Alm. Leichtathletik, Fr. Athletis- me, İng. Atletic. İnsanın tabiî hareketlerinden olan koşu, atlama, atma ve yürüyüşe dayanan, fizîkî performansı devâm ettirme ve geliştirme gâyesi- ni güden beden çalışmalarının bütünü. Atletizm diğer spor dallarında olduğu gibi, insanın mükemmel yaratılış özellikleri ile var olmuştur. Bu ekonomik, anatomik yapı sâyesinde atletizm dünyânın en popüler branşlarından biri olma özelliğini elde etmiştir. Zaman, mesâfe ve yükseklik gibi unsurlar atletizmi diğer spor dallarından ayırmıştır. Sınırlayıcı faktörler günden güne aşıldıkça, daha kısa zamanda daha uzağa ve daha fazla yüksekliğe ulaş- dıkça, yeni rekorlar kırılmakta ve atletizm dünyâda daha cazip ve daha popüler duruma gelmektedir. Bu spor, günümüzde Milletlerarası Amatör Atletizm Federasyonu (IAAF) tarafından düzenlenen kurallara göre bayanlarda 18, erkeklerde 23 branş üzerinden yapılır. Bayanlarda çekiç ve üç adım atlama için hazırlıklar yapılmakta ve bu iki dalın uluslararası müsâbakalarda resmiyet kazanması için ön hazırlık çalışmaları devâm etmektedir. Târihi: Mîlâttan önce başlayan atletizm oyunları, 19. yüzyılın ikinci yarısında düzenlenmeye başlamıştır. Bu düzenlemelerde Oxford ve Cem- bridge üniversiteleri önemli rol oynamışlardır. 1861’de Minciglane adıyla ilk atletizm kulübü kuruldu. Yine 1866’da kurulan Ameteur Atletic Clup ile müsâbakalar tertib edildi. 1877’de İrlanda ve İngiltere atletleri arasında ilk milletlerarası müsâbaka düzenlendi. Aynı devirde ABD, Kanada ve diğer ülkelere yayıldı. 1912’de Stochkholm’de Milletlerarası Amatör Atletizm Federasyonu (IAAF) kuruldu ve 150’den fazla ülke üye oldu. Bu kuruluş günümüzde uygulanan atletizm kurallarını tesbit etti. Türkiye’de atletizm faâliyetleri, Birinci Dünyâ Savaşından önce görüldüyse de düzenli değildi. 1924’te ilk defâ Paris Olimpiyatlarına iştirâk edildi. Bu olimpiyattan sonra, Semih Türkdoğan, Ömer Besim Koşalay, Naili Moran gibi atletler yetişti. Atletizmin târihinde zihinlerde yer eden başlıca önemli olayları şöyle sıralayabiliriz: ABD’li si- yâhî atlet Jesy Owens’in Berlin Olimpiyatlarında 4 dalda birden altın madalya alması, aynı rekorun uzun yıllar sonra ancak 1984 Los Angelas Olimpiyatlarında yine bir siyâhî atlet Cari Lewis tarafından egale edilmesi… 100 metrede ard arda kırdığı rekorlar ile dikkatleri çeken ve 100 yılın rekorunu önce 1988 Roma Dünyâ Şampiyonasında 9.83 sn ile, daha sonra da Seul Olimpiyatları’nda 8.79 ile kıran Ben Johnson olayı dünyâ atletizm târihine ibret verici bir şekilde geçti. Seul’de yapılan doping kontrolünde anabolik steroid uyarıcısı kullandığı tesbit edilen Johnson, IAAF tarafından iki yıl sâhalar- dan uzaklaştırılma cezâsı almış ve bu cezâsı 1990
Ekim ayında sona ermiştir. Johnson daha sonra pişmanlık dolu ifâdelerle basın toplantıları yapmış, doping aleyhine kampanyalara katılmıştır. Bu dalda Johnson’un rekorları iptal edildiği için, rekor 9.88 sn olarak Cari Lewis’e geçmiştir (88 Seul). Uzun atlamada ise, ABD’li Bob Beamon’un 1968 Meksiko Olimpiyatlarında elde ettiği 8.90 metrelik derece Amerikalı atlet Mike Powel tarafından 8.95 metre ile kırılmıştır. 1979 yılında kırılan bir başka rekor, 200 metrede Pietro Mennea’nın rekoru (19.72 sn) uzun ömürlü rekorlar arasında yerini alıyor. 5000 metrede ise 13 dakikanın altına inebilen tek atlet Faslı Said Ao- itia oldu. Said’in 12.58.39’luk rekoru, büyük sansasyon meydana getiren rekorlar arasında yer aldı
A TLE TİZ M
27
Haz