BİZ KİMİZ?” ARASTIRMASI
Helenistik devrin insanı için dünya, Avrupa kıtası ile Asya ve Afrika kıtalarının bir kısmından oluşmakta idi ve tüm bu kara parçaları geçit vermez Okyanus ile çevrilmişti. O devirde seyahat edenler, ya barbar diye bilinen normal insanlar ile, ya da tanrı olarak bilinen süper varlıklarla karşılaşabilirlerdi. Öyle birçok tanrı yoktu, belki de sadece birkaç yüz tane. Onlar ya dağlarda, ya yer altında ya da gökyüzünde yaşarlardı. İnsanlar ile iletişimde bulunur, belirli olaylarda araya girer ve canlı yaratıkların üremesini sağlarlardı. Zamanla insanların keşfetme yetenekleri geliştikçe Asya ve Afrika kıtalarının umulandan daha büyük olduğu, Okyanusun ise geçilmez olmayıp arkasında Amerika denilen bir kıtanın bulunduğu ve barbarların da Helenler kadar zeki olduğu anlaşıldı.
Bugün gezegenimizin tümü keşfedildi ve incelendi. İnsan toplulukları inanılmayacak ölçüde çoğaldı. Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler Democritus ve Arşimed’i hem şaşırtacak hem de sevindirecek düzeye vardı. Şimdi biz dünyamızın, Samanyolu gökadasını oluşturan çok sayıdaki yıldız arasında bir gezegen olduğunu biliyoruz. Güneş sistemimiz, bir okyanus gibi, yıldızlarara-sı uzayın derinliği ile çevrilmiştir. Fakat bu okyanusun geçilmez olabileceğini düşünmüyoruz. Bilgi yükü taşıyan tüm dalga-boylarındaki ışınımın kolaylıkla yayınlanabilinir, alınabilinir ve çok büyük uzaklıkları katedebilir olduğundan; eğer uzak yıldızların gezegenlerinde yaşayan canlılar var ise, onlarla haberleşebilmemiz için elimizde çok büyük bir olanağın olduğunu anladık.
Eğer onların teknolojisi bizimkinden biraz geri ise, radyoları olmayacak ve biz onlardan her hangi bir işaret alamayacağız. Fakat, eğer onların teknolojisi bizimkinden biraz ileri ise, bu durumda onlardan birşey işitmeyecek miyiz? Birçok dünyalarda gelişen yaşam ve uygarlıkların, teknolojide uygun adım ilerlemesi olası değildir. Bazıları daha çabuk, bazıları ise daha
• •• — • —-I–J. ——„|
İnsanoğlunun, Dünya dışı zeki yaşam araştırmalarını sürdürmek için önemli nedenleri vardır.
Cari SAĞAN
zimle haberleşmeye önem vermeyecektir, bizim karıncalarla haberleşmeye önem vermediğimiz gibi.
Uygarlığımız, hiçbir zaman uzaydaki diğer uygarlıklardan gelen sinyalleri dinlemek için bir araya gelip, geniş ölçekli sistematik girişimlerde bulunmamıştır. Bu amaç için, şimdiye dek küçük radyoteleskoplar ile uzun bir süre çaba sarfedilmiş ve büyük radyoteleskoplar ile çok az, kısıtlı araştırmalar yapılmıştır. Fakat büyük bir gayret sarfedilmemiştir. Böylece, şu anda belkide insanlığın geleceğini etkileyebilecek, zengin ve ilginç bilgiler dünyamıza ulaşmakta, dikkatsiz radyoteleskoplarımıza doğru kanat çırpmakta; fakat hiç kimse dinlemediğinden dolayı algılanmamaktadır. Dünya dışı zeki yaşam olsa da, olmasa da, ciddi ve bilimsel olarak yanıt verebilecek, uzayın derinliklerine etki edecek ve evrendeki yerimizi, görüş tarzımızın, eskilerin, insanları Yunanlı, barbar ve tanrı şeklinde sınıflandırmaları kadar kısıtlı ve eksik olup olmadığını görebilecek durumdayız.
Dünya dışı zeki yaşamın radyo araştırması, yaklaşık yirmi yıldır ABD ve SSCB’indeki bir çok fiziKçı ve astronomun ilgisini çekmektedir. Yapılan araştırmalardan bazıları şunlardır: ABD’-deki Ulusal Radyo Astronomi Gözlemev’inden Benjamin Zuckerman ve Patrich Palmer ile Are-cibo Gözlemev’inden Paul Herovvitz, bize yakın, Güneş benzeri yaklaşık bin yıldız üzerinde arattırmalarını yoğunlaştırdılar. Yine Arecibo Göz-lemev’inden ben ve Frank Drake, birkaç yakın gökada üzerinde araştırmalarda bulunduk. SSCB’-deki gizli Gorky Radyofizik Enstitüsü’nden V.S. Troitsky, çok küçük radyoteleskopları çok geniş bir alana yayarak, tüm gökyüzünü araştırdı. Bu ön çabalardan hiçbiri başarıya ulaşamadı. Radyoastronomi biliminin temelini oluşturan doğal astrofizik süreçler sonucu meydana gelen radyo kaynaklarının sinyallerinden başka, dünya dışı zeki bir sinyal algılayamadık. Arasıra özgün zeki sinyalleri algıladık; fakat bunlar daima, h;Winimi7 knHar dünva çevresinde dolanan as
lar, sorunu ancak ortaya koymaya yaramıştır.
