BULAŞICI HASTALIKLAR
Sayısız mikrop barındıran hava, su, toprak, besinler, hayvanlar ve insanlar âdeta birer «depo» oluşturarak hastalıkların bulaşmasında rol oynarlar. İnsanda deride, mukozalarda… normal olarak bulunan mikroorganizmaların bazıları (bağırsak bakterileri gibi) vücut için yararlı niteliktedir. Enfeksiyonlar, organizmamn canlı bir «patojen» mikrobun saldırısına uğraması sonucunda ortaya çıkar. Mikrobun virülansı (çoğalma ve hastalık belirtilerine yol açma gücü) bireyin savunma engellerini aştığı zaman enfeksiyon hastalığı ortaya çıkar.
Bulaşıcı hastalıklar çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Bulaşıcı nitelik, hastalığın toplumdaki yaygınlığına göre adlandırılır: «spo-radik» (yalnızca birkaç kişinin hastalığa yakalanması), «epide-mik» (belirli bir zaman aralığında sınırlı ve coğrafî bölgede pek çok kişinin hastalığa yakalanması) ve «endemik» (hastalığın sürekli bir biçimde ve coğrafî sınır tanımadan geniş kitlelere yayılması). Hastalık ya doğrudan doğruya mikrobu taşıyan kişiden (hasta olsun olmasın) ya da bir hayvandan bulaşabilir. Ayrıca hastalık, dış ortamdan dolaylı olarak veya bir böcek aracılığıyla da geçebilir. Bulaşıcı hastalığın etkenleri dört gruba ayrılır.
ENFEKSİYON ETKENLERİ
Virüsler, hastalık etkenlerinin en küçükleridir ve ancak hücrelerin içinde çoğalabilirler. Bunlar insana en çok bulaşan mikroorganizma oldukları halde, genellikle çok ciddî tablolara neden olmazlar. Bununla beraber virüslerle oluşan önemli hastalıklar da vardır ve bu hastalıklarla savaşmak için elimizde bulunan silahlar koruyucu yöntemlerle (aşılar) sınırlıdır.
Bakteriler birhücreli canlılardır ve çoğu, cansız ortamlarda çoğa-labilme yeteneğine sahiptir. Bunların bir kısmı anaeroptur ve yalnızca oksijensiz ortamda yaşayabilir. Bakteriler, Gram boyamasından etkilenip etkilenmemelerine göre Gram pozitif ve Gram negatif olmak üzere de sınıflandırılmaktadır. Bakteriler morfolojik yapılarına göre de çeşitlere aynlır: kok veya koküs (yuvarlak), basil (çubuk), vibriyon (kıvrık) ve spiroket (spiral biçimde). Bakterilerin hastalık yapma gücü toksin salgılamalarına, organizmaya, yapışma ve orada çoğalarak lezyon yaratma etkilerine bağlıdır.
– -„Zi_3 bruselloz, hidatid, kuduz gibi), bazıları da
– i-ûc (sığır tenyası, kümes hayvanlarının sal-: . : r. veya çevreden (kemiricilerde görülen leptospi-
ALDIRİYA uğrayan RGANÎZMANIN SAVUNMA
31LAR1
: – ıitijz sağlam deri, mikroorganizmalara karşı hemen -vs-r bir engel oluşturur. Solunum mukozalarından ,, – – ■ _s. mikroplan yakalayarak, hem hücre kirpikleri-=rvve. hem de öksürük ve hapşırmayla onların dışarı : |_=r Ağız, bağırsak ve dölyolları içinde normal ola-, ■ —_<r3organizmalar, zararlı mikropların vücuda gir–;. .iT Antibiyotik kullanımı bu ince ekolojik dengede •i el açabilir. Nitekim maya mantarları bu yüzden . – ; nsstalık yapabilir. Midede bulunan hidroklorik asit, . ; — r:’ru etkisiz hale getirir. Buna karşılık idrar, safra ;vgvan gibi vücut sıvılarının akışını engelleyen du-
■ ■. : rr-ann çoğalmasına ve enfeksiyon gelişimine zemin
■ v £■. a girebilen mikroorganizmalar genellikle makrofaj-.. v “ele: nötrofiller gibi özel akyuvarlar tarafından fago-. ; öldürülür, ilk enfeksiyon sırasında 7-10 gün içinde
■ – ırlar, aynı mikropla ikinci bir enfeksiyon olduğunda
■ ;v v oluşturulur ve genellikle koruyucu rol oynar. T len-•. :._tyla sağlanan hücresel bağışıklık, hücre içinde geli-: zt.3 savaşmada etkilidir. Organizmanın savunma me-
– . v -_n :ş görebilmesi için genel durumun ve beslenme dü-
: mas: gerekmektedir. Lösemi veya AİDS gibi hastalık-
■ _ • siteminde zayıflamaya neden olmaktadır.
shis
-£staiıkların teşhisinde klinik muayeneyle ateşin sap-. ¿m sıra, mikrobiyolojik testlerinde önemi büyüktür.
. ponksiyonla alınan beyin-omurilik sıvısının ince-
: _nn1: menenjit etkenlerinin varlığı belirlenebilir. Bir : -_r. mikroskopta incelenmesi sonucunda sıtma etkeni : ; verin saptanması mümkündür. Hastadan alman mad-v v erine ekilerek üretilmesi hem bulaşıcı hastalık etke-
v ;_arak belirlenmesini, hem de hangi ilaçlara karşı du-; -z.r.-sn anlaşılmasını sağlar. Bu amaçla idrar, balgam (tü-; r .rhesınde), irin, beyin-omurilik sıvısı, dışkı, kan (tifo : – sem: şüphesinde vb) kültürleri yapılabilmektedir. Has-: – _ antikorların serum düzeyini belirleyen serolojik yön-:. frengi, toksoplazmoz gibi pek çok hastalığın teşhisinde
• • -arar.
ltsi saldın
vimnın «neşter»le yapılması halinde, cerrahî yöntem-; arlanılarak cerahat temizlenebilir (bir apsenin deşilme-. vysn odağı çıkarılabilir (apandisit ameliyatı), kalp ka-: :;¿.ştırılebilir, kol veya bacak kesilebilir (gazlı kangrende), vs.rnier veya taş gibi tıkayıcı maddeler çıkarılabilir vb.
– ~sşka elimizde mikroplara karşı kurnazca kullanılabilene öldürücü «silahlar»da vardır: ama bunların kullanımı, .vvar dışında, laboratuvarda yapılan in vitro araştırmaların
.’ na göre belirlenir. Bulaşıcı hastalık etkeninin hangi «si-^ ırş: duyarlı olduğu, silah olarak kullanılacak maddenin ; _m:n ve yeterli yoğunluğunun hedefe (yani enfeksiyon jlaşıp ulaşamayacağı, bu deneylerin yardımıyla belirleri verilmesi, dağılımı, dönüşümü ve yıkılması evrelerinden
oluşan bu sürecin «balistik» niteliğinde olduğu kabul edilebilir). Nihayet, kullanılan ürünün yan etkilerinin bilinmesi ve bunların önüne geçilmesi veya en azından denetlenebilmesi gerekir. Enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde antibiyotikler (bakterilere ve mikroskopik mantarlara karşı), virüs ve asalak karşıtı maddeler kullanılır. İyi bir doktor, karşı saldırıyı başlatmadan önce durumu iyice değerlendirmelidir. Bir virüs enfeksiyonundan şüphe ediliyorsa ve genel durum da endişe verici değilse, bir süre beklenebilir. Buna karşılık, odak hâlâ belirlenemediği halde durum ciddiyse, doktor hemen «ateş açar» ve «hedefin kesinleştirilmesini» daha sonraya bırakır. «Ateşkes»e karar verme süresi hastalığın türüne göre değişir. Bu süre kulak iltihaplarında bir hafta, kalpteki enfeksiyonlarda bir ay, osteomiyelit (kemik iltihabı) ve bazı mikozlarda bir aydan fazla, tüberkülozda birkaç ay veya birkaç yıl kadarken, cüzamda yaşam boyu devam eder.
