Claudius


Notice: Undefined index: tie_hide_meta in /var/www/vhosts/saglikdogasi.com/public_html/wp-content/themes/teknolojihaber2/includes/post-meta.php on line 3

Claudius, tam adı t ib e r iu s c la u d iu s c a e –
SAR AUGUSTUS GERMANICUS, aSll a d i TIBERIUS
CLAUDIUS NERO GERMANICUS (d . İÖ 1 A ğ u S –
tos 10, Lugdunum [Lyon], Galya – ö. İS 13
Ekim 54), IS 41-54 arasında Roma imparatoru.
İmparatorluğun egemenlik alanını
Kuzey Afrika’ya kadar yaymış ve Britanya’
yı bir Roma eyaleti haline getirmiştir.
Gençliği. Tanınmış ve parlak bir Romalı
komutan olan Nero Claudius Drusus’la
Antonia’nın oğlu, İmparator Tiberius’un
yeğeni ve İmparator Augustus’un karısı
Livia Drusilla’nm torunuydu. Sağlığının
bozukluğu, itici görünüşü, hantallığı ve
kabalığı yüzünden toplum yaşamının dışında
kaldı. İmparatorluk ailesince bir yük
olarak görüldüğünden uzun yıllar özel çalışmaları
ve eğlenceleriyle başbaşa bırakıldı.
Tarihe karşı eğilimini fark eden tarihçi Titus
Livius’un özendirmesiyle, bu alanda araştırmalara
koyuldu’. Triumvira’mn (Üçler Meclisi)
idam ettirdiği cumhuriyetçi siyaset adamı
ve hatip Marcus Tullius Cicero’yu savunan
bir kitapçık kaleme aldı. Roma Cumhuriyeti’nin
son yıllarındaki iç savaşlar hakkında
özgürce konuşmanın güç olduğunu
Claudius, Priverno yakınlarında bulunmuş
bir büstten ayrıntı, Vatikan Müzeleri
Afinari-Art Resource/EB Inc.
görünce Augustus’un iktidara geçişiyle başlayan
bir tarih yazmaya başladı. Hepsi Eski
Yunanca olmak üzere Etrüsk tarihi üzerine
20 ve Kartaca tarihi üzerine 8 kitap, «bir
otobiyografi, Roma alfabesini tarihsel bakımdan
ele alan ve yazım reformuna ilişkin
öneriler içeren bir kitapçık^yazdı. Düşkün
olduğu zar oyunu üzerine de yazdı. Yapıtlarının
hiçbiri günümüzç ulaşmadığından,
bunların tşm bir değerlendirmesini yapmak
olanaksızdır. Bununla birlikte Etrüsk kökenli
ilk karısı Plautia Urgulanilla ve onun
ailesi aracılığıyla Etrüsk efsanelerini yakından
bildiği ve Etrüsk tarihini özgün kaynaklara
dayandırdığı sanılmaktadır. Urgulanilla’dan
boşandıktan sonra sırasıyla Aelia
Paetina ve Valeria Messalina ile evlendi. İlk
üç karısından beş çocuğu oldu; bunlardan
Drusus ve Claudia imparator olmasından
önce öldüler. Gençliğinde çeşitli dinsel
makamlara getirilmekle birlikte, ancak büyük
kardeşinin oğlu Gaius’un (Caligula)
imparatorluğu sırasında (İS 37-41) konsül
olabildi.
İmparatorluk dönemi. Gaius’un 24 Ocak
41’de öldürülmesinden sonra korkuya kapılarak
sarayda saklanan Claudius, kendisini
hırlan Cohors Praetoria (Muhafız Alayı)
askerlerince ertesj gün imparator ilan edildi.
