DÜZ sıf. (esk. türk. t üz’den). Girintisi çıkıntısı,
inişi çıkışı olmayan, pürüzsüz: Derenin
kenarı düz bir çimenlikti (Ömer Seyfeddin).
Düz arazi. || Eğri ve çarpık olmayan: Düz
çizgi. || Süsü, eklentisi olmayan, sade: Düz
elbise. || Devrik veya kıvrık olmayan: Düz
yaka. Düz saç. || Taban kısmında çıkıntısı
olmayan: Nehir tarikiyle de Vezirköprü*ye
kadar düz kayıklarla nakliyat mümkündür
(Atatürk). Düz tabak. || Tek renkli: Düz kumaş.
|| i. inişi, yokuşu, girintisi, çıkıntısı
olmayan yer: Havran Ovası […] başka bir
şeydi. Sanki düze inmemiş, ateşten bir taşın
altına girmiştik (K. Tahir). || Düz ayak.
d ü z a y a k . || Düz taban. . d ü z t a b a n .
1! Düz yazı.
DÜZ
02
Kas