Ceza ve Mükafat

Çocuk terbiyesinde ceza ve
mükâfat önemli bir faktör sayılırsa da, iyi ve ideâl annebaba
için başvurulması gereken bir terbiye vasıtası
olmaması icab eder. Çünkü çocuk anne-babayı örnek
tutarak büyüdüğünden, onları taklid etmekle zaten terbiyeli
büyüyor demekdir. Bu usul daha ziyade kötü
yetişen ve problemleri olan çocuklarda uygulanır.
Mamafih, küçük süt çocuklarında arzu edilen veya edilmeyen
bir hareketinden sonra derhal yapılırsa faydalıdır.
Çünkü çocuk ceza ve m ükâfatın ne demek olduğunu
öğrenir. İyi alışkanlıkları mükâfatla kökleştirilir. Kötü
alışkanlıkları ceza ile giderilebilir.
Bugünkü pedagojik esaslara göre dayak bir terbiye
sayılmamaktadır. Oyun ve okul çağlarındaki çocuklara
yerinde ve zamanında aşırı olmamak şartıyla tatbik edilirse
tesirli bir ceza ve terbiye vasıtasıdır.
Küçük süt çocuklarında ceza, anne-babanın sert
mimikleri ve onunla ilgilenmemesidir. Yani süt çocuklarına
daha ağır ceza verilmemeli, bilhassa dayak
atılmamalıdır.
Büyük çocuklara ceza, yaşına uygun olmak ve çok
dikkatle tatbik edilmelidi. Ceza kalb kmcı olmamalı,
kimsenin önünde yapılmamalı, cezadan sonra ilgilenmemeli,
bilhassa sevilip öpülmemeli, araya şefaatçi girmemeli,
sözde kalmamalı yani derhal uygulanmalıdır.
Anlatildığına göre Sultan İkinci Murad’ın oğlu
Fatih Sultan Mehmed Han şehzadeliğinde Manisa’da
vali idi. Babası bu şehzadenin yetişmesi için b irçok âlim
gönderdiyse de, şehzade Mehmed yaratılış icabı zeki ve
celalli olduğundan, dersten kaçınır ve hiçbir muallim
onu zabt edemezdi. Doğru dürüst eğitilemiyordu.
Hatta Kur’an-ı Kerimi bile hatm etmemişti. Sultan
İkinci Murad heybetli ve hiddetli bir muallim olan
Molla G ürâni’yi bu vazifeye tayin etti ve emrini dinlemediğinde
dövmesi için de bir sopa verdi. Hocaya: oğlu
emrini dinlemediği zaman hem kendisini hem de şehzadeyi
sopa ile korkutmasını ve kovalamasını, dövmesini
emretti. Molla Gürani elinde sopa ile derse girdi ve
“Baban beni seni yetiştirmek için gönderdi; emrime
uymadığın takdirde seni bu sopayla dövmem için bana
emir verdi” dedi. Şehzade Mehmed Han bu söze güldü.
Bunun üzerine Molla Gürani hemen oracıkta onu döveceği
sırada, babası da geldi. Babasını da kovaladı. Şehzade
korktu ve kısa zamanda Kur’an-ı Kerim’i hatm etti
ve nice ilimler öğrendi.
Mükâfat da bir terbiyesi vasıtası olabilir. Fakat
daha çok dikkat isteyen bir husustur. Her şeyden önce
çocuk iyice bilmeli ve inanmalıdır ki, dürüst, mert, çalışkan,
fedâkar ve namuslu olmak, daha doğrusu iyi
ahlâklı olmak üstünlük değil, insanların en tabii halidir.
Ayrıca yine bilmelidir ki, çalışmak, sorumlu olduğu bir
işi yapmak, sınıf geçmekde, en tabii bir ödevdir.
Mükâfat ancak üstün bir başarıdan sonra verilmelidir.
Yoksa her iyi, güzel hareketten, basit başarılardan
sonra mükâfata alışmış ve karşılık bekleyen çocukta
sorumluluk hissi belirmez veya gelişmez, ayrıca menfaatçı
kimse olur.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*