wiki

YAHUDÎLERİN PEYGAMBERİMİZE DOKUZ EMRİ SORMALARI

Safvan b. Assâl der ki : «Bir Yahudî, arkadaşına : (Şu Peygambere gidelim de (Andolsun ki, biz, Mûsâ’ya apaçık dokuz âyet vermişizdir… (Isrâ: 101)» âyetini sorar lım?) dedL Arkadaşı: (Sakm, sen, ona Peygamber deme! Çünki, o, senden Peygamber sözünü işitirse, dört gözlü olur!) dedi. Peygamberimizin yanma gelerek sordular. Peygamberimiz, onlara : 1 — «Allâh’a hiç bir şeyi şerik koşmayınız! 2 ...

Devamını Oku »

PEYGAMBERİMİZİN BİR YAHUDİ ALİMİ İLE ALLAH HAKKINDA KONUŞMASI

Bir gün, Peygamberimizin huzûruna, Yahudi âlimlerinden birisi geldi ve : «Yâ Muhammed! Biz, kitaplarımızda Allâhın şöyle vasıflandığını biliyoruz: Allâh, Gökleri bir parmağında, yer tabakalarını bir parmağında, Şâir mahlûkatı da, beşinci bir parmağında tutarak : (Hükümdar, Ben’im! Hükümdar, Ben’im!) der.» deyince, Peygamberimiz, azı dişleri görününceye kadar, güldü. Sonra da; «Onlar, Allâh’m yüceliğini hakkıyle takdir edemediler. Kıyâmet günü, bütün yer yüzü Onun ...

Devamını Oku »

Yahudi Alimlerinin, Peygamberimiz ve Ümmetinin Müddetini Hisablamağa Kalkışmaları:

Peygamberimiz, bir gün, Bakare Sûresinin başından (Elif Lâm Mim…) diye okumağa başladığı sırada, Ebû Yâsir b. Ahtab çıkagelmişti Ebû Yâsir, Yahudîlerden bazdanyle birlikte oturan kardeşi Huyey b. Ahtab’m yanına vardı: «Vallâhî, Muhammed’e indirileni, kendisi okurken dinledim : «Elif Lâm Mim.. — işte yüce şanlı Kitab, ancak O’dur (Kur’ân’dır) Hiç şüphe yok Onda… (Bakare: 1-2)» Ebû Yâsir’e : «Sen, onu, kendisinden ...

Devamını Oku »

MÜŞRİKLERİN HİCRETE MÜSÂADE EDİLMESİ

Kureyş müşrikleri, Islâmiyetin yayılmasını önlemek için her çâreye, her yolsuzluğa başvurdular. Peygamberimizin mensub bulunduğu âilenin Kureyş aileleri arasındaki üstün şerefini bile inkâra ve bunu, Medineliler arasında yaymağa kalkıştılar. , Medineli Müslümanlardan bâzılan, Peygamberimize gelerek : «Biz, Senin kavmmdan işittik. Onlardan birisi : (Muhammed, süprüntü içinde \ biten hurma ağacma benzer!) diyordu» dedüer. Peygamberimiz, onlara : «Ben, kimim?» diye sordu. «Sen, ...

Devamını Oku »

Abdullâh b. Sürya’nın o zaman Yahudî âlimleri arasında Tevrat’ı en iyi bilen bir kimse olduğunu da, söylediler.

Abdullâh b. Sürya, onların en genci idi. Peygamberimiz, onunla başbaşa kalınca, ona : «Ey îbn-i Surya! Allâh hakkı için, vaktiyle Allah’ın, Isrâil oğullarına olan nimetleri hakkı için, doğru söyle! Evlendikten sonra zinâ eden kimseye Allah’ın Tevrat’ta recm cezâsı verdiğini bilmiyor musun?» diye sordu. îbn-i Surya : «Allâh hakkı için, evet! Biliyorum! Vallâhi Yâ Ebel Kasım! Bunlar, Senin gönderilmiş bir Peygamber ...

Devamını Oku »

Ağaç Taşlayan Bir Çocuğun Sorguya Çekilmesi:

Ağaç Taşlayan Bir Çocuğun Sorguya Çekilmesi: Râfi’ b. Amr der ki : «Ben, gocukken, Ensârrn hurma ağacım taşlar- dım. Ensârî, beni tutup Peygamber Aleyhisselâma götürdü. Peygamber-Aleyhisselâm, bana : «Çocuğum! Onlann hurma ağaçlarım niçin taşladın?» diye sordu. (Yâ Resûlallâh! Acdım, yemek için taşladım!) dedim. (Sen, bir daha taşlama! Altlarına düşenlerden al, ye! Allâh, seni doyurur ve suvanr,) buyurduktan sonra, t aşımı ...

