BİR DUÂSI KÂFİYDİ
Evliyanın büyüğü, esseyyid Ebü’l-Vefâ, Köylerden birisine, uğramıştı bir defâ.
Biri gelip dedi ki: “Bu köyde bir büyük var, Âlimdir, kendisine, her kişi saygı duyar.
O zât çok hasta olup, babamdır benim hattâ, Ayağa kalkamıyor, yatıyor hep yatakta. ”
Ebü’l-Vefâ dinleyip, köylünün bu derdini, Gidip ziyâret etti, evinde pederini.
Lâkin keşif yoluyla, anladı ki orada, Saplanmış o ihtiyar, bozuk bir îtikâda.
Buyurdu: “Şifâ bulup, kalkar isen yataktan, Rücû edecek misin, bu bozuk îtikâddan?”
O dedi ki: “Elbette, şifâ bulursam eğer, Sana tâbi oluruz, köy halkıyle berâber. ”
O zaman Ebü’l-Vefâ, kalktı ve kıldı namaz, Şifâ bulması için, eyledi duâ niyâz.
Sonra o ihtiyarın, kollarından tutarak, Buyurdu ki: “Allah’ın, izni ile haydi kalk!”
Hastalık yokmuş gibi, bedeninde sanki hiç, Kalktı hemen ayağa, oldu sağlam, hem de dinç.
Ebü’l-Vefâ giderken, buyurdu ki son defa: “Bu tövbeni bozmayıp, ahdine eyle vefâ.
Eğer ki benden sonra, bozarsan bu tövbeni, Bil ki aynı hastalık, gösterir kendisini. ”
Sonra gitti o köyden ve geçti birkaç sene, Lâkin sâdık kalmadı, o kişi o sözüne.
Tövbesini bozarak, yapınca bu hatâyı, Hastalanıp çağırdı, yine Ebü’l-Vefâ’yı.
Lâkin o buyurdu ki: “Söylemiştim ben ona, Demek ki râzı oldu, o kendi zararına.
Merhamete müstehak, değildir böyleleri, Velînin attığı ok, çıkınca dönmez geri.