Çekoslovakya

Orta Avrupa’da eski devlet. Karayla kuşatılmış bir ülke
olan Çekoslovakya, kuzeyde Polonya, kuzeyde ve batıda
Almanya, doğuda Ukrayna, güneyde de Macaristan
ve Avusturya ile sınırlıydı.1918’de bağımsız bir devlet
olarak kurulan Çekoslovakya, İkinci Dünya Savaşı
öncesinde Almanya tarafından işgal edilip, daha sonra
da 1948’den 1989’a kadar Komünist hükümetler tarafından
yönetildi. Kasım 1989’da, Komünistler yönetimden
zorla uzaklaştırıldıktan sonra ülkenin Slovak kesimi
ile Çek kesimi arasındaki görüş ayrılıkları, ayrılma kararr
alınmasına yol açtı ve 1 Ocak 1993’te ülke Çek Cumhuriyeti
ile Slovak Cumhuriyeti’ne bölündü. (Bk. ÇEK
CUMHURİYETİ;İSLOVAK CUMHURİYETİ.)
YÜZEYŞEKİLLERİ VE DOĞAL KAYNAKLAR
Çekoslovakya’nın doğal yapısı ülkenin bir kesiminden
öbürüne önemli ölçüde değişikti. Ülkenin batı parçasını
oluşturan Bohemya ve Moravya (günümüzdeki Çek
Cumhuriyeti toprakları) Bohemya yükseltisinde (ya da
Bohemya yaylası) yeralıyor bu yükseltiyi kuzeyde Südetler
ile Erzgebirge (Kruşne Hory, Maden dağları), batıda
Bohemya Ormanı (Çesky leş) ve Şumaya dağları sınırlıyordu.
Morayva’nın doğusundaki Slovakya’ysa
Karnat dağlarında (Gerlach doruğunu 1 663 m) yayılıyordu.
Çekoslovakya topraklarının yaklaşık%17’si tarıma
elverişli değildi ve ancak % 8’inde yüksek verimli
tarım yapılabiliyordu.
Ülke, Tuna, Elbe (Labe) ve Oder (Odra) ırmakları ile
Elbe’nin kolları (Vltaya Moldau, Berunka, Obre ve Svaza)
veTuna’nın kolları(Morava, Vah, Hron ve İpel)tarafından
sulanmaktaydı.
İklim. Deniz ve kara iklimlerinin geçiş noktasında, nispeten
yumuşak bir bölgede yeralan Çekoslovakya topraklarında,
batıdan doğuya gidildikçe sert kara iklimi
ağır basıyor, sıcaklık ortalamaları ve yağışlar yükseltiye
bağlı olarak büyük ölçüde değişiyordu. Kışlar genellikle
soğuk geçiyor, sık sık don olayı görülüyordu. Yazlar oldukça
sıcak (en yüksek sıcaklık 27 °C dolayında) yıllık
yağış miktarı 450-1 030 mm arasında değişiyordu.Bitki örtüsü ve hayvan topluluğu. Bitki örtüsünde genel
olarak ladin ve köknargibi kozalaklı ağaçları ağır basıyor,
bu türler daha alçak alanlarda meşe, huş, kayın ve
ıhlamur gibi yaprağını döken ağaçlarla karışıyordu.
Hayvan topluluğu, karaca, tilki, sincap, sansar ve
misk sıçanı gibi türler (Slovakya’nın bazı uzak bölgelerinde
yaban domuzu) ve doğal parklarda koruma altına
alınmış geyik, ayı ve vaşak gibi türleri içeriyordu. Keklik,
güvercin, sülün, yaban kazı, karatavuk, kırlangıç ve leylek
en yaygın kuşlardı. Bol miktarda sazan alabalık, turnabalığı
ve tatlısu levreği bulunuyordu.
Doğal kaynaklar. Çekoslovakya doğal kaynaklar açısından
oldukça yoksul bir ülkeydi. Temel enerji kaynağını
oluşturan bitümlü kömür yatakları, hem işletilmeleri
pahalı, hem de yakıldığında hava kirliliğine yol açtığı
için bırakılmıştı. Enerji gereçlerinin çoğu ve imalat sanayisi
için gerekli hammaddeler, özellikle eski SSCB’denve öbür eski Doğu Bloku ülkelerinden getirtiliyordu.
