ENİS BATUR

ENİS BATUR

Türk ozanı (Eskişehir, 1952). Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ başladığı yüksek öğrenimini ris’te tamamladıktan sonra sine! eleştirileri yazmaya başladı. T§ Dili, Soyut, Oluşum, Dilbilim mut gibi dergilerde şiir ve incele! yazıları yayımladı; arkadaşlarıj (Oğuz Demiralp; vb.) birlikte Yİ dergisini çıkardı ve yönetti (1975i 1978). Bu dergide özellikle edebijj metnini çözümleyid bir yaklaşınj ele alan araştırmacılann incelera lerini yayımladı. Şiir ve İdeoloji aj yapıtıyla 1980 Türk Dil Kurumu; neme Ödülü’nü kazandı.
Başlıca yapıtları şunlardır:
Şiir: Eros ve Hgades(1973); Bir Oı çağ Yalnızlığı (1973); Nil (197′ Ara-Kitab (1976); İblise Göre İm
(1979); Kandil (1981); Tuğra! (1985); Sarnıç (1985); Gri Div (1990); Koma Provaları (1990); P( şey (1992).
Deneme-inceleme: Ayna (1977); j ve İdeoloji (1979); Tahta Tro (1981); Alternatif: Aydın (1985); f diler Krallara Bakabilir (1990); 1 şebentler (1992).
de en özgün ozanlardan biri (Bkz. ÇELEBİ, ASAF HALET). Şiirle ni çok geç kitaplaştıran Ahmet Ha di Tanpınar (Şiirler, 1961), heceyi; talıkla kullanarak sese, ve kompoj yona önem verdi, insan ve zaman? nusunu tarih duygusuyla birleşti (Bkz. TANPINAR, AHMET HAM Heceyi özgün bir şiir sesine ulaşi da ustaca kullanan öteki ozanlar i met Kutsi Tecer ve Necip Fazıl K kürek oldu. Ahmet Kutsi Tecer, İ şiiri olanaklarım kullandığı şiirle: de kişisel duygularım verirken, g kendi içsel duygularını karamsaı: metafiziksel düşüncelere yönele
A
veren Necip Fazıl Kısakürek, içedönük, umutsuz bir şiir evreni kurdu (Bkz. KISAKÜREK, NECİP FAZIL). Uzun bir süreyi kapsayan şiir serüveninde, Anadolu insanının sorunlarından insanın evrensel sorunlarına kadar, hem güncel hem de hümanist açıdan insanı işleyen Fazıl Hüsnü Dağlarca, kendisini duygusallığa kaptırmayan duyarlığıyla ve yalın ama kendisine özgü bir şiire ulaştı (Bkz. DAĞLARCA, FAZIL HÜSNÜ). Çağdaş Fransız şnrinden etkilenmelerine karşın Ahmet Muhip Dıranas ve Cahit Sıtkı Tarancı, bu etkileri kişiselleştirmeğini bildiler. Şiirini zengin imgelerle kuran Ahmet Muhip Dıranas, doğa ve insanı kaynaştıran şiirlerinde, özgün bir ses yapısı bireşimini gerçekleştirdi (Bkz. DIRANAS, AHMET MUHİP). Cahit Sıtkı Tarancı’ysa gündelik yaşamın akışı içinde aşk ve yaşama sevgisini şiirleştirerek, dönemin en sevilen ozanları içinde yer aldı (Bkz. TARANCI, CAHİT SITKI). Yedi Meşalecilerden şiiri sürdüren tek
SÜREYYA BERFE
Türk ozanı (İstanbul, 1943). Çanakkale Lisesi’ni bitirdikten (1960) sonra bir süre İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde okudu. Çeşitli yaymev-lerinde ve reklam şirketlerinde çalıştı. İlk şiiri Düzlem dergisinde yayımlanan (1963) Süreyya Berfe, İkinci Yeni’nin çağrışıma yönelik şiir yöntemini benimsedi. İlk şiirlerinde Süreyya Kanıpak adını kullandı, Kasaba adlı şiiriyle M.T.T.B’nin açtığı şiir yarışmasında birincilik kazandı. Şiir Çalışmaları adlı yapıtıyla, 1991’de“ yayımlanmamış kitap” dalında Cemal Sürey a Şiir Ödülü’nü aldı. Başlıca Yapıtları şunlardır: Gün Ola (1969); Savrulan (1971); Hayat ile Şiir (1980); Ufkun Dışında (1985).