Örneğin, yakın yıldızların gezegenlerinden sinyal gelip gelmediğini araştıran çalışmada, bugüne dek bu tür yıldızların sadece yüzde 0.1 ‘i gözlenmiştir. Bu oran, en iyimser tahminle, dün-yadışı teknolojik uygarlıkların olasılığından daha azdır. Dünyadışı zeki yaşam araştırmaları için, hepsi beraber çalışan, binlerce radyoteleskop-lardan oluşan çok büyük diziler ve uzun kırmızı ötesi ile radyo bölgelerinde gözlem yapacak uydular önerilmektedir. Böyle sinyalleri kuvvetlendirmek, aynı zamanda çok farklı dalgaboyla-rında araştırma yapmak ve alınan sinyalleri bilgisayardan izlemek, teknolojide bir takım ilerlemeleri gerektirdiğinden araştırmaların, şimdilik varolan radyoteleskoplarla yapılması gereğini ortaya çıkarmaktadır. Böyle bir araştırmaya başlamanın ekonomik portresi, sadece yılda birkaç milyon dolar olup, bu, bir zırhlı savaş gemisi için yaklaşık iki haftada harcanan paraya eşittir. ABD’de bu para, iki temel nedenden dolayı araştırmacılara verilmeyecek.
Birinojsi şimdiye dek dünyadışı zeki yaşam bulunamaması, dolayısiyle araştırılacak birşey yok iddialarrdır. Fakat eğer ben FM radyomun düğmesini açıyorsam, doğaldır ki, dünya dışı uygarlıktan haber dinleyemeyeceğim. Bu geniş evrende yalnız olduğumuz sonucuna varmayı canım istemiyor. Çünkü radyomun alış gücü sınırlı ve algıladığı dalgaboyu aralığı çok kısıtlıdır. Üstelik, çok kısa bir an için dinliyorum. Yıl-dızlararası uzay uçuşunu uzan zaman önce geliştirip, dünyamıza gelebilen dünyadışı uygarlıkların varlığını öneren kişiler vardır. Arkadaşlarımızı, komşularımızı incelediğimizde onların bu tür varlıklar olduğunu gösteren hiçbir kanıt bulamayız ve gerçekten de olmadığı kanıtlanmıştır. Bu ifadede birtakım noksanlıklar bulmak
çek kolaydır UÇLA dan VVİlliam Nevvmıııı v milyonlarca yıldız içeren çok geniş (|<ikıı da, eğer birtakım uygarlıklar gökadayı I meye ve işgal etmeye kendilerini adasalı ların bizi ziyaret etmeleri için, şu andan ren bir milyon veya daha fazla yıl gerekil hesapladık.
Diğer bir düşünce şekli de, dünya d garlıklar varsa, onlardan bazıları gerçekti gelişmişlerdir ve astronomik görüşleri olağanüstü görünecek şekilde düzenleydi örneğin, gökadalılarının şeklini düzenleme Radyo ve diğer dalgaboylarında yaptığın ren gözlemleri, ne yazık ki tam değildir \ fettiğimiz birçok astrofizik cisimleri tanı anlayamadık. Bu nedenle, büyük astroı dişlik girişimlerinin birgün keşfedilebılı veya keşfedilmiş olduğu düşüncesini k; dan hemen atmak anlamsızdır.
Dünyamızda başka uygarlıklardan yabancıların olmayışı ve uzay derinliklerin romühendislik etkinliklerin görülmemesi sundaki bu kanıtlar, bir tür Batlamyus dı sidir. Alçaltıcı bir düşünce olduğunu si yoruz. Batlamyus Güneş, Ay, gezegenler dızların onurlu bir şekilde bizim etraf döndüğüne inanıyordu. Evrenin merke/i Bu dünya merkezli varsayımlar, M S. ikin yıla dek gezegenlerin bilinen hareketleri güzel açıklıyordu. Ondan sonra, Kopernik mi ile başlayarak, ne gezegenimiz, yıldı; sarranyolundaki konumumuzun ne de { mızın, evrenin merkezi olmadığını öğrenci sabit düşüncenin tersine çevrilmesiydi \ cek bilimin başlaması, dünyamız vı> kı hakkındaki bağımsızlığımızı sona enliı Eğer evrende biz yalnız isek, bunun kum’ sı gerekir. Bu düşüncede olanlar, sini
Dünya dışı zek şam araştırınaln kullanılan Porto I dak! Arecibo rad leskobu.
Beş milyar dolara mal olacağı ve 1000 radyoteleskoptan oluşacak ve 10 km. çaplı tek radyoteleskopun yapabileceği işi yapacağı hesaplanan “tek gözlü dev” (cyclops) projesinin bir tür maketini görmektesiniz.
