Genel

DENGE

DENGE

DENGE

DENGE

DENGE

DENGE i. (esk. türk. teng>deng’ten denge). Birbirini ortadan kaldıran kuvvetlerin sonucu olan durma hali (Bk. ANSiKL. Mekan bölümü). || Herhangi bir cismin veya insan bedeninin dikey durumu. || Hareketin düzenliliğini ve devamını sağlayan kuvvetler bağdaşması: Bir makinedeki parçaların dengesi. U Organik hayatın bileşkenleri arasında meydana gelen uyum. (Organizmanın normal çalışması buna bağlıdır): Suyuklar arasında dengeyi kurmak. || Mec. Farklı ve karşıt varlıklar arasında bulunan ve durr ma, ahenk veya bağdaşıklık yaratan uygun ilişki ve oran. Esk. Muvazene. || Çeşitli veya karşıt şeyler arasında hareketsizliği, armoniyi, uyumu meydana getiren doğru bağıntı, uygun orantı: Bir bütçenin dengesi. || Siyasî kuvvetlerin, yetkilerin, etkilerin, birbirini sınırlayacak şekilde dağı-
Foto. Mmc. I.ftnüry (L.İROT’HSE)
11İması1. Siyasî denge bir hayaldir (Napol-yon). || Baskı imkânını ortadan kaldırarak huzurun yerleşmesini sağlayan kuvvetler eşitliği: yasama kuvvetleriyle yürütme kuvveti arasındaki denge. |j Eğilimler ile yetilerin (meleke) Ölçülü bir şekilde bağdaşmasından doğan iç huzuru, [f Dengesini kaybetmek, dürecek şekilde bir yana yatmak.
— Biyol. Denge taşı, çeşitli hayvanların işitme aygıtında (otosist) bulunan kireçten küçük topacık. (Otosistleri kapalı olmayan hayvanlarda denge tasları küçük kum tanecikleridir.) |j Tabiî denge, belli bir bölgede ve belli iklim şartları altında bulunan bitki örtüsü ve faunayı meydana getiren canlıların, birbirleriyle ve toprakla ilişkileri bakımından bir dereceye kadar yerleşmiş oturmuş durumu. Bk. ANSIKL.
— Denize. Denge tecrübesi, bir geminin denge merkez yüksekliğini hesaplamak için, gemi deneme halindeyken, yük ve ağırlıkların yerlerini uygun şekilde değiştirerek gemiyi yana yatırmak, baş ve kıçı üzerine dikmek suretiyle yapılan hareketlerin tümü. j| Denge usktındurası, bazı kayıklarda, dengelerini sağlamak İçin bordalarına dikey olarak bağlanmış ağaç serenlerin tümü. (Büyük Okyanus’taki purogların [ağaç kütüğü oyularak yapılmış kayık] çoğunda denge uskundurası vardır.) \\ Kararsız denge, denge merkeziyle ağırlık merkezi üst üste gelen geminin durumu. (Bu durumda, geminin nadiren doğru durduğu görülür, genellikle sancak veya iskeleye yatar. Buna oynak gemi de denir.)
— Deneysel psikol. Bk. ANSİKL.
— Fiz. Denge sağlamlığı, bir sıvı içinde dağılmış bir maddenin, değişik seviyelerde yoğunluk farkları yaratan ve sonuç olarak, dağılmış maddenin çökelmesine yol açan tortullaşma olayı başlamadan önce, az çok uzun bir süre dağılım halinde kalabilmesi özelliği. (Bk. ANSİKL.) || Değişen denge, durumu değiştirildiği zaman, bir başka durumda dengeye giren cismin hali: Sabit bir nokta etrafında hareket eden ağırlıklı bir cismin asılma noktası ağırlık merkezinin dikeyinde ve altında ise bu cisim, değişen denge halindedir. || Değişmeyen denge, durumu değiştirildiği zaman, dengeye girmek için bir cismin kendiliğinden aldığı durum: Sabit bir nokta etrafında hareket eden ağırlıklı bir cismin asılma noktası ağırlık merkezinin düşeyinde ve üstündeyse, bu cisim değişmeyen denge halindedir. || Kararsız denge, durumu değiştirildiği zaman, verilen yeni durumu muhafaza eden bir cismin hali: Sabit bir nokta etrafında hareket eden ağırlıklı bir cismin asılma noktası ağırlık merkeziyle üst üste gelirse bu cisim, kararsız denge halindedir.
— Fizyol. Vücudun ve çeşitli kısımların mekânda bulunduğu sürekli durum. (Bk. ANSİKL.) |j Denge organı, iç kulak dolambacında yer alan, yere yönelim duygusunun doğum yeri sayılan, denge ve yönelme bakımından önemli rol oynayan denge taşlarına verilen ad.
— G. santl, ^Bir heykelin, kimi zaman ustalıkla gizlenmiş mermer veya bronz payandalarla sağlamlaştırılması. j| Bir mimarı veya resim kompozisyonunda kitlelerin, boş ve doluların dengelenmesi yoluyle istifi.
— Havc. Denge bozulması, yatay uçuş sırasında hız kaybı dolayısıyle uçak dengesinin bozulması: Denge bozulması halinde uçak, motor ağırlığı ile burnu üzerine düşer. || Denge sağlamlığı, rastgele bir etki ile denge durumundan ayrılan bir uçağın tekrar o durumu alabilme yeteneği. || Denge tür-boreaktörii, yalnız dikey durumda çalışmak üzere yapılmış türboreaktor. (Böyle bir türboreaktörün çatısının çok basitleştirilmiş olması, çok zayıf bir ağırlık-itme ilişkisine yol açar. Bu cins motor, dikey iniş ve kalkışlı bazı uçaklarda, iniş ve kalkış sırasındaki dengeyi sağlamak ve aerodinamik dengenin yerine geçmek üzere kullanılmaktadır.)
— îkt. (Bk. ANSiKL.) || Dış ödeme dengesi, bir ülkede oturan kimselerle yabancı bir ülkede oturan kimseler arasındaki ticarî işlemlerin belirli süreyi kapsayan muhasebesi. Bk. TİCARET.
— Jeol. Denge kesintisi. Bk. ftKKSISTAZİ.
— Jeomorfoloji* Denge eteği, kaba gereç kırıntılarının (dağ döküntüleri, bir kumulun rüzgâr altındaki yamacı) yığışmasıyle oluşan yamaç.
— Karşılaştırmalı fizyol. Bk. ANSİKL.
— Kim. Bileşimi değişmeyen bir maddeler sisteminin durumu. (Denge, kimyevî tepkime yokluğundan veya aynı hızla meydana gelen iki zıt tepkimeden doğabilir. Bu ikinci durumda, dengeye dinamik veya hareketli denir.) || Dengesi sağlam cisim, ancak çok kuvvetli bir ısı yükselmesinde ayrışabilen veya üzerinde kimyevî reaktifle-rin etkisi az olan cisim.
— Leng( Ünlü dengesi, kuzey dilbiliminde, bitimdeki vurgusuz ünlünün niteliği kök hecesinin niceliğiyle düzenlenir; bu düzenlemede eski temel ünlüler (a, i, u) kısa bîr kök hecesinden sonra aynen okunur, ama uzun kök hecesinden sonra zayıflar ve ae, e, o*ya dönüşür (eski isveççede komat gelmek; siungae, şarkı söylemek). [Günümüzde sesli dengesi özellikle İsveç lehçelerinin ve kuzey Norveççe’nin özelliğidir. İsveç yazı dilinde de ünlü dengesinin bazı izleri görülür]
— Mekan. Denge sağlamlığı, denge durumundan az çok ayrılmış olan bir cismin tekrar o durumu alabilme yeteneği. || Statik denge. (Bk. ANSİKL.) || Yüzen cisimlerin dengesi. Bk. ANSIKL.
— Metalürji. Dengesi sağlam çelik, özelliklerini devamlı olarak koruyabilen çelik.
— Meteorol. Atmosferin dikey dengesi. Bk. KAH ARLILIK.
— Mııhas. Bk. MİZAN.
— Niikl. Radyoaktif denge, bozun masıyle başka bir radyoaktif element meydana gelen bir radyoaktif elementin, bozunan atom sayısının oluşan atom sayısma eşit geldiği bir zaman aralığındaki durumu.
— Saatçilik. Termik bir denge elde etmek için yapılan organa denir.
— Sibern. Denge fonksiyonu, bir büyüklüğün, ölçme sırasında uğrayabileceği önemli bir değer değişikliğini gideren veya tamamen tersine, bu büyüklüğün başka büyüklüklerle akla yakın bir karşılaştırmasını yapabilmek için ona bir katsayı ekleyen fonksiyon. \\ Denge sağlamlığı, bîr büyüklüğün, anî ve geçici olarak bıraktığı «normal» değeri tekrar alabilme yeteneği.
— Sirk, özel cambazlık numarası veya cimnastik salonları ve sirklerde, zor hareketler yapabilmek için verilen bilgilerin tümü. (Bunlar halka atraksiyon numaralar olarak sunulur. Bk. ANSIKL.) || Denge sınğı, ip cambazları ve diğer biitün cam* bazların, çok yüksek yerlerde dengelerini sağlamak için kullandıkları uzun sırık.
— Tar. Avrupa dengesi, bir avrupa devletinin, öteki devletler üzerinde belirli bir üstünlük kurmasını engellemeyi öngören sistem. Bk. ANSiKL.
— Teknol. Patlayıcı bir maddenin, içten bozulmaya karşı gösterdiği direnç. Bk. AN-SiKT*
— Zool. Denge oranı, çift kanatlı böceklerde, arka kanatların yerinde bulunan, çomak şeklindeki küçük eklentilere verilen ad. (Bunlar uçarken böceklerin dengesini sağlayan duyu ve denge organlarıdır. Kesilip çıkarılırsa böcek uçamaz, hattâ çoğu zaman hemen ölür.)
— ANSiKL. Biyol. Tabiî denge, bitki örtüsü ve faunayı meydana getiren canlılar arasında kurulur; bu denge durumunda her tür yer ve yiyecek elde etmek için kendisiyle rekabet halinde olan diğer türlerin varliğiyle sınırlı şekilde çoğalır. Bir bölgede böyle bir denge kurulduğu vakit durum gene de çok naziktir; yeni bir türün bölgeye girişi veya o bölgeden çıkışı denge durumunu çabucak bozar, çoğu zaman yıkıma yol açar. Meselâ, Avustralya’ya tavşanın girişi bu kıtada tabiî dengeyi yok etti ve bu kemirgenlerin çoğalışı yüzünden bitki örtüsü, hattâ diğer hayvanların hayatı tehlikeye girdi. Bu örnek, insanoğlunun, tabiî bitki örtüsü ve faunaya tarım, hayvan yetiştirme ve buna benzer çeşitli çalışmalarla, hattâ deneme şeklinde olsa bile, mü-
dahale etmek istediği zaman ihtiyatlı hareket etmesi gerektiğini gösterir.
— Deneysel psikol. Gerek statik, gerek dinamik denge iç kulak tarafından idare edilir. Dikey duruştaki denge, özellikle ağırlık çekim merkezinin değişmesi, sta^ tokinezimetre* denilen dengeölçer âletinin yardımıyle incelenir.
— Fiz. Denge sağlamlığı, dağılım halindeki maddenin ya gerçek bir eriyik meydana getirmesinden, ya eriten maddeye molekül birleşmesiyle bağlı olmasından veya dengeleyici bir maddeyle tutulmuş olmasından ileri gelir. Denge sağlamlığını bazen uzunca bir süre koruyabilen karmaşık bir sıvı, dağılmış maddelerin veya denge sağlamlığını veren dengeleyici maddelerin yapısında yavaş meydana gelen bir değişiklik sonucu, kendiliğinden denge sağlamlığını kaybedebilir. Bu durumda, eskime* denilen daha değişik bir olay işe karışır.
— Fizyol. Mekânda vücudun çejitli parçaları arasında kurulan normal bağıntıların sürekli haline denge denir. Vücudun parçalarının duruşlarında meydana gelen değişme ve bu değişmenin sebep olduğu dengeleme tepkileri, birçok duygu, duyu ve hareket sistemlerini harekete geçirerek bozulan dengeyi yeniden kurar.
Denge durumu hakkında merkez sinir sistemine ulaşan uyartılar birçok kaynaktan gelir: *
1. iç kulak dolambacındaki üç yarım daire kanalı, üç ayrı düzlemde bulunur ve bafin duruşu hakkında bilgi verir;
2. Duyarlı teller, sinir akimiyle kasların, kirişlerin ve eklemlerin serilme derecesi ve vücut kısımlarının birbirine göre duruşu hakkında bilgi verir;
3. Ayaktaki kas telleri ayağın yere yaptığı basınç değişikliklerini gösterir;
4. Görmede denge de rol oynar. Bu^ uyartıları karşılayan hareket emirleri çoğu zaman bilinçsiz olarak gerçekleşir, bilinç ancak alışılmamış durumlarda işe karışır. Dengeyi sağlayan hareketler iki çeşittir:
1. Dengeli duruşu sağlayan güçlü kas kasılması;
2. Dengeyi yeniden sağlamak İçin vücut parçalarının yerini değiştiren evreli kas kasılması.
Kas gerilimini ve hareketler arasında beraberliği yöneten bütün sistemler elbirli-ğiyle dengeyi korumağa çalışır. Bundan ötürü beyincik, dengenin korunması için gerekli hareket ve duruşların uyumunda önemli bir rol oynar. Vücudun çeşitli yerlerinde, çeşitli hastalıklardan İleri gelen bozuklukların denge bozukluğuna yol açıjı ve beyincikteki bozuklukların dengesizliğe sebep olması bununla açıklanabilir. Fakat dengenin sağlanmasıyle görevli Öteki organlarda meydana gelen bozukluklar da denge bozulmasına yol açar.
— İkt. İktisat alanında, çeşitli fikirleri savunan okulların hepsi, denge kavramının önemini sezmişler ve dengenin kanunlarını bulmak, sebeplerini, ortaya çıkış şekillerini ve şartlarını incelemek ihtiyacını duymuşlardır. Fizyokratlardan modern iktisat bilginlerine kadar bütün araştırıcılarda bu eğilim görülür.
Denge kavramının analizinde, üç fikir İleri sürüldü.
Bunların ilk ikisi, statik denge görüşüne varır; zaman faktörü hesaba katılmaz ve para akışları üzerinde değil gerçek akışlar (nicelik) üzerinde durulur.
Denge, karşıt kuvvetlerin ve eğilimlerin ortadan kalkmasıdır. Böylece, iktisadı sistem bir uyum ve isıikrara kavuşabilecek ve gerçekleştirildiği takdirde varılan istikrar her bakımdan tatmin edici olacaktır. Denge hakkındaki bu görüş, klasik düşüncenin temel özelliklerinden birini meydana getirir ve J, – B. Say tarafından ortaya konan meşhur «sürüm alanları kanunu»nda açıklanmıştır. Böylece, denge, iktisadın normal ve gerçek bir durumu olarak düşünülmüştür.
Etkilerin ve kuvvetlerin karşılıklı bağımlılığı hakkında yapılan bir başka analiz de, Walras ve Pareto’nun bağlı olduğu Lozan okulunun denge görüşünü benimsemeye gö-
lürdü. Bu anlayışa göre, denge ancak gerçeği aydınlatmağa yarayan ve İktisadî hayatın topluca açıklanmasını sağlayan ilmî bir çalıgma varsayımıdır. Denge, belli şartlarda, alışveriş konusu niceliklerle fiyatların ilişkilerini gösteren bir denklemler sistemi olarak tanımlanır. Bundan ötürü, her değişken diğerlerinin fonksiyonudur ve bunlardan biri değişikliğe uğrayınca, diğerleri de değişir. Böylece, iktisat nazariyesi, sürekli olarak genel bir denge durumuna yönelen ve karşılıklı olarak birbirine bağımlı bulunan pazarlar topluluğunun incelenmesi olarak ele alınmağa başlandı. Modern iktisat teorisi, dengenin analizine, zaman kavramını (A, Marshall) ve para akışını (Keynes) sokarak, bu analizi daha zenginleştirdi ve somutlaştırdı. Böylece, statik denge kavramından dinamik denge kavramına geçme imkânı doğdu. A. Marshall, genel denge ile durgunluk halini ve uzun süreli kısmî denge ile kısa süreli dengeyi birbirinden ayırdı. Keynes. kısa süreli denge üzerinde durdu; analizlerinde tahminlere yer verdi ve nazariyesini fiyatlara değil, gelirlere dayanarak ortaya koydu. Böylece, gerçek hadler (nicelik dengesi) açısından değil, para hadleri açısından ele aldığı dengenin temel şartını, global tasarruf ile global yatırım arasındaki eşitlikte buldu. Denge kavramı, iktisat o-laylarımn açıklanmasını ve belli süreler içinde, belirli bir İktisadî sistemde etkinlik gösteren çeşitli kuvvetlerin ortaya çıkardığı tepkilerin incelenmesini kolaylaştıran bir analiz aracı olarak görünmektedir. Bu tepkiler düzeltici bir rol oynayarak sistemin eski haline gelmesine yol açabilir. A* ma buna karşıt olarak, başlangıçta mevcut dengesizliği daha geniş hale de getirebilirler. Modem iktisat teorisinin tümü ve özellikle çevrimler teorisi, bu karşılıklı bağımlılık ve gerilim, kısmî dengesizlik ve istikrarsız denge olaylarının incelenmesinden başka şey değildir.
— Karşılaştırmalı fizyol. Yere veya deniz dibine basan hayvanlarda denge, yerçekimi alanı içinde vücudun yönelişine bağlı reflekslerle sağlanır. Suda yüzen hayvanlar için dengeyle ilgili iki problem vardır; birincisi hidrostatik dengedir (vücut yoğunluğu ile su yoğunluğunun eşit oluşu); bunu yüzme kesesi sağlar; İkincisi strt-karın dengesidir (balığın daima sırtı üstte durması); balıklarda ağırlık merkezi geometrik merkezin üstünde olduğu için balıklar daima kararsız denge halinde bulunur, (öldükten sonra balığın ters dönmesi, karnının üste gelmesi bundandır.)
Kuşların uçuşu da nazik denge problemleri ortaya koyar. Ayrıca, biı yere tutunarak yaşayan yaratıkları (bitkiler, polip öbeği) da unutmamak gerekir; bunlar hızlı hareket edemezler, ama, tutunma organlarını (kökler, çengeller) «zorlamamak» için, büyüme hareketleri (bk. YER’* yönelim) yoluyie ağırlık merkezini daima tabana yakın tutarlar.
— Mekan, • Statik denge. Serbest veya bağlı bir maddesel noktanın, düşünülen bir yer değiştirmesine gücül, bir kuvvetin etkisiyle gerçekten yapacağı yer değiştirmeye de gerçek yer değiştirme denir. Bir maddesel sistem iki ayrı kuvvet kategorisinin, yani verilen kuvvetler ile sürtünmesiz bağlama kuvvetlerinin etkisinde kaldığı zaman, denge şartlarını Galileo’nun kullandığı, sonra da J. Bemoulli’nin (1717) ifade ettiği gücül iş prensibi verir.
«Sistemin dengede kalmasının yeterli ve gerekli şartı, sistemin bağlarıyle bağdaşabilen gücül bir yer değiştirmede bütün kuvvetlerin (verilen kuvvetlerle dokunma tepki kuvvetleri) yaptıkları gücül işlerin cebirsel toplamının sıfır olmasıdır.» Cebirsel eşitsizliklere yol açtıklarından sürtünme kuvvetleri ifadede yer almazlar. Bazı basit bağları incelemekle prensip doğrulanabilir. Tamamen serbest bir katı cismin, gücül öteleme ve dönme yer değiştirmeleri yaptığını düşünelim. Bu yer değiştirmelerin, birbirine dik üç koordinat ekseni boyunca bileşenlerine tekabül eden gücül islerin sıfır olduklarını yazalım; koordinatları x, y, z olan noktaya etki eden kuvvetin izdüşümleri X, Y, Z olsun,
1. kuvvetlerin eksenler boyunca izdüşümle-
rinin cebirsel toplamlarının sıfır olduklarını ifade eden
XX = 0, XY = 0, IZ = 0 bağıntıları,
2. kuvvetlerin eksenlere göre momenılerinin cebirsel toplamlarının sıfır olduklarını ifade eden
£(>-Z~zY) = 0, X(zX— xZ) = 0, X(*Y—yX) = 0
bağıntıları elde edilir. Bu 6 denklem, dengenin gerekli ve yeterli şartlarıdır.
Katı cismin serbest olmaması halinde bu 6 şartın sayısı azalabilir. Durumu sadece bir tek parametre ile tespit edilen sisteme «tamamen bağlı sistem» denir. Bu halde bağlarda bağdaşabilen bir tane yer değiştirme düşünülebilir, sonuç olarak da bir tane şart denklemi kalır; cisim Öx ekseni boyunca dönmeden kayabilir ve bu halde XX = O’dır veya cisim 0.x ekseni boyunca kaymadan o eksen etrafında dönebilir, X bu halde, e(yZ,—^Y) = 0 olmalıdır.
Denge durumundan biraz ayırdıktan sonra bırakılan bir sistem, ufak salımmlarla tekrar ilk duruma gelebilirse bu sistem kararlı denge halindedir. Böyle olması için, sistem ilk duruma gelirken, kuvvetlerin yaptıkları işlerin cebirsel toplamı pozitif olmalıdır. Pratik olarak birçok denge problemi, bugün, grafostatik yolu ile çözülmektedir.
• Yüzen cisimlerin dengesi. Bir sıvı içinde bulunan bir cisme zıt yönlü iki kuvvet etki eder: cismin ağırlığı ve şiddeti cismin yerini değiştirdiği sıvının ağırlığına eşit olan kaldırma kuvveti. (Bk. ARKHiMEDES PRENSİBİ.) Denge olabilmesi için bu iki kuvvet bir sıfır sistemi olmalıdır (birbirini yok eden i kİ kuvvet). Ağırlığın tatbik noktası cismin ağırlık merkezidir; kaldırma kuvvetinin tatbik noktası, cismin yerini değiştirdiği sıvının ağırlık merkezidir. Bu noktaya itme merkezi veya gemilerde karina merkezi denir. Denge halinde bu iki nokta aynı düşey üzerindedir.
G ağırlık merkezi, P itme merkezinin altında ise denge kararlıdır. Gerçekten bu halde, cismin denge durumundan biraz ayrıldığı düşünülse, G noktası cisme göre yer değiştirmez, P noktası çok az yer değiştirse de ağırlık ile kaldırma kuvvetinden meydana gelen kuvvet çifti (doğrultu-cu çift) cismi tekrar ilk durumuna getirir. Yüzen cisimlerde dengenin kararlı olması için G noktasının P noktasının altında olması gerekli bir şart değildir. Enlemesine biraz yana yatan bir gemide P noktası P’*ye gelir, PG doğrultusu ile P’den geçen düşey doğrultunun M kesim noktası G noktasının üstünde ise, ağırlık ile kaldırma kuvvetinin çifti gemiyi tekrar ilk duruma getirmek ister. Ufak bir sapmaya tekabül eden M noktasına «ara merkez» noktası denir. Bu durumda yüzen bir cismin enine dengesinin kararlı olmasının gerekli ve yeterli şartı, mümkün bütün sapmaları karşılayan M noktalarının G noktasının üstünde olmalarıdır. Dengenin bozulmaz olması P ve G noktalarının çakışık halde bulunuşunun veya yatay bir silindir ve homogen bir kürede olduğu gibi cismin şekil bakımından simetrik oluşunun sonucudur.
— Sirk, özelliklerine göre birçok çeşit denge vardır: tek kol üzerinde, bas başa, el ele vererek, dikey merdivenle, yerds sırıkla, inişte ve çıkışta elleri basamak olarak kullanarak dengede durma; insandan piramitler yapma v.b. Halkalar, trapez, asılı sırık, merdiven ve bir antrenörün yönetiminde yapılan denge gösterileri (uçak, helikopter) en gösterişli olanlarıdır.
Top, sallanan tahta, silindir, bisiklet ve patenler üzerinde çeşitli şekillerde dengede durmanın birçok tekniği vardır.
— Tar. Avrupa dengesi fikri Yeniçağın başlangıcında, önce Venedik ve Milano, daha sonra da Floransa, Savoia ve Vatikan arasındaki nispî kuvvet eşitliğinin sürekli bir barışa dönüşmesini sağlayan Lodi antlaşmasıyle (9 nisan 1^54) baslar. Avrupa dengesi fikri, daha sonra (XVI. yy. da) Fransa kralı François I ile Kari V arasındaki rekabet sonucunda ortaya çıktı; önce Fransa kralları tarafından Avusturya’nın Avrupa hürriyeti için yarattığı
Hollanda tarafından Louis XlV’ün saldırgan ihtiraslarına ve nihayet İngiltere ile müttefikleri tarafından Napolyon Fe karsı öne sürüldü. Avrupa dengesi, ilk önce Westfalen antlaşması (1648) ile resmen onaylandı; bunu Utrecht (1713) ve Viyana antlaşmalarıyle (1815) gerçekleştirilen yeni dengeler takip etti. Bir devletin üstünlüğü, özellikle kara Avrupası ülkeleri arasında «denge» fikrini geliştirdiyse de, denizci devletlere karşı da uygulandı; İngiltere’nin deniz hegemonyası kurma teşebbüslerine karşı kurulan silâhlı tarafsızlık, ittifaklarının (1780-1800) temeli oldu.
Bu yüzyılın baslarında, Avrupa dışı büyük devletlerin ortaya çtkışıyle kösteklenen avrupa dengesi fikri, milletler siyaseti taraftarı olan başkan Wilson’un ağır tenkitlerine uğradı ve Avrupa’nın eski milletlerinin gerilemesi üzerine ortadan silindi.
— Teknol. Patlayıcı bir maddenin duyarlılığı ile karıştırılmaması gereken denge sağlamlığı, uygulama yönünden büyük önemi olan bir niteliktir. Denge sağlamlığı göstermeyen patlayıcı maddeler, zamanla bozularak kendiliğinden patlayabilir. Pikrik asit gibi kendiliğinden kararlı bazı maddelere karşılık, nitro selülozlar ve nitrik esterlerin pek çoğu zamanla, yava§ gelişen kimyasal bir bozulma gösterir; dumansız barutlar için de aynı olay söz konusudur. Patlayıcı maddelerin kararlılık derecesini ölçmek için, yapım sonrasında veya kullanmak üzere bekletilirken denge denemeleri uygulanır.
+ Dengeli sıf. Dengesi olan. ¡| Doğru dügünen. yetenekleri kusursuz olan (kimse). Esk. Muvazeneli.
— Binic. Atının hareketlerine yumuşaklıkla kendini uyduran binicinin duruşu. || Normal yürüyüşlerde vücut ağırlığınf dört ayağı üzerine eşitlikle bölüştürmüş olan ve her an ihtiyaca göre bu ağırlık dengesini değiştirebilecek olan bir atın özelliği. (Dengeli bir at daima vücuduna hâkimdir.)
— Denize. Dengeli (miitevazin) dümen, ekseni, dümen yelpazesinin kenarında değil de, bu yelpazenin taşkın tarafının hemen merkezinde bulunan dümen. || Pastaların dengeli yapılması, gemi yapımında pastalar omurgaya bağlanırken, bunlara iyi bir durum sağlamak.
— G. santl. Bir eser içinde muvazeneli bir şekilde yer alan kitlelerin sağladığı ahenkli uyum.
— Radyotek, Dengeli kadran, bir kompan-satör*le donanmış alıcı kadran.
♦ Dengelilik i. Dengeli olma hali.
— Petr. Dengelilik, depolama veya kullanma sırasında ayrışma geçirmeyen petrol ürününün niteliği. Benzinlerin dengeliliği için, zamkların oluşumuna yol vermeyen önleyiciler kullanılır. Gazyağı ile yağlama yağının dengeliliği her şeyden önce bunların zamanla daha koyu bir renk almamalarıdır.
+ Dengesiz sıf. Dengesi olmayan. Esk. Muvazenesiz.
— Elektr. Her jelinden aynı etkin şiddette akımın geçmediği veya faz farkları düzgün olarak değişmeyen çok fazlı devreler İçin söylenir.
— Patol. Aklî dengesi bozulmuş olan kişi.
— Mekan. Etrafında döndüğü eksenine göre bir parçasının ağırlığı dengelenmemiş olan cisim. Bk. ANS1KI*
— ANSiKL. Mekan, Dönen cismin ağırlık merkezi dönme ekseni üzerinde değilse cisim dengesiz’d ir. Bu halde cismin ağırlığı, tatbik noktası dönme ekseni üzerinde bulunan bjr kuvvetle, dengesizliği yapan parçanın ağırlığı olmak üzere iki bileşene ayrılabilir. Dengesizliği yapan ağırlık, momenti, o ağırlık ile onun eksene olan uzaklığının çarpımına eşit bir kuvvet çifti gibidir. Statik denge (rotor dönmezken), dengesizliği yapan ağırlığın eksene göre momentini yok edecek şekilde ve onun düzlemi içinde zıt bir ağırlığın ilâvesiyle elde edilir. Bununla beraber, bu şart, hareket halinde denge (dinamik denge) İçin yeterli olmayabilir.
♦ Dengesizlik i. Dengesiz olma hali: İki taraf arasındaki kuvvet dengesizliği. Esk. Muvazenesizlik.
— Oto. ön tekerleklerin dengesizliği, ön tekerleklerin devamlı olarak, bir sağa bir sola yönelmesi şeklinde beliren denge hatası. («Yalpalama» veya «ayarsızlık» da denilen bu dengesizlik, direksiyon başındaki sürücünün tekerlekleri kontrol edememesine yol açar. Bu hata, ya arabanın direksiyon tertibatındaki bazı organların [tekerlek mihverleri, direksiyon mili mafsalı] aşınmasından veya daha büyük bir ihtimalle, ön tekerleklerin iyi dengelenmemiş olmasından ileri gelir.)
— Patol. Akıl açısından denge eksikliği. Bk. ANSİKL.
— Petr. Belirli bir stoklama süresi sonunda, bir ürünün özelliklerinden birini kaybetmesi (msl. bir petrolün renk değiştirmesi, bir ben2inde zamk miktarının azalması).
— ANSiKL. Patol. Psikopat kişilik deyimi yerine kullanılan ruhî denge sizlik’\n tanımlanması güçtür. Bu, normallikle hezeyan arasında yer alan, aracı bir psişik durumdur. Dengesizlik, genel olarak, bireyin ruhî özellikleri açısından normal durumdan ayrılır: dengesiz kişilerin davranışı, normal insanlar için yadırgatıcı olmamakla berahfir duygusal tepkilerinin mübalâğalı ve bozuk oluşu açısından farklılık göstrir. öte yandan dengesizlik hezeyandan, aklın sağlamlığı ve gerçek dışı akıl kuruluşlarına yönelmemesi açısından ayrılır. Bu çeşitli durumlar arasındaki sınırlar, belirsiz ve kaypaktır.
Ruhî dengesizliğin birçok görünüşü vardır; dikkate alınacak bellibaşlı tipler şunlardır: aşırı heyecanlılar, lıipomanlar gibi sürekli taşkınlık içinde bulunanlar, manyak-depressifler (çökkünler); psikoz dışındaki siklotimler; erotomanlar gibi tutkulular, paranoyak psikoz dışındaki paranoyak bünyeliler: şizoid tipler v.b. Bu tipler, çoğunlukla, normalliğin sınırları dışında yaşarlar; kolayca densizlikler, sapıklıklar yapabilir, zorbalık belirtileri gösterir, çeşitli olaylarla içinden çıkılmaz durumlara sebep olurlar; bu yüzden de çevrenin düzen ve güveni için tehlike yaratabilirler. (LM)
DENGELEME i. Dengelemek işi.
— Akust. Ses dengelemesi yapmak, bir kayıt veya yayın sırasında çalgıcıları ve şarkıcıları mikrofonlar karşısında istenilen ses dengesini sağlayacak şekilde sıralamak. (Mikrofon yerleştirme de denir.)
— Fizyol. Dengeyi sağlayan çeşitli organların etkinliği.
— Havc Uçuş şartları ne olursa olsun, bir uçağın uçuş sırasında alacağı bütün durumlarda dengede kalmasını otomatik olarak düzenleyen metot.
— Mekan. Bir sistemin bazı parçalarının devirli hareket etmeleriyle meydana gelecek eylemsizlik kuvvetlerine ve sert çıkışlara karşı koymak için, bazı karşı ağırlıkların kullanılması. (Böylece, sistemin hareketinin yumuşak ve düzenli olması sağlanır.) Bk. ANSİKL.
— Metalürji. Molekül dengesini sağlamak için, bir maddenin yapımı sırasında uygulanan termik tavlama işlemi.
— Petr. Ayrımsal damıtma yoluyle, benzin içindeki bütanın ve başka uçucu hafif ürünlerin ayrılması.
— Sibern. Bir sistemin birbirine bağlı ve eşit iki büyüklüğünden birini ayarlayarak, bir dış etkenin bu büyüklükler üzerinde yapacağı etkileri giderme. || Otomatik dengeleme, bir aservisman düzeneği yardımıy-le karşı koyma metoduna göre yapılacak bir ölçmede, dengenin otomatik olarak sağlanması. (Bir sistemin gereken durumu alabilmesi için, bir ek enerji kaynağının otomatik olarak etkisini gösterdiği bağlantıya aservismanlı bağlantı denir. Böyle bir bağlantının düzenleyici kuvveti, genel olarak, dokunmadan meydana gelen bir kuvvet değildir; elektromagnetik kuvvet gibi başka türden bir kuvvet olabilir.)
— Teknol. İşlenmemiş haldeki bir patlayıcı maddenin bileşiminde bulunan kararsız maddelerin kararlılaştırıcı bir madde katılarak temizlenmesi.
— ANStKL. Mekan. Dönen parçaları, ya-
ni rotorları dengeleme işi, statik ve dinamik yönlerde ele alınmak gerekir.^
1. Statik dengeleme. Rotorun ağırlık merkezi dönme ekseni üzerinde bulunduğu zaman denge sağlanabilir. Bunu sağlayabilmek için de rotor, arasında seviye farkı olmayan iki çelik ray üzerine oturtulur. Eğer dengesizlik varsa, rotor ağırlık merkezinden geçen düşey doğrultu, dokunma noktalarından geçen ekseni kesecek şekilde kendi kendini ayarlar. Bozulmaz denge sağlanıncaya kadar bir taraftaki kütle fazlalığını denkleştirmek için karşı tarafa da, orta çap düzlemine simetrik olarak uygun ağırlıkta karşı-kütleler eklenir. Rotor millerini, çelik raylar yerine bilyalı yataklar üzerine oturtmakla, millerin çapları aynı olmasa bile millerin kayma ve sürtünmesine meydan verilmemiş olur.
2. Dinamik dengeleme. Statik dengeleme, rotor dönerken meydana gelecek bazı salı-nımları önleyemediği için yeterli değildir. Birbirine eşit ve xx/ dönme eksenine aynı uzaklıkta kabul edilen mı ve m2 kütlelerinin kütle merkezi dönme ekseni üzerindedir. Rotorun dönüşü sırasında bu kütlelere
eksen
yatağı
> m2 eksen yatağı
etki eden ve birbirini yok etmeyen merkezkaç kuvvetlerden meydana gelen kuvvet çifti, sarsıntılara ve yataklarda tepkilere yol açar. Statik olarak dengelenmiş kabul edilen ıotor, dinamik dengelemeyi sağlamak için dengeleme makinesine yerleştirilir. Burada iki yatak, yatay olarak hareket edebilir; ancak, bağlı olduğu yaylar, bu yatakları ortalama duruma getirmek üzere gerer. Döndürülen rotor, dengesizlik sebebiyle salınımlar yapar. Rotor çevresi üzerinde en büyük genlikte salınımlar yapan ana doğru işaret edilir; aynı işlem rotoru ters döndürerek tekrarlanır. Denge bozukluğu, en büyük genlikle salınım yapan ana doğru üzerinde değil, iki ana doğrunun açıortay düzlemi üzerindedir. Salınım frekansının rotor-yay sisteminin kendi frekansına eşit olması, yani rezonans olması halinde, denge bozukluğu 90° kadar ileride bulunabilir.
Yapıları bakımından bazı makineler dengelemeye elverişlidir. İki silindirli patlamalı bir motorda, krank manötonları (muylu) arasında 180°’lik bir açı olduğu zaman dengeleme nazarî olarak sağlanmışıtr. Gerçekte, biyellerin yatıklığı sebebiyle pistonlar aynı düzlem üzerinde olmadığından, krank milinin yataklarında sönen bir kuvvet çifti meydana gelir. Yan pistonları iki pistona göre 180° açıklık gösteren dört silindirli motorlarda, asıl eylemsizlik kuvvetleri yok edildiği halde ikinci dereceden dengelenmemiş eylemsizlik kuvvetleri bulunur. Yalnız, krankı bir orta kesit düzlemine göre simetrik olan altı silindirli bir motor tamamen dengelenebilir. (ML)
DENGELEMEK geçi. f. (denge’den denge-le-mek). Dengeyi, dengeli olmasını sağlamak.
— Denize. Pastaları dengelemek, gemi yapımında, pastalar omurgaya bağlanırken, bunlara iyi bir durum sağlamak. || Yükü dengelemek, geminin suya dengeli bir surette gömülmesi için yüklerin dengeyi sağlayacak şekilde dağıtılması.
— Fiz. Bir cismi kuvvet katarak veya eksilterek dengeli hale getirmek.
— Mekan. Bir motoru, makineyi veya uçağı dengeli duruma getirmek. || Bir emniyet supabını dengelemek, supabı, bir ağırlık veya bir yayla denge durumuna getirmek.
— Petr. Bir petrol sıvısının, özellikle ham petrolün veya benzinin, çok uçucu bileşenlerini ayırarak, daha az uçucu olmasını sağlamak.
— Res. Bir kompozisyonu dengelemek, bir kompozisyonun unsurlarını, birbiriyle denge kuracak şekilde yerleştirmek. (LM)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir