Gökmen, Mehmet Fatin

Gökmen, Mehmet Fatin

Türk astronomu ve meteoroloji uzmanı (Akseki, Antalya 1877-İstanbul 1955). Darülfunun’un Riyaziyat bölümünü (matematik ve fen) bitiren (1904) Mehmet Fatin Gökmen (Fatin Hoca da denir), çeşitli okullarda matematik, Darülfünun’da astronomi ve olasılık hesabı dersleri verdi. İttihat ve Terakki’nin kurucuları arasında ye-raldığı için birkaç kez tutuklandı. İkinci Meşrutiyet’in ilanından (1908) sonra kendini bilimsel çalışmalara adayıp, Rasathanei Amire’yi (sonradan Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’ne dönüştü) kurdu (1911 ) ve emekliye ayrılıncaya (1943) kadar yönetti.
340 GÖKNAR
i ::■■■
Mehmet Fatin Gökmen.
Emekliye ayrıldıktan sonra milletvekilliği yaptı (1943-1950). 1973’te anısına TÜBİTAK hizmet ödülü verildi.
Başlıca yapıtları: EskiHitay Takvimi(1936); 19Hazi-ran 1936 Küsûfu Küllisi (1948).
göknar: Bk. köknar. göktaşı: Bk. meteor ve göktaşi. *
Göktulga, Fahri Celalettin: Bk.
F. CELALETTİN._
Göktürkler
VI.-VII. yy’lar arasında Orta Asya’da egemen olan Türk devleti. Kurucusu Bumin Kağan ile kardeşi İstemi Han dönemlerinde (VI. yy’ın ikinci yarısı) eski Hun devletinin etkinlik bölgelerine hızla yayılan, başkenti Orhun ırmağı yakınındaki Ötüken olan Göktürk devleti, Asya’nın kuzey kesimini egemenliği altına aldı. İki yönetim birimine (Batı bölgesi; Doğu bölgesi), ayrılan, her iki birimi de birer “kağan” tarafından yönetilen, ama kağanlardan birinin “büyük kağan” unvanını taşıdığı devlet, 630 yılına doğru, topraklarından bir bölümünün Çin egemenliğine girmesini engelleyemedi. 639’da ülke içinde patlak veren karışıklıklar sırasında, kağan soyundan Kürşad tarafından düzenlenen ayaklanma başarısız olduysa da, 682’de İlteriş Kutluğ Han, devleti eski gücüne ulaştırmayı başardı. Ama ölümünden (690-691) sonra yerine geçen kardeşi Kapağan Kağan döneminde ülkede yeniden siyasal kargaşa başladı. Bununla birlikte, başarılı seferler sonunda devletin toprakları genişletildi. Bayırkıların bir ayaklanmasını bastırmaktan dönerken öldürülen (716) Kapağan Kağan’ın yerine geçen Bilge Han ve ülkenin askerî yönetimini üstlenen kardeşi Gültekin’in (ya da Kültigin) döneminde, 720, 721 ve 722 yıllarında Çin’e başarılı seferler düzenlendi. Gültekin’in 731’de ölümünden, Bilge Han’ın da 734’te baş-veziri tarafından zehirlenmesinden sonraysa, Çinlilerle ve Uygurlarla yapılan savaşlardan yıpranmış olan devlet, 745’te Uygurların Ötüken’i ele geçirmesiyle ortadan kalktı ve topraklarında, gene bir Türk boyu olan Uygurların egemenliği kuruldu.
Göktürler de, o dönemdeki öbür Türk boyları gibi şamanlık dinine bağlıydılar; doğa güçlerini temsil eden tanrılara taparlardı. En büyük tanrıları Gök Tanrı’ydı.
Göktürklerin 38 harften oluşan ve Arap yazısı gibi sağdan sola doğru yazılan bir yazı sistemleri vardı. Moğolistan ve Sibirya’da Orhon ve Yenisey ırmakları yöre-
sinde bulunan Göktürk yazıtları, Çince’nin yanı sıra bu abeceyle yazılmıştır. Yazıtlarda, Türklerin devlet yönetim ve anlayışına, yurt sevgisine ilişkin açıklamalar yera-lır.