Bakteri enfeksiyonlarının ve mantarların çoğu, sayıları giderek artan antibiyotiklerle tedavi edilebilmektedir. Yakın yıllarda kullanıma giren virüs ilaçlarıysa hem sayıca azdır, hem de etkinlikleri sınırlıdır. Uçuk, virüs ilacıyla tedavi edilebilen nadir hastalıklardandır. Asalaklara karşı kullanılan antiparaziter ilaçların da sayısı ve etkinliği oldukça yüksektir. Bununla beraber bazı asalaklarda, ilaçlara karşı direnç gelişmiştir. Yılda 1 milyondan çok kişinin ölümüne yol açan sıtma bu duruma örnek gösterilebilir.
Banşın korunması
«Koruma tedaviden önce gelir» cümlesi enfeksiyon hastalıkları için çok uygun bir deyiştir. Bu hastalıklarla savaşmak için pek çok etkin koruma yöntemleri bulunmaktadır. Yıkama, antiseptikler veya ısıyla dezenfeksiyon (mikropsuzlaştırma), bir kez kullanıldıktan sonra atılan malzemeler, tedavi sırasında gerekli önlemlere uyulması, su ve besinlerin temizliği, zoonozlar ve vektörlerle (bit, pire, sinekler…) savaş gibi hijyen tedbirlerinin önemi büyüktür. Konut ve işyeri koşullarıyla, beslenme dengesi de göz önünde bulundurulmalıdır. Aşılar, özellikle virüslerle oluşan çok sayıda en-
ATEŞ
Vücut sıcaklığının anormal bir şekilde artması anlamına gelen ateş, beyindeki ısı merkezinin (hipotalamus) düzensizliği sonucunda ortaya çıkar. Enfeksiyon hastalıklarının en sık belirtisi olmasına rağmen, enfeksiyon için mutlak bir gösterge değildir. Tam tersine kolera, tetanos, botülizm gibi bazı enfeksiyonlarda vücut sıcaklığı normaldir. Dinlenme sonrasında makattan alınan sıcaklığın 37,5°C’nin üzerinde olması halinde ateşten söz edilir. Ateşin doğru olarak saptanmasında sıcaklığın ölçüldüğü bölge kadar (ağız, makat, koltukaltı, alın) kullanılan termometrenin de önemi vardır.
Ateşe genellikle titreme, terleme, başağrısı ve kırıklık gibi diğer enfeksiyon belirtileri de eşlik eder. Anî başlayan ve beş günden az süren ateşler çoğunlukla virüs kaynaklıdır ve kendiliğinden geriler. Bununla birlikte ateş, süt çocukları ve bebeklerde vücudun su kaybetmesine (dehidratas-yon) ve havalelere yol açtığından, ılık su banyolan ve ateş düşürücülerle (aspirin, parasetamol), düşürülmeli, ağızdan bol su içirilmelidir. Bakteri enfeksiyonu söz konusu olduğunda, antibiyotik tedavisine başvurmak gerekir. 1-2 hafta devam eden uzun süreli ateşte, nedenin ne olduğunun belirlenmesi için bazı tesder yapılmalıdır, istatistiklere göre uzun süren ateş nedenlerinin yüzde 40’mı enfeksiyonlar, yüzde 20’sini habis hastalıklar (özellikle yaşlı ve genel durumu bozuk kişilerde), yüzde 10’unu ise bazı hastalıklara eşlik eden iltihabî durumlar oluşturmaktadır.