ABDÜLKADİR BULUT
Türk ozam (Anamur, 1943-Anamur, 1985).
Akşehir İlköğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra (1961), Anamur, Kırıkhan ve İstanbul’da öğretmenlik yaptı. 1960’tan sonra Varlık, Türk Dili, Forum gibi dergilerde yayımladığı şiirleriyle ünlendi. Milliyet Sanat Der-gisi’nin düzenlediği 1974’ün En Beğenilen Genç Şairi seçilen Abdülkadir Bulut, yaşam gözlemlerinden kaynaklanan şiirlerinde kendisine özgü bir şiir dili kurdu. Çotiuk romanları da yayımladı.
Başlıca yapıtları şunlardır; Sen Tek Başına Değilsin (1978); Acılar Yur-dumdur (1981); Kahveci Güzeli (çocuk şiirleri, 1981); Yakımlar (İ982); Gözyaşları da Çiçek Açar (1983); Yurdumun Şiir Defteri (1984); Sen Tek Başma Değilsin D (aynı adlı kitabın ük basımına girmeyen şiirler, 1984).
ozan olan Ziya Osman Saba, kendi “ben”i çevresinde dönen şiirlerinde duyarlı bir üslupla yazdı.
Dönemin öteki ozanları Sait Faik, Sabahattin Ali, Haşan Âli Yücel, Halide Nusret Zorlutuna, Arif Nihat Asya, Mustafa Seyit Sütüven, Hamit Ma-cit Selekler, Mümtaz Faik Ozansoy, Rıza Apak, Selahattin Batu, Ömer Bedrettin Uşaklı, Behçet Kemal Çağlar, vb’dir.
1940-1960 DÖNEMİ. 1940’a gelindiğinde, Nazım Hikmet, Ercüment Beh-zat Lav gibi ozanların şürleriyle özgür koşuk benimsenmişti.
ERAY CANBERK
Türk ozanı (İstanbul, 1940). Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdikter sonra girdiği İstanbul Üniversite» Fransız Dili ve Edebiyatı Bölü mü’ndeki ve Yüksek Öğretmer Okulu’ndaki öğrenimini yarıda bı; raktı. Bir süre ilkokul öğretmenliğ: yaptı. Kavram ve Alaz yayınların] yönetti. İlk şiiri 1963’te Yelken der gisinde çıkan Eray Canberk yaşamın şiirini sözcük oyunlarına sapmadan, duyarlı bir üslupla verdi Denemeleri (Şiir ve Şair Üzerine Aykırı Düşünceler, 1992) ve çevirileri (Sevda Türküleri, 1982) de vardır. Başlıca yapıtları şunlardır: Kuytu Sular (1969); Yüreğin Burkulduğu Zaman (1983); Eskimiş Yalnızlık (1992).
1940-1950 yılları arasında bir yandaı Garip akımı çevresindeki ozanlar, biı yandan* Nazım Hikmet’in açtığı top lumcu gerçekçi yolda yürüyen ozan lar şiirde ön plana geçerken, bir yan dan da kendisine özgü şiir yapıları kü ran eski ve yeni kuşak ozanları, Türl şiirini zenginleştirdiler.