Gökyay, Orhan Şaik_
Türk şairi ve yazarı (İnebolu 1902). Ankara Muallim Mektebi’ni (1922) ve ilkokul öğretmeniyken girdiği İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nu bitiren (1930) Or-han Şaik Gökyay, çeşitli İllerin lise ve öğretmen okulla-rında edebiyat öğretmenliği, müdürlük yaptı. Ankara Devlet Konservatuvarı müdürüyken turancılık suçlamasıyla tutuklandıysa da (1944), yargılamada aklandı. Galatasaray’daki öğretmenliğini, İngiltere’de öğrenci müfettişliği (1951), İstanbul Eğitim Enstitüsü öğretmenliği izledi. 1984-1985’te Marmara Üniversitesi’nde edebiyat dersi verdi. 1991’de Kültür Bakanlığı tarafından “devlet sanatçısı” unvanı, 1993’te Edebiyatçılar Derneği tarafından Onur Ödülü altın madalyası verildi.
Orhan Şaik Gökyay.
Aruzla yazdığı ilk şiirleri Kastamonu Açıksözgazetesinde yayınlanan (1922) O.Ş. Gökyay, heceyi benimsediği, halk edebiyatı geleneğine dayalı şiirleriyle ve edebiyat tarihine ilişkin araştırmalarıyla (özellikle eski ürün-leri, açıklamalar, notlarla günümüz Türkçesi’ne aktaran çalışmalarıyla) tanınmış, şiirlerinin pek azını kapsayan tek bir şiir kitabı çıkarmıştır: Birkaç Şiir (1976).
Başlıca yapıtları: Dede Korkut( 1938; geliştirilmiş son basımı Dedem Korkudun Kitabı adıyla, 1973), Kabus-name (Mercimek Ahmet’ten, 1944), Kâtip Çeiebi’den Seçmeler(1968), Hanname (Özbek destanı, 1969), Ri-sale-i Mimariye (Mimar Mehmet Ağa’dan, 1975).
gökyüzü
Gökyüzü kavramı, insanların bulutları görme ve güneş ışığının atmosferden geçerken saçılmasıyla oluşan renklen gözlemleme yeteneğinden doğmuştur. Görülebilir güneş ışınımı, 0,35 mikrometre (mor) ile 0 75 mikrometre (kırmızı; 3500-7500 Â) arasında değişen dalga boylarındadır. Işığın bir bölümü, atmosferdeki hava molekülleri tarafından saçılır. Bu etki, en kısa dalga boylarında en güçlüyken (% 30-40 arası), kırmızı dalga boylarında azalarak neredeyse 0’a iner Işınım
0,5 mikrometre/5000 Â dalga boyunda (mavi ışık olarak görülür) en şiddetli olduğu için, bu dalga boyunda saçılma başat durumdadır ve gökyüzü mavi görünür. Yükseklik arttıkça renk de koyulaşır, çünkü daha çok sayıda saçıcı molekül aşağıda kalır.
Gündoğumundaki ve günbatımındaki kızıllığın ne-
deni, ışınımın çok daha derin bir atmosfer sütununa işleyerek, bütün dalga boylarında saçılmayı en etkili duruma getirmesidir. Hava kirliliği de güneş ışığının birçok dalga boyunu saçarak Güneş’in gökyüzünde donuk kırmızı bir yuvarlak olarak görünmesine yol açar.
Çapı kırmızı ışınımın dalga boyundan daha büyük olan su damlacıkları ve toz parçacıkları, ışınımı saçma-yıp yansıtırlar. Bu, gökyüzünün rengini değil, toplam ışık şiddetini etkiler. Bu nedenle, havadaki toz miktarının artmasıyla, Güneş daha zayıf olarak görünür. Bulutlar, güneş ışığını en güçlü biçimde yansıtırlar. İnce bulutlar, dağınık olarak yansıyan ışığın geçmesine olanak verdikleri için, beyazımsı görünürler; bulut kalınlaştıkça görünümü de koyulaşır.
göl__
Her yandan karalarla çevrili geniş su örtüsü.
Denizler gibi göller de, aşındırma için temel düzeyler oluşturup, deltalar kapsayabilirler. Leman gölünün üst bölümünde 20 km’yi kaplayan Rhöne deltası gibi, balıkçılık, ulaşım, turizm, gelgit (son derece az) etkinlikleri, çok değişik özellikte kıyılar içerebilirler; ayrıca,
Bolu’nurı 40 km kadar kuzeyindeki’Yedi Göller’den görünüş.
göller derinliklerine ve biçimlerine bağlı dalgalanmalar oluşturan fırtınalarıyla, bazen okyanuslar kadar tehlikeli olabilir.
Bazı göller, son derece geniştir; bir kıyısından öbürünü görmek olanaksızdır; bu nedenle, bir deniz izlenimi bırakırlar. Bu tür göller arasında Doğu Afrika’da Victoria (68 780 km2) ve Tanganyika (41 000 km2) gölleri, Kuzey Amerika’daki Superior (82 100 km2), Huron (53 570 km2), Michigan (57 750 km2) gölleri, Sibirya’da derinliğiyle dünyanın en önemli tatlısu kütlesini oluşturan Baykal gölü (31 490 km2), vb. sayılabilir.
Bir gölün var olabilmesi için bir toprak çöküntüsü, suların bu çöküntüde kalabilmesi için doğal bir engel ve akımı beslenmeye oranla daha az olan bir boşaltma sistemi gerekir; bu sonuncu koşul, her çöküntüdeki su birikintisinin göl.olmadığını ve bunlardan çoğunun eski göllerin kalıntısı olduğunu belirtir. Zaman, çamurla dolma, buharlaşma, hattâ kuruma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan göllerin zararına işler.
And dağlarında görüldüğü gibi, bir depremden sonra yeni göller ortaya çıkabilir ya da var olan göller yok olabilir. Sarsıntılar çok şiddetli olduğunda, dağın önemli bir bölümü, enine olarak bir vadiye yıkılır. Az geçir-
342 GÖLGEBALIĞI
DÜNYANIN BAŞLICA GÖLLERİ
Gölün adı Yüzölçümü km2 Hacmi km3 Derinliği m
Hazar 371 000 79 340 182
Superior 82 100 12 088 149
Victoria 68 780 2 660 40
Huron 59 570 3 543 59
Michigan 57 750 4 918 85
Aral* 41 000 374 9
Tanganyika 33 990 19 420 572
Baykal 31 490 23 260 740
Malavi (Nyasa) 30 790 8 370 273
Büyük Ayı 30 400 2 200 72
Erie 25 670 480 19
Büyük Esir 25 390 1 550 62
Winnipeg 24 520 320 13
Ontario 19 554 1 640 86
*1960’ta bölgenin dördüncü büyük gölü olan Aral gölünün yüzölçümü, o tarihten bu yana % 40 oranında azalmıştır.
gen bir tıkaç oluşturan bu yığının ardında sular birikir; yukarı kesime ulaşmadan setin doruğuna gelinceye kadar sular yükselir ve orada hızlı, şiddetli, her gün biraz daha derinleşen bir yarıkta, aşındırma etkisiyle gömülen bir boşaltma sistemi oluşur. Bu yarık, sonunda eski ırmak düzeyine ulaşır: Böylece, göl ortadan kalkar.
Ne var ki, bazen yukarı kesimdeki gölün basıncıyla, setin kütlesi birdenbire yıkılır; biriken binlerce metre küp su, dev ve yıkıcı dalgalar halinde denize kadar yayılır. Bu bir tektonik göl, yani yerin hareketleri sonucu oluşan göl örneğidir. Ayrıca göllerin, birçok başka çeşidi vardır. Afrika haritasına bakıldığında, kuzeyden güneye uzanan bir göller zinciri görülür. Bu göller, batı ve doğu kıyılarını belirleyen iki paralel yamaçla sınırlanan çöküntü çukurlarıdır; derinlikleri, kuzey ve güney sınırları, bu çöküntünün enine kırıklarla birbirinden ayrılan ve yükselen birçok blok halinde parçalanmasına bağlıdır. Birinin kuzey çıkıntısıj ile öbürünün güney girintisi arasında, her seferinde sularla dolmuş bir oyuk oluşur. Aynı olaya İsrail-Ürdün tektonik çizgisinde, Taberiye ve Lut gölleri arasında da raslanır. Baykal gölünün kıyıları, kırıkların sonucu olan açık seçik yalıyarlardan oluşur.
Yanardağ göllerinin farklı bir yapısı vardır. Yanardağ etkinliğini yitirdiğinde, yanardağ ağzının çökmesiyle yusyuvarlak bir gölün oluşmasına olanak hazırlanır. Fransa’daki Pavin, İtalya’daki Albano gölleri, bu tür göllerdendir. Bazen, yanardağ akıntıları setler oluşturur ve su birikmelerine yolaçar. Vadinin bulunduğu yerde bir yanardağın yeraldığı görülür: Sözgelimi, Guatemala’daki Atitlan gölünün yanında Agua yanardağı yükselir ve gölün ağzını kapar.
Öte yandan, bu göllerin birçoğu buzul etkilerinin sonucudur. buzulların yol açtığı aşırı aşındırma, buzultaş setleri, killi tabanlar, göllerin oluşumu için elverişli etkenlerdir. Söz konusu etkenler, Kanada’daki ya da “Bin Göl Ülkesi” adıyla anılan Finlandiya’daki göllerin çokluğunu açıklar.
Göller her zaman, insan etkinliklerinin artmasına ve büyük uygarlıkların gelişmesine yardımcı olmuştur. Taşımacılık ve ticaret alanında göllerin önemli yeri vardır; ayrıca, göl balıkçılığı, iyi bir beslenme ve gelir kaynağıdır. Titicaca gölünün İnka uygarlığının, Patzcuaro gölünün (Meksika) de Taraşça uygarlığının gelişmesinde payları olmuştur. Günümüzde turizm, göl bölgelerinin çekiciliğini artırmaktadır. Ayrıca, barajların arkasında sulama ve spor amacıylajgölleroluşturulmaktadır.
TÜRKİYE’NİN BAŞLICA GÖLLERİ (YÜZÖLÇÜMÜ 5 KM2’DEN BÜYÜK OLANLAR)
Gölün adı Yüzölçümü (km2)
Van 3 713
Tuz 1 500
Beyşehir 656
Eğridir 68
İznik 308
Burdur 200
Manyas (Kuş) 166
Acıgöl , 153
Ulubat (Apolyont) 134
Çıldır 115
Akşehir 105
Eber 104
Erçek 98
Hazar 86
Bafa • 60
Köyceğiz 52
Işıklı 49
Nazik 48
Sapanca 47
Salda 45
Yay 37
Akyatan 35
Balık 34
Marmara 34
Çölgölü 32
Terkos 25
Karine (Dil) 24
Tuzla 23
K.Çekmece 16
Yaraşlı 16
Haçlı 16
Seyife 15
Akyayan 15
Hozapin (Aktaş) 14
Arin 13
Nemrut 12
Balık-Uzun 12
B. Çekmece 11
Boluk 11
Akdoğan 11
Çavuşçu (Ilgın) 9
Düden 8
Gala 8
Karataş 6
Mogan 6
gölgebalığı
Avrupa’nın hemen her yanındaki hızlı akışlı, bol oksi-
jenli, serin sulu ırmaklarda yaşayan kemiklibalık türü
(Bil. a. Thymallus thymallus). Kuyruğu yakınında küçük
bir yüzgeç bulunmasıyla ve sırt yüzgecinin çok dikenli
olmasıyla nitelenen, oldukça iri pullarla kaplı olan göl-
gebalığı, su dibindeki böcek larvalarıyla, kabuklularla,
yumuşakçalarla ve su yüzeyindeki sineklerle beslenir.
Son yıllarda, çevre kirlenmesi nedeniyle soyu tükenme
tehlikesiyle karşı karşıyadır.
gölgekuşu
Çekiçbaşgiller ailesinden kuş türü (Bil. a. Scopus um-bretta). Afrika’nın sıcak bölgelerinde yaşayan oldukça

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*