TOPLUM YAPISI
Çok uluslu bir ülke olan Çekoslovakya’da İkinci Dünya
Savaşı’ndan sonra sınırlar yeniden çizilirken, Südetler
bölgesindeki Almanların ve çok sayıda Macar’ın sınır
dışında kalması etnik yapıyı basitleştirmişti. Nüfusun %
64’ünü oluşturan Çekler ve % 31’ini oluşturan Slovaklar
başlıca iki etnik topluluktu. Macarlar, Çingeneler,
Ukraynalılar, Polonyalılar ve Almanlar küçük azınlık
toplulukları oluşturuyorlardı. Çekçe ve Slovakça ülkenin
resmî dilleriydi. Ülkenin başkenti Prag’dı. Başlıca
kentleri Bratislava, Brno, Ostrava, Kosice ve Plzen’di.
Din. Komünist rejim döneminde dinin kaldırılmış olmasına
karşın, Çekler de Slovaklar da dinsel bağlılıklarını
korumuşlardır.
Eğitim ve sağlık. İkinci Dünya Savaşı öncesinde, Çekoslovakya’da
okuma-yazma oranı ve eğitim düzeyi, gelişmiş
Batı Avrupa devletlerininkine yaklaşmaktaydı. Komünist
rejim döneminde eğitim fırsatları artırılmışsa da,
eğitimin siyasal sonuçlara bağlanması, bütün düzeylerde
niteliğin düşmesine yol açtı. Komünist rejimin çökmesinden
ve ayrılmadan sonra, gerek Çek, gerek Slovak
cumhuriyetlerinde eğitim reformu çalışmalarına girişildi.
1948’de ücretsiz kılınan temel sağlık bakımı Çekoslovakya’da
yaygın bir alanda hizmet veriyordu; tıp personelinin
eğitimi de oldukça yüksek bir düzeydeydi.
Ancak, Batı tıp çevreleriyle 40 yıl boyunca her türlü
bağlantının kesilmiş olması, uzmanlık alanlarında tıbbi
etkinliklerin geri kalmasına neden olmuştu. Günümüzde
her iki cumhuriyette de, döviz sıkıntısı, Batı ürünleri
ve teknolojisinin getirtilmesini engellemekte ve aşağı
yukarı her dalda özelleştirmeye geçilmiş olmasına karşın,
sağlık hizmetlerinin büyük bölümü hükümetler tarafından
karşılanmaktadır.
EKONOMİ
Çekoslovakya’nın ekonomik gelişme düzeyi İkinci
Dünya Savaşı’ndan önce Orta Avrupa ve Doğu Avrupa’nın
en yüksek düzeylerinden biriyken, komünist dödönemin
özelliği olan sıkı bir merkeziyetçilik ve ekonomik
yaşama sürekli müdahale sonucunda, ekonomi geriledi.
Çek ve Slovak komünist önderler 1948’de iktira
gelir gelmez, Sovyet ekonomik uygulamalarını ve örgütlenme
yöntemlerini kopya ettiler. Ayrıca, 1945’ten
başlayarak üretim araçlarını devletleştirdiler tarımı kolektifleştirdiler
ve merkezi bir ekonomik planlama sistemi
kurdular. Öte yandan, ağır sanayiye, madenciliğe ve
imalat sanayisine Sovyet damgası vurarak, tarım ve hafif
sanayiyi önemsemediler. Tarım, tam anlamıyla kolektifleştirilmesine
karşın, bütün yeni yatırımların büyük bir
payını almaya başladığı için komünist rejimin son yıllarında
oldukça iyi bir gelişme gösterdi. İmalat sanayisi ve
öbür sanayi kollarıysa gerek teknoloji eskimesi, gerek
hammadde, enerji ve işgücü kaynaklarında görülen sıkıntı
nedeniyle çökmenin ¡eşiğine geldi. Ulaşım ağı
komünist yönetimin ilk yıllarında genişletilmişken, zaman
içinde yetersiz kaldı. Bu etmenler ve 1970 yıllarında
dünya ekonomisinde görülen yerel gerilemenin etkileri,
ekonomide hızlı bir gerilemeye yol açtı. Gerçi
Çekoslovakya’da, Polonya’daki kadar sert ekonomik
bunalımlar olmadı; ama 1970 yıllarının sonlarında ve
1980 yıllarında yaşama düzeyindeki gelişme durdu. Siyasal
yetkililer ekonomik reform gerektiğini açıkladılarsa
da, 1989’dan önce bu konuda pek az şey yapılabildi.
Komünist sonrası yönetim döneminde, Slovakya ile
Çek toprakları arasındaki ekonomik uçurum, Prag hükümetine
karşı Slovaklar’ın hoşnutsuzluğunu pompaladı:
Slovakya ülkenin daha yoksul ve daha az sanayileşmiş
kesimiydi; bütün çabalar silah (eski SSCB’ye satılıyordu)
yapımına yöneltilmişti.Eski SSCB’deki değişikliklerden
sonra bu ülkeye silah satışı durduğundan, Slovakya’da
işsizlik oranı büyük ölçüde artmıştır.
