Alman İmparatoru II. Wilhelm’in ikinci seyahati
Alman İmparatoru II. Wilhelm’in ikinci seyahati, aynı zamanda Osmanlı coğrafyasına yaptığı üç seyahatin en mühimidir. Zira imparator ve eşinin bu seyahati sadece İstanbul’la sınırlı kalmamış, Filistin ve Suriye’ye kadar uzanmıştır. Sultan Abdülhamid Han da bu ziyarete çok önem verdiği için hazırlıklar aylar öncesinden başlamıştı.
Bu ziyaretin siyasi açıdan Osmanlı Devleti için ayrı bir ehemmiyeti vardı. 1895 yılında patlak verip bütün şiddetiyle devam eden Girit isyanı, İstanbul ve Anadolu’nun birçok yerinde sürüp giden Ermeni isyanları, bu sırada devleti en çok uğraştıran vakalardı. Avrupa’nın büyük devletlerinin bu hadiselere müdahil olması işleri daha güç bir hale getirmişti. 1897 yılındaki Yunan Harbi’nde alman parlak galibiyet devlete bir nefes aldırdıysa da Almanya dışındaki Düvel-i Muazzama’nın Yunanistan lehine Osmanlı Devleti’ne baskı yapmaları sebebiyle bu başarıdan istifade edilememişti. Bu ve benzeri hadiselerden dolayı Avrupa kamuoyu tamamıyla Türklerin aleyhine dönmüştü. İmparator Wilhelm’in ziyaretinin böyle bir zamana tesadüf etmesi Osmanlı Devleti için son derece önemliydi.
Kayzer Wilhelm ve maiyetinin ikinci seyahati 13 Ekim 1898’de Almanya’dan başlamıştı. 17 Ekim’de Çanakkale önlerine gelen Alman donanması burada top atışlarıyla karşılandı. İmparatoru burada Osmanlı Devleti adına eski Berlin Büyükelçisi ve Hariciye Nazırı Said Paşa, Turhan Paşa, Mehmed Şakir Paşa, Kamphovener Paşa karşıladılar. İzzeddin , Vapurunun eşlik ettiği Alman donanması ertesi 18 Ekim Salı günü sabahı Dolmabahçe önlerine demirledi. Yeşilköy’den İstanbul’a doğru, bilhassa Yenikapı’dan Sarayburnu’na, Moda’dan Üsküdar’a kadar sahiller insandan geçilmiyordu. Beş çifte bir filika ile rıhtıma yanaşan misafirleri burada başta Sultan Abdülhamid Han olmak üzere Sadrazam Halil Rıfat Paşa, Mabeyn Müşiri Gazi Osman Paşa,Serasker Rıza Paşa, Tophane Müşiri Zeki Paşa gibi ileri gelen devlet adamları karşıladılar.
Alman konuklar Dolmabahçe’den Yıldız’a kadar, yine iki taraflı dizilmiş, muhteşem kıyafetlere bürünmüş Osmanlı askerlerinin arasından geçerek gitmişlerdi. Bu gidişte en öndeki dört atlı arabada Sultan Abdülhamid ile imparatoriçe, karşılarında ise Teşrifat Nazırı Münir Paşa yer almıştı. İkinci arabada imparator, sadrazam ve karşılarında Müşir Fuad Paşa oturmuştu. Misafirlerin ikametleri için yine Şale Köşkü hazırlanmıştı. Yıldız’a vardıktan sonra bir müddet istirahat eden imparator ve imparatoriçe o gün Ayazpaşa’daki Alman Sefareti’ni ziyaret ettiler. Tötonya Alman Klubü ile Alman Kız Lisesi de gidilen yerler arasındaydı. Günün en önemli programı akşam vakti Mabeyn Dairesi’nde misafirlere verilen mükellef ziyafetti.
Ertesi Çarşamba günü imparator ve imparatoriçe şehir gezisi için ayrı program yapmışlardı. İmparator Eyüp’te askerî törenle karşılanmış, Edimekapı’da tarihî surları gezmişti. İmparatoriçe ise Beylerbeyi Sarayı’na ve Çamlıca’ya gitmiş, Üsküdar’ı ve Boğaz’m Anadolu kıyılarını dolaşmıştı. Bu seyahatin farklı yönlerinden birisi de misafirlerin, uluslararası ödüller almış Hereke Halı Fabrikası’nı ziyaretleridir. Bu ziyaret için Perşembe günü Haydarpaşa’dan kalkan hususi bir trenle Hereke’ye gidilmiş, misafirlere burada çok kıymetli halılar hediye edilmişti. Hereke’den dönüş Alman Sefaret yatı Loreley ile olmuştu.
21 Ekim Cuma günü imparator ve imparatoriçe Selamlık merasimine katılmışlar, akabinde şereflerine büyük bir geçit merasimi tertip edilmişti. Padişah ve konukları bu merasimi Talimhane Köşkü’nden seyretmişlerdi. İmparator, eşi ve maiyetindekiler Cumartesi akşamı büyük bir merasimle Dolmabahçe’ye indiler. Burada kendilerine mükellef bir yemeği verildi. Gece yarısı da gemilerine binerek limanı inleten top atışları arasında ve Osmanlı donanmasının eşliğinde Suriye sahillerine doğru hareket ettiler.
imparator Kudüs Şam’da 25 Ekim 1898 Salı günü Alman imparatoru Hayfa Eimanı’na ulaşır ve imparatorun Filistin ve Suriye gezisi başlar. Burada Hassa Ertuğrul Alayı tarafından karşılanırlar. At ve arabalarla yola koyulan misafirler üç gün sonra 29 Ekim’de Kudüs’e varırlar, imparatorun Kudüs’e, şehrin ana kapısı olan Yafa Kapısı’ndan girmek istemesi kısa bir krize sebep olursa da sıkıntı, bu kapının yanında imparator için yeni bir giriş açılmasıyla çözülür. Kudüs’te Kamame Kilisesi, Alman Konsolosluğu gezilir. Ertesi gün Be^llahim’e gidilir, 31’inde de imparator için bu seyahatin amaçlarından biri olan Kudüs’teki Alman Kilisesi’nin (Erlöserkirche) açılış merasimi düzenlenir. Hz. Davud Feygamber’in türbe ve camiini de imparator bugün ziyaret eder. Ertesi gün Ze^indagı, Suriye Yetimhanesi gibi yerler ziyaret edilir. 2 Kasım 1898 Çarşamba günü imparator, Kudüs’ün Müslümanlarca mukaddes olan Harem-i Şerif bölgesine giderek Kudüs müftüsü ve Suriye valisinin eşliğinde Kubbetü’s-Sahre ve Mescid’i Aksa’yı ziyaret eder.
4 Kasım Cuma günü imparator ve imparatoriçe resmi törenle tren istasyonundan Yafa’ya gitmek üzere Kudüs’ten uğurlandılar, iki buçuk saatlik bir yolculuktan sonra Yafa’ya, buradan akşamüstü deniz yoluyla hareket ederek ertesi sabah Beyrut’a geldiler. Beyrut’ta iki gün geçiren 11. Wilhelm, 7 Kasım’da trenle Şam’a hareket etti. İmparatorun Şam’daki karşılanışı Kudüs’tekinden daha parlak olmuştu, öyle ki, halkın tezau arından etkilenen Kayzer, yanındaki Şakir Paşaya, halkın buradaki coşkusunu Berlin halkına öğretmek gerektiğini söylemişti. Şam’da Emeviye Camii’ni ve Selahaddin Eyyubî’nin türbesini ziyaret eden imparator, dünyanın farklı yerlerindeki 300 milyon Müslüman’ın dostu olduğuna dair konuşmasını da Şam’da yapmıştı. Şam’daki ziyaretlerini tamamlayan Kayzer, Beyrut’a geçmiş ve 13 Kasım’da buradan deniz yoluyla Almanya’ya doğru hareket etmek suretiyle ikinci seyahatini tamamlamıştır.
Alman imparatoru VVilhelm’in ► ikinci ziyareti İstanbul ile sınırlı kalmadı. Dolmabahçe rıhtımından hareket eden bir gemi ile Suriye’ye ulaşan imparator ve maiyeti Suriye ve Kudüs’ü gezdi. İmparator, Kudüs Müftüsü ve Suriye Valisi eşliğinde Kubbetu s- Sahre’yi ziyaret ederken
“İnançsız Olsaydım Muhakkak Müslüman Olurdum!”
İmparator Wilhelm’in Kudüs’e girdikten sonraki ilk işi, Hıristiyanların Kudüs’te kutsal kabul ettikleri mekânların başında gelen Kamame (Kıyamet) Kilisesine gitmek olmuştu. Ancak kilisenin hali Wilhelm’i hayal kırıklığına uğratmıştı. Baden Grandükü’ne çektiği telgrafta duygularını “Daha önce çok pislik gördüm, ama bu kadar büyük bir yığını hiç görmemiştim.” diyerek ifade etmişti. Ayrıca kilise yüzünden Hıristiyan gruplar arasında sürüp giden çatışma ve anlaşmazlıklar da onu şiddetle rahatsız etmişti. Şam’dan kuzeni Rus Çarı II. Nikolay’a yazdığı mektupta şöyle diyordu:
“Kutsal şehirden (Kudüs) ayrılırken şahsi olarak Müslümanlara karşı derin bir utanç duyuyordum. Eğer buraya inançsız biri olarak gelseydim muhakkak ki Müslüman olurdum. Korkarım ki Kudüs’te Hıristiyanlık, ruhbanlar tarafından politikanın bir aracı olarak kullanılmakta. Bu çok yanlıştır ve Hıristiyanlığa büyük zarar vermektedir. Müslümanlar da bunun farkındalar ve bize ona göre davranıyorlar.”
İmparator İçin Açılan Giriş
Alman İmparatoru II. Wilhelmen Kudüs’e girişi sırasında kısa süreli bir kriz yaşanmıştı. Eski bir İslam geleneğine göre Kudüs’ün ana kapısı olan Yafa Kapısı’ndan (Babü’l’Halil) ancak şehri fetheden hükümdar girebilirdi. İmparator ise ana kapıdan girmekte ısrar etmişti. Kayzer’in böyle bir şey yapması “şehrin fatihi” olmak manasına geleceğinden, diplomatik bir krizi tetikleyecekken, Sultan Abdülhamid Han’ın dâhiyane teklifiyle bu iş çözülmüştür. Yafa Kapısı’mn yakınında surda bir gedik açılarak yeni bir giriş vücuda getirilmiştir.
II.Wilhelm’e de buranın kendi şerefine, konvoyunun rahat geçmesi için açıldığı bildirilmiştir. Dolayısıyla hem Alman Kayzeri II. Wilhelm kendi şerefine açıldığını zannettiği bu girişle taltif edilmiş, hem de muhtemel bir diplomatik kriz önlenmiştir. Zira tarihte bu kapıdan Kudüs fatihleri olan Hazret-i Ömer Efendimiz (r.a.), Selahaddin Eyyubî ve Yavuz Sultan Selim gibi zadar giriş yapmışlardır.
İMPARATORUN SEYAHATİ(1917)
II.Wilhelm’in ülkemizi son ziyareti Birinci Dünya Savaşı’nın en kritik bir devresine rastlamıştı. Bu ziyarette imparator karayolunu tercih etmiş, Osmanlı başşehrine Bulgaristan üzerinden trenle gelmişti.
Bu seyahatteki diğer bir farklılık Kayzer’in yanında eşi imparatoriçe Viktoria’nın bulunmamasıydı.
15 Ekim 1917 Pazartesi sabahı İstanbul’a ulaşan imparatoru Sirkeci Garı’nda Sultan Mehmed Reşad (1909-1918) samimi bir şekilde karşıladı, iki hükümdarın tercümanlığını Enver Paşa yapıyordu, imparatorun kalması için yine Yıldız Sarayı’ndaki Şale Köşkü hazırlanmıştı, o gün öğle yemeğinden sonra imparator Tarabya’da bulunan Alman Sefareti’ni ziyaret etti. Döndükten sonra Veliahd Vahdeddin Efendi ve Mısır Hidivi Abbas Hilmi p^şa’^1 kabul etti. Akşam da padişah tarafından verilen ziyafet için Dolmabahçe Sarayı’na geçti. Yemekten sonra yapılan görüşmede misafir ^kümdar bilhassa Şe^ülislam Musa Kazım Efendi’ye iltifatlarda bulundu.
Ertesi Salı günü Sultanahmet’te, ikinci ziyaretinin hatırasına yaptırmış olduğu çeşmeyi (Alman Çeşmesi) ziyaretle güne başlayan Kayzer Wilhelm, buradan ikinci Mahmud Türbesi karşısında inşa edilecek TürkAlman Dostluk Yurdu binasının arsasına giderek incelemelerde bulunmuş, müteakiben Süleymaniye Camii, Evkaf-1 islamiye Müzesi ve Fatih Türbesi’ni gezmişti. Edirnekapı’dan sur dışına çıkarak civarı gezdikten sonra Topkapı’dan giriş yapan imparator, Aksaray, Divanyolu, Bablâli yoluyla Beyoğlu’na geçmiş, Ihlamur Kasrı’na giderek Veliahd Vahdeddin Efendi’ye iade-i ziyarette bulunmuştu, öğleden sonra Sultan Reşad tarafından imparatora müşirlik tevcihi münasebetiyle bir merasim düzenlendi. Aynı gün imparator Topkapı Sarayı’na geçerek Bağdat ve Mecidiye kasırlarını. Harem ve Hazine dairelerini gezdi. Akşam 10 civarında Osmanlı müşir üniformasını giyinmiş olduğu halde Yavuz Zırhlısı’na binerek Çanakkale’ye doğru hareket etti.
II.Wilhelm, İngiliz ve Fransızlara karşı büyük bir zafer kazanılan Çanakkale harp sahasını özellikle görmek istemişti. 17 Ekim Çarşamba sabahı Çanakkale’ye ulaşan misafir hükümdar, otomobille Hamidiye tabyasına geçti. Burada kendisine Çanakkale deniz muharebeleri hakkında yarım saat kadar bilgi verildi. Sonra Rumeli yakasına geçilerek Anafartalar, Arıburnu ve di§er harp sahaları gezildi♦ Akşam yine Yavuz Zırhlısına geçen imparator akşam 6 sularında İstanbul’a dönmek üzere Çanakkale’den ayrıldı,
18 Ekim 1917 Perşembe günü, sabah erken saatlerde Yavuz, Haydarpaşa açıklarına varmıştı, Kayzer, İstanbul’daki bu son ^nünde Ayasofya, Askerî Müze ve Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret etti, öğlen Osmanlı devlet adamlarına Şale Köşkü’nde bir ziyafet verdi. Akşam da Dolmabahçe Sarayı’nda padişah tarafından verilen yemeğe katıldı. Yemekten sonra arabalarla Sirkeci’ye hareket edildi. Hususi treni saat ll’de Sirkeci Garı’ndan hareket eden 11. Wilhelm, gelişinde olduğu gibi büyük bir merasimle ülkemizden uğurlandı.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, Alman imparatoru 11. Wilhelm’in seyahatleri, devrin Osmanlı ve dünya basınında bü^ yankılar uyandırmış, Osmanlı ihtişamının ve mi^firperverliğinin bütün dünyaca tanınmasında tesirli olmuştur. Diğer taraftan Sultan Abdülhamid Han, 11. Wilhelm’in Türk’Alman yakınlaşmasını sağlayan seyahatlerini, Osmanlı Devleti’ni ^rçalamak isteyen İngiltere ve Rusya gibi devletlere karşı ustaca kullanmasını bilmiştir. Aynı basireti gösteremeyen ittihatçılarsa devleti savaşa akarak ülkenin parçalanmasına yol açmışlardır.
II.Wilhelm’den Vefa Örneği
Sultan Abdülhamid Han, 1909 yılında, 31 Mart Vakası adıyla tarihlere geçen düzmece bir isyan bahanesiyle tahttan indirildiğinde, 11. Wilhelm’in, Sadrazam Tevfik Paşa’nın Berlin’de askerî eğitimde bulunan oğullarına üzüntü ve kızgınlık arası bir şekilde sitem ettiği çeşitli hatıratlarda ı^kledilmektedir. Osmanlı ülkesine düzenlediği son seyahatte (1917) 11.
Filme Alman Ziyaret
Kayzer Wilhelm’in 1917 yılındaki son seyahatinin öne çıkan bir özelliği vardır. O da gelişen teknolojinin nimetlerinden biri olan kamera vasıtasıyla bu seyahatin bazı bölümlerinin filme alınmış olmasıdır.
Meselâ imparatorun 18 Ekim 1917 Perşembe günü ^nakkale’den İstanbul’a dönüşünde Haydarpaşa rıhtımından karaya çıktığı an filme alınmıştır. Aynı gün Osmanlı devlet ricaline $ale Köşkü’nde verdiği ziyafet sırasında mehter takımının yaptığı gösteriyi çok beğenen imparator, bunu hususiyle filme aldırmıştır. Bu ikisi dışında imparator, bu seyahati sırasında pek çok defa filme alınmış olup bunlardan bir kısmına internetten erişmek mümkündür.
Kaynaklar؛
Sabah, numara: 64-70, 21-27 Teşrin-i Evvel 1305; Servet-i Fünun, aded: 397-405, 8 Teşrin-i Evvel – 3 Kânun-1 Evvel 1314; aynı gzt., aded: 1363, 17 Teşrin-i Evvel 1917; “Kayser Hazretlerinin Vürudu”, Tereüman-1 Hakikat, 15 Teşrin-i Evvel 1917; Bedi N. Şehsuvaroglu, “Almanya imparatoru 11. Wilhelm’in Yurdumuzu Ziyaretleri”, Hayat Tarih Mecmuası, sayı 6 (Temmuz 1972), s. 20-27; aynı mlf., “Almanya imparatoru II. Wilhelm’in Türkiye’yi Ziyaretleri: 2 Son Ziyaretler”, Hayat Tarih Mecmuası, sayı 7 (Ağustos 1972), s. 80-87; ilber Ortaylı, ikinci Abdülhamit Döneminde Osmanlı imparatorluğunda Alman Nüfuzu, Ankara 1981; Necmettin Alkan, “Dış Siyasetin Bir Aracı Olarak Hükümdar Gezileri: Kaiser II. Wilhelm’in 1898 Şark Seyahati”, Osmanlı Araştırmaları, XXXI (2008), s. 9-53; Münir Aktepe, “Abdülhamid’in Coblentz Seyahati Anıları ve II. Wilhelm’in İstanbul’u Ziyareti”, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, sayı 6 (Mart 1968), s. 32-34; Sultan II. Abdülhamid’in Sürgün Günleri, Hususi Doktoru Atı؛ Hüseyin Bey’in Hatıratı, haz. M. Metin Hülagü, İstanbul 2003; Selman Soydemir, “Bir Alman ?rensinin Gözüyle Osmanlı Askeri”, Yedikıta Dergisi, sayı 41 (Ocak 2012), s. 32-36; ٥٠ Kürşad Karacagil, “II. Wilhelm’in Osmanlı imparatorluğunu Ziyareti ve Mihmandarı Mehmed Şakir ?aşa’nın Günlüğü (1898)”, Türkiyat Mecmuası, 24 (2014), s. 73-97; aynı mlf., “Alman imparatoru İstanbul’da (1917)”, Akademik Bakış,
12 (Yaz 2013), s. 111-133; Gökçe Demiray, “II. Wilhelm’in Ziyaretleri ve Hediyeler”, Hidayet Yavuz Nuhoğlu Armağanı, yay. haz. ishak Keskin vd., İstanbul 2009, s. 169-181; Bayram Soy, “Almanya imparatoru II. Wilhelm’in ikinci Doğu Seyahati”, iki Dost Hükümdar Sultan II. Abdülhamid Kaiser II. Wilhelm, İstanbul 2009, s. 141-171; Ali Gözeller, Osmanlı-Alman Yakınlaşmasının Basına Yansıması: Sabah Gazetesi Örneği (1889-1895), YLTezi, Marmara üniversitesi ^rkiy^a^rmaları Enstitüsü, İstanbul 2005; Feryal izer, “Kaiser Wilhelm’in İstanbul’u Ziyareti ve Şale Kasr-1 Hümayunu”, Tarih ve Toplum, sayı 73 (Ocak 1990), s. 11-16; Hakan T Karateke, “100 Yıl önceki Bir “Fotomontaj”; II. Abdülhamid II. Wilhelm’le Kol Kola”, Toplumsal Tarih, sayı 28 (Nisan 1996), s. 50-51.