Aim. Berg (m). Fr. Montagrıe (Mont) (m), İng.
Mountain (Mount). Çevresine göre çok yüksek olan yer- *■
yüzü şekli. Her yüksek yeryüzü şekli dağ olmaz. “Tepe”
ismi verilen yeryüzü şekli ile dağ arasındaki fark, kapladığı
sahanın büyüklüğü ile yüksekliğidir. Dağlar tepelere
göre daha geniş saha kaplar ve yükseklikleri tepelerden?
çok fazladır. Tabanının genişliği ve yüksekliğinin çok *
fazla olmasına rağmen tepesi düz olan yerler dağ niteliği
taşımaz. Böyle yükseltilere “Yayla” adı verilir. Bir yükseltinin
(engebenin) dağ olabilmesi için, tabanının geniş
v t yüksekliğinin fazla olmasının yanında tabanı üzerine
oturtulmuş bir koni şeklinde tepesinin çok dar bir
yüzeye sahip olması gerekir.
Dağlar tek tek engebeler halinde olabildikleri gibi ,
yanyana sıralanmış şekilde de bulunurlar. Birbirinin
devamı şeklinde uzanan dağlara sıradağlar denir. Dağların
çok olduğu, sarp ve dik yamaçların sık sık rastlandığı
aralarında yüksek yaylaların bulunduğu geniş
bölgelere “ Dağlık Bölge” ismi verilir. Dağların deniz
seviyesinden olan yüksekliklerine “ Dağın mutlak (salt)
yüksekliği” , eteklerinden itibaren doruğa kadar olan
yüksekliklerine ise “ Dağın nisbî (bağıl) yüksekliği”
denir.
Dağlar hakkında araştırma yapan bilim dalma
“Orografya” adı verilir. 19. asır ortalarında gelişmeye
başlayan orografya, dağları dış görünüşleri bakımından
inceler. İç bünyelerini inceleyen bilim dalı ise jeolojidir.
Dağların dış görünüşleri itibariyle incelenmesi iki yönde
olur: a)-Biçimleri (görünüşleri) b ak ım ın d an , bMeydana geliş şekilleri bakımından.
Görünüş bakımından, alçak, orta yükseklikte, yüksek,
tek dağlar, sıra dağlar, geçitli, geçitsiz dağlar, dilinmiş,
yıldız şeklinde uzanışlı (bir noktadan her yöne
doğru dağ kollarının açılarak uzanışı), kuş tüyü uzanışlı
(Kuş tüyü veya yaprak damarları gibi uzanan) ve ızgarauzanışlı dağlar şeklinde isimler alırlar.Meydana geliş şekilleri bakımından dağları incelerken
de genel olarak ikiye ayrılır: 1)-Meydana geliş
zamanlarına göre, 2)-Meydana geliş hadiselerine göre.
Meydana geliş zamanlarına göre genç .ve eski dağlar
olarak ayrılır. Sarp, keskin çizgiler taşıyan dağlar, uzun
zaman dı? tesirlere maruz kalmadığı için yakın bir geçmişe
sahiptir. Yumuşak çizgiler taşıyan bir dağın erozyona
uğradığı yani çok eski zamanlarda meydana
geldiği anlaşılır. Bu tarifler genel olup, bazı özel durumlardabunların tersi olduğu da görülür.Dağlar genellikle kırılmalar, kıvrılmalar veya y anardağ
püskürmelerinden meydana gelmiştir. Bu sebepten
kırık dağlar, kıvrım dağlar ve yanardağ isimleri de verilir.
Yerkabuğunun iyice sertleşip, kırılgan bir özellik
almış bulunan bölümlerinin çeşitli yer hareketleri
sonucu kırılarak (fay kaymaları bu şekildeki bir harekettir)
meydana gelen dağlara kırık dağlar denir. Yurdumuzda
Batı Anadolu’daki bazı dağlar ve Orta
Avrupa ile Orta Asya’nın bazı dağları kırık dağlardır.
Yerleşmiş eski yığınlar kuşağının aralardaki oynak ve
kıvrılabilen bölümlerinin yan taraflarda meydana gelen
sıkıştırma gibi hareketler neticesinde sıkışma ve kıvrılmalarından
meydana gelen dağlar kıvrım dağları ismini
alır. Yeryüzünde genellikle birbirine paralel olan sıradağlar
kıvrım dağlarıdır. Türkiye’de kuzey ve güneydeki
sıradağlar, Avrupa’da Pireneler’den Asya’da
Himalaya dağlarına kadar olan dağ silsilesi ve Amerika
kıtasının batısını bir uçtan diğer uca kateden sıradağlar
kıvrım dağlarıdır. Yerkabuğunun zayıf, dayanıksız yerlerinin
yer merkezindeki lavların püskürmesi neticesinde
meydana gelen, yapısı, yüksekliği ve biçimi
püskürme olaylarına bağlı olan dağlar volkan dağları
veya yanardağ ismini alırlar. Yurdumuzdaki Ağrı,Süphan,
Erciyes, Nemrut, Karadağ, Karacadağ birer yanardağdır
DAĞ,
13
Eyl