yaşta
doğayla ilgilenen John Constable, bir kır gezisi sırasında,
dostu değirmenci Dunthorne’u örnek alarak
manzaralar yapmaya başladı. 1795’te Londra’ya giderek,
çağın en büyük sanat koruyucularından Sir George
Beaumont’un yardımıyla Claude Lorrain, Cozens ve
Girtin gibi sanatçılardan ders aldı. 1824’te Paris yıllık
sergisinde Saman Arabası adlı tablosuyla büyük ün kazandı.
Yaşamının son yıllarına kadar gökyüzünü, ağaçları,
ışığın ve rüzgârın etkilerini gözlemeyi bırakmadı ve
arı renkleri yanyana getirerek doğayı canlandırma tekniğiyle,
izlenimciliğin öncüleri arasında yeraldı. Titiz bir
gerçekçilik ve coşkun bir romantizmi bağdaştırdığı tablolarıyla,
ölümsüz yapıtlar ortaya koydu: Salisbury Katedralinin
Görünüşü (1823, Victoria and Albert Museum),
Buğday Tarlası (1826, National Gallery), vb.1829’da Krallık Akademisi’ne üye seçildi.