DEVLET YAPISI VE KURUMLAR
1948-Kasım 1989 arasında işbaşında kalan Çekoslovak
komünist yönetimi, siyasal kuruluşlarında ve uygulamalarında
Sovyet modelini örnek almıştı. Birkaç küçük
siyasal partinin varlığına izin verilmişse de, tek gerçek
siyasal güç Komünist Partisi’ydi. Partiyi denetimleri altında tutan kişiler, ülke yönetimini de ellerinde tutuyorlardı.
Yasama gücü ve adalet mekanizması da siyasal
amaçların hizmetine sokulmuştu. Bu düzene herhangi
bir muhalefet gizli polis tarafından engelleniyordu. Daha
önce varolan çıkar gruplarının ve zengin işadamları
derneklerinin yerini, parti tarafından denetlenen birleşik
kitle örgütleri almıştı. Eğitim, kültür, sanat, bilim etkinliklerinin
tümü, partinin denetimi altındaydı.
TARİH
Çekoslovakya’yı oluşturan topraklar, Birinci Dünya Savaşı’nın
sonuna kadar Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun
bir parçasıydı. Avusturya yönetimi altında
Bohemya ve Moravya (günümüzdeki Çek Cumhuriyeti
toprakları) imparatorluğun başlıca merkezleriyken, imparatorluğun
Macaristan kesimine bağlı olan Slovakya,
az gelişmiş bir tarım bölgesiydi. İki bölgenin siyasal koşulları
da farklıydı. Çek topraklarında uıusal bilincin gelişmesi
için koşullar Slovakya’ya oranla çok daha elverişliydi.
Gerçekten de, Çekler arasında ulusçuluk, daha
XVIII. yy’da yayılmaya başladı. Bu süreçte Almanca konuşan
soyluların da yardımlarıyla, filozoflar ve eğitimciler,
Çek ulusçuluğunu canlandırmak için Çek dilini ve
onurunu vurgulamaya yöneldiler. Bu çabalar XIX. yy’ın
son yarışında kitle hareketlerinin gelişmesi izledi. Avusturya
yönetiminden güçlükle de olsa almayı başardıkları
izinle siyasal yaşama sınırlı olarak katılma hakkını elde
eden Frantisek Polaky gibi Çek önderler, birçok ulusçu
örgüt kurdular. Bu örgütler, birçok yurtseverin toplum
yaşamına katılmasına fırsat sağladı. Öte yandan Slovakya’da,
Macar yönetimi çok daha katı davrandı; hattâ
Slovakları macarlaştırmak için girişimlerde bulunuldu.
Bu koşullar altında Slovakların örgütlenmeleri çok güç
olduğundan, Slovak ulusçuluğu kitleye dayalı bir hareket
olarak ancak 1918’den sonra ortaya çıktı.
İki dünya savaşı arasındaki dönemde, genç Çekoslovakya’da
demokrasi hızla gelişti. 1918’den sonra Orta
Avrupa’da kurulan bütün yeni devletler arasında yalnızca
Çekoslovakya, dış güçler tarafından son verilene
kadar demokrasiye dayalı bir rejim oluşturmayı başarabildi.
Demokrasinin yaşaması için koşulların bölgedeki
öbür ülkelerden elverişli olduğunu da yansıtıyordu:
Bölgesel sürtüşmelere karşın, ülkenin gelişme düzeyi,
komşu devletlere oranla çok daha yüksekti; toplumunbüyük çoğunluğu okuma yazma biliyordu; etnik topluluklar
arasındaki ilişkeler, öbür yeni ülkelere oranla çok
daha ılımlıydı. Bu koşullar altında cumhurbaşkanı Tomas
Masaryk’in yönetiminde Çek ve Slovak siyasetçileri,
oldukça ileri toplumsal ve ekonomik koşullar yaratmayı
başardılar. Ne var ki çok geçmeden, Südetler bölgesinde
toplanmış büyük Alman azınlığın hoşnutsuzluğu,
Çekoslovak devletinin, 1938’deki Münih Konferansından
sonra Nazi Almanyası tarafından yıkılmasına
yol açan bahaneyi oluşturdu. Bu arada daha kalabalık
olan Çeklerin yönetimde ağırlığı ellerinde tutmuş olmalarının
Slovaklarda j uyandırdığı öfke de, İkinci Dünya
Savaşı yaklaşırken Çekoslovakya’yı zayıflatan nedenlerden
biri oldu. Slovakların tçoğu, aşırı ulusçu akımı ve
1939’da Hitler’in koruması altında kurulan kukla Slovak
devletini desteklediler.
İkinci Dünya Savaşı’nın Almanya’nın yenilgisiyle sonuçlanmasının
ardından, Çekoslovakya, SSCB’ye bağlanan
Rutenya (Karpat-Ukrayna toprakları) dışında,
1938 öncesindeki sınırları çerçevesinde yeniden kuruldu.
Alman işgali sırasında (sürgünde bulunduğu Londra’dan
Çekoslovak kurtuluş hareketini yönetmiş olan
savaş öncesinin cumhurbaşkanı Edvard Beneş, yeniden
cumhurbaşkanlığını üstlendi. Ne var ki, Sovyet
desteği sayesinde Şubat 1948’de iktidarı ele geçirmeyi
başaran komünistler, ülkeyi SSCB’nin bir uydusuna dönüştürdüler.
Çekoslovakya’nın komünist bir ülkeye dönüşmesi,
Avrupa’da soğuk savaşın gelişmesine katkıda
bulunan başlıca etmenlerden biri oldu.
Klement Gottwald, Antonin Zapotocky ve Rudolf
Slansky başkanlığındaki yeni rejim, ekonomiyi sovyetleştirdi
ve Katolik kilisesiyle amansız bir savaşıma girişti.
Bu arada 1952’de Gottwald’in başlattığı bir temizlik hareketi
sonucunda, Slansky ve parti yöneticilerinden
10’u idam edildi. Zapotocky’nin de ölümüyle (1957)
“Prag baharı”na kadar (1968), bütün yetkiler Antonin
Novotny’nin elinde toplandı.
1960 yıllarının sonuna doğru Alexander Dubçek, aydınlar
ve parti ileri gelenlerin çoğu, bu sistemi sonradan
“Prag baharı” diye adlandırılacak “güleryüzlü bir sosyalizm’^
dönüştürmeye çalıştılar. Ne var ki, bu reform hareketinin
kendi ülkelerine de sıçrayacağından korkan
SSCB ve müttefikleri, 21 Ağustos 1968’de, VarşovaPaktı kuvvetleriyle Çekoslovakya’yı istila ederek, Dubçek’i
devirdiler; yerine Gustav Huşak’ı geçirdiler. O tarihten
başlayarak Çekoslovakya, yaklaşık 20 yıl sürecek
siyasal bir yalnızlığa itilmiş oldu. Bu yalnızlık çemberi
ancak, “77 Bildirisi” adlı muhalif topluluğun yeraltı etkinlikleri
sonucu kırıldı.
1989’da Çekoslovakya, Sovyet devlet başkanı Mihail
Gorbaçov’un yürürlüğe koymuş olduğu liberal siyasetlerin
yarattığı yeni olanaklardan yararlanmayı bilen
son orta Avrupa ülkelerinden biri oldu. 17 Kasım
1989’da öğrenciler tarafından, komşu Polonya ve Macaristan
örneklerinden esinlenen kitle protestoları başlatıldı
ve toplumun öbür kesimlerine de hızla yayıldı.
“Sivil Forum” adıyla, yeni bir örgüt şemsiyesi altında
toplanan muhalefet önderleri, Milos Jakes başkanlığındaki
Komünist hükümeti istifa etmek zorunda bıraktılar
(24 Kasım). Ünlü edebiyatçı ve “muhalif” Vaclav Havel’in
laralık son a nda ülkenin cumhurbaşkanlığına seçilmesi,
Çekoslc ‘.ya’nın kansız “Kadife Devrimi”ni
tamamladı. Sivil Forum hükümeti, göreve gelmesinin
ilk yılı boyunca demokrasinin yeniden işbaşına dönmesinin
yarattığı coşkunun keyfini çıkardıysa da, 1991’de
Slovakya’da bir avrılıkçı hareket filizlenmeye başladı.
Haziran 1992’de vaoılan seçimlerde, Çek ve Slovak
Federal Cumhuriyeti’ni oluşturanÇek Cumhuriyetinde
Vaclav Klaus’un, Slovak Cumhuriyetinde de Vladimir
Meçiar’ın başbakanlığa gelmelerinden sonra, her iki
başbakan da, Çekoslovakya’nın bölünmesinden yana
bir tutum izlediler. Vaclav Havel Temmuz 1992’de federasyon
cumhurbaşkanlığından ayrılırken (ülkenin
bölünmesinden sonra, 26 Ocak 1993’te Çek Cumhuriyetinin
cumhurbaşkanlığına seçildi), Klaus ve Meçiar
en geç yıl sonuna kadar iki cumhuriyetin ayrılmasını öngören
bir plan üstünde anlaştılar

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*