Atik Ali Paşa Camisi, İstanbul Çemberlitaş’ta
II. Bayezid’in sadrazamlanndan Atik
AH Paşa’nın 1496’da yaptırdığı cami. Yapı,
beş kubbeli bir son cemaat yeri, yalın bir
minare ve ibadet mekânından oluşur. İbadet
mekânı merkezde bir kubbe, ona mihrap
yönünde eklenen bir yanm kubbe ve iki
yanda ikişer küçük kubbeyle örtülür. Bu
örtü sistemi T biçiminde bir plan şemasımn
üstünü örter. Dolayısıyla, Atik Ali Paşa
Camisi Erken Osmanlı mimarlığına özgü bir
tip olan “ters T planlı” ya da “zaviyelitabhaneli”
camiler grubuna girer. Ama bu
grupta yer alan öteki yapılardan büyük
ölçüde farklıdır ve Klasik üslupla Erken
Osmanlı üslubu arasında bir geçiş örneği
niteliğindedir. Ana kubbeye bir yanm kubbe
eklenmiş olduğundan, cami mimarlığında
genişletilmiş merkezî mekân anlayışına
ulaşan çizginin ilk örneklerinden birinin
Atik Ali Paşa Camisi sayılması gerekir.
Aynca, iki yanında yer alan ve ikişer küçük
Atik Mustafa Camisi 512
kubbeyle örtülü olan mekânlar, ana mekana
(ortada birer ayağa oturan) ikişer kemerle
açılmaktadır. T planlı camilere özgü olan
çok parçalı mekân düzeni, böylece bütünleşmiş
bir merkezî mekâna doğru yönelmiş
bulunmaktadır.
Atik Ali Paşa Camisi strüktürel özellikleri
açısından olduğu kadar, malzeme ve yapım
tekniği açısından da Klasik Dönem Osmanlı
mimarlığına ulaşan çizgide önemli bir ara
aşamadır. Plan şemasının çok benzediği
Rum Mehmet Paşa Çamisi’nde bir Erken
Osmanlı tekniği olan almaşık duvar kullanılırken,
Atik Ali Paşa Camisi’nde kesme taş
duvara geçilmiştir. Kitle düzeni bakımından
da Erken Dönem anlayışından uzaklaşma
belirgindir. İlerde Sinan ve ardıllarının yetkinleştireceği
piramidal kitle etkisinin ilk
örneğinin Atik Ah Paşa Camisi olduğu
söylenebilir.
Tasarım bakımından Atik Ali Paşa Camisi’nin
kökenleri, bir yanda T planlı cami
şemasımn uzantısıyla, bir yandan da kubbenin
yarım kubbeyle genişletilmesinin ilk
denemeleriyle bağlantılı olarak ele alınabilir.
Plan düzeninin ana çizgileri birinci
etkilenmenin bir sonucudur. Yarım kubbe
kullanımı açısındansa, Atik Ah Paşa Camisinin
Edirne’deki Beylerbeyi Camisi
(1429), Tire’deki Yeşil Cami (1441), İstanbul
Üsküdar’daki Rum Mehmet Paşa Camisi
(1471) ve Eski Fatih Camisi (1463-71) gibi
öncüleri vardır. Ama Osmanh mimarlığında
yarım kubbe sorununun yoğun biçimde
gündeme gelmesinin İstanbul’un fethinden
sonra Ayasofya’nın tanınmasıyla birlikte
ortaya çıktığı da bilinmektedir. Ayasofya
uyarıcı ve yol gösterici bir örnek olmuş,
Mehmet Paşa ve Eski Fatih camilerinden
başlayan ve Atik Ali Paşa Camisi’ni de
içeren bir denemeler sürecini harekete geçirmiştir.
Osmanh mimarlığı Ayasofya’yı
strüktürel açıdan aşacak olan örneklerini,
Atik Ali Paşa Camisi’nin içinde çok önemli
bir yer tuttuğu bu sürecin sonunda ortaya
koymuştur.
Atik Ali Paşa Camisi
02
Mar