ÂMENTÜ;
îmân etmek için inanılması lâzım olan esâslar. îmân esaslarını kendinde toplayan kelime veya söz. Imânlı olmanın altı şartı. Âmentü kelimesinin lügat mânâsı: “îmân ettim, tasdîk ettim, güvendim” demektir. Amentü’de bildirilen altı şeyin mânâlarını bilip, beğenip ka- bûl eden kimseye müslüman denir. Her Müslü- manın çocuğuna ezberletip, öğrettiği âmentü du- âsı şöyledir: Âmentü billâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusulihî vel-yevmil âhirî ve bil-kaderi hayrihî ve şerrihî minallahi teâlâ vel ba’sü ba’del mevt hak- kun eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Mu- hammeden abdühû ve resûlühü.
Âmentü’deki îmân esasları altıdır: 1. Allahü teâlâya inanmak: Allahü teâlâ, hakîkî ma’bûd ve bütün varlıkların tek sâhibidir. Dünyâ ve âhiret âlemlerinde bulunan her şeyi yoktan var eden ancak Allahü teâlâdır. Her üstünlük ve bütün kemâl sıfatlar O’nundur. Bütün noksan sıfatlardan uzakdır. Zaman ve mekânlı değildir. O’nun zıddı, tersi ve benzeri, ortağı, yardımcısı, koruyucusu yoktur. Anası, babası, oğlu, kızı, eşi yoktur. O, “Bir”dir. Yâni benzeri yoktur. O’nda hiç bir sûrette değişme olmaz. Ezelî ve ebedîdir. Bütün bunlara kesin olarak inanmak lâzımdır. 2. Allahü teâlânın meleklerine inanmak: Melekler, nûrânî varlıklardır. Diridirler, akıllıdırlar, emîndirler. İnsanlarda bulunan kötülükler meleklerde yoktur. Günâh işlemezler, emirlere isyân etmezler, Emrolundukları işleri yaparlar. Erkek veya dişi değildirler. Yemeleri, içmeleri yoktur. Evlenmezler. Çocukları olmaz. Allahü teâlânın kıymetli kullarıdır. Meleklerin varlığını inkâr etmek, onlara düşman olmak, Allahü teâlâya karşı gelmek olur. (Bkz. Melekler) 3. Allahü teâlânın indirdiği kitaplarına inanmak: Peygamberlere inen kitapların hepsi haktır, doğrudur. Allahü teâlâ bu kutsal kitaplan bâzı peygamberlere, melekle okutarak, bâzılarma ise, yazılı olarak, bâzılarma da, meleksiz işittirerek indirdi. Bu kitapların hepsi Allahü teâlânın sözleridir. Ebedî ve ezelîdirler. Sonradan yaratılmış değildirler. Bunlar meleklerin veya peygamberlerin kendi sözleri değildir (Bkz. Kitap ve Kur’ân-ı kerîm). 4. Peygamberlere îmân: İnsanları, Allahü teâlânın beğendiği yola kavuşturmak, doğru yolu göstermek için gönderilmişlerdir. Bu peygamberlerin hiç bir kötü huyu, beğenilmeyecek hâli yoktur. Peygamber olmadan önce ve sonra büyük, küçük hiçbir günâh işlemezler. Yeni din getiren peygamberlere Resûl, yeni din getirmeyip, insanları önceki dîne dâvet edenlere Nebî denir. Emirleri tebliğ etmekte, duyurmakta ve insanları Allahü teâlânın dînine çağırmakta Resûl ile Nebî arasında bir ayrılık yoktur. Peygamberlere îmân etmek, aralarında hiç fark görmiyerek hepsinin doğru sözlü olduğuna inanmak demektir. Onlardan birine inanmayan hiç birine inanmamış olur. Peygamberlerin sayısı belli değildir. Yüz yirmi dört binden çok olduğu meşhûrdur. Bunlardan üç yüz on üç veya üç yüz on beş adedi resûldür. İlk peygamber hazret-i Âdem, son peygamber Muhammed aleyhisselâmdır. Kur’ân-ı kerîmde yirmi sekiz peygamberin ismi geçmektedir Bunlardan Zül- karneyn, Lokman ve Üzeyr’in peygamber olup olmadıkları belli değildir (Bkz. Peygamber). 5. Âhiret gününe, yâni öldükten sonra dirilmeye, ebedî bir hayâtın olduğuna inanmak: