wiki

DÖNMELER

DÖNMELER; on yedinci yüzyıldan îtibâren,
muhtelif Osmanlı şehirlerinde, bilhassa Selânik’te
Müslüman adı ve kıy âfeti altında yaşayan Mûsevî
cemâati fertlerine verilen ad. Çeşitli dinlerden
Müslüman olanlara mühtedî denildiği hâlde, bu tâbir
bunlar hakkında hiçbir zaman ve hiçbir yerde
kullanılmamış, yüksek tabaka tarafından, bir dereceye
kadar nezâketen “avdeti” tâbiri kullanılmıştır.
Kendilerine; ma’âmînim (mü’minler) veya
haberim (ortaklar), bir de ba’ale milhamah (mücâhitler)
isimlerini verirlerdi.
Gizli bir mezhep sayılan dönmelik, aslen Ispanyalı
olup, İzmir’e yerleşen Mordehay Sevi adlı bir Yahûdînin oğlu olan Haham Sabatay Sevi tarafından
kuruldu. Özel bir eğitim görüp haham
olarak yetişen Sabatay Sevi, ilk önce, 1648’de İzmir’de
mesihliğini ve İsrâiloğullarını kurtarmak
için Allahü teâlânın göndereceği peygamber veya
kurtarıcı olduğunu iddiâ etti. Mûsevîler, Mesih’in
Filistin’e hükümdâr olacağına ve Kudüs’ü merkez
yaparak dünyânın dört köşesine dağılan Yahûdîleri
burada toplayacağına inandıkları için, onun etrâfında
toplandılar. İzmir’deki hahamlar ona karşı çıkınca,
1650’de İstanbul’a geldi. İstanbul hahambaşısı
da Sabatay Sevi’ye karşı çıkınca, kendisine
daha uygun bir muhit olan Selânik’e geçti. Selânik’teki
hahamlar tarafından sevgi ve saygıyla
karşılanan Sabatay Sevi, bâzı tepkilerle karşılaşınca
Selânik’i de terk ederek, Atina’ya ve tekrar İzmir’e
döndü. İzmir’de kaldığı üç yıl içinde dikkati
çekecek bir davranışta bulunmaktan kaçındı.
1663’te Mısır’a giden Sabatay Sevi, kısa bir müddet
Kâhire’de kaldı. Burada Rafael Josef Çelebi ,
adında zengin bir sarrafla tanıştı. Daha sonra Kudüs’e
gitti. Mûsevîlerin takdirini kazanmak için Kudüs’ün
mukaddes yerlerini ve evliyâ kabirlerini
ziyâret etti. Davranış ve çekici konuşmalarıyla
Kudüs halkının itibârını kazandı. Josef ten aldığı
paraları bunlara dağıttı.
Nayir adındaki PolonyalI bir hahamın kızı
olan Sara ile evlendikten sonra Gazze’ye gitti.
Orada Abraham Nathan adlı Yahûdî ile tanıştı.
Abraham Nathan, kendisinin Mesih’ten önce gelecek
olan peygamber olduğunu ve Sabatay’ın da
Mesih olduğunu söyledi. Böylece Sabatay Sevi’nin
taraftarları çoğaldı. Kudüs’e tekrar döndüğünde
kendisinin Mesih olduğunu gizlemeye gerek
duymadı. Kudüs’teki hahamlar karşı çıktılarsa
da, Sabatay’ın taraftarları gün geçtikçe arttı.
Mısır, İstanbul, İzmir ve Avrupa’nın çeşitli şehirlerine
Mesihliğini îlân ve propagandasını yapmaları
için sâdık adamlarını yolladı. Kudüs’ten Haleb’e
geçti. 1667’de tekrar İzmir’e döndü. Sabatay
Sevi, Mûsevîlerin dînî âyin ve törenlerinde bâzı değişiklikler
yaptığı gibi, sinagoglarda okunan duâlann
çoğunu değiştirdi. Mûsevîler kendisini bir kral
olarak görmeye başladılar.
O ise kendisini kralların kralı olarak görüyordu.
Dünyâyı kendi hesâbına göre 38 krallığa
böldü. Her birine de, kardeşlerini ve sâdık adamlarını
kral tâyin etti. Çeşitli beyannâmeler yayınlayarak,
Osmanlı idâresine karşı harekete geçti.
Mûsevîler Müslümanlara karşı taşkınlıklarını arttırdılar.
Mûsevîlerin Müslümanlara karşı yaptığı işler
ve Sabatay Sevi’nin durumu üzerine Köprülüzâde
Fâzıl Ahmed Paşa, sahte Mesih ile hakkında
düzenlenecek evrâkın İstanbul’a gönderilmesini
emretti. Yakalanan Sabatay Sevi ve adamları, 1668
senesi Ocak ayında İstanbul’a gönderildi.İstanbul’a getirilen Sabatay Sevi, sorgulamasında
korkusundan yaptıklarını inkâr etti.
Sadrâzam Kaymakamı Mustafa Paşa, Şeyhülislâm
Minkârizâde Yahya Efendi ve Sultan’ın
imâmı Vânî Mehmed Efendi huzurunda kendisinin
Mesih olmadığını söyledi, yaptıklarını inkâr etti ve
Müslüman olduğunu îlân etti. Mehmed Efendi ismini
aldı. Böylece Osmanlı târihinde dönmeler
meselesi başlamış oldu.
Onun Müslüman olmuş görünmesiyle ilgili olarak
Vânî Mehmed Efendi; “Bu adamın Müslümanlığı
kalbî hisler ve ihlâsla kabul ettiğine kâni değilim.
Fakat dînimiz şüpheyi reddeder ve kişinin îmânı
üzerine hüküm ancak cenâb-ı Hakk’ındır. Bu itibârla
ihlâsla Müslüman olmasını niyâzdan başka
şey yapamam…” demekten kendini alamadı.
Sabatay Sevi’nin Müslüman olmuş görünmesi
Türkiye ve diğer memleketlerdeki Yahûdîler arasında
şaşkınlığa sebeb oldu. Sabatay Sevi, taraftarlarını
yatıştırmak için de; “Tanrı beni İsmâilî yâni
Müslüman yaptı. Ben kardeşiniz kapıcıbaşı Mehmed’im.
O öyle emretti. Ben itâat ettim.” dedi. Müslüman
olmuş görünmesine rağmen Mesihlik iddiâsmdan
vazgeçmedi, eski faaliyetlerine devâm etti.
Bu arada pâdişâha ve müftüye başvurarak Yahûdîleri
hidâyete dâvet etmek üzere kendisine izin
verilmesini istedi. Sabatay’a sinagoglarda isteyenlere
Müslümanlığı anlatması için müsâde çıktı.
Bundan istifâde ederek taraftarlarını toplamaya
çalıştı. Müslümanlar arasına giren Mûsevîler, kıyâfetlerini
değiştirip Ahmed, Mehmed, Mehmed
Ali, Abdullah, İsmâil gibi isimler almaya başladılar.
Mehmed ismini aldıktan sonra, mesihlik iddiâsmdan
vaz geçmeyen Sabatay Sevi, Selânik ve
İstanbul’dan sonra, sürgüne gönderildiği Bağdat ve
Ürgüp’te kaldı. Bu arada Sabatayistlik, yâni dönmeliğin
esas inanış ve ibâdetlerini bir araya toplayan
on sekiz emri yayınladı ve kutlayacakları
bayram günlerini tesbit etti. Dönmelerin uyması
gereken 18 maddelik; “On sekiz emir” denilen nizâmnâmenin
hülâsası şöyledir: “Allah’ın birliğine
ve Sabatay Sevi’nin Mesihliğirfe inanılacak, yalan
yere yemin edilmeyecek, Allah’ın adı anıldığında
saygı gösterildiği gibi, Mesih’in zikri geçince de
saygı gösterilecek, Mesih’in sırrını anlamak için
toplantılar yapılacak. Adam öldürülmeyecek, zînâ
edilmeyecek, Yahûdî yılının dokuzuncu ayı olan
Kislev’in 16. günü bayram yapılacak. Yalan yere
şâhitlikte bulunulmayacak, birbirlerine karşı mürüvetli
ve merhâmetli davranılacak, her gün Mezâmir
okumaya gizlice devâm edilecek. Müslüman
Türklerin âdetlerine onların gözlerini boyamak
maksadıyla riâyet edilecek. Ramazan orucunu tatbik
için sıkıntı çekilmeyecek, aynı şey Kurban
için de yapılacak. Dînî merâsimlere zâhiren uyulacak,
Müslümanlarla evlenmekten kaçınılacak.Kamerî ayların ilk günlerine dikkat ve hürmet
gösterilecektir.”
Bu emirleri neşreden Sabatay Sevi’nin yaptığı
işler, Sadrâzam Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşaya
anlatılınca, onu çağırıp sörguya çekti. Sabatay
Sevi; “Aman efendimiz! Hakkımda size söylenenlerin
hepsi yalan ve iftirâdır. Bir takım dost
ve akrabâlarımı etrâfıma topladığım doğrudur.
Ama bunun hakîkî sebebi onları da hidâyete erdirip
Müslüman eylemektir. Eğer bu suç ise türlü cezâya
râzıyım. Boynum kıldan incedir.” dedi. Sadrâzamı
bu sözlerle kandırdığını zanneden Sabatay
Sevi, Kuruçeşme ve Kağıthâne’de taraftarlarıyla
gizlice İbrânice âyin yapıp duâlar okurken yakalandı.
Adamlarıyla birlikte Amavutluk’a sürüldü.
Bir müddet orada kalan Sabatay Sevi, 30 Eylül
1675’te Berat kasabasında öldü.
Kadınları sarı mest ve beyaz car giyinen, erkekleri
ise, beyaz keçe üzerine yeşil sarık saran,
görünüşte Müslüman bilindikleri ve Müslüman
adı taşıdıkları hâlde bayramdan bayrama namaza
giden dönmeler, Sabatay Sevi’nin ölümünden sonra,
Yâkûbîler, Kara kaşlar, Kapatıcılar olarak
üçe ayrıldılar. Değişik adlar alan bu grupların
nesl-i şerîf denilen en yüksek asil âilelere mensub
birer reisi vardı. Bunlar cemâat ihtiyarlarının reyleriyle
seçilirler, ölünceye kadar bu mevkide kalırlardı.
Ab-be-din denilen reisler tarafından tâyin
olunan ruhânî reisler dînî vazifeleri yerine getirirlerdi.
Dönmelerin bu üç zümresi hâriçten veya
birbirlerinden kız alıp vermezlerdi. İlk zamanlar
Selânik’te yerleşen dönmeler, Balkan Harbinden
sonra Selânik’ten tamâmen ayrılarak İstanbul’a
geldiler. Ekseriyetle Nişantaşı ve Şişli semtlerine
yerleştiler. Çocuklarını da Türk okullarına vermemek
için Feyziye Lisesi ve Şişli Terakkî Lisesi
adında iki okul açtılar ve bu okullara gönderdiler.
Aralarındaki eski katı gruplaşmaları kaldırıp,
dayanışmaya yönelerek ticârî hayatta tesirli oldular.
Bunun yanında vâlilik, müsteşârlık ve siyâsî
olarak da milletvekilliği ve bakanlığa kadar yükselenler
ve gazetecilik mesleğinde muvaffak olanları
da oldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir