Levnî, asıl adı abdûlcelIl

(d. 17. yy sonlan, Edirne? <■ ö. 1732, İstanbul), Lale Devri’nin en ünlü minyatürcüsü.
Gençliğinde İstanbul’a giderek Topkapı Sarayı’ndaki nakkaşhanede tezhip sanatını öğrendi. II. Mustafa döneminde başnakkaş oldu. Daha sonra tahta geçen III. Ahmed döneminde de büyük bir olasılıkla bu görevini sürdürdü.
levrek 380
Levnî, Lale Devri’nin yaşam biçimine uygun olarak yapıtlarında çoğunlukla eğlence sahnelerini işledi. Minyatürlerinde bir yandan geleneksel kalıplar doğrultusunda klasik çizgiyi sürdürürken, bir yandan da perspektif kullanmak gibi yenilikler uyguladı. Ayrıca portreye modelin kişisel özelliklerini katması, figüre kıvraklık kazandırması, kompozisyonu bütün resim yüzeyine yayması ve resmin bütünü içinde renk uyumuna özen göstermesiyle de minyatür sanatında yenilikçi bir yer edindi. 1710-20 arasında yaptığı, çoğu imzalı kadın ve erkek figürleri bir albümde toplanmıştır. İçki içen, müzik yapan, dinlenen, çiçek toplayan vb pozlarda canlandırılmış tek figürlerden ya da ikili üçlü gruplardan oluşan bu minyatürler sanat değerlerinin yanı sıra, dönemin yaşam biçimini ve giysilerini betimleriie açısından da önem taşır.
Levnî’nin’bir başka çalışması da I. Osman’dan III. Ahmed’e kadar bütün Osman-
“Şehzade ve Silahtarları”, Levnî’rıin
bir minyatürü, 18. yy; Topkapı Sarayı Müzesi
Ara Güler Arşivi
h padişahlarının portrelerine yer verdiği Silsilename’âıı. Bu yapıtta yer alan 45 portrenin 43 tanesi Levnî’nin elinden çıkmıştır.
Şair Seyyid Vehbi’nin, III. Ahmed’in şehzadelerinin 1720’deki sünnet düğününü konu eden Sumame’sindeki minyatürler Levnî’nin en önemli yapıtları arasındadır. Toplam 137 minyatürün yer aldığı Surname’de Levnî sünnet düğününde geçit yapan esnaf loncalarım, geceleri Haliç’te düzenlenen ateş oyunları gibi çeşitli eğlenceleri, şölenleri, Haliç kıyısında sıralanan yapılan gerçekçi bir biçimde işlemiştir.
Levnî’nin minyatür ressamlığı yamnda âşıklık yönü de vardır. Özellikle atasözlerini nazma çekerek oluşturduğu “Atasözleri” bu türün ilk ve en güzel örneğidir. “Demişler” redifli bu destana daha o zamanda birçok âşık nazire söylemeye başlamış ve böylece yeni bir .destan türü ortaya çıkmıştır. Selanik’ten İstanbul’a yolculuğunu anlattığı uzun bir destanı ile “uymuş” redifli tekerleme destanı da Levnî’den günümüze kalmış güzel örneklerdir.
levrek, Perciformes takımının Moronidae familyasını oluşturan 12 kadar balık türünün ortak adı. Genellikle ılık ve tropik denizlerin sığ kesimlerinde yaşayan bu balıklardan bazıları denizle bağlantılı acı ve tatlı sulara da girer. Vücutları iğ biçiminde ve yanlardan az basık, solungaç kapaklan ikişer yassı dikenli, pullan oldukça iri ve deriye iyice yapışık, genellikle yanlan beyaz, alt bölümleri gümüş renginde ve alttaki yüzgeçleri sanmsıdır. En iri türlerin uzunluğu 1 m’yi aşabilir. Birbirinden ayn iki sırt yüzgecinin önde olanı 8-10 diken
ışınlı, arkada olanı bir diken ışınlı ve 11-14 yumuşak ışınlıdır. Ayrıca kann yüzgecinde bir, anüs yüzgecinde üç diken ışın bulunur.
Türkiye denizlerinde yaşayan iki türünden düz ya da bayağı levreğin (Dicentrarchus labrax) damağında bulunan dişler hilal biçiminde kümeler oluşturur. Uzunluğu en çok 1 m, ortalama 20-55 cm’dir. Türkiye’yi çevreleyen bütün denizlerde yaşar. Öndeki
Düz levrek (Dicentrarchus labmx)
Ana Yayıncılık Arşivi
damak dişleri raptiye biçiminde kümelenmiş olan benekli levrek (D. punctatus) önceki türden sırt ve yanlarında bulunan çok sayıdaki siyah renkli beneklerle de ayırt edilebilir. Uzunluğu en çok 70 cm, ortalama 20-40 cm olan bu tür Türkiye’yi çevreleyen sulardan Ege Denizinin güney kesimlerinde ve Akdeniz’de yaşar. Levrekler en lezzetli ve ticari değeri en yüksek balıklar arasında yer ahr.
Bazı sınıflandırmalarda Percichthyidae adıyla geçen Moronidae familyası bazen hanileri de içeren Serranidae familyasının bir altfamilyası olarak sınıflandırılmaktadır. Aynca Percidae familyasından birkaç tür de tatlı su levreği(*) adıyla tanınır.
Levski, Vasil, asıl adı vasîl îvanov kunçev (d. 6 Temmuz 1837, Karlovo, Rumeli – ö. 6 Şubat 1873, Sofya yakınlan), Bulgaristan’ın Ösmanh egemenliğinden kurtuluş mücadelesine önderlik etmiş Bulgar devrimci.
Bir süre keşişlik yaptıktan (1858-64) sonra kendini Bulgaristan’ın kurtuluşu mücadelesine adadı. Cesaretinden dolayı Levski (Aslan gibi) lakabıyla anılmaya başladı. Sırbistan’da 1862 ve 1868’de kurulan iki Bulgar gönüllü alayım birleştirdiyse de Sırp hükümetinden umduğu desteği alamadı. Bunun üzerine mücadeleyi yurtdışından ülke içine taşıyarak Bulgar ulusal hareketinde yeni bir evreyi başlattı. Lyuben Karavelov’la birlikte 1869’da Bükreş’te Bulgar Merkezî Devrimci Komitesi’ni kurdu. Bulgaristan’da bu komiteye bağlı kişi ve hücrelerden bir ağ oluşturdu. 1872’de Bulgaristan’a görevle gizlice gidişlerinden birinde Osmanlılarca yakalanarak idam edildi.
Lévy, Léopold (d. 1882, Paris – ö. 1966, Paris, Fransa), Türkiye’de yürüttüğü eğitim çalışmalanyla tanınan Fransız ressam ve oymabaskı sanatçısı.
Sanata ilgi duyulan bir aile ortamında yetişti. Ressam olmaya gençlik yıllannda karar verdi. Dekoratif Sanatlar Ökulu ile Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda öğrenim gördü. 1900’lerin başında Henri Matisse, Albert Marquet ve André Derain ile tanıştı. Yaşamını daha çok dergilere resimler çizerek ve desinatörlük yaparak kazanıyordu. 1937’de İstanbul’a gitti. Orada Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü başkanlığına getirildi. Kasım 1949’a değin görev yaptığı akademide birçok Türk ressamın yetişmesine katkıda bulundu ve resim üslubunun bu dönemdeki gelişimini etkiledi. Lévy birçok çağdaş akımın ortaya çıktığı 1900’lerin başında Paris’te bulunmasına karşın, bunlann hiçbirine katılmamıştı. Yeniliğe açık olmakla birlikte, bu akımlan geçici olarak niteliyordu. Doğanın akıl ve duygularla yorumlanması gerektiğine inanıyor, öğrencilerini kendi üsluplannı geliştirmede özgür bırakıyordu. Ama Lévy’nin biçimsel sorunlan
vurgulaması ve rengi ikinci plana atması, akademi çevrelerince sık sık eleştiriliyordu. 1940’larda Yeniler Grubu’nu oluşturan ressamlar L^vy’nin öğrencileriydi. Lévy akademide İbrahim Çallı ve Hikmet Onat gibi sanatçılann atölyelerini korumuş, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Zeki Faik İzer, Cemal Tollu, Nurullah Berk ve Sabri Berkel gibi _genç kuşak ressamlannı akademi kadrosuna öğretmen olarak almıştır. Ölümünden sonra akademide yapıtlanyla anısına bir sergi düzenlenmiştir (1967).
Lëvy, Paul (-Pierre) (d. 15 Eylül 1886, Paris – ö. 15 Aralık 1971, Paris, Fransa), olasılık kuramı üzerindeki çalışmalanyla tanınan Fransız maden mühendisi ve matematikçi.
1910-13 arasında Paris’teki Saint-Étienne Madencilik Okulu’nda profesörlük yapan Lévy, Ulusal Madencilik Yüksekokulu (1914-51) ile Paris’teki Politeknik Okul’da da (1920-50) görev yaptı.
Olasılık kuramına katkılarda bulunan Lévy, fonksiyonel çözümleme ile öteki çözümleme problemleri, özellikle de kısmi diferansiyel denklemler ve seriler üzerine çalışmalar yaptı. Aynı zamanda geometriyle de ilgilendi. Başlıca yapıtlan, Leçons d’analyse fonctionelle (1922; Fonksiyonel Çözümleme Dersleri), Calcul des probabilitiés (1925; Olasılıklar Hesabı), Théorie de l’addition des variables aléatoires (1937-54; Çoklu Değişkenlerin Toplanması Kuramı) ve Processus stochastiques et mouvement brownien’dii (1948; Rasgele Süreçler ve Brown Hareketi).
Lévy-Bruhl, Lucien (d. 19 Nisan 1857, Paris – Ö. 13 Mart 1939, Paris, Fransa), Fransız düşünür. İlkel halklar üzerindeki psikolojik araştırmaları, toplumsal düşünce sistemleri ile ilkel dinler ve mitolojinin içerdiği usdışı unsurlann incelenmesinde antropolojiye yeni bir yaklaşım kazandırmıştır.
1899-1927 arasında Sorbonne Üniversite-şi’nde felsefe profesörü olarak görev yaptı. İlk önemli yapıtı La Morale et la science des moeurs (1903; Ahlak ve Töreler Bilimi) Auguste Comte’un olgucu yaklaşımını yansıtıyordu. Lévy-Bruhl, kuramsal olarak geliştirilmiş ahlak sistemlerinin geçerli olamayacağım savunduğu bu yapıtla çoğulcu ve göreci bir sosyolojinin temellerini attı. Bundan somaki çalışmalarında büyük ölçüde ilkel düşünme biçimlerini inceledi. Bu konudaki ilk kapsamlı çalışmasını Les Fonctions mentales dans les sociétés primitives (1910; İlkel Toplumlarda Zihinsel İşlevler) başlığıyla yayımladı. Fransız sosyolog Émile Durkheim’dan représentations collectives (ortak tasavvurlar) kavramım alarak, bunun ilkel insan ile çağdaş Batılı insan arasındaki uslamlama farkının temelini oluşturduğunu savundu. Buna göre, ilkel düşünce ve algı mistisizmin etkisi altındaydı; ilkel düşünme biçimi mantık yasalanna karşıt değilse bile yalnızca bu yasalânn yönlendirmesi altında da değildi.
Lévy-Bruhl ilkel düşünme biçimi ile çağdaş düşünceye geçiş evrelerini birkaç başka yapıtında daha inceledi. Bunlar arasında La Mentalité primitive (1922; İlkel Zihniyet), L’Ame primitive (1927; İlkel Ruh), Le Surnaturel et la nature dans la mentalité primitive (1931; İlkel Zihniyette Doğaötesi ve Doğa) sayılabilir. La Philosophie d’Auguste Comte (1900; Auguste Comte Felsefesi, 4 cilt, 1940-43) ve İlimlerin Felsefesi (1942) Lévy-Bruhl’ün Türkçede yayımlanan yapıdandır.
Levy-Roussy sendromu, kaslarda eşgüdüm bozukluğu, ilerleyici atrofi ve iskelet
sisteminde yapı bozukluklarıyla ortaya çıkan kalıtsal bozukluk. Atrofi ve kaslara ilişkin öbür belirtilerin sinir sistemindeki bir kusurdan kaynaklandığı düşünülmektedir. Belirtiler yaşamın ilk yularında ortaya çıkar ve ağır ağır ilerler. Hastanın denge duyusu bozulur, ayakta durmak ve yürümek zorlaşır; dizkapağı ve ayak bileği refleksleri kaybolur. Omurgada skolyoz adı verilen eğrilik ortaya çıkabilir; kemiklerdeki yapı bozukluğu nedeniyle ayak içe ya da dışa doğru bükülebilir.
Levyatan, İbranice Uvyatan, Yahudi mitolojisinde, çok eskiden var olan deniz yılanı. Kitabı Mukaddes öncesi Mezopotamya söylencelerinden, özellikle de Ugarit’teki Baal söylencesinden kaynaklanır. Mezmurlar Ki-tabı’nda (74:14) Tann’mn öldürdüğü ve çöldeki İbranilere yiyecek olarak verdiği bir deniz yılanı olarak anılır. İşaya Kitabı’nda (27:1) Tann’mn kılıçtan geçireceği İsrail düşmanlarım simgeleyen bir fandır. Eyub Kitabı’nda (41) ise bir deniz canavarı ye Tann’mn yaratma gücünün bir simgesidir.
levye bak. kaldıraç

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*