ALFVEN (Hannes), isveçli fizikçi (Norrkö-ping 1908). Uppsala Üniversitesi’™ bitirdikten sonra İsveç’te ve Amerika Birleşik Dev-letleri’nde Kaliforniya Üniversitesi’nde araştırmacı olarak çalıştı. Stockholm Krallık teknoloji enstitüsü’nde elektronik profesörü oldu, sonra plazma fiziği kürsüsüne atandı; 1940’tan bu yana bu enstitüde öğretim üyeliği yapmaktadır.
Alfven, temel araştırmalarını, çok yüksek sıcaklıkta iyonlaşan gazlar ve akışkanların manyetik dinamiği üstünde yoğunlaştırdı. Özellikle, manyetosferde plazmayı oluşturan parçacıkların yer değişimi üstündeki kuramının yanı sıra bu ortamda doğup yayılan ve kendi adını taşıyan dalgaları buluşuyla üne kavuştu. Ayrıca manyetik alanın, güneş sisteminin doğuşu ve evrimi üstündeki işleviyle ilgilendi. Nihayet evrenin eşit miktarda madde ve karşıt maddeden oluştuğu kanısına vardı; bu iki karşı maddenin birbirini yok etmemesini, her birinden ayrı ayrı oluşan iki bulutun sınırında yerleşmiş bir basıncın varlığıyla açıkladı. 1970 Nobel fizik ödü-lü’nü Louis NĞel ile paylaştı.
Alfven dalgalan, çok alçak frekanslı (10 Hz’in altında) elektromanyetik dalgalar; manyetghidrodinamik bir süreç izleyerek plazmalarda (manyetosferler, yıldız atmosferleri…) yayılabilecek yetenektedirler. 1942’de Alfven, Maxwell denklemlerini, hidrodinamiğin temel denklemleriyle birleştirerek bu tür dalgaların bulunduğunu öne sürdü; Güneş lekelerinin, Güneş’in ekvator bölgesine doğru deviniminin ancak bu dalgalarla açıklanabileceğim düşünüyordu. Bu konuda plazma yerine çok iletken bir sıvı kullanılarak bazı deneysel kanıtlar bulmak için araştırmalara girişildi. Başlangıçta, cıvayla yapılan deneylerde geçerli sonuçlar elde edilemedi; bu kez deneyler daha umut verici biçimde erimiş sodyumla yinelendi. 1950’den beri, plazma fiziğindeki gelişmeler (termonükleer kaynaşmayı sağlamak amacıyla), manyetohidrodinamik kuramlarının kesin biçimde kurulmasını sağladı. Öte yandan, başlıcaları enine ve boyuna dalgalar olmak üzere Alfven dalgalarının birçok türü vardır. Plazmanın iletken bölümünü oluşturan maddenin devinimiyle manyetik alan kuvvet çizgilerinin eşit ölçüde yer değişiminin karşılıklı olarak birbirini doğurması sonucunda yayılma ortaya çıkar (bu durumda alanın madde içinde donduğu söylenir). Bir gezegenin manyetosfeıJnr\, Güneş’e dönük yanda kapalı, ters yanda açık oyuk biçimde oluşu şu yolla açıklanabilir; elektrik iletkenliği yüksek bir plazmadan oluşan güneş rüzgârı, Güneş’in manyetik alanının bir bölümünü sürükler; zaten günmer-kezli uzaklık arttıkça bu alanın zayıflaması, Coulomb yasasında öngörülenden daha ağır gerçekleşir; Güneş rüzgârı, manyetik alanı bulunan bir gezegenin (Dünya, Jüpiter…) yakınına geldiğinde, bu alanı iter; bu itme, rüzgârın kinetik basıncıyla gezegenin manyetik alan basıncını dengelenınceye kadar sürer. Öte yandan Alfven aalgaları zayıf bir dağılımla yayılır; hızlarıysa enine hı-zın fonksiyonu biçiminde VA = H /v4np bağıntısıyla ifade edilir; denklemde, H çev-rel manyetik alanı, p ise plazmanın yoğunluğunu gösterir. Yer manyetosferinde, saniyede 1 000 km düzeyinde hızlarla yayılan ve manyetosfer fırtınalarının etkilerini yeryüzüne kadar ulaştıran dalgalar vardır.
ALO a. (lat. alga\ fr. algue’dan). Bot. SU-YOSUNU’nun eşanlamlısı.
ilgi alanı oldu. Yurda döndükten sonra İstanbul Şehir tiyatrosu’na girdi (1960). Tarla kuşu’nu, Sinekler% Sezuan’tn iyi insantn, Fizikçiler’!, Oppenheimer olayı’n (1966, ilhan İskender armağanı), Cesaret ana ve çocuk-tan’nı (1978, Avni Dilligil ödülü) vb. sahneye koydu, 1975’te Tepebaşı deneme sahnesi’ ni kurdu ve buranın ekip sanat yönetmenliğini yaptı. 1980’de görevine son verilmesi üzerine Almanya’ya giderek Batı Berlin türk tiyatrosu’nda Giden tez geri dönmez oyununu yöneten Algan, genelde, sahnenin kemikleşmiş anlatım biçimlerine ve tekniklerine karşı, çağdaş, dinamik, takım oyunculuğuna dayalı yöntemleri uyguladı. Özellikle de retorikten arınmış oyunculuk bi-çemiyle, içeriği ön plana alan çalışmalarında, seyirci topluluğunun edilgenlikten çıkıp oyun uzamındaki olaya yargılayıcı olarak katılmasına önem verdi.