Allah, insan ve cinleri kendini tanıması

Allah, insan ve cinleri kendini tanıması, bilmesi ve ibadet etmesi için yaratmıştır. Nitekim; Kur’ân-ı Kerim’de: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım”15, buyurmaktadır.

İman ve ibadet, sosyal hayatın da denge unsurudur. Allah’ın, kendini kontrol ve murakabe ettiğini bilen ve mutlaka onu hesaba çekeceğine inanan kimsenin kötü olmasına ve kötülük yapmasına imkân yoktur.

Fanilik Şuuru ve Düşüncesi

Varlık âlemi mukayyet bir zaman içinde mevcuttur. Ezelî ve ebedî olan ancak Allah’tır. Rahman Suresinin 26-27. âyet-i kerimelerinde: “Yeryüzünde olan her canlı fanidir. Fakat azamet ve ikram sahibi olan Rabbinin Zât’ı bakidir”, buyurulmaktadır. Ölüm, mevcudun tadacağı bir gerçektir. Ölüm, mutlak âleme açılan kapıdır. Acıdır, fakat dostlara kavuşturur. Önce kabir hayatı ile başlayan yeni bir âlemdir. Ölüm son değil; sonsuzluğun kapısıdır. Ebediliğin, başıdır ölüm… Şairin dediği gibi;

“Onunla başlar herşey, onunla biter fani,

Ebedilik sırrında, ebedilik kervanı”.

Cum’a Suresinin 8. âyetinde Cenâb-ı Hak; “Ey Resulüm! Onlara de ki: Haberiniz olsun, o kaçıp durduğunuz ölüm, muhakkak gelip size kavuşacaktır. Sonra hem gizliyi, hem aşikârı bilen Allah’a döndürüleceksiniz de, o size neler yaptığınızı haber verecektir (Buna göre sizi cezalandıracaktır)”, buyurmaktadır. Ölümle hemdem olanın, eli ve dili de emin olur. Çünkü elin ve dilin işlediklerinin, mezkur âyet-i kerimeye göre hesabı vardır.

İnsanın kendini muhasebe etmesi, varlığının sebep ve hikmetlerini düşünmesi, mutlak hesap gününde hesab vermesi içindir.

Çeşitli münasebetlerle yapacağımız kabir ziyaretlerinde de, bu mahiyette bir tefekkür yapmamız şarttır. Toprak altındakiierinin yerinde olmaya çalışmak, onların yaşadığı gerçeği, hayatta iken yaşamak… İşte, kabir ziyaretinin mânâsı bu…

Takva

Takva, Allah’tan korkma halidir. Takva sahibine ‘mut-tak’i denir. Allah indinde üstünlük servet ve soy ile değil, ancak takva iledir. Allah’ın sevdiği haldir, takva… Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de; “Bu, o kitabdır ki, kendisinde hiç şüphe yoktur ve takva sahipleri (muttakiler) için delildir; yol göstericidir”16 / “Biliniz ki, Allah katında en iyiniz, takvası en ziyade olanınızdır”17 buyurularak muttakiler övülmektedir.

Takva sahibinin hali, Allah’tan korkma halidir. Gözleri yaşlıdır. Her an nefsini muhasebe eder. Bazan korkusundan, bazan hayasından, bazan Allah’ın, kalbine olan heybet tecellisinden, bazan yaptığı hata yüzünden, bazan da aşkından ağlar. Kısaca ağlar, hep ağlar… Bazan gözü ile, bazan kalbi ile, bazan sırrı ile ağlar… Hülâsa-i kelam; o hangi sebeple ve hangi âlemde ağlarsa ağlasın, gözyaşları Allah içindir. Onun için; Allah, onun ağlamasını sevmiştir. Kur’ân-ı Kerim’de: “Onlar ağlar ve çeneleri üzerine kapanırlar…” 18, buyurularak onların hali anlatılır.

Akıl sahibi odur ki, kendi halini düşündükçe gözlerinden yaşlar akıtır. Esasen; Hakk’a dönenler gözleriyle, kendilerini Hakk’a verenler kalbleriyle, Hak sevgisini ruhlarına sindirenler de sırları ile ağlarlar.

Allah İçin vc Allah Rızası İçin Sevmek:

İnsanın, insanlara ve varlıklara karşı olan muhabbeti Allah için olursa ibadettir. Allah’ı seven, sadece O’nu ister; O’ndan gayrisini istemez. O’ndan gayrı ne varsa-peygam

berler ve veliler hariç- O’na masivadır. Arifler, “dünyayı ona aşık olanlara, ahireti ise onu arayanlara bırak, sen ise O’nu aramaya bak”, derler. O’nu bulan, O’nun mahlukunu da sever. Yaratılmışın sevilmesi, yaratandandır. Bu yüksek bir haldir. Mecnun Leylâ’nın bulunduğu memleketleri dolaşır ve;

“Oraların taşını toprağını öperim. Aslında gönlümü yakan o memleketler değil, oralarda oturan Leylâ’nın sevgisidir”, der.

Millet fertlerinin birbirini sevmesi, onları birbirine sevdirecek kudreti sevmelerine bağlıdır. Sevgi Hak için olursa, mahlukun sevilmesi değerli olur. Sadece mahluka olan muhabbet, Hâlık’ı unutturur. Hâlık için mahluku sevmek, Hâlık’ı sevmektir

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*