feksiyondan korunmayı sağlamaktadır; kızamık, kızamıkçık, kabakulak, grip, kuduz ve B tipi hepatit gibi. Yine bir virüs hastalığı olan çiçek, etkin aşı çalışmaları sayesinde ortadan kaldırılabilmiş-tir. BCG aşısının tüberküloza karşı koruyuculuğu göreceli ve değişken olmakla beraber, özellikle çocuklarda etkinliği kanıtlanmıştır. Tetanos, difteri ve botülizme karşı kullanılan aşıların etkinlikleri çok yüksektir. Bir diğer bağışıklama yöntemi de, genellikle özgün immünoglobülinler içeren serumların kullanılmasıdır. Bu yöntemle hemen koruma sağlanırsa da etkisi kısa sürer. Diğer yandan enfeksiyon önleyici maddelerin kullanılması bazı hastalıkların ortaya çıkmasını engelleyebilmektedir (kimyasal korunma). Epidemilerin öngörülüp engellenmesiyse epidemiyolojik gözlemlerle sağlanır. Mesela zaman zaman çiğ süt ve çiğ sütten yapılan peynirler gibi bazı besinlere bulaşan Listeria bakterisinin yayılmaması için bu gibi peynirlerin çok yapıldığı Fransa’da böyle bir çalışma yürütülmektedir. Çünkü hastalık nadir görülmekle birlikte, Fransa’da her yıl 300-400 kişiye bulaşmakta, yenidoğan-lar ve yaşlılar başta olmak üzere yüzde 20-30 oranında ölüme yol açmaktadır.
Veremli akciğer, röntgen filminde görünüş. Koch basilinin neden olduğu verem veya tüberküloz, birkaç alveolle sınırlı bir enfeksiyon odağından lenf sistemine yayılır.
j virüslerden ileri geldiği için bulaşıcıdır.
Değişik şekillerde ortaya çıkabilen j siğillerin tedavisi için pek çok yöntem
j geliştirilmiştir: psikoterapi, cerrahi
olarak çıkarma, kriyoterapi, asit uygulaması, eiektrokoagülasyon.
i
I
ENFEKSİYON ETKENLERİ VE ENFEKSİYONLAR
Virüsler
grip, kabakulak, kızamık, çocuk felci, hepatit, hetpes (uçuk), su çiçeği, zona, kızamıkçık, kuduz, san humma, dang (yedi gün humması), AİDS… Bakteriler
kızıl, kulak-burun-boğaz ve üst solunum yolu enfeksiyonları, çakmak, akut eklem romatizması, septisemi, endokardit, pnoıaoni, menenjit, çıban, apse, osteomiyelit, şarbon, difteri, listerıyoz, sistit, sataonelloz, lef-yoner hastalığı, boğmaca, bruselloz, veba, kolera, frengi, cüzam, tüberküloz, kangren, tetanos, botiilizm… Mantarlar
pamukçuk pitıriyazis versikolor.,. Asalaklar
frotozm hastalıkları: sıtma, toksoplaz-moz, amibiyaz, tripanozomiyaz le-ishmaniyoz… Solucan hastalıkları: fi-laryoz, tenya (şerit), hidatik kist, bil-harziyoz… dışasaiaklar, akarlardan veya böceklerden ileri gelen deri hastalıkları.
Su çiçeği Herpesvirus varicellae virüsünden ileri gelir. Hastalık çabucak kabuklanan küçük kabarcıklarla ortaya çıkar. Şiddetli kaşınma hissine rağmen lezyonlann hiç ellenmemesi gerekir, kaşıma bunların yaygınlaşmasına neden olur.
ENFEKSİYONUN BÜYÜK BELİRTİLERİ
Bir arada bulunduklarında özel bir hastalık oluşturan bedensel birtakım belirti ve işaretler topluluğuna sendrom adı verilir. Aynı sendromun kökeninde çeşitli mikroorganizmalar bulunabilir.
Septisemi
Septisemiler, kanda mikropların bulunmasına veya zaman zaman kana mikrop karışmasına bağlı olan hastalıklardır. Bu mikropların büyük bir çoğunluğunu, zehirli maddeler salgılayan bakteriler oluşturur. Deri, sindirim borusu, akciğerler, idrar yollan, mikrop kapmış kalp veya cerrahî bir müdahale, bakterilerin vücuda girmesini sağlar. Hastalığa genellikle yüksek ateş eşlik eder. Mikroplara karşı tedaviye başlanmadan önce, septiseminin kan kültürü (hemokültür) ile doğrulanması gerekir. Septisemi kısa sürede ölüme yol açabilen ciddî bir enfeksiyondur.
Döküntülü hastalıklar
Bakteri ve virüs kaynaklı pek çok hastalık, deri döküntüleriyle kendini belli eder. Döküntülerin vücuttaki yaygınlığı ve lezyon-larm yapısı çok çeşitlidir (leke, pütür, kabarcık, sivilce, fiske, şişlik). Aşılanmamış çocuklarda sık görülen kızamık, gelişmiş ülkelerde genellikle iyi seyreder (Fransa’da 1990’da bildirilen 144 000 vakanın 30’u ölümle sonuçlanmıştır; Türkiye’de 1983’te kızamıktan 303 çocuk ölmüşken 1990’da bu sayı 13’e inmiştir; bunlara karşılık, tropikal Afrika’da hastalığa yakalanan yenidoğanlarda ölüm oranı yüzde 10’a ulaşmaktadır). Virüs doğrudan doğruya solunum yollarından bulaşır. Genellikle öksürük ve konjonktivi-tin eşlik ettiği hastalık çok bulaşıcıdır. Kızamıkta döküntülü dönem yalnızca birkaç gün sürer. Hastalık bir kez geçirildiğinde, oluşan antikorlar kişiyi bütün hayatı boyunca tekrar kızamığa yakalanmaktan korur.
Diğer döküntülü virüs hastalıklarında da bulaşma benzer yolla olur. Bunlardan 5-10 yaşlarındaki çocuklarda görülen kızamıkçık genellikle belirtisiz ve hafif geçer, ateş görülmez. Bu hastalığın en önemli özelliği, dölüt üzerinde teratogen etki yaratmasıdır. Altıncı hastalık adıyla bilinen Roseola infantum ise yüksek ateş ve çok kısa süreli döküntüyle kendini gösterir. Güneşe maruz kalınması, hastalığın tekrarlanmasına neden olabilir.
Leke ve kabarcık biçimindeki döküntülere hem virüs hastalıklarında (mononükleoz, adenovirüs veya enterovirüs hastalıkları vb), hem de bakteri hastalıklarında rastlanır. Yüksek ateş, anjin ve kusmalarla seyreden kızıl hastalığının etkeni streptokoklardır. Çocuklarda sık görülen ve genellikle hafif geçen su çiçeği, hiç se-kel bırakmadan 10-14 gün içinde iyileşir. Zona ise, çoğunlukla göğüs bölgesinde yerleşen sınırlı deri döküntülerine neden olur.
Deri ve yumuşak doku enfeksiyonları
Sık görülen deri enfeksiyonlarının çoğunu stafilokoklar ve streptokoklar oluşturur. Yılancık (ateşle birlikte görülen kırmızı, ödemli plaklar), çıban (küçük apselerin oluşumuna yol açabilen kıl dibi iltihabı), çakmak (küçük çocuklarda ağız, burun ve ellerde görülen, akıntılı, kabuklu kabarcıklar şeklindeki yüzeysel lezyonlar) bunlardan birkaçıdır. Deri ve eklentilerinde görülen mikozlar (mantar hastalıkları) da çok yaygındır: intertrigo (deri kıvrımlarında), pitiriyazis versikolar (göğüs ve omuzlarda lekeler şeklinde), kellik (saçlı deride görülen dermatofit enfeksiyon), onikomikoz (tırnakta görülen mantar enfeksiyonu) gibi. Yaradaki bakteri enfeksiyonu, bazen irinli bir akıntıyla birlikte bulunan yerel iltihabî belirtilerle kendini gösterir ve çevre dokulara yayılabilir (apse, flegmon). Hayvan ısırıklarına ve tırmıklamalarına bağlı yaralar, deri üzerinde bulunan, yahut çevreden gelen veya yaranın oluşumu sırasında bulaşan özel mikroplarla bulaşmış olabilir. Köpek ısırmasıyla bulaşan pastörelloz (kuduz), kedi tırmığı hastalığı (tırmalamadan 10-15 gün sonra ortaya çıkan bu hastalığın en sık etkeni Chlamydia’ân), yersinyoz (kedi veya kemirgenlerden bulaşır), tula-remi (tavşandan geçer), domuz yılancığı (domuzdan geçer), sodoku ve leptospirosis (sıçandan geçer) bunlara örnek verilebilir.
Kulak burun boğaz (KBB) ve solunum yolu enfeksiyonları
En sık rastlanan kulak burun boğaz ve solunum yolu hastalıkları virüs kaynaklıdır. Bakterilerse ciddî enfeksiyonlar ve komplikasyonlar söz konusu olduğunda devreye girer. Soğuk algınlığı (ri-nofarenjit), insanlarda en sık görülen enfeksiyon hastalığıdır. 1 -3 gün süren kuluçka devrinden sonra burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, hafif titremeyle beraber üşüme hissi, burun akıntısı ve bazen
de hafif ateş (38 °C) ortaya çıkar. Birkaç gün içinde tedai leşme görülür. Bazı vakalarda komplikasyon olarak sinüz. lerin de tutulması) ve otitis (küçük çocuklarda ortaya çıkaı la pnömokoklara bağlı kulak iltihabı) gelişebilir.
Larenjit, nefes alırken duyulan ıslık sesi ve öksürükle o kar. 2-8 yaşları arasında çocuklarda görülen epiglot ise ac hastalıklarından biridir. Anjin olarak da bilinen farenjit, vi: bakterilerin yutakta çeşidi iltihabî lezyonlar oluşturma cunda gelişen «boğaz hastalığı»dır. Bir bakterinin neder difteri («yalancı zarlı» anjin) tehlikeli bir enfeksiyondur, uygulamaları sonucunda Avrupa’da hemen hemen ortad mış durumdadır; Türkiye’de de çok seyrek görülmekted:
Akciğer enfeksiyonu anlamına gelen zatürree veya pmö rüs veya bakteri kaynaklı olabilir. Akciğer apseleri genelli maddelerin solunum yollarına kaçmasının ardından geliş ğerleri saran plevra zarında sıvı bulunmasına zatükenp ve zi adı verilir. Bu hastalık sürekli bir ateşle kendini belli ed< yet akciğer tüberkülozu (verem), öncelikle sağlıksız koşull şayan kişilerde görülür.
Enfeksiyonlu ishaller
Dışkılamanın normalden çok daha sık ve sulu olmasına nir. İshallerin hepsi enfeksiyon kaynaklı değildir ve büyü! lümü hafif geçer. Özellikle küçük çocuklarda, vücudun aşır bina neden olduğunda, yaşamı tehdit eden boyudara ulaşa mek zehirlenmelerinin bir kısmı, bakterilerin salgıladıkla: maddelere bağlıdır. Mesela bazı yiyeceklerden (pasta, dc vb) olanlarda stafilokoklar rol oynar; botülizm yeterince dan yapılan bazı konservelerden bulaşır (toksin ısıyla yok lir) ve salmonellozlar oda sıcaklığında bir süre bırakılmış yiyeceklerin yenmesinden 8 ila 72 saat sonra ortaya çıkar.
BULAŞICI HASTALIKLAR
……… : scr-jlen kolera, şiddetli bir ishaldir ve vücudun aşırı
r……. . avbetmesine yol açar. Koli basiliyle oluşan ishaller tu-
So:::……..: ■ aarulür. Shigella gibi bakteriler veya amiplerin etken
ıS;!:…….- ; r: ”;r.. karın ağrısı ve kanlı dışkılama gibi belirtilerle sey-
jar : _-.ı::sr. başka pek çok ishal de virüs kaynaklıdır.
Züsecr enfeksiyonlar
; rannda ve özellikle de kalp kapakçıklarında görülen :’î rdskarditadı verilir. Koruyucu tedavi, riskli kişilere bt— . .ygulanmasına dayanır. Başlıca teşhis yöntemi, titre-m…………..ateşin yükseldiği dönemde alınan kan kültürleri-
ne _ – * a_ş zarında görülen enfeksiyonlar perikarditlere yol ta : ardıt adı verilen kalp kası enfeksiyonlarıysa pek çok
mı:…… – r; ‘_zrıa tarafından oluşturulabilir.
‘ r : ¿ş çürüklerinden kaynaklanan diş enfeksiyonları, e—r…..: •_=* corynebacteriumlar ve anaerop bakteriler tarafının:- . ar Bu enfeksiyonların önüne geçmek için, ağız ve diş ihî: ; îirrkli önemi göstermek ve çürüklerin tedavisini gecikir-: – . ;rieklidir. Ağız içi mukozasının iltihabı lezyonlarına c —verilir. Yaygın veya bölgesel nitelikte olabilen bu lez-_ ss ‘dişeti iltihabı) ve glossitis (dil iltihabı) gibi çeşitli ıs::_ •:: : ~aya çıkabilir. Bir mantar enfeksiyonu olan ağız kandi-r – :; _^<çuk), mukozalar üzerinde beyazımsı lekeler halinde
s,,…..;tar Bu enfeksiyon bazen antibiyotik ve kortikosteroid
«o. rasmda veya AİDS gibi bağışıklık sisteminin zayıfladı-
;raa ortaya çıkabilir. Perleş adı verilen dudak köşelerin-
…… i-.Eida genellikle plaklara eşlik eder. Kulakaltı bezi veya
.r_l< bezlerinin iltihaplarına da sık rasdanır. Bu çeşit en-etkeni ya bakteriler (yaşlı ve kötü beslenen kişilerde) i, _ -.i ;rd:r. Kulakaltı bezinin virüslü enfeksiyonu olan kaba-
– . on gün içinde iyileşir.
r . : _jrjran çeşidi yapılar da bakterilerle ve virüslerle bulalı: . -raoilir. Konjonktividerde göz kızarır ve sulanır. Korne-
• j” keratit, iris ve kirpiksi cisimlerin iltihabına ise üve-,….. ; v.r Retinitler ve koryoretinitler, toksoplazmoz veya diğer
■ :± – iyonlarıyla beraber görülürler. Dünyada körlük neden-
; T^rda gelen trahomun etkeni Chlamidia traehomatis adlı i,.. ■ – ; – Sağlık düzeyinin düşük olduğu az gelişmiş ülkelerde, bu _aer. Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sık
– “astalık, kirli eller, toz ve sinekler aracılığıyla bulaşır.
– _ -; •• ..rse göze gelen darbelerden sonra ortaya çıkmaktadır.
enfeksiyonlarına kadınlarda ve yaşlı kimselerde sık . -. – 1-lsstalık etkeni olan mikrop (genellikle bir bakteri), üret— .=srsye ve bazen de üreterlerle böbreklere kadar çıkar. Id-
■ :.ı_=r.. enfeksiyonun ortaya çıkışını kolaylaştırmaktadır. : •. îlt idrar yolu enfeksiyonlarında sık idrara çıkma, idrar
: – rahatsızlık, yanma ve hatta ağrı gibi şikâyetler bulunur.
■ .•abına yol açan üst idrar yolu enfeksiyonları (piyelonef-. i a: böbrek sorunlarına neden olur. Bu enfeksiyona ateş ve . — : r-b: bulgular da eşlik eder. Tedavide kullanılacak en etki-
– :.ş:n seçilebilmesi için, idrarın sitobakteriyolojik tesder-■r ;;: • >:si ve etken mikroorganizmanın belirlenmesi gerekir.
: “ar. enfeksiyonlarının çoğu cinsel yolla bulaşmaktadır, sisteminin cerrahî enfeksiyonları ve hepatider. istemi enfeksiyonlarının bir bölümü cerrahî tedaviyi
– .t apandisider, peritoniüer ve sıklıkla safra akımındaki t.r.. – .-‘1ar nedeniyle gelişen safra yolu enfeksiyonları gibi. Tam .r — r-m sağlanması için, cerrahîye antibiyotik tedavisi de ek-: . ;_r. Karaciğerin iltihabı hastalığına hepatit adı verilir. A ti-
– s;cak ülkelere yolculuk edenlerde ve çocuklarda sık gö-rai hepatit türüdür. A ve E tipi hepatite neden olan virüs-
– ; ^esinler yoluyla bulaşır, sarılığı izleyen iki hafta süresin-: -r.yla atılır. Kötü sağlık koşullarında görülme riski artan _ -a . ralık genellikle hafif seyreder. B tipi hepatit, kan ve kan damar içi enjeksiyonlar, böcek sokması veya doğum sı-. : anneden bebeğe) bulaşır. D ve C tipi hepatite yol açan vi-_ .: – ae. 3 hepatiti virüsüne benzer şekilde bulaşmaktadır. 3Lemik ve eklem enfeksiyonları. Genellikle bakterilerle oluşan . :-_;;;CSÎyonlar, tedavi edilmesi güç, ciddî hastalıklardır. Tedavi-: .a süreli antibiyotik uygulaması, mikrop kapmış vücut bölü–•^rekederinin kısıdanması ve cerrahî yöntemler bir arada a -_r. Artrit adı verilen eklem iltihabının başlıca dört belirtisi var-_:raızılık, sıcaklık, ağrı ve şişkinlik. Kalça, diz vb protezlerine ; a. iraSlokok enfeksiyonlan da sık görülür. Özellikle çocuklarda :; arlerde görülen osteomiyelit, kemiklerde metafiz bölümünün
– r: r kapması sonucunda ağrı ve ateşle ortaya çıkar. Bu enfeksi-
en sık etkeni staphilocoocus aureus (yaldızlı stafilokok) adlı : • -;r-dir. Kirli açık kırıklarda da kemik iltihabı riski fazladır.
Beyin ve beyin zarı iltihaplan. Işık ve gürültüyle artan, boyundan başlayan şiddetli başağrısı, bulantı, kusma ve yüksek ateşle seyreden menenjit sendromu acil bir durumdur. Muayenede ense sertliği saptanır. Belden fonksiyonla alınan beyin-omurilik sıvısının mikroskopta incelenmesi ve kültürü, sorumlu mikroorganizmanın belirlenmesini sağlar, iltihabı menenjit hastanede teda-
vi edilmesi gereken acil bir durumdur. Beyin-omurilik sıvısı ve kan örnekleri alındıktan sonra hemen antibiyotik tedavisine başlanması gerekir. Beyin apselerinde ateşle beraber görülen havaleler ve başağrısı şikâyeti vardır. Bu enfeksiyonda çoğunlukla ağız ve üst solunum yollarından gelen anaerop bakteriler etkendir. Tedavi için antibiyotiklerin yanında cerrahî girişim de gerekebilir. Ensefalitler ve meningoensefaliderde, havaleler, bilinç ve davranış bozukluklarıyla birlikte ateş gibi enfeksiyon belirtileri ortaya çıkar. Bu enfeksiyonlar genellikle virüs kaynaklı olmakla beraber (su çiçeği, sitomegalovirüs, kuduz, çocuk felci gibi), bakteriler ve asalaklar da etken olabilmektedir. □
Aşı, özellikle virüs kaynaklı enfeksiyon hastalıklanyla savaşımda en etkili yöntemdir.
İdrar analizi, idrar yolu enfeksiyonuna yol açan mikrobun belirlenmesini sağlar.
Pott Hastalığı (omurga tüberkülozu) omurlarda ilerleyici hasara yol açar. Bu kartta da bu hastalığın en sık tuttuğu bölge olan sırt-bel birleşim bölgesindeki kaviste eğrilme gorülüyor.
AYRICA BAKINIZ
– usa AIDS
– ib.ansu antibiyotikler
– IB.ANSU asalakbilim
– EBsO aşı
– İB.AHSLİ bakteriler
– ¡B.ANSLj immünoloji
– iB.AUsu Pasteur
• ib.ansli salgın hastalıklar
– ib.ansli veba
– ib.ansli virüs