1936’dan sonra şiir yayımlamaya baş layan Orhan Veli Kanık, Melih Cevde Anday ve Oktay Rifat, yeni bir anla yışla, gündelik yaşamdan izlenimler (kimi zaman ince alay, kimi zamaı yergi yoluyla), özgür koşukla ve “şai ranelik”e kaçmadan şiirleştirdiler Ortaklaşa çıkardıkları Garip (1941 kitabmdan sonra, Orhan Veli tek ba şma aynı adla çıkardığı (1945) kitabiı önsözünde, sonradan Garip adiyi? anılan bu şiir anlayışım açıkladı. Bı anlayış, şiiri ölçü, uyak, imge, düşse
3921
konular, şairanelik gibi öğelerin kısıtlayıcı bağlarından kurtarmaya, şiirselliği yalnız konuşma dilinde aramaya yöneliktir. Ancak, Vazgeçemediğim {1945} kitabından sonra, Orhan Veli’ nin, reddettiği bu şiir öğelerine daha hoşgörülü baktığı gözlemlendi. Orhan Veli’nin ölümünden sonra, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat, şiir anlayışlarını değiştirerek farklı bireşimlere yöneldiler. Garipçiler, dil, konu ve biçim bakımlarından Türk şiirine yeni bir soluk kazandırarak, uzun yıllar etkisini duyurdu (Bkz. GARİPÇİLER). Bu dönemde toplumcu gerçekçi şiiri temsil eden ozanlar Enver Gökçe, Rıfat İlgaz, Haşan İzzettin Dinamo, A. Kadir, vb. oldu. Yaşam güçlükleri içinde kişisel ve toplumsal acıları yaşa-yan.insan ve savaş karşıtlığı konularını işleyen bu ozanlar, özgür koşukla yazdıldarı şiirlerinde, kimi kez şai-raneye varan bir duyarlığı geliştirdiler (Bkz. A. KADİR; DİNAMO, HAŞAN İZZETTİN; İLGAZ, RIFAT). 1950 öncesinde kişisel şiir anlayışları geliştiren, hemen hepsi günümüze değişik şiir evrelerinden geçerek ge-
BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR
Türk ozam (Erzincan, 1908-İstanbul, 1969)*
Zonguldak Yüksek Maden Mühendisliği Mektebi’ni bitirdikten (1932) sonra staj için Fransa’ya gönderildi, dönüşünde İktisat Bakanhğı’nda görev aldı. Atatürk için yazdığı “Görmeye Geldim” şiiri ve “Onuncu Yıl Marşı” şiiriyle dikkati çekti, dil öğ-
renmek üzere İngiltere’ye göndeı (1936).T.B.M.M’ne milletvekili ola girdi (1948). Şadırvan dergisini çı dı. Robert Kolej’de öğretmer T.R.T. yönetim kurulu başk^nlığ bi ‘görevlerde bulundu. Türk Yıi ve Hayat dergilerinde yayımla
(1927) şiirleriyle tanınan Behçet^ mal Çağlar, biçim olarak halk şii den yararlanan coşkun, heyecanlı üslupla Atatürkçülük, Atatürk d rimleri ve ulusçuluk konularını i yen şiirleriyle yaygın ün yaptı. H şiiri konu ve içeriğiyle yazdığı şijj rinde Ankarah Âşık Ömer adını ! landı. ,1
Yapıtlan şunlardır: ? 1
Şiir: Erciyas’tan Kopan Çığ (19i Burda Bir Kalp Çarpıyor (1933); B den İçeri (bütün şiirlerinin toplu) simi, 1966). j
Oyun: Çoban, Çoban (1932); At (1935); Deniz Abdal (1971). ] öteld yapıtları: Halkevleri (1935);] san Âli Yücel (1937); Hür Mavili: (gezi notlan, 1947); Dolmabahçec Anıtkabir’e Kadar (1955); Kur’ş Kerim’den İlhamlar (1966); Battall zi Destanı (1968); Bugünün Dili Atatürk’ün Söylevleri (1968). 1
len ozanlar da şunlar oldu:
Behçet Necatigil, model olarak kendisini aldığı, evdeki, çarşıdaki, pazardaki, yaşam kavgası içindeki insanı anlattığı şiirlerinde aşırılıklardan uzak, içe dönük bir anlatım kullandı. 1970
sonrasında Divan edebiyatı geleni nin, sözcükleri çağrışım yükleriyle| likte kullanma özelliğinden yararlj rak anlamı okura bırakan “kapalıj irler de yazdı (Bkz. NECATİGİL, Bi ÇET). 1
fi» / REFİK DURBAŞ
Türk ozanı (Pasinler, Erzurum, 1944). İzmir Namık Kemal Lisesi’ni bitirdikten sonra girdiği İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirmeden ayrıldı. Çeşitli işler yaptıktan sonra Cumhuriyet gazetesi düzelti servisinde çalış-
maya başladı. İlk şiiri İzmir’d Ege Ekspres gazetesinde çil
(1962) Refik Durbaş, Evrim, Alal ve Yeni a (1972) dergilerinin yönr mine katıldı. Refik Durbaş’ın | bireysel duyarlıktan yola çıtan toplumsallığı kavrayan, yaşamda duyarlığı yakalamaya çalışan bi| irdir. 1
Başlıca yapıtları şunlardır: Kuş| fanı (1971); Hücremde Ay la
(1974); Çırak Aranıyor (1978; lj Yeditepe Şiir Armağanı); Denjz| Sincabı (1979); İkinci Baskı (ço| şiirleri, 1979); Çaylar Şirke!
(1980); Kırmızı Kanatlı Kartal;( cuk şiirleri, 1982); Nereye UçarÇ. yüzü (1983); Bir Umuttan Bir vinçten (toplu şiirler, 1984); Si. Bir Acıda (1984); Yeni Bir Defter.-irler- Meçhul Bir Aşk (1985), G mi Geçen Günler (1989); Me (1992; 1993 Halil Kocagöz Şiir ’ İÜ).
HAŞAN HÜSEYİN
Türk Ozanı (Gürün, 1927 – Ankara, 1984).
Gazi Eğitim Enstitüsü’nün Edebiyat’Bö-lümü’nü bitirdikten sonra, başladığı öğretmenlik görevinden ayrılmak zorunda kalan Haşan Hüseyin (soyadı Kork-mazgiPdir), 1955 sonrasında geçinmek için çeşitli işlerde çalıştı. Akis dergisin-
Başta Garipçilerden ve toplumcu gerçekçilerden etkiler taşıyan Necati Cu-malı, 1943’ten sonrağdoğa, sevgi, günlük yaşam, savaş gibi konuları işledi, yergi ve taşlamalarım Yarasın Beyler (1982} kitabında topladı (Bkz. CUMA-LI, NECATİ). Attila İlhan, 1948’de yayımlanan ilk kitabında, gerçekçi bir dünya görüşüyle, savaş yıllarının acılarını dile getirdi, 1954’te çıkan Sisler Bulvarı kitabından sonraysa, aşırı betimlemelerle yüklü, bireysel bunalım şiirleri yazdı. Daha sonraysa, dilde yalınlığa yöneldi. Bütün şiirlerinde bir tedirginlik ve bunalım havası yarattı, kendine özgü bir ses ve imge düzeni kurdu (Bkz.ÎLHAN, ATTİLA).
de görev aldı. Gazete ve dergilerde gülmece öyküleri ve fıkralar yayımladı. 1968-1970 yıllarında Forum dergisinin yönetimini üstlendi. Kendisini tanıtan ilk şiirlerini 1959’da Dost dergisinde yayımlamaya başlayan Haşan Hüseyin, toplumcu-gerçekçi konuları işlediği şiirlerinde coşkulu bir dil ve kendine özgü bir biçim kurdu.
Yapıtları şunlardır:
Şiir: Kavel (1963; 1964 Yeditepe Şiir Ödülü); Temmuz Bildirisi (1965); Kızılırmak (1966); Kızılkuğu (1971; 1970 T.R.T. Sanat Ödülleri Başarı Ödülü); Ağlasun Ayşafağı (1972); Oğlak (1972); Acıyı Bal Eyledik (1973); Kelepçemin Karasında Bir Ak Güvercin (1974); Ko-çero Vatan Şairi (1976); Haziranda Ölmek Zor (1977); Filizkıran Fırtınası (1981); Acılara Tutunmak (1981). Gülmece öyküsü: Öhhöö! (1964); Made in Turkey (1970); Bıyıklar Konuşuyor
(1971); Gülelim de Bilelim (1973).
Gezi: Bağdat Basra Yollarında (1974).
ÖZDEMİR İNCE
Türk ozanı (Mersin, 1936).
Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nü bitirdikten sonra (1960), ortaöğretimde öğretmenlik yaptı, 1970’te çevirmen olarak T.R.T’ye girdi. İlk şiiri Kaynak dergisinde çıkan (1954) Öz-demir İnce, İkinci Yeni’nin biçimsel özelliklerini özümseyerek geliştirdiği şiirlerinde toplumcu motifler kullandı. Çeşitli ozanlardan şiir çevirileri de yaptı.
Başlıca yapıtları şunlardır: Kargı
(1963); Tutanaklar (1967); Kiraz Zamanı (1969; 1968 May Edebiyat Ödülü); Karşı Yazgı (1974); Rüzgâra Yazılıdır (1979); Elmanın Tarihi
(1981); Kentler (1981); Yedi Deryalar Geçsen (1983); Siyasetname (1984); Eski Şiirler (1985); HayatBil-gisi (1986); Zorba ve Ozan (1987); Burçlar Kuşağı (1989); Gündönümü (1992).
Bedri Rahmi Eyüboğlu, hem ko nu hem de anlatım bakımlarından re simleriyle çakışan şiirler yazdı, Hail edebiyatı etkilerini özümlemiş bir üs lup oluşturdu (Bkz. EYÜBOĞLU, BED Rİ RAHMİ).
Cahit Külebi, geleneksel şiir anlayışıy la yeni şiirin olanaklarını ustaca bir leştirerek ürettiği şiirlerinde, kırsa kesim insanıyla, kentlerin karmaşıl ortamında bocalayan inşam, bir türki tadıyla yansıttı. “Atatürk Kurtulup Savaşında ” adlı uzun şiirinde, Kurtu luş Savaşı’nı destansı bir biçimde di le getirdi (Bkz. KÜLEBİ, CAHİT), Na hit Ulvi Akgün, bireyin yaşam içinde ki tepkilerini şiirleştirdi. Salah Birsel
ŞÜKRAN KURDAKUL
Türk ozanı (İstanbul, 1927).
İzmir Karşıyaka Lisesi’ndeki öğrenimini bırakmak zorunda kaldı (1946), belediye ve banka memurluğu yaptı. 1958’de Ataç Kitabevi’ni kurdu. Yelken dergisini yönetti (1957), Ataç (1962-1964) ve Eylem (1964-1966) dergilerini çıkardı. İlk şiirlerinden sonra toplumcu-gerçekçi şiire yöneldi.
Başlıca yapıtları şunlardır:
Şiir: Tomurcuk (1943); Zevklerin ve Hülyaların Şiirleri (1944); Giderayak (1956); Nice Kaygılardan Sonra (1963); İzmir’in İçinde Amerikan Neferi (1965); Halk Orduları (1969); Acılar Dönemi (1977); Bir Yürekten Bir Yaşamdan (1982; Nevzat Üstün Şiir ödülü); Ökselerin Yöresinde
(1984); Ölümsüzlerle (1985).
Öykü: Tanığın biri (1970); Beyaz yakalılar (1972); Kurtuluştan Sonra
(1973); Onların Çocukları (1975). Öteki yapıtları: Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (1972; son basım: 1985); Çağdaş Türk Edebiyatı (Meşrutiyet dönemi, 1976); Namık Kemal (derle-me-inceleme, 1977); Çağdaş Türk Edebiyatı 7 (Cumhuriyet dönemi, 1987).
3923
Türk ozanlarından bazılarının çeşitli tarihlerde yayımlanmış kitapları.
gündelik yaşamdaki çelişkileri yalnızca betimleyerek verirken, yaşanmışlıktan değil aklın kavrayış gücünden yola çıktı, ince alay ve gülmeceyi kullandı (Bkz. BİRSEL, SALAH). 1945’e kadar halk şiiri geleneğinden yarar-
lanarak doğa içindeki Anadolu insanını şiirleştiren Ceyhun Atuf Kansu, daha sonra, bu konunun yanı sıra toplumsal gerçekleri özgür koşukla işledi (Bkz. KANSU, CEYHUN ATUF). Ümit Yaşar Oğuzcan, günlük yaşamı
ERCÜMENT BEHZAT LAV
Türk ozam (İstanbul, 1903-İstanbul, 1984).
İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra, Berlin’e giderek tiyatro konusunda eğitim gördü (1921-1925). Dönüşünden sonra oyuncu ve yönetmen olarak görev aldı. Gazetecilik yaptı, Ankara Radyosu’nda çalıştı. İstanbul Radyosu’nda okutmanlık, İstanbul Konservatuvan’nda öğretmenlik yaptı (1972). İlk şiirlerini Resimli Ay ve Servetifûnun-Uyamş dergilerinde yayımladı. Özgür koşuğun yayılmasında katkısı bulunan Ercüment Behzat Lav, gerçeküstücü ve gelenekçi şiir akımlarından çokça etkilendi. Yapıtları şunlardır:
Şiir: S.O.S. (1931); Kaos (1934); Açıl Kilidim Açıl (1940); Mau Mau (1962); Üç Anadolu (1964).
Oyun: Karagöz Stepte (1940); Altın Gazap (1971).
ve aşk konusunu işleyen şii popüler kalıplara yer vere Berk ikinci kitabı İstanbul’da sonra, mutlu ve aydınlık bir anlatan, anlamı belirgin ve ç lara açık bir şür söylemi kur BERK, İLHAN).
1950’den sonra Garipçilerin ği yalın, imgesiz konuşma dili alan şiir anlayışına, kimi geı lar, izlenimcilikle simgecilk a gidip gelen, imgeyi özgün bir kullanan, uyağa yeniden yer v şiir anlayışı geliştirdiler. Bu layışı bir bakıma varoluşçulı bancılaşma kavramından da di. Bu anlayışa bağlı kalan ı gerçeküstücülerin özgür çağrı temini de uygulayarak, konu dile ağırlık verdiler. Geçmiş ı cinselliğe, bilinçaltına gönd yaparak “birey inşan”ı şiirleş Garipçileri “Birinci Yeni” saj tirmenlerce İkinci Yeni olara dırılan bu şiirin öncüleri arası tay Rifat, İlhan Berk, Turgı Edip Cansever, Cemal Sürey Karakoç, Ece Ayhan, Ülkü Tevfik Akdağ, Yılmaz Gruda yılabilir (Bkz. İKİNCİ YENİ). Bu ozanlardan İlhan Berk, 1 sonra gerçeküstücülerden e rek, şiirin bir şey anlatmadığ
3924
nızca güzellik yaratmak olduğunu savunan görüşünü şiirlerinde uygulayarak, anlamın raslanüsal olduğu bir şiir söylemine ulaştı. Oktay Rifat, anlamın sınırlarını zorlayarak, şiirini yeni duyarlıklara ve yeni imgelere açtı, gerçeküstücü imgeleri kullandı (Bkz. OKTAY RİFAT). Turgut Uyar,
halk ve divan şiiri öğelerinden, bunları özümleyerek yararlanıp, bir oranda açık anlatımlı özgün bir şiire ulaştı (Bkz. UYAR, TURGUT). Günlük düden uzaklaşan, tümce yapısını bilinçli olarak bozan Edip Cansever de gerçeküstücü motifleri kullandı (Bkz. CANSEVER, EDİP). Genel olarak aşk konusunu işleyen Cemal Süreya, erotizme de yer verdiği şiirlerinde dolayh ve lirik bir dil kullandı (Bkz. CEMAL SÜREYA). Sezai Karakoç, İkinci Yeni doğrultusundaki şiirlerinden sonra, 1960 yıllarında, biçimde pek değişikliğe gitmeden İslamcı düşünceyi işledi (Bkz. KARAKOÇ, SEZAİ). Can Yücel, 1950 yıllarındaki şiirlerinde yolunu aradıktan sonra 1960 yıllarında, güncel ve siyasal olaylara getirdiği eleştirilerle ünlendi (Bkz. YÜCEL, CAN). İkinci Yeni’nin en kapalı şiiri-
MEHMED KEMAL
Türk ozanı (Ankara, 1920).
Bir süre Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bö-lümü’nde okuduktan sonra, 1945’te girdiği basın alanında değişik görevlerde bulundu. Cumhuriyet gazetesinde fikra yazarlığı yaptı. İlk şiiri 1942’de Gençlik dergisinde çıkan Mehmed Kemal, toplumcu-gerçekçi şiirleriyle tanındı.
Başlıca yapıtları şunlardır:
Şiir: Birinci Kilometre (1945); Dünya Güzel Olmalı (1954); Söz Gibi (1977); Öğle Rakıları (1986); Tükenmez (bütün şiirleri, 1990). Roman: Sürgün Alayı (1974); Pulsuz Tavla (1976).
Anı ve fikra: Acılı Kuşak (1968); Politika ve Ötesi (1970); 12 Mart, Öfkeli Generaller ve İşkence (1974); Sol Kavgası (1975); Ara Rejim Kara Rejim (1979); Şairler Dövüşür (1982); Bir Deste iskambil (1985); Bu Darbeler Kimin İçin (1986); Haber Peşinde 50 Yıl (1993).
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Türk ozanı (Tarsus, 1926-İstanbul, 1984).
Eskişehir Ticaret Lisesi’ni bitirdikten sonra (1946) 1961’deki kısa yayıincı-lık denemesi dışmda, Osmanlı Banka-sı’nda başladığı bankacılık yaşamım. Türkiye İş Bankası’nda sürdürdü, bu bankanın Halkla İlişkiler müdür yardımcılığı görevinden emekliye aynl-dı (1977). İstanbul’da kendi adıyla kurduğu sanat galerisini yönetti. 1940’ta Yedigün dergisinde şiir yayımlamaya başlayan Ümit Yaşar Oğuzcan, aşk ve ayrılık konulu duygusal şiirleriyle geniş bir okur kitle-sınce okundu. Aruzla rubailer, ayrıca yergiler ve taşlamalar da yazdı. Kırka yakın şiir kitabı, şiir plağı, an-. toloji, vb. yayımladı.
Yapıtları şunlardır: İnsanoğlu (1947); Deniz Musikisi (1949); Dillere Destan (1954); Dolmuş (1954); Aşkımızın Son Çarşambası (1955); Bir Daha ölmek
(1956); Kör Ayna (1957); İki Kişiye Bir Dünya (1957); Karanlığın Gözleri (1960); Akıllı Maymunlar (1960); Seninle Ölmek İstiyorum (1960); Üstüme Varma İstanbul (1961); Sahibini Arayan Mektuplar (1961); Yeni Dünya Rekoru (1961); Sevenler Ölmez
(1962); Çigan Gözler (1962); Ötesi Yok
(1963); Hüzün Şarkıları (1964); Bir Gün Anlarsın (1965); Sadrazamın Sol Kulağı (1965); Mihriban’a Şiirler
(1965); Taşlar ve Başlar (1966); Seni Sevmek (1966); İnşaOahla Maşallah
(1966); Toprak Olana Kadar (1968); Göbek Davası (1968); Ben Seni Sevdim mi (1968); Halktan Yana (1969); Aşk mıydı O (1969); Önce Sen Sonra Sen (1971); Rubailer (1972); Yalan Bitti (1975); Acılar Denizi (1977; seçme şiirler); En Eski Yalnızhğımdır Aşk Benim (1978); Şiirle Kırk Yıl (1982; seçme şiirler).
3925
İSMET ÖZEL
Türk ozanı (Kayseri, 1944).
Ankara Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyat Bölümü’nü bitirdi. 1980’de İstanbul Devlet Kon-servatuvarı fransızca öğretmenliğine atandı. İlk şiirleri Yelken dergisinde yayımlanan (1963) İsmet özel, Halkın Dostlan dergisinin yayımına katıldı (1970-1971). îlk şiirlerinde toplumcu-gerçekçi yöntemiyle güncel olaylara ağırlık verirken, daha sonra özellikle Diriliş dergisindeki şiirlerinde gizemciliğe ve Islâmcılı-ğa yer vermeye başladı.
Başlıca yapıtları şunlardır:
Şiir: Geceleyin Bir Koşu (1966); Evet isyan (1969); Cinayetler Kitabı
(1975); Şiirler (1962-1974 arasında yazdığı şiirlerin toplu basımı, 1980); Celladıma Gülümserken (1984); Erbain (bütün şiirleri, 1987). Deneme-eleştiri: Üç Mesele (1978); Şiir Okuma Kılavuzu (1980); Zor Zamanda Konuşmak (1984); Taşlan Yemek Yasak (1985; 1985 Türkiye Yazarlar Birliği Deneme Ödülü); Surat Asmak Hakkımız (1987); Waldo Sen Neden Burada Değilsin? (1988); Cuma Mektuplan I, II (1990).
ni yazan Ece Ayhan, alışılmış dize kullanımım ortadan kaldırarak, cinselliğe göndermeler yaparak, son derece özgün bir şiir dünyası kurdu (Bkz. ECE AYHAN). Ülkü Tamer, çocuksu anlatım biçimiyle ince alayı birleştirdiği şiirlerinde imge kullanımıyla dikkati çekti (Bkz. TAMER, ÜLKÜ). Kapalı bir şiir söylemi kurarak toplumsal motifleri işleyen Ahmet Oktay, imgeleri çok kullanan bir üslup geliştirdi. İlk şiirlerinde İkinci Yeni çizgisini sürdüren Gülten Akın, 1965’ten sonra kendine özgü bir toplumcu şiir anlayışına ulaştı.
İkinci Yeni’den etkilenerek şiire başlayan Hilmi Yavuz, Süreyya Berfe, Eray Canberk, Sennur Sezer, İsmet Özel, Kemal Özer, Egemen Berköz, Re-
fik Durbaş gibi ozanlar, 1960 sonrasında kendi özgün şiirlerini kurdular. 1940-1960 yılları arasındaki öteki ozanlardan bazıları şunlardır: Muzaffer Tayyip Uslu; Rüştü Onur; Celal Sı-lay; Cahit Irgat; Orhon M. Arıburnu; Baki Süha Edipoğhı; Ahmet Altümsek; Coşkun Ertepmar; İlhan Geçer; Fethi Giray; Sabri Soran; Faik Baysal; Suat Taşer;MehmedKemal; Ömer Faruk Toprak; Adnan Ardağı; Şinasi Özden-oğlu; Özdemir Asaf; Nevzat Üstün; Halim Uğurlu; M. Başaran; Sabri Al-
KEMAL ÖZER
Türk ozanı (İstanbul, 1935). İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra girdiği Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde-ki öğrenimini yarım bırakarak ayrıldı. Cumhuriyet gazetesi düzelti servisinde çalıştı. Seçilmiş Hikâyeler dergisinde öykü de yayımlayan (1954-1957) Kemal özer, a dergisinin kurucuları arasında yer aldı (1972’de Yeni a adıyla yeniden yayımlanan derginin de yönetiminde bulundu), Şiir Sanatı dergisini çıkardı (1965-1967). İkinci Yeni’yle şiire başlayan Kemal Özer, daha sonra siyasal ve toplumsal olayları şiirleştirdi.
Başlıca yapıtları şunlardır:
Şiir: Gül Yordamı (1959); Ölü Bir Yaz (1960); Kavganın Yüreği (1973); Yaşadığımız Günlerin Şiirleri
(1974); Sen de Katılmalısın Yaşamı Savunmaya (1975; 1976 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü); Geceye Karşı Söylenmiştir (1978); Kimlikleriniz Lütfen (1981; 1982 Toprak Şiir Ödülü); Sınırlamıyor Beni Sevda (1987); İnsan Yüzünün Tarihinden Bir Cümle (1990; 1991 Yunus Nadi Şiir
Öteki yapıtları: Sanatçılarla Konuşmalar (1979); Güldeki Şafak (gezi izlenimleri, 1979).

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*