(d. 7 Aralık 1894, Philadelphia
– ö. 24 Haziran 1964, New York kenti),
sıradan kentsel görüntüleri işlediği kendine
özgü kübist resimleriyle, Pop sanatçıların1960’larda reklam sanatını kullanmalarına
öncülük eden ABD’li soyut ressam.
Davis’in büyüdüğü ortamda sanat günlük
yaşamın bir parçasıydı. Babası bir Philadelphia
gazetesinde grafik sanatçısı ve sanat
yönetmeniydi; burada daha sonra ABD
resim sanatında Ashcan Okulu üyeleri olarak
ün kazanan William Glackens, George
Lüks, John Sloan ve Everett Shinn ile
birlikte çalışıyordu. Ailesinin desteğiyle 16
yaşında liseden ayrılarak Robert Henry’nin
yanında resim çalışmak üzere New York
kentine gitti. Önceleri Sekizler adıyla bilinen
Ashcan Okulu’nun önderi Robert
Henry, öğrencilerine sıradan sokak sahnelerini
betimlemelerini öneriyordu.
Davis, 1913’te ünlü Armory Show’da beş
suluboyasını sergileyebilecek kadar yetkinleşmişti.
Öncü Avrupa sanatının ABD’deki
ilk büyük gösterimi olan bu sergi sanatçının
meslek yaşamında bir dönüm noktası oldu.
Bundan sonraki birkaç yıl boyunca yeni
Avrupa resminin kompozisyon düzeni ile
iki boyutlu resim mekânı üzerine çalıştı;
rengin gerçekçi değeri yerine anlatımcı
değerini kullanmaya yöneldi. O sıralarda
yeni gelişmekte olan kolaj tekniğini denedi.
“Lucky Strike” (1921, Modern Sanat Müzesi,
New York) adlı resminde olduğu gibi,
bazen kendi kolajlarının resmini yaparak
olağan süreci farklılaştırdı; yanılsamacılıktan
tümüyle arınmış üslubunun doruğuna
1927-30 arasında “Yumurta Çırpıcısı” dizisiyle
ulaştı.
1928’de Fransa’ya giden Davis, bir yıl
boyunca Paris sokak sahnelerinin oldukça
gerçekçi resimlerini yaptı. 1929 Büyük Bunalımı
sırasında döndüğü ABD’de düz renkligeometrik alanların ritmik etkileşimleri
ile çizgisel perspektif içinde net bir biçimde
tanımlanan nesneler arasındaki karşıtlığa
dayanan yeni bir üslup geliştirdizaman mahkeme önüne çıkarılmamıştır.
İlk yıllar ve meslek yaşamı. Amerikan
Bağımsızlık Savaşı’na katılmış, Gal kökenli
bir çiftçi olan Samuel Emory Davis’in 10
çocuğunun en küçüğüdür. Üç yaşındayken
ailesi Woodwille (Mississippi) yakınlarındaki
Rosemont plantasyonuna yerleşti. Yedi
yaşma geldiğinde, üç yıllığına Kentucky’deki
Dominiken erkek okuluna gönderildi.
Transylvania College’ı bitirdikten sonra
ABD Askeri Akademisinde dört yıl eğitim
gördü ve 1828’de mezun oldu.
Teğmen rütbesiyle Wisconsin bölgesinde
görev yaptıktan sonra, o zaman albay
rütbesinde olan geleceğin başkanı Zachary
Taylor’ın komutasında Yerli önder Kara
Atmaca’ya karşı girişilen savaşa katıldı.
1835’te Taylor’ın kızı Sarah Knox’la
evlendi.
1835’te ordudan ayrıldı ve en büyük kardeşi
Joseph’in kendisine bıraktığı Vicksburg
(Mississippi) yakınlarındaki plantasyonun
başına geçerek çiftçiliğe başladı. Karısı
Sarah Mississippi’ye yerleştikten üç ay sonra
sıtmadan ölünce, büyük bir üzüntüye
kapılarak, yedi yıl boyunca bir münzevi gibi
yaşadı. Bu süre içersinde, el değmemiş
topraklardan bir çiftlik ortaya çıkardı, anayasa
hukuku ve dünya edebiyatı üzerine
kitaplar okudu.
1845’te ABD Kongresine seçildi. Aynı yıl
Natchez’lı soylu bir ailenin kızı olan, kendisinden
18 yaş küçük Varina Howelila
evlendi. Meksika Savaşı’na (1846-48) katılmak
için Kongre üyeliğinden ayrıldı. Avrupa
basınında bile övgülere yol açan taktiklerle
Buena Vista Çarpışmasinı (1847) kazanınca,
ulusal kahraman olarak görülmeye
başladı. Ciddi bir yara aldığı savaştandöndüğünde Senato’ya girdi ve kısa sürede
Askeri İşler Komitesi başkanlığına yükseldi.
1853’te Başkan Franklin Pierce tarafından
savaş bakanlığına getirildi. Bu görevi
sırasında ordudaki asker sayısını artırdı,
ülkenin kıyı savunmasını güçlendirdi ve
Büyük Okyanusa uzanması planlanan demiryolu
hatlarına ilişkin üç çalışmayı
yönetti.
Kuzey-Güney çekişmesinin giderek arttığı
dönemde, taraflar arasında anlaşma sağlanabilmesi
için çalıştı. Aralık 1860’ta Güney
Carolina Birlik’ten ayrıldığında, Anayasa’
mn eyaletlere topluluktan ayrılma hakkı
tanıdığına inanmasına karşın, ayrılmaya
karşı çıktı. Yeni seçilen başkan Abraham
Lincoln’ın Güney’e baskı uygulayacağına ve
bunun da bir felaket doğuracağına inananlar
arasında Davis de bulunuyordu.
Konfederasyon başkanı. Mississippi’nin de
Birlik’ten ayrılmasından 12 gün sonra, Senato’da
etkileyici bir veda konuşması yaparak
Güney ve Kuzey arasında barışın sağlanması
dileğinde bulundu. Alabama eyaletinin
Montgomery kentinde toplanan Güney
Eyaletleri Kongresi kendisini geçici
başkan seçtiğinde, Brierfield’deki çiftliğine
henüz yeni dönmüştü. 18 Şubat 1861’de
görevine başlayan Davis’in ilk işi, silahlı
çatışmanın önlenebilmesi amacıyla Washington’a
bir barış heyeti göndermek oldu.
Ama Lincoln, Davis’in temsilcileriyle görüşmeyi
reddetti ve Sumter Kalesi’ni “kurtarmak”
amacıyla Charleston’a (Güney Carolina)
savaş gemileri yollamak üzere gizlice
hazırlıklara başladı. Lincoln’ın 75 bin gönüllüyü
göreve çağırması üzerine, aralarında
Virginia’nın da bulunduğu dört eyalet daha
Birlik’ten ayrıldı.
Davis, önemli sorunlarla karşı karşıya
kaldı. Konfederasyon’un ilk başkanı olarak,bir savaşın ortasında yepyeni bir ulusu
biçimlendirmek zorundaydı. Daha da
önemlisi, pamuk ve cesaret dışında kaynakları
sınırlı, Kuzey’in yalnızca dörtte birikadar beyaz nüfusa ve gene Kuzey’deki
sanayinin ancak bir bölümüne sahip, baruthanesi,
donanması ve tersanesi bulunmayan
tarım ağırlıklı Güney, bir istilaya karşı
koyacak durumda değildi. Davis, hem silah
ve cephane alımı, hem Konfederasyon’un
Fransa ve İngiltere tarafından tanınmasını
sağlamak amacıyla Avrupa’ya temsilciler
yolladı.
Konfederasyon’un başkenti Haziran
1861’de Montgomery’den Virgina’nın Richmond
kentine taşındı. 21 Temmuz’da saldırıya
geçen Federal ordu Manassas’ta (Virginia)
yenilgiye uğratıldı ve düzensiz biçimde
Potomac’a çekilmek zorunda kaldı.
Davis’in karşı karşıya kaldığı sayısız sorunlar
arasında sürekli olay çıkaran bir Kongre,
hoşnutsuz bir başkan yardımcısı, askere
alma yasasına karşı çıkan iki vali ve muhalif
gazeteler de (Davis ilke olarak sansür
uygulamaya karşıydı) bulunuyordu. Askeri
yenilgilere, giderilmeyen gerginliklere, insan
gücü ve donanım alanındaki korkunç
yetersizliklere ve hızla artan enflasyona
karşın Davis, kendisiyle aynı görüşteki General
Robert E. Lee ile birlikte, savaşı
sürdürme konusundaki kararlılığım yitirmedi.
Yakalanışı ve tutukluluğu. General Lee
kendisinin onayını almadan Kuzey’e teslim
olduğunda, Davis öteki hükümet üyeleriyle
birlikte güneye doğru çekilmeye başladı.
Mississippi Irmağını geçerek Kuzey’le daha
uygun barış koşulları sağlanıncaya kadar
mücadeleyi buradan sürdürmeyi amaçlıyordu.
Ama, 10 Mayıs 1865’te güneş doğarken
Irwinville (Georgia) yakınlarında Kuzeyliler
tarafından yakalandı. Virginia’da Monroe
Kalesi çevresindeki hendekte rutubetli
bir kazamata konulan Davis’e pranga vurulduİki nöbetçi gece gündüz hücresinin
üzerinde gezinirken, yatağının yanında bir
lamba sürekli yanıyordu. Duruma tepki
duyan Kuzey kamuoyunun çabalarıyla daha
sağlıklı koşullara sahip bir yere alınmakla
birlikte, Davis’in tutukluluğu iki yıl daha
sürdü. Sonunda Mayıs 1867’de kefaletle
serbest bırakıldı ve bozulan sağlığını düzeltebilmek
amacıyla Kanada’ya gitti. Bazı
seçkin Kuzeyli avukatlar Davis’in bir an
önce açılmasını istediği vatana ihanet davasında
onu ücretsiz savunmayı önerdiler.
Ama, hükümet davayı hiçbir zaman başlatmadı.
Pek çok kişi hükümetin, bu davanın
Anayasa’nın eyaletlere Birlik’ten ayrılma
hakkını tanıdığını ortaya çıkaracağından
korktuğuna inanıyordu. Sonunda dava 25
Aralık 1868’de düştü.
Davis sağlığını yeniden kazanmak ve bir
İngiliz şirketinde temsilcilik görevi bulmak
amacıyla Avrupa’ya beş gezi yaptı. ABD’de
ise kendisine Güney’deki üç yüksekokulun
başkanlığı önerildi. Ama bu görevler karşılığında
alacağı ücretler eşinin ve dört çocuğunun
geçimini sağlamaya yetmediğinden
bu önerileri kabul etmedi. Birkaç yıl
Memphis’teki (Tennessee) bir sigorta şirketinin
başkanlığını yaptı. 1877’de, bir hayranının
kendisine sağladığı, Biloxi (Mississippi)
yakınlarında, Meksika Körfezine bakan
küçük bir malikâne olan Beauvoir’a çekildi;
Rise and Fall o f the Confederate Governmental
(Konfederasyon Hükümetinin Yükselişi
ve Düşüşü) burada yazdı. Yeniden
Senato’ya girmesine yönelik ısrarlara karşın,
yanlış bir iş yapmış olduğuna hiçbir
zaman inanmadığından “af talebinde” bulunmayı
reddetti ve böylece yurttaşlık hakkını
da bir daha elde edemedi. Ama
Güney’in herkesçe benimsenmiş önderi olarakkaldı.
Demokrasi ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olan
Davis, yardımsever bir soylu doğasına sahipti.
Bir ölçüde diplomat olmakla birliktebir politikacının esnekliğini taşımıyordu.
Onuruna aşırı düşkün ve sıcakkanlı bir
insandı. Ailesi ve akrabalarınca hep el
üstünde tutulan Davis’in köleleri tarafından
da çok sevildiği söylenir. İç Savaş döneminde
bile, Kuzey’deki eski dostluklarını korumayı
başarmış ve kamuoyunda tanınmış
pek çok kişi, Davis’e duydukları sevgiyi
çekinmeden dile getirmiştir. Davis, 50 yaşında
Piskoposluk Kilisesi’ne katılıncaya
değin hiçbir kiliseyle bağlantısı olmamasına
karşın Tanrinın inayetine olan inancını
yaşamı boyunca korudu. Daha gençlik yıllarında
etkileyici konuşmalarıyla dikkati çeken
Davis, sonraki yıllarda bu yeteneğini
Kuzey’le Güney’in bir uzlaşmaya varması
için kullandı.
Davis bronşlarında oluşan bir hastalıktan
ötürü New Orleans’ta öldü. Geçici mezarına
konulması sırasında o güne değin Güney’de
görülmemiş büyüklükte bir tören
düzenlendi. 31 Mayıs 1893’te Richmond’daki
Hollywood mezarlığına taşındı.
Davis, Stuart
04
Tem