Avrupa’dan 250 yıl önce Hârezmî’nin dâhiyane buluşu”SIFIR”
Sıfır, Arapçada boş veya yok manasınadır. Sıfirsız bugün hiçbir ilim düşünülemez, sıfırın mana ve değeri çok büyüktür. Bugünkü pozitif ve negatif sayılar fikri ancak sıfırın icadıyla ortaya çıktı.
Kıble’nin tayini, namaz vakitlerinin tespiti ve mirasın paylaştırılması gibi hesap gerektiren dinî sebeplerle, Müslümanların en erken ve en çok meşgul oldukları temel bilimlerden biri matematiktir. Bu bilim dalının çeşitli konularında Müslüman âlimler yepyeni teoremler, hipotezler ve sistemler geliştirmişlerdir.
Islâm matematik bilgisinin batıya yayılmasından önce Avrupa kültürü bilhassa bu sahada o kadar ilkeldir ki, bir rakam sisteminden bile mahrumdur. Bunun sebebi, Greko Romen denilen eski Yunan-Lâtin kültürünün rakamsızlığıdır. Roma medeniyetinde sayılar; rakamlar yerine harflerle ifade edilmiştir. Özellikle yüzyılların sayısıyla kitaplarda bazı bölüm ve sayfa numaralarının tespitinde bugün hâlâ kullanılan ve “Chiffres Romains = Roma rakamları” denilen bu sistemde her sayı bir harfle ifade edilir. Meselâ “I” harfi “bir”, “V” harfi “beş”, “X” harfi “on” ve “C” harfi de “yüz” adedini gösterir. Fakat bu sistemde en zarûrî rakam olan “sıfır” yoktur!
Sıfır (Sıfr), Arapçada boş veya yok manasınadır. Sıfırsız bugün hiçbir ilim düşünülemez, sıfırın mana ve değeri çok büyüktür. Bugünkü pozitif ve negatif sayılar fikri ancak sıfırın icadıyla ortaya çıktı. Müslüman icadı olan sıfır ancak 250 yıl sonra Avrupa’ya geçmiştir. Bazı matematik tarihçileri de sıfırı ilk defa Hindli matematikçilerin kullandığını söylemişlerdir.
Medeniyet tarihi külliyatıyla meşhur Will Durant, “Histoire de la civilisation” ismindeki 1952’de neşredilen kitabında İslâm rakam sisteminin bir daire şeklinde tespit ettiği “sıfır” kelimesinin Avrupa dillerine nasıl girmiş olduğunu şöyle
anlatır: ” Müslümanlar, bu daireye boş manasına gelen sıfır ismini vermişlerdir. Bizim Chiffre kelimemiz işte bundan çıkmıştır. Latince mütehassısları sıfır kelimesini Zephyrum şekline dönüştürdükleri için, İtalyanlar da onu kısaltarak Zero şekline sokmuşlardır.”
Önceleri sıfır bir ru muzla ifade edilmiyordu, sadece bir boşlukla ifade ediliyordu. Meselâ 203 ifadesi için yukarıdaki şekiller çiziliyordu. Daha sonra sıfırı ifade için bir nokta şekli veya daire (O ) şekli kullanıldı. Sıfırla başlayan onluk sistem böylece dünyaya Müslüman- larca tanıtıldı. şeklini daha çok doğu Müslüman âlemi, “0 ” şeklini de batı, yani kuzey Afrika ve Endülüs Müslümanları kullandı.
Burada Muhammed İbni Alımed adıyla anılan kişi, Ebû Abdullah el-Katib Muhammed b. Ahmed b. Yusuf Harizmî’dir. Kaynaklarda daha çok Muhammed b. Ahmed el- Hârizmî veya Hârezmî olarak geçmek- tedir. Objektif olarak yazılmış bilim tarihlerinde, ilk yazılan cebir kitabı- nın Harezmî’ye ait olduğu yine Av- rupa’ya giren ilk cebir kitabının da bu kitap olduğu belirtilmektedir. Adı Latinceye Alkhorizmi, Fransız- caya Algorithme, İngilizceye de Augrim şeklinde geçmiştir. Mate- matik, astronomi, coğrafya ve tak- vim alanlarında ل o’dan fazla çok kıymetli kitap yazmıştır. 780 (H .164) senesinde Harezm’de doğmuş, 850 (H .236) senesinde Bağdat’ta vefat etmiştir. Aynca 9. }A yılın diğer matematik âlimleri Sind b. Alî ve Abdülhamîd b. Vâsf ibn Türk’tür.
Hârezmî’nin kitabında “0”a ait bir örnek şöyledir: “Sekiz diğer sekiz d e çıkınca, geriye bir şey kalmaz. Bu takdirde, boş kalmaması için, bir dairecik koy. Dairecik boş hanenin (basamağın) yerine geçmek zorundadır.
Eğer bu hâne boş kalırsa, ikinci hâne, birinci hanenin yerini tutar. Yani; ikinci hane, birinci haneye kaymış olacaktır. ” Sıfır ilk basamağın aksine, sola konsaydı, “02” gibi bir sayı elde edilir ki, 2 ‘nin solundaki sıfır sonucu değiştirmektedir. Hârez- mî’nin bu matematik görüşünün, zamanın matematik bilgileri karşısında ne kadar önemli olduğu ortaya çıkar. Batı dünyasına Müslüman rakamları olan, “sıfır” dâhil on adet sayıyı öğreten, papalık tahtının şair ve matematikçisi Gebert olmuştur. Bugün, Almancadaki Ziffer; İtal- yancadaki Zenero, Fransızcadaki Zéro ve İngilizcedeki Zero, Arapça “Sıfr”ın tercümeleridir.
“Her halde sıfır dâhiyane bir icattı ve hiçbir tereddüde kapılmadan denilebilir ki sıfırın icadı, insan cinsinin en büyük icatlarından biriydi.’
(Profesör Risler Jasques C. / La Civilisation Arabe
Cebir
Cebir kelimesi Arapçada ” kırık kemiği yerine koyma, düzeltme; zorlama” gibi manalara gelmekte olup dokuzuncu yüzyıl başlarında İslâm dünyasında “el-cebr ve’l- mukâbele” şeklinde kullanılmıştır. Mukabele ise “karşılaşma, karşılaştırma” manalarına gelmektedir. Bu kelimeyi Harezmî’nin meşhur “El-Kitâbü’l-M uhtasar fi Hesâ- bi’l-Cebr ve’l-Mukâbele” kitabının ismi olarak da görmekteyiz. Kitabının önsözünde Halife Me’mûn’un isteği üzerine insanlara miras, ölçüler, ticaret, yer ölçümü ve benzeri konulardaki problemlerini çözmede yol gösterecek muhtasar bir kitap yazdığını kaydeder. Kitap on ikinci yüzyılda Latinceye tercümesiyle Avrupa’da bu kelime (el-cebr) öğrenilmiş ve bu matematik dalının adı olarak (algebra, algebre) yerleşmiştir.