Devamını Oku »

Miras Bölüştürülmesi :

Sa’d b. Rebî’in zevcesi, iki kızıyla birlikte Peygamberimizin yanına geldi : «Yâ Resûlallâh! Şuncağızlar, Sa’d b. Rebî’in kızlarıdır. Babalan, Seninle birlikte bulunurken Uhud’de şehid düştü. Kızların amucası, bunların malını zabt etti. Hiç bir mal bırakmadı. Bunlar, ne evlendiler, ne de bir mallan var…» dedi. Peygamberimiz : «Allâh, bu hususta hükmünü verir!» buyurdu. Miras âyeti inince, Peygamberimiz, kızlann amucasını çağırttı. Ona ...

Devamını Oku »

Sulama İşleri Üzerindeki Anlaşmazlıkların Halli:

Peygamberimiz, Mehzur Vadisi üe Müzeynib Vadisinin sularından, daha aşağılarda bulunan arâzüerin de sıra ile faydalanmasını sağlamak üzere (14) hurmalık sâhiplerini ayak büeklerine, ekincilerin de, Nalın tasmalarına yükselinceye kadar suyu, Mehzur ve Müzeynib Vâdilerinde tutmalarına, fazlasını, kendüerinden aşağıda bulunan arâzi sâhiplerine salmalarına hükmetti. Peygamberimiz, Batıhan Vâdisi sulan hakkında da, aynı hükmü verdi. Kurayze oğullan Yahudilerinin aralarında bölüştükleri sulan hak-kındaki ihtüâflannı da, ...

Devamını Oku »

Bir Sulh Hâdisesi :

Kâ’b b. Mâlik, bir alacağından dolayı Abdullâh İbn-i Ebî Hadred’le Mescidde çekiştiler ve seslerini yükselttiler. Peygamberimiz, onlann seslerini evinden işitti. Kapısının perdesini kaldırp dışan çıktı. «Kâ’b!» diyerek seslendi. Kâ’b : «Buyur Yâ Resûlallâh!» dedi. İbn-i Ebî Hadred’e işaret ederek : «Sana olan borcundan yarısını şuna bağışla!» buyurdu. Kâ’b : «öyle yapayım Yâ Resûlallâh!» dedi Bunun üzerine, Peygamberimiz, İbn-i Ebî Hadred’e ...

Devamını Oku »

ADALET İŞLERİNİN DÜZENLENMESİ ve YÜBÜLTÜLMESİ

Peygamberimizin Hâkimler Hakkındaki Açıklaması ve Muhâkeme Usûlü : Peygamberimiz; Medine’de kendisine Müsümler, gayr-i Müslimler tarafından arz edilen her çeşit dâvaları ve münâzaalan adalet dâiresinde (Nisâ: 58-59) hail ve fasl etmekte idi Peygamberimiz, Kadılık ve Hâkimliğin, çok nâzik ve tehlikeli bir vazife olduğuna Eshâbmın dâimâ dikkatini çekerdi : «Üç kısım Kadı vardır : Bir kısmı, Cennettedir, iki kısmı da, Cehennemdedir ! ...

Devamını Oku »

Peygamberimizin Yaiş’e Süt Sağdırması:

Ehl-i Suffa’dan Yaiş b. Tahfetülgıfârî der M : «Peygamber (A.S.) bir gün, dişi bir deve ile geldi. (Bunu, kim sağar?) buyurdu. Bir adam, kalktı. (Ben!) dedi Peygamberimiz, ona : (İsmin nedir?) diye sordu. (Mürre = acı şey!) dedi Peygamberimiz, ona : (Otur!) buyurdu. Sonra, başka bir adam kalktı. Peygamberimiz, ona : (İsmin nedir?) diye sordu. (Cemre = ateş kor’u!) dedi ...

Devamını Oku »

Hurma Zekâtının Suffalılar İçin Mescide Getirtilip dağıtılması :

Peygamberimiz, hurmalık sahiplerine» hurmalarım ağaçlarından top-ladıklan zaman, hurmalarının sadakalarım Ehl-i Suffa için Mescide salkım hâlinde getirip asmalarım emrederdi (31). Çünki, Ehl-i Suffa, Müslümanların, yıldan yıla mallarının zekât ye sadakalarını verecekleri gerçek yoksullar zümresinden idüer (32) . Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmuşlardır : «Kapı kapı dolaşmayı âdet edinip verilen bir iki lokma veya hurma üe geri dönen, gerçekten yoksul değüdir. Gerçekten ...

Devamını Oku »

Kendileri Aç kalıp Bir Suffaliyi Doyuran Aile i

Medineli Müslümanların Ehl-i Suffa’ya karşı olan davranışları da, akıllara durgunluk verecek derecede idi. Açlıktan dermanı kesilen Suffâ Eshâbından birisi, bir gün, Peygamberimize gelip hâlim arzetti. Peygamberimiz de, onu, zevcelerine gönderdi Zevceleri : «Yanımızda sudan ‘başka bir şey yok!» dedüer. Bunun üzerine, Peygamberimiz, yanındaküere : «Kim, şu acı yemeğine ortak yapar, yâhut konuklar ?» dedi Ensâr’dan bir kişi, ayağa kalkıp : ...

Devamını Oku »

Suffa :

Kıble, Kâbe tarafına çevirilmeden önce, Mescidin şimal duvarında, hurma dallan ile bir gölgelik ve sundurma yapılmıştı ki, buna Suffa denilirdi (1). Suf falılar, Sayılan ve Meşgaleleri: Ehl-i Suffa; Medine’de kavim ve kabileleri, evleri barklan bulunmayan, Mescidin Suf fasında yatıp kalkan Sahâbüer (2) olup şu zatlar, Ehl-i Suffa’dan idiler : 1 — Yaiş b. Tahfe (3), 2 — Ebû Kırsâfe (Cendere), ...

Devamını Oku »

Huzeyfetülyemân’ın Kadılığı

Huzeyfetülyeman, en karışık, dolaşık meseleleri, dâvâları hal edecek derecede yetişen Eshâbdandı. Peygamberimiz, ona, Müslüm anlar arasındaki münâfıklarm isimleriyle Kıyâmete kadar zuhûr edecek fitne ve fesadlan haber vermiş ve bunları gizli tutmasını tavsiye etmişti (105). Hz. Ömer, ölen bir kimsenin cenâzesinde Huzeyfe’nin bulunmadığım görürse, kendisi de, bulunmazdı (106). Bir cemâat, kamıştan yapılmış bir ev üzerinde anlaşmazlığa düşerek Peygamberimize baş vurmuşlardı. Peygamberimiz, ...

Devamını Oku »

Ebû Ciihayfe Vehb-ül-Siivâî der ki :

Ali, bir gün, bize (Peygamberden sonra, bu ümmetin hayırlısı kimdir?) diye sordu. Bende : (YâEmİrvel-Mü’minîn! Şensin!) dedim. (Hayır! Bu ümmetin hayırlısı, Peygamberden sonra, Ebû Bekir’dir! Ebû Bekir’den sonra, Ömer’dir ! Bu ikisinden sonra da, üçüncüsüdür! İstesem, üçtincüsünü de, size haber verebilirim!) dedi, isim zfkr etmedi.» (110). Hz. Ali’nin : «Beni, Ebû Bekir’e ve Ömer’e üstün tutana iftirâ cezası olarak, dayak ...

Devamını Oku »

Hz. Ali’nin Yemen Kadılığı ve Kadılıktaki İhtisası :

Peygamberimiz, Hz.. Ali’yi genç yaşmda Kadı olarak Yemen’e göndereceği zaman, Hz. Ali : «Yâ Resûlallâh! Sen, beni Yemen kavmma gönderiyorsun. Onlar, bana dâvâlanm getirip halletmemi isteyecekler. Halbuki, benim, hâkimlik hakkında hiç bir bilgim yok. Nasü hüküm verileceğini bümiyor, o yaşlı insanlar karşısında vereceğim hükümlerde isâbet edememekten korkuyorum!» demişti. Peygamberimiz, eliyle onun göğsüne vurarak : «Allâh, senin kalbine doğruyu gösterecek, dilini ...

Devamını Oku »

PEYGAMBERİMİZİN SAHABÎLERİNİ YETİŞTİRMESİ

Allâhm Kitabında ve Peygamberinin Sünnetinde yerini bulamadığın, kalbini tırmalayan hususlarda tekrar tekrar düşün. Onların, Kitab ve Sünnetteki benzerlerini araştır, öğren. Sonra da, bulduğun benzerleriyle karşılaştırma yap. Karşılaştırmada, Allâh ve Resûlünü en çok hoşnud edecek olanım örnek tutmayı gâye edin! Doğruluğuna kanâat getirdiğin benzetmene göre hükmünü ver! Delü ve şâhid getirmek için mühlet isteyen Dâvâcıya mühlet ver. Zamânmda delü ve şâhidini ...

Devamını Oku »

hz ömer ve adaleti:

Hz. Ömer, Yahudînin haklı olduğunu görerek, lehinde hüküm verdi. Yahudî : «Vallâhi, sen, haklı bir hüküm verdin!» dedi. Hz. Ömer, ona tura ile vurarak : «Haklı olduğunu ne biliyorsun?» dedi. Yahudî : «Biz, kitaplarımızda gördük, bulduk ki : Bir kadı, haklı hüküm verirken, sağ yanında bir Melek, sol yanında da, bir Melek bulunur. Onu, hakdan ayrümadığı müddetçe, hakka yöneltir ve ...

Devamını Oku »

Yetiştirilen Müftülerden başarılı olanlar:

1) Hz. Ebû Bekir (86), .2) Hz. Ömer (87), 3) Hz. Osman, 4) Hz. Ali (88), 5) Übeyb- KâT>, 6) Muaz b. Cebel, 7) Zeyd b. Sâbit (89), 8) Abdullâh b. Mes’ud (90); 9) Abdurrabman b. Avf (91), 10) EbûMûsâl’ Eş’ari (92), . 11) Selmân-ı Fârisî, 12) Ebüdderdâ, 13) Ammâr b. Yâsir, 14) Huzeyfetülyemân (Muhibbüttaberî – Riyâdunnadra, c. 1, s. ...

Devamını Oku »