Aile gelenekleri ve eski düzene hayranlığı
nedeniyle senato aristokrasisine sempati
duymasına karşın, gerçek gücünü askerler
ile saray görevlilerinden alıyordu. Ayrıca
azat edilmiş köleler ve yabancılarla geçmişten
kalma sıkı dostlukları var d;. Bu yüzden
senato ilk başta kendisine karşı kuşkucu bir
tutum takındı. 42’de birçok senatör Dalmaçya
valisinin felaketle sonuçlanan ayaklanmasını
destekledi. Sonraki yıllarda da
Claudius’u ortadan kaldırmaya yönelik girişimlere
bazı senatörlerin ve soyluların adı
karıştı. Claudius, Senato’nun saygınlığını
korumasına, Makedonya ve Akhaia’nın yönetimini
yeniden Senato’ya bırakmasına ve
soylulara yeni fırsatlar tanımasına karşın,
kendisine karşı olan senatör ve soyluları
acımasızca bastırdı. Orduyla yakın ilişkilerini
sürdürmeye önem verdi.
Claudius’un Britanya’yı istila kararı almasının
(43) ve seferin doruk noktasında
Thames Irmağının aşılmasına ve Camulodunufn’un
(Colchester) ele geçirilmesine
doğrudan’ komuta etmesinin temelinde halkın
sevgisini ve ün kazanma amacı yatıyordu.
Ama Druid rahiplerinin Galya’daki
iıüfuzunu kırma isteği ve imparatorluk sınırlarını
genişletme eğilimi de seferi hazırlayan
önemli etkenlerdi. Camulodunum’da eski
askerlerden bir koloni oluşturan Claudius
eyaletin sınırlarını korumak üzere çeşitli
bağımlı (client) krallıklar kurdu. Ama bu
düzenleme İken kralı Prasutagus’un 47’deki
ayaklanması ve ardından karısı Boudicca’
nın (Boadicea) kışkırttığı genel ayaklanma
gibi sorunlara yol açtı.
Kuzey Afrika’da da yeni seferlere girişen
Claudius, Mauretania’yı ilhak ederek (41-
42), burayı doğuda Ceasiriensis, batıda
Tingitana olmak üzere iki eyalete böldü.
Küçük Asya’da (Anadolu) Lykia’yı (43) ve
Trakya’yı (46) imparatorluğa kattı. I. Herodes
Agrippa’nın topraklarını genişletmesine
yardımcı olduysa da, onun ölümünden (44)
sonra Yahuda’yı bir Roma eyaletine dönüştürdü.
49’da Iturea’yı (Filistin’in kuzeydoğusu)
Suriye eyaletine bağladı. İmparatorluğu
Germenler ve Partlarla büyük savaşlara
sokmamaya özen gösterdi.
Kamu yönetimi alanında köklü önlemlere
başvuran Claudius, yargı sistemini ayrıntılı
bir biçimde düzeltti. Roma yurttaşlığını
sınırlı ölçüler içinde eyaletlere de yayma
yoluna gitti. Bazı yabancı topluluklara municipium
(belediye) hakkı tanıdı. Kentleşmeyi
destekleyerek yeni koloniler kurdurdu.
Dinsel alanda geleneklere bağlı kalarak,
eski dinsel törenleri canlandırdı, 47’de
Roma’nm kuruluşunun 800. yıldönümü anısına
Ludi Saeculares(’ ) şenliğini düzenledi.
49’da yalnızca Roma tanrılarına tapınmanın
serbest olduğu ve yöneticilerin askeri yetkiler
taşımadığı Roma sınırlarinı (pomerium)
genişletti. Kâhinleri korudu ve Frigya tanrısı
Attis’e tapınma kültünü Romalılaştırdı.
Bazı kaynaklara ’göre Roma’da kısa bir
dönem Yahudilere karşı baskılara girişmekle
birlikte, genelde Yahudilerin öteden beri
yararlandığı hak ve ayrıcalıkları tanıdı.
Kendisine’ kutsal sıfatlar takılmasından hoşlanmamasına
karşın, dönemin geçerli anlayı’şına
uyarak Camulodunum’da adına bir
tapınak yaptırdı. Bu arada Roma’ya tahıl
sevkiyatınm yeniden düzenlenmesi ve Ostia’da
daha sonra İmparator Traianus’un
genişlettiği yeni bir limanın yaptırılması gibi
bayındırlık işleriyle de uğraştı.
Claudius izlediği politikalarla imparatorun
hazine ve eyalet yönetimleri üzerindeki
denetimi artırdı ve Senato’ya bağlı eyaletlerde
kendi atadığı valilere mali işleri yönetme
yetkisi verdi. Yönetime bağlı kuruluşları
denetlemek amacıyla çeşitli onur payeleri
verdiği azat edilmiş kölelerden bir tür
kabine oluşturdu. Günümüze kalmış bazı
resmî belgeler, Claudius’un bazı insancıl
öğeler taşımakla birlikte bildiğinden şaşmayan
ve engel tanımayan despotik bir yönetim
anlayışıyla davrandığını orfaya koymaktadır.
Ayrıca ne istediğini bilen ve Roma
geleneklerinin gücünü kavrayan bir kişi
olduğu da anlaşılmaktadır.
Claudius, kendisine karşı açıkça tertiplere
girişen ve Tacitus’a göre âşığı Gaius Silius’la
herkesin önünde bir evlilik töreni düzenleyen
Messalina’yı 48’de boşadıktan sonra
yeğeni Agrippina’yla evlendi. Bu evlilik
Roma yasalarına aykırı olduğundan, bu
yasayı değiştirdi. Agrippina’nın iktidar tutkusunu
tatmin etmek için, onun oğlu Lucius
Domitius Ahenobarbus’u (sonradan İmparator
Neron) evlat edinerek öz oğlu Britannicus’u
imparatorluk hakkından yoksun
bıraktı. Kendisine karşı olan saray görevlilerini
çeşitli yollarla saf dışı bırakan Agrippina,
Romalı tarihçilerin ortak kanısına
göre, sonunda Claudius’u da zehirledi. Olayın
ayrıntılarına ilişkin değişik anlatımlar
olmakla birlikte, en yaygın görüş mantarla
zehirlendiği yolundadır.
Claudius tahta çıktığında sürgüne gönderilen,
ama Agrippina’nm isteğiyle Neron’u
eğitmek üzere geri çağrılan Lucius Annaeus
Seneca’nın Claudius’u ve onun tanrılaştınlmasını
alaya almak için yazdığı Apocolocyntosis
divi Claudii (Tanrısal Claudius’un
Ahmaklaştırılması), sonraki Romalı tarihçilerin
de Claudius’un olumsuz yanlarım öne
çıkarmasına örnek olmuştur. Bu yapıt onun
fiziksel görünüşünü ve kekemeliğim gülünçleştirir
ve onu keyfi kararlarla yakınlarını
ve görevlileri öldürten bir kişi olarak
kötüler.
Tacitus, Suetonius ve Dio Cassius gibi
tarihçiler de hatalarını kişiliğindeki zayıflıklara,
karılarının ve azat edilmiş kölelerin
etkilerine bağlarlar. Çıkarları zedelenen üst
sınıfların Claudius’a beslediği düşmanlığı
yansıtan bu geleneksel görüşün tek yanlı
olduğu, bu dönemden kalma belgelerden ve
Claudius’un yönetim işlerini yürütmede
gösterdiği beceri ve çalışkanlıktan kolayca
anlaşılmaktadır. Claudius’a ilişkin modern
başvuru kaynakları arasında Arnaldo Momigliano’nun
L ’opera dell’imperatore Claudio
(1932; Claudius ve Başardığı İşler),
Vincent M. Scramuzza’mn The Emperor
Claudius (1940) sayılabilir. Robert Graves’
in I, Claudius (1934; Ben Claudius, 1986) ve
Claudius, the God, and His Wife, Messalina
(1934; Tanrı Claudius ve Kansi Messalina)
romanları büyük ölçüde eski tarihçilerin
anlatımlarına dayanmaktadır.

Rate this post

Notice: Undefined index: tie_hide_share in /var/www/vhosts/saglikdogasi.com/public_html/wp-content/themes/teknolojihaber2/single.php on line 65
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*