wiki

EBO SELEME BİN ABDURRAHM ÂN,

Tâbiînin büyüklerinden. Adı, Ebû Seleme
bin Abdurrahmân bin Avfdır. Resûlullah
efendimiz tarafından, daha dünyâda
iken Cennetle müjdelenen ve kendilerine
“Aşere-i mübeşşere” adı verilen, on Sahâ-
biden