ALGI a. Bir şeyin az ya da çok açık seçik-likle kavranması, algılanması.
—Fels. Kant’ta, bir görüngünün (fenomenin) bilinç düzeyinde tasarımı. (Kant şöyle diyor: “Bize verilen ilk şey, bir bilince bağlı olan ve algı denilen görüngüdür” [Kritik der rei-nen Vernunft, 1,1, 2J.)|| Hegel’de, bilincin, duyusal kesinliği edindikten sonra ulaştığı ikinci tür bilgi. (Bk. ansikl. böl.).
—Parapsikol. Duyuüstü algı, bildiğimiz duyuların uyarılması sözkonusu olmaksızın ve her çeşit mantıksal çıkarsamanın dışında, bir nesnenin, bir olayın ya da üçüncü bir kişinin zihinsel durumunun algılanmasını sağlayan normal-dışı yetenek. (J.B. Rhine’ın açıkladığı telepati, öngörü, öntanıma, vb. gibi birçok parapsikolojik olayı kapsar.)
—Ruhbil. Bir bireyin dolaysız çevresinden gelen bir uyarımın ya da bu çevrede bulunan bir nesnenin, bu bireyin ruhsal etkinliğinde, ona genellikle bilinçlilik içinde sunulması. || Bu algıları sağlayan ruhsal işlev. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Fels. Hegel, algıyı belirten almanca sözcükten (Wahrnehmung) yola çıkarak etimolojisini irdeler ve yorumlar (Wahr [he-it]… nehmen: doğruyu almak, ele geçirmek). Şöyle der Hegel: “Dolayımsız kesinlik, doğruyu kendisi için ele geçirmez, çünkü onun iç gerçeği, tümel olandır; ama bu kesinlik, şu’yu ele geçirmek ister. Buna karşılık algı, kendisi için nesnesi, varolan olduğundan, onu tümel olarak alır” (Phânomenoio gie des Geistes, “Bewusstsein”). Ne var ki, kötü bir nesnellikle yüklü olan bu tümel, gerçek ‘’sonsuzluk” olarak ortaya çıkana kadar anlığın etkinliği sayesinde daha da arınmak zorundadır.
—Ruhbil. Algı, duyu organlarının alabildikleri bildirimleri kavramayı sağlayan etkinliklerin tümüdür ve algılanan nesnenin tanınıp saptanmasını ve sınıflandırılmasını sağlayan işlemlerin bir ilk evresini oluşturur. Bildirimin kavranmasını sağlayan bazı bilgisel etkinlikler, gözlemlenebilen şeylerdir: gözün hareketleri, dikkatle dinlemek, içme çekerek koklamak gibi. Ama günümüzde, kavramanın içsel etkinliklerinin, işin içine her zaman karıştığı ve algılamanın, etkin bir süreç olduğu kabul edilmektedir. Görsel, işitsel, kokusal ve dokunmasal bildirim alındıktan sonra, bir yana atma, eleme, ekleme, dönüşü-
me uğratma ve yorumlama işlemleri aracılığıyla bu bildirimi işlemek için birçok süreç işin içine karışır. Uyarımın ve nesnenin içsel tasarımı da işte bu işleme sonunda oluşturulur. Bu algının bilinçteki öznellik niteliği, yanlarından biridir yalnızca ve bilgi ruhbilimi, algının işlevsel özelliklerini ayrıntılı bir biçimde inceler, yani genellikle ruhsal etkinlikte gerçekleşen işlemeler boyunca oynadığı rolü ortaya koymaya yönelir. Örneğin, art arda gelen hecelerin algılanması, işitilen sözün bölümlenmesine, sözcüğün tanınmasına, sözdizimsel ve anlamsal çözümlemeye ve nihayet, cümlelerin ve söylemin bütün olarak kavranmasına katkıda bulunur; ama aynı zamanda, bu işlemlere de dayanır. Günümüzde, algının, bildirim işlenmesinin ve bilgisel etkinliklerin bir uğrağı ve kurucu öğesi olarak görülmesini sağlayan da. işte, algının oynadığı bu işlevsel roldür.