Genel

Tasavvufi Sohbetler

Tasavvufta Ahlak

Tasavvufta varlık üstüste soğan kabukları gibi düşünülürse bu varlığın merkezinde ilahi Aşk mevcuttur.Bu Aşk biz ona yaklaştıkça, bizdeki kötü huyları yakar yok eder.Bu nedenle tasavvufta ahlakın konusu ilahi Aşk’tır.’Kur’an’ hem (okumak) demektir,hem de (toplamak) demektir.’Furkan’ da (fark etmek) ayırmak demektir.’İnsanın kendini tevhid etmesi’,’Toplumsal bir tevhid’ yada ‘İnsanların birbirleriyle olan ilişkisinin tevhidi’ için irfaniyet ve güzel ahlak gereklidir.Bu vicdan da gerçekleşir.Bu nedenle tasavvufta ahlakın konusu ilahi Aşktan sonra İrfaniyettir.

Güzelliğin seyri (temaşaası) insanın ahlakını güzelleştirir.Halk dilinde ‘Güzeli sevmek sevaptır’ diye bir söz var.Tasavvuf ‘Allah cc güzeldir ve güzeli sever’ hadisi şerifini temel almış ve ahlak anlayışını bunun üzerine bina etmiştir.Cenab-ı Hakk’ın Kur’an-ı Kerim’deki ‘Esmaül Hüsna dır’.’Hüsn’ yani güzellik söz konusu olduğunda sevgi vardır.Ben seveyim diye sevemez insan,sevgi insanın elinde değildir.Güzelliğin karşısında hayranlık başlayınca arkasından sevgi gelir.Âlemdeki bütün ihtizaz,bütün dalgalanmalar ve seslerin hatta ışımaların dalgalanmaları insan beyninde tevhid edilirler ve hüsn-ü mutlak oradan fiyüzatını insanda tevhid ederek cemale dönüştürür.’HÜSN ODUR Kİ İHTİYAR ELDEN GİDER’

Tasavvuf üç adımdır.’Safiyet,İrfaniyet,Aşk’ tasavvuf zevktir,muhabbettir.Temelide edep ve ahlak.İnsan Zinnureyn yani edep ve ahlaklı olursa tadından yenmez.İnsandan daha tatlı bir şey yok.Tasavvuf insan çok lezzetlidir der,çünkü Zât insanda sıfatlar ise alemdedir.İnsan görünen bu beden değildir,insan manadır beden onun muhafazası.Bununla ilgili Niyaz-i Mısri Hz.leri diyorki:

”HÜSNÜNÜ İZHAR EDER BUNCA SIFAT,

ZÂTINA İNSANI BÛRHAN EYLEMİŞ.

HAKK’I İSTERSEN YÜRÜ,İNSANA BAK,

ŞEMS-İ ZAT,YÜZÜNDEN RAHŞAN EYLEMİŞ.

HAKK YÜZÜ,İNSAN YÜZÜNDEN GÖRÜNÜR,

ZÂTIN RAHMAN,ŞEKLİN İNSAN EYLEMİŞ.”

İnsan ‘yalan,riya,kin,kibir,hased,gurur,gadap,şehvet’ gibi kötü sıfatlardan kurtulmadıkça güzel ahlaka ve hürriyete kavuşamaz.İslam olmak için insan olmak gerekir.Kendi kendimizi yoklayalım,azap içinde miyiz ? O halde,bu kötü huylardan bir tanesi bizim aklımızı hapsetmiş demektir.Fakirlik,yoksulluk,hastalık… bunlar azap değildir,sıkıntıdır,ama bu ”iç sıkıntısı” değildir.İçinde vicdan azabı yoktur.Bu sıfatlardan biri yada birkaçı ruhumuzu hapsediyor olabilir.Kendimizi arındırdık,temizledik ve bunlardan diyelim sadece bir tanesi kaldı.Çok ilginçtir öbürlerinin hepsini defettim sadece biri kaldı diyemezsiniz.Mesela ‘Tek kin kaldı efendim,öbürlerini attım ama falana kin duyuyorum’ bir müddet sonra başlar kin onları doğurmaya,öbürleri tekrar devreye girer.Kurtulamayanlara diyorum ki ‘Lâilahe’ yapmıyorsun,hakkıyla Hakk’a teslim olup bütün varlığınla istemiyorsun, aklınla, gönlünle, varlığınla,bütün varlığınla istemiyorsun.Himmet etmiyorsun kendinden kendine,çünkü öz varlığın ilahi mekanizmaya bağlı,oradan feyz alıyor sen iradenle mutlak istiyorum manasına varlığınla katıldın mı? Hemen arınmaya insan kendi kendisiyle girer ve arkasından zevk başlar.

Başkasını hor gören,başkasını insan görmeye bir insan mutasavvıf olamaz.Çünkü kendisi beşerdir,insan değildir.Aynadır karşındaki,karşındakilerin ahlakı bozuk diyelim böylede olsa her insanın güzel bir yanı vardır.O’na bak.Kirli ayna göstermez,temiz olana bak.Peygamber efendimiz sav. sahabesiyle beraber yolda giderken bir köpek leşi görüyorlar.Leş,pis kokulu herkes yolunu değiştirmek isterken O bir anda dişlerinin güzelliğini söyleyince insanların iğrenme duyguları kalkıvermiş,o duyguyla bakmaya başlamıştır.

SUFİ AHLAKI

Allah’ın cc ahlakıyla ahlaklanmaktır.Peygamber Efendimiz sav.(Ben güzel ahlakı tamamlamaya geldim)diyor.O’nun ahlakı,o zamanki arabın beşeri ahlakı değildir.Sûfi ahlakı, Aşk,Sevgi,Şevkattir.Gönülde ilahi Aşk,ilişkide ise insan sevgisi esastır.Muhabbet için imbikten çekilmiş aşk derler,ısıtır ama yakmaz.Sufilerin ahlakı feragat üzerine kurulmuştur. Feragat hiç bir karşılık beklemeksizin yanlız Allah cc için insanlığa hizmet etmek demektir. Abdiyet budur.Feragat erdemdir.

NEYLEYEYİM DÜNYAYI BANA ALLAH’IM GEREK

NEYLEYEYİM UKBAYI BANA ALLAH’IM GEREK

EHL-İ DÜNYA DÜNYADA EHL-İ UKBA UKBADA

HER BİRİ BİR SEVDA DA BANA ALLAH’IM GEREK

 

Sufi bütün kayıtlardan azadedir.”Kaydı kayıttan azade olanlar anlar” Sufi değince kainatı dergah etmiş olanlardan derisini post edinmişlerden söz ediyoruz.Yoksa koyun postuna kurulanlardan değil.Sufi ahlakı ‘Hamd ve Sena’ üzerinedir.Güzel Muhammed’e sav. sena etmek,O’na övgüler düzmek değildir.Hamdeden ona sena etmiş olur,çünkü O semavatın Ahmed’i,arzın Muhammed’i ve ahıretin Mahmud’u dur.Hamd üzerine var olan bir varlıktır.Hamd-ü Sena yer yüzünden kalkmaya başlayınca insanlıkta unutulur oldu.Şimdi nimet kapılardan taşıyor ama hamd eden yok,herkes daha fazlasını istiyor.’NİMETİ BURNUYLA İTİP,AYAĞIYLA TEPENİN SONU FELAKETTİR’.Erenler meclisinde biri diyerine sormuş:’Hamdi nasıl bilirsiniz’ o da ‘bulduğumuzda hamd ederiz bulmadığımızda ise sabrederiz’ demiş.Soran demiş ki ‘Bunu Horosan’ın köpekleri de yapar’ öteki şaşkın peki ya siz ‘Biz bulmayınca hamdederiz,bulunca dağıtırız,paylaşırız’ demiş.

Allah’a cc muhabbet arttı mı hüzünde artar.Göz yaşıyla içiniz yıkanır temizlenir.Hüzün bizi Allah’a cc yaklaştırır.Bedenin abdesti su ile,nefsin abdesti göz yaşıyla,aklın abdesti ilim ile,ruhun abdestiise aşk ve muhabbet iledir.Her insan kendi istidadı ve itikadı kadar,kendi kabı kadar ilahi füyuzatdan nasiplenir.Sohpet feyzi ilahidir,bizi birbirimize yaklaştırır ve tevhid eder.O zaman ne sen kalır ne de ben.(Seni kaldır,beni kaldır o hali yakalayalım)İşte yakalayacağımız o hal tevhid halidir.Orada kimse ben diyemez.Şimdi burada şu ortaya çıkar,kim ki kendini Lâ İlâhe,ifna etmiş ise o artık ben diyemez.’İnna’ der,biz der.Çoğul ama tekil bir çoğul,ordu der gibi yani orada çokluk varmış gibi.Ama hepsi vahdete geldiği için çokluktaki birlik manasını biz ‘İnna’ der.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir