DENGELENME
DENGELENME i. (Dengelenmek’ten denge-le-n-me). i. Dengesi sağlanma, denge kurulma.
— Astronotik. Füzelerin dengelenmesi, bir füzeyi, önceden belirlenmiş bir yörünge üzerinde tutmak amacını güden teknik. Bk. ANSİKL.
— Biyol. Organik dengelenme, hayvanların organları arasındaki gizli bağımlılık. Bk. ANSiKL.
— Muhas. Hesaplarda denge sağlanması.
— ANSiKL. Astronotik. Füzelerin dengelenmesi, özellikle uzay aracı veya uydu fır-latıcılarının dengelenmesi, donatım gözüne yerleştirilen ve kendi kendine yönetim sisteminden meydana gelen bir tertibatla yapılır. Bu tertibat, bir yandan füzeye uygun bir duruş sağlarken (msl. yataya doğru gittikçe artan bir eğim ve bir uyduyu yörüngesine oturtmak için ekvatora göre belli bir açı), bir yandan da füzeyi, devamlı olarak bu tasarlanmış yörünge üzerinde tutmak amacıyle dengeler. Yararlanılan teknik lerden biri de şudur: bir duruş düzenleyicisi, aranan yörüngeye ve zamana bağlı olarak üç duruş açısının değer kayıtlarını belirler ve alınan bu değerleri, hidrolik kumanda bloku üzerinde etkin olan üç eksenli cayroskopik bir sisteme iletir. Hidrolik kumanda bloku ise, hava borularını ayarlayan hidrolik güç blokuna hareket emri verir. Füzenin hareketi ve yönlendirilmesi, yörünge üzerinde bir dengelenme işlemiyle tamamlanır. Beklenmedik bir etkiyle füzenin hareketi bozulduğu zaman, cayroskopik sistem açısal sapmayı bularak elektronik kumanda blokuna bir işaret gönderir. Elektronik blok da bu işareti, hava borularını idare eden hidrolik güç blokuna bir kumanda emri olarak geçirir.
— Biyol. Organik dengelenme ilkesini ilk defa Geoffroy Saint-Hilaire şu şekilde ileri sürdü. «Bir organ aşırı derecede büyürse, bu büyüme ona yakın organların zararına olur; bu organlar etkinlik ve büyüklüklerinden kaybeder, hattâ körelir.» (Bk. EKCÎLT)
+ Dengelenmek cdilg. f. Dengesi sağlanmak.
— Petr. Dengelenmemiş benzin, ham petrolün, cracking veya reforming ile damıtılmasından elde edilen, yeterince işlenmemiş ve içinde bütan fazlası bulunan benzin.