wiki

AHMED RÂSİM

asrımız yazar ve gazetecile- rindendir. Posta ve telgraf memûru olan Behâed- dîn Efendinin oğlu olup, 1864 yılında İstanbul’da doğdu. Doğmadan anne ve babası ayrıldığı için sıkıntılar içinde büyüdü. Annesinin ve akrabâlannın yardımıyla, ilk mektebi sonra da 1883’te Dârüş- şafaka Lisesini birincilikle bitirdi. Ahmed Râsim, okulu bitirdikten sonra bir müddet Posta ve Telgraf Nezâretinde memur olarak çalıştı. Ancak Ahmed Râsim, bu şekildeki bir memuriyetten sıkıldığı için, ayrıldı. İki defâ Me- ârif Nezâreti Teftiş Encümenine tâyin edilmişse de, yine ayrıldı. Daha okul sıralarında iken ilgi duyduğu, hevesli olduğu yazarlık mesleğini 1927 yılına kadar aralıksız sürdürdü. Aynı sene İstanbul mebusu olarak meclise girdi. 21 Eylül 1933 târihinde İstanbul’da vefât etti. Ahmed Râsim, kalemi ile geçindiği için en çok eser veren yazarlardan biridir. Yazarlığa Ahmed Midhat Efendinin teşvikiyle başladı. İlk olarak Tercümân-ı Hakîkat Gazetesinde Fransızca- dan yaptığı bir tercümesi yayınlandı. Sonra sırasıyla, Ceride-i Havâdis, Tercümân-ı Hakîkat, Ma’lûmât gibi gazetelere yazı yazmaya başladı. Bunun yanında Güneş, Gülşen, Sebât, Hamiyyet, Şafak, Servet, Tanîn, Tasvîr-i Efkâr vb. dergilere yazı yazıyordu. Bâzı yazılarında takma isimler kullanıyordu. Meselâ Leylâ, Feride, Hanımlara Mahsûs gibi. Ahmed Râsim, çeşitli konularda târih, roman, şiir, otobiyografi, vb. birçok dalda eser vermiştir. İlkokullarda okutulmak için dört ciltlik bir OsmanlI Târihi hazırlamıştır. Roman ve hikâyeleri ilk acemilik devirlerine rastlar. Ahmed Râsim de bu roman ve hikâyelerinde Ahmed Midhat Efendi gibi okuyucuya bilgi vermeye çalışmıştır. Şiir
Edebiyatın çeşitli dallarında eserler veren gazeteci yazar Ahmed Râsim.
leri eski biçimde yazılmış şarkı ve gazellerden ibâret olup, Nedîm’in tesirleri görülür. Fıkra ve hâtıralarında ise İstanbul’un son yıllardaki hâlini tasvîr etmiştir. Burada çeşitli insan tiplerini başarıyla tasvîr etmiştir. Dünyâyı ve insanları hoş ve gülünç tarafları ile ele alan Ahmed Râsim’in eserlerinde yaşama sevinci her şeye hâkimdir. Edebî zevkte ve dilde orta bir yol tutma tarafdârıdır. Sayıca yüzden fazla olan eserlerinde canlı bir Türkçe kullanmıştır. Romanları: Meyl-i Dil (1892), Nâkâm (1899), Kitâbe-i Gam (1899), Hamamcı Ülfet (1922). Fıkra ve makâleleri: Târih ve Muharrir (1329), Şehir Mektubları (1316), Eşkâl-i Zaman (1334), Muharrir Bu Ya (1926), Menâkıb- ı İslâm (1325). Hâtıraları: Gecelerim (1312 – 1316), Fuhş-ı Atîk Fuhş-ı Cedîd (1340), Muharrir, Şâir, Edîb (1342).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir