wiki

DENİZCİLİK

DENİZCİLİK; Aim. Schiffahrt, Seefahrt, Nautik
(f), Fr. Navigation (f), İng. Sailing, navigation,
ocean transportation. Denizlerde gemi işletmeciliği
ile ilgili sanat. Çok eski zamanlardan beri insanoğlu
uzak veya yakın, başka bir yere gidebilmek
için deniz seyâhatleri düzenlemiştir.
Bilinen ilk gemiyi Nuh aleyhisselâm yapmıştır.
Daha sonra bilinen târihe göre, Mısırlılar ağaçdanoyma kayıklar yaparak denemeler yaptılar ve gitgide
kereste kullanarak büyük gemiler yaptılar. Mısırlılar
ilk önce Nil’den dışarı çıkmadıysa da, daha sonraları
uzak seferler yapmaya başladılar. Mısırlılardan
sonra en eski gemici bir millet olan Fenikeliler
ve Kartacalılardır. Yapmış oldukları güçlü donanmalarla,
çekinmeden Akdeniz dışına çıktılar.
Eski gemiciler yıldızlara ve güneşe bakarak
yollarını bulup tâyin ederlerdi. Açık denizlerde
karayı bulmak için de, yanlarına almış oldukları
kuşları salıp, gittikleri yöne doğru gemiyi çevirirlerdi.
Ancak 13. yüzyılda pusulanın bulunmasıyla,
denizcilikte büyük ilerlemeler sağlandı ve
yön tâyin etmedeki güçlükler halledilmiş oldu.
Venedikliler 16. asırda su altında kalan kısmı çok
yüksek gemiler inşâ ettiler. Yapmış oldukları ticâret
gemileriyle İngiltere’ye seferler yapmaya başladılar.
On yedi ve on dokuzuncu asırlar arasında gemicilik
alanında büyük gelişmelerin olmasıyla
yelkenli ve buharlı gemiler yapıldı. Denizciliğin en
modern gelişmesi 20. asır içinde oldu. Bu asırda
motorlu gemiler yapıldı ve telsiz, radyo, radar gibi
cihazlar yardımıyla denizciler yollarını daha
kolay bulmaya başladılar.
Gemideki kaptan, yolunu tâyin edebilmesi ve gideceği
yeri bulabilmesi için şu yollardan faydalanır:
1. Pusula, harita ve parakete.
2. Gemiciler, deniz fenerlerine, şamandıralara
ve karadaki bâzı işâretlere bakarak yollarına
devâm ederler.
3. Güneş, ay, yıldız, gezegenlere bakılarak
geminin yönü tâyin edilir.
4. Radar, telsiz , radyo gibi cihazlardan faydalanarak
yol bulunur.
Kaptan , kara yakınlarında haritaya işâret koyar,
seyir defterine de geminin bulunduğu enlem
ve boylamı kaydeder.
Türklerde denizcilik: Türklerde denizcilik
Selçukîler devrinde başladı. İstanbul’u ve Marmara
adalarını kuşatmak için o zamanlar güçlü
donanmalar kurmak ihtiyacı duyuldu. Gemlik’i
fetheden Selçukîler buralarda tersâneler yapmayabaşlayınca, Bizanslılar bu durumu kendileri için
tehlike kabul ederek, denizden saldırıya girişerek
kızakları yakıp yok ettiler. Marmara’da üstünlük
sağlayamayan Selçukîler, İzmir’i zaptederek güçlü’
deniz donanmaları kurdular. Selçuklu Sultanı
Alâeddîn Keykubad, Antalya ve civârım fethederek,
Alâiye (Alanya)da tersaneler kurdu. Çaka Beyin
idâresindeki Türk donanması Midilli ve Sakız
adalarını fethetti. (Bkz. Çaka Bey)
Selçukîlerden sonra Türklerin denize çıkışı
Aydınoğullarından Umur Bey zamânında gerçekleşmiştir.
Denizcilik alanında en büyük ilerleme
Osmanlılar zamânında olmuştur. On altıncı yüzyılda
dünyânın en güçlü denizci ülkesi OsmanlIlardı.
Hattâ Avrupa’nın birleşik donanmasını tekbaşına
yok edebilecek üstün bir güçteydi. Yıldırım
Bâyezîd zamânında denizcilik alanında büyük gelişmeler
sağlanarak Ege kıyılarına hâkim olundu.
Antalya’yı da ele geçiren Osmanlılar, Akdeniz’e
açılma imkânı buldular.
Fatih Sultan Mehmed Han zamânında kara kuvvetleri
gibi denizciliğe de önem verilerek güçlü
donanmalar kuruldu. 1453’te Fâtih Sultan Mehmed
Hanın İstanbul’u fethetmesiyle, İslâm târihinde bir
devir açılmıştır. Fetih devrinde hutbeler “Hâkimülbahreyn
ve Sultânülberreyn” (Denizlerin Hâkimi,
Karaların Sultânı) diye okunmaya başlandı.
Kânûnî Sultan Süleymân zamânında Eğriboz,
İnebahtı, Midilli, Sığacık, Kocaeli, Mora, Karlı ili,
Rodos, Biga, Mezistre sancakları birleştirilerek
merkezi Gelibolu olmak üzere Kaptan Paşa Eyâleti
kuruldu. Donanma komutanına da “kaptan-ı
deryâ” ismi verildi. Ancak bu ünvan, Barbaros
Hayreddin Paşadan sonra “beylerbeyi” olarak değiştirildi.
Cezâyir-i Bahr-i Sefid eyâleti beyliğine
de “derya beyleri” dendi. Birinci Abdülhamîd Han
zamânında kaptan-ı deryâ ismi yerine, donanma
kumandanına “bahriye nâzın” ismi verildi.
On altıncı yüzyılda dünyâya hükmeden OsmanlIlar,
kapasitesi çok büyük gemiler yaptılar.
Savaş gemilerine “Baştarda” adını verdiler. 1710 senesinde
İstanbul’da yapılan ve “kalyon” ismi verilen
savaş gemisi 3300 kişilik bir donanmaydı. O zamanları
dünyânın en güçlü donanmasına sâhib olan
Osmanlılar Avrupa devletlerinin ısmarladıkları savaş
gemileri ile ticâret gemilerini de yaparlardı.
Dünyânın en büyük tersâneleri İstanbul Haliç ve
Gelibolu’daki tersânelerdi. Hattâ Venediklilerin vermiş
olduğu gemi siparişi, Türk mühendislerinin gerçekleştirdiği
planlarla bu tersânelerde yapılmıştır.
Osmanlılar denizcilik ilmi konusunda da dünyânın
en ileri ülkesiydi. 1515 senesinde Pîrî Reis tarafından,
ceylan derisi üzerine çizilerek yapılan harita,
Amerika kıyılan hakkında gerçeğe çok yakın ayrıntılı
bilgi verir. 1528’de Glole Dore tarafından çizilen
Amerika kıtasıyla ilgili haritası, Pîrî Reis’in çizmiş olduğu haritanın yanında çok basit kalır.Topkapı
Müzesindeki Pîrî Reisin haritasını görenler hayretler
içinde kalmaktadırlar. Hâlen mevcûd olan ve
1461 senesinde İbrâhim Reis tarafından çizilen harita
da, OsmanlIların o devirde kesinlikle ilim alanında
Batıdan üstün olduğunu gösterir.
Donanmada çok güçlü olan Osmanlılar deniz
nakliyatında ve ticâretinde de çok ileri idiler. 800
yolcu taşıyan gemiler de yapılmıştır. Bahriye nezâreti
teşkilâtı içinde Şirket-i Hayriye ve Haliç
şirketleri vardı.
1843 senesinde kurulan Fevâid-i Osmaniye
Şirketinin 108 senelik faâliyetine ve 1851 senesinde
kurulan Şirket-i Hayriye’nin 94 senelik faaliyetine,
1913 senesinde kurulan Haliç hattındaki
İtalyan Şirketinin 22 senelik faaliyetlerine son verilerek,
1944 senesinde Devlet Deniz Yolları ve
Limanları İşletme Umum Müdürlüğüne devredilmişlerdir.
Çeşitli isim değişiklikleriyle bugüne kadar
faaliyetlerini sürdüren kuruluşlar Türk denizciliğinin
gelişiminde önemli rol oynamışlardır.
1984 yılından îtibâren uzmanlık alanlarına
göre yeniden yapılanmaya giderek; gemi yapım ve
onarımları Türkiye Gemi Sanâyi olarak ayrı genel
müdürlük, hizmet alanları da Türkiye Denizcilik İşletmeleri
olarak ayrı bir genel müdürlük olarak
sermâyenin tamâmı devlete âit olarak hizmet vermektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir