemen
sonra yapılan hayvan deneylerinde bağımlılık oluşturdukları görülmüştür. Bundan sonraki aşamada ise, sentetik enkefalin türevleri yapılmaya ve etkileri incelenmeye başlamıştır. Bunlara örnek, FK-33.824 ve (D-Ala2) – Metiyonin – enkefa lin isimli sentetik türevlerdir. Ancak, bu iki bi-leşikden de yukarıda belirtilen aımaç doğrultusunda umut verici bir sonuç, ne yazık alınamamıştır.

Bütün bu anlatılanlardan, asla, “Nasılsa vücut içinde benzerleri var, bu nedenle morfinin bağımlılık aracı olarak kullanılması zararlı olmaz” gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır. Endorfinler ve enkefalinler normalde, vücuttaki sistemleri denge de tutan, gerekli oldukça yapılan ve dengeyi çok kısa süreler için değiştirip, uygun biçime getirdikten hemen sonra yıkılarak izini kaybettiren bileşiklerdir. Bu nedenle, normalde bu endojen bileşikler zararsızdır ve normal vücut işlevleri için belli noktalarda gereklidir. Morfin için bütün bunların tersinin geçerli olduğunu söylemek, morfin alışkanlığının zarar boyutlarının ne kadar büyük olduğunu tekrar anımsatacaktır.

Sonuç olarak şunlar söylenebilir : Daha henüz karanlıkta kalmış noktalarıyla bu iki grup endojen madde, günlük yaşamımızı düzenleyen duygusal ve ruhsal yapımızda olumlu ya da olumsuz yönde önemli role sahiptir. Ayrıca, enkefalin türevleri ile yapılan araştırmalar, bağımlılık yapmayan ve daha az zararlı olabilecek, dolayısıyla, daha büyük güvenle kullanılabilecek etkin ağrı kesicilerin bulunması yolunda güçlü bir umut ışığı olmaktadır. Bu endojen bileşikler üzerinde yapılmakta olan araştırmaların sonuçları, kuşkusuz, yaşantımızı çok olumlu yönde etkileyebilecektir.
Morfin (a), sentetik morfin türevi metadon (b) ve Metiyonin – (yada Lösin) Enkefalin (c). Kalın çizgilerle belirlenen molekül benzerliklerine dikkat ediniz. (Tir : Tirozin, Gli : Glisin, Fen : Fenil alanin, Met: Metiyonin. Lös : Lösin amino asidlerinl gösteren kısaltmalardır.)

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*