ÇİNİLİ KÖŞK; İstanbul’un Saraybumu’nda Topkapı
Sarayı çevresi içinde, Arkeoloji Müzesi karşısında
bulunan Fâtih devrinden kalan önemli bir yapı.
Sırça Köşk, Sırça Saray olarak da tanınan, 1473
yılında yapılmış olan bu köşk, köşegenvâri plânlı, eyvanlı,
hareketli örtü sistemine sâhip bulunan bir yapıdır.
Yapıdaki zengin çini ile bezemeler, Fâtih devrinde
bu işe verilen önemi göstermektedir.
Şüphesiz Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı devrinde
yapılan bütün köşk ve sarayların hepsi bu sınırlar
içinde kalmıyor. Yıkılmış olanların dışmda, belirli
bir oranda varlıklarını koruyan örnekler de bulunmaktadır. Özellikle Alanya ve çevresinde karşımıza
çıkan köşkler bu durumu isbatlamaktadır.
Dursun Bey, Çinili köşk için; “Tavr-ı Ekâsire üzre
bir sırça sarây-ı can- feza…” târifini kullanmıştır;
yâni, Kisrâlar tarzına uygun bir sırçalı, çinili saraydır,
der. Kisrâ Tarzı tâbirinden herhâlde Bağdat yakınında
Selman Pâk’ta olan adıyla sanıyla Tâk-ı
Kisrâ’yı kasdetmiş olsa gerektir. Kisrâ adı da Sâsânilere
kadar olan İran hükümdarlanna verilir. Onların
yapıları içinde tonozlu, eyvanlı olan yalnız bu olduğundan,
mevzûbahis ettiği odur. Tâk-ı Kisrâ pek
kocaman büyük tonozlu, çok katlı bir saraydır.
Çinili Köşkte de eyvan vardır. Fakat insan ölçüsünden
az derin ve zariftir. Köşkün dört iç eyvanı
ve bunları birleştiren tek bir kubbesi, köşelerde
dört, mihverde bir olmak üzere beş odası vardır.
Odaların geride olan ikisi daha basit tutumlu, hizmete
mahsus yerlerdir. Birisinde bodruma inen merdiven
vardır. Asıl odalar önde olan üç tânedir. Bunlar
birbirinden çok başka renk ve şekillerde, bir kısmı
yaldızlı hârikulâde çinilerle kaplıdır. Orta odanın
kubbesinin ve köşeliklerinin alçı tezyinâtı emsalsizdir.
Binâ Eski Eser Müzesi yapıldığı zaman ara duvar
sökülmüş, iki taraf birleşmiştir. Son tâmirde bu
duvar ihyâ edilmiş olmakla berâber, dış eyvanı örten
camekân yerinde bırakılmıştır. Bütün eyvanlar gibi,
açıkta olanlar da çini kaplıdır.
Bodrumun yalnız Gülhâne Parkı tarafı açıktır.
Üç tarafı toprağa gömülüdür. Bu sebeple üç tarafa
boş dehlizler yapılarak su ve rutûbete karşı odalar
muhâfaza altına alınmışdır. Köşkün giriş cephesinde
dar bir ara katı çıkarılmıştır. Binânın üstü aslında
taraçadır. İçlerde olduğu gibi, revak cephesi ve eyvan,
nefis çinilerle kaplıdır. Bu kısmın çinileri daha
ziyâde kesme mozayiktir; içdekiler levha hâlindedir.
Çinili Köşk tam bir zevk ve safâ mekânı olup,
dört evyanlı Türk plânında, nev’i şahsına münhasır
bir yapıdır. Noksansız bir Osmanlı Türk zevkini
temsil eder. İleride İran’ın Safevî köşklerinde misâl
teşkil etmiş ve çini kaplamada da mozayik
usûlünün tatbik edildiği son binâ bu olmuştur.
ÇİNİLİ KÖŞK
04
Kas