Câhiliye devrinde bugüne «el-arûbe» denirdi. Sonradan toplamak veya içinde toplanılan mânasında «el-Cumua» ve «elcura’a» denmiştir. Bu isimin takılmasını Ka’b b. Luey veya Ku- say zamanına kadar götürenler vardır. Rivayete göre bu iki zat halkı mezkûr günde toplar, hareme saygı göstermelerini söyler, öğüt verir ve yakında içlerinden bir peygamber geleceğini bildirirmişler. Daha kuvvetli olan iki rivayete göre Hz. Âdem’in hilkatinin bugün toparlanması veya halkın namaz için toparlanmaları sebebiyle bu isim takılmıştır. Tabarânî’nin bir rivayetine göre cuma namazı hicretten önce farz kılınmış olmakla beraber müşriklerin baskısı yüzünden Mekke’de kıhnamamıştır. Sahabeden bir kısmı hicret edince Hz. Peygamber, onların da arzularını gözönüne alarak kılmalarını emretmiş ve on numaralı hadiste zikredilen yerde Es’ad b. Zürâre tarafından ilk cuma kıldınlmıştır. Kendisi hicret esnasında Küba’ya gelince burada pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe günleri kalmış, en yakınlarıyla beraber bizzat çalışarak Kubâ mescidini yapmışlardır. Bu İslâm’ın ilk mescididir. Sonra cuma günü yola çıkmışlar, cuma namazı vaktinde Medine’ye bağlı bulunan Sâlim b. Avf yurduna gelmişler ve Rânûnâ vadisindeki namazgahta ilk cumayı kıldırmışlardır. Bu, kendilerinin kıldırdığı ilk cumadır. Bu tatbikata bakarak cuma namazının, hicretin ilk yılında farz kılındığı ifade edilmiştir.
Cuma’nm Tarihçesi
31
Ağu