Jünya dışı yaşam araştırmaları için yapılan tartışmalarda ön sıralarda yerlerini almalıdırlar.
Bu lıir araştırmaların yapılmaması için ortaya konulan ikinci engel politiktir. Sözkonusu amaç için NASA’nın istediği az miktardaki bütçe son dürt yıldır Amerika Senatosu’nda geri çevrilmektedir. Bir Senatörün görüşüne göre, insanlık milyonlarca yıl bu sorunu çözmek için beklemiştir; öyleyse birkaç milyon yıl daha kolayca bekleyebiliriz. Fakat acelemiz olduğunu zannediyorum. İnsanlık, görülmemiş bir tehlike içindedir. Çünkü görünen odur ki, uygarlığımız bir gün nükleer savaşla karşı karşıya kalacaktır. Nükleer güçler, yalnız kendi yaşam ve üstünlüklerini korurmk için, güngeçtikçe büyümektedir. Biz arasıra, tüm insanlığın savunması için birşeyler yapılmasını ileri süreriz. Dünyamızın küçücük ve üzerinde yalnız bir tür varlık yaşadığının farkına varmamız gerekirken, onun bölünmüş aüç merkezleri ile çok geniş bir gezegen olduğunu görüyoruz. Şimdi, gelişmiş dünya dışı bir uygar-
lıktan çok basit bir mesaj geldiğinde ortaya çıkacak karışıklığı düşünebiliyor musunuz? Böyle bir mesaj, evrende başkalarının olduğunu açıklayacak ve büyük bir olasılıkla, Darvvin’in evrim kuramının ileri sürdüğü gibi bu varlıklar bizden çok farklı olacaktır. Yüzlerce ışık yılı uzaklıktan alınacak bir sinyal, insanoğlu için korkulacak fiziksel bir gözdağı değildir; fakat böyle bir mesajın bize ulaşması, dünya gezegeni üzerindo yaşayan devletleri biraraya getirebilecek bir güç olacaktır. Gökyüzünde, insana benzeyen korkunç varlıkların bulunmasının, dünya üzerinde yaşayan bizler arasındaki farklılıkları ortadan kaldıracağına inanıyorum.
Eğer uzun süre sistematik araştırmalarımız devam etse ve hiçbir sinyal almasak, o zaman ne olur? Araştırmamız yeter derecede geniş kapsamlı ise, bizden daha ileri teknolojiye sahip tcplumların olmadığı fikrini ciddiye almamız gerekir. Öyleki, bu toplumlar belki daha önceleri ileri bir teknolojiye sahipti; ama sonraları
Yaklaşık 300 000 yl|, zın birarada bulucu M13 küresel kürt>esir Arecibo teleskop, ,1 gönderilen mesaj görJ mektedir. Fakat bu jın M13’e ulaşması ;4 o, yıl alacaktır. Bu n«,|on|l eğer bize yanıt gaffar! lerse, 48 000 yıl fon| elimize geçecektir. (Yu da)
DNA molekülünü^ tilll4 mı bile yıldızlara ||(jn<|^. rilebilir. (Aşağıda «dida)
kendi kendilerini yok etmiş olabilirler Ntr<ı«ılı sonuç dalıi, bizim evrende tek ve ilk canlı <>) duğumuzu kanıtlamış olur ki, bu do ı,)/!m-, ^ rümüzün tekliğini ve değerini gösl^,-|r y,M( sözkcnusu durumda buluşun, savaş tor^f |nr, ,|MV letler üzerine ciddi bir etki yapacağın* ln*nıy<ı rum. Büyük bir araştırma programındı^ ç^,,,,, pozitif veya negatif sonuçlar, insan geİQC0^| n,„ rine etkili olacaktır.
Projenin önemli olduğunu belirten b|r ka neben daha vardır. Dünya dışı zjy y araştırmaları için en iyi olduğu sanılar dulgulıoy larında ticari, idari, askeri ve özel ysymlar tılı tikçe artmaktadır ki, bu bizim çok uza|< yaymlı yıcılardan gelen zayıf sinyalleri kaydet^ 0|,nm ğımızı yitirmektedir. Eğer bu durum d«>0rn ckIoi se, bu tür araştırmaları dünyadan yanmak olu nakşız hale gelecektir ve uydu veyaaym yüzünde kurulacak gözlemevleri ile ynpılacnl araştırmalar ise, çok pahalıya mal olacaktır. Iıı kat şimdiki teknoloji, araştırmaları ligmen yıı pabilecek düzeydedir. Daha uzun bit gecikilin araştırmanın çok pahalı olmasına ned(n olacak tır. Bugünlerde, dünya dışı yaşamın tjjy0 amj tırması için uluslararası bir programhazırlanın mn tam zamanıdır. Bu anlamda Dün), d,,;, yn şam araştırmaları çok acele bir proje ^znl|i^|ln4 bürünecektir. Herşeyden öte bu pro^ q|,|| vl en eski, insanlığa ait sorulardan blrln|n ayrıntı lı araştırmasını yapacaktır: BİZ KİMİ?)
Discover’dan Çev : Dr. İ. EthenptHMAK