Aile Toplantısı

Aile Toplantısı

Aile toplantısı

Bir cuma günüydü. Babam akşam iş­ten eve gelince, “Çocuklar bu akşam sizinle ‘aile toplantısı’ yapalım mı?” diye sordu. Biz de sevinerek “yapa­lım” dedik.

Babam aile reisi edasıyla annemi de sağ tarafına alarak masaya oturdu. Ağabeyimle ben ise onların karşılarına oturduk.

Babam, “Evet çocuklar ara sıra bu şekilde toplanıp aramızda bazı meseleleri konuş­mak çok güzel olacak. Hiçbir aile kendi için­de konuşamadığı bir mevzu bırakmamalı. Her türlü konuda fikir alış verişi yapabilme­li. Aile de zaten böyle kurulur. Bugün ister­seniz en baştan ‘aile’ hakkında konuşalım. Evet, oğlum Mustafa, senden başlayalım. Söyle bakalım, aile sence nasıl bir şey?”

Ağabeyim, “Aile öyle bir şeydir ki, anne, baba ve çocuklardan oluşur. Toplumun en özel kişilerinin bir arada olduğu yerdir bence.”

Babam, “Evet bu güzel bir tarif oldu. Kı­zım sen ne düşünüyorsun bu konuda?”

Ben söz alır almaz, “Bence bütün çocuklar her şeylerini aileden öğrenirler. Ailesinin des­teğini alan kişiler başarılı olurlar. Yani aile bir­birini seven insanların olduğu yerdir.” dedim.

Babam gülümsedi; “bir de ben anlatayım aileyi size” diyerek söze başladı:

  • “Evet, büyük binaların yapımında bildi­ğiniz gibi beton kullanılır. Betonun dayanık­lılığını etkileyen en önemli malzeme çimen­todur. Betonun kalitesi, içindeki çimentonun kalitesine bağlı olarak değişir. B Peki, ailenin sağlam olması toplumun sağlam olmasını sağlıyor ise, ailenin kalitesini, yani birbirine bağlılığını sağlayan temel şey sizce nedir?”

Zor bir soruydu. Abimle ikimiz birbiri­mize baktık. Maalesef ikimizde de cevap yoktu. Babam anneme baktı.

Annem, “Sevgidir” dedi.

Babam tebessüm ederek, “Evet anneniz doğru söyledi. Aile sevgi ile kurulur. Sevgi ile büyür. Ben şimdi ‘kızım bana bir bardak su getirebilir misin?’ desem, sen de suyu, is­temeyerek getirsen, ben o suyu gönül rahat­lığıyla içebilir miyim? Tabi ki hayır. Ancak sen gülücüklerle ve sevginle o suyu bana getirirsen o zaman o suyun tadına doyum olmaz.”

Babam bir süre durakladı… Gözleri dal­dı. Sonra “Size bir hatıramı anlatacağım.” dedi. Biz daha çok dikkat kesildik.

“10-11 yaşlarmdaydım. Bir gün, babam sabah namazına kalkarken başı dönmüş ya­taktan kalkamamıştı.

‘Hanım yetiş!’ diyerek annemi çağırmış­tı. O sırada ben de ayaktaydım. Babama bir şey oldu diyerek odalarının kapısına kadar geldim. Ve odanın kapısından seslendim. ‘Anne yardım edebilir miyim?’ diye.

Annem ‘Gel!’ diye çağırınca içeri girdim. Babam çok kötüydü. Oturamıyordu bile.

‘Beni yatırın.’ dedi. Başının döndüğünü söylüyordu. Yatak adeta dönüyormuş. Bu hâl güneş doğana kadar sürdü. Her taraf ay­dınlanınca annemle beraber babamı doktora götürdük.

Doktor bir güzel muayene etti. “Vertigo- dan şüpheleniyorum.”dedi ve bir sürü ilaç yazdı. Vertigo basit anlamda “baş dönme­si” demekmiş. Yani insanın dengesini ku- ramaması anlamına geliyordu. Biz ilaçla- rı alıp babamı eve götürdük. Babamın durumu iyi değildi. Annem etrafında bir oraya bir buraya koşuşturuyordu.

O    heybetli adam adeta erimişti. Ben içimden dualar ediyor, bütün dikka­timle babamı izliyordum.

Annem mutfakta iken babam dudaklarını kıpırdatarak sessizce “Ya Rabbi! Ben hanı-mımdan memnunum, sen de memnun ol!” diye dua etti.
Annem içeri girince “Hanım seni bugün çok yordum hakkını helal et!” dedi. Çocuk¬lar, annem öyle bir cevap verdi ki; “Bey! Sana hizmet etmek beni çok mutlu ediyor. Bu halinle kibar kibar istekte bulunuyorsun. Bir de kızsan, bağırsan, ‘onu getir, bunu ge¬tir!’ diye azarlasan o zaman ben ne yapar¬dım? Elim ayağım birbirine dolanırdı.” dedi.
Bu müthiş bir manzaraydı. İkisi de birbir-lerini ne de güzel anlıyordu. Onlar hayatla¬rı boyunca mutlu, huzurlu bir aile oldular. Bunu neden anlattığımı merak ettiniz değil mi?”
Babam o kadar duygulu bir şekilde ko-nuşuyordu ki, bizim aklımızda babamın bunları neden anlattığına dair merak adına hiçbir şey yoktu.
“Çocuklar aile bir toplumun en önemli yapı taşıdır. Ancak son yıllarda ülkemizde aileye sanki gizli bir el dokunmuş gibi. 2010 yılında her ay neredeyse 15 bin çiftin boşandığından bahsediliyor. Sanki gizli bir el bu toplumun temel yapısını parçalamaya çalı¬şıyor. Bu kirlenen hafızaları bizler, ülkesini seven insanlar, temizlemeliyiz.”
Abim, “Baba biz ne yapabiliriz ki?” diye sordu. Babam,
“Birinci olarak yapabileceğimiz en önem¬li şey bunu kendi hayatımızda uygulama- mızdır. Sonra da ulaşabildiğimiz her insana aile kurumunun önemini anlatabiliriz. Aile¬nin devamlılığı için küçük kıvılcımların körüklenmemesi gerektiğini, sevgi, saygı, hoşgörü gibi güzelliklerin korunmasını güzel hikâyelerle süsleyerek anlatabiliriz. Bugün benim yaptığım gibi hiç kimseyi bulamazsak, en azından siz de bir gün çocuklarınıza bu konu hakkında eğitim verebilirsiniz.” dedi.
Bu aile toplantısında babamın ve annemin anlattıklarını can kulağıyla dinledim ve not aldım. Yarın arkadaşlarımı toplayıp bu konuda bilgilendireceğim.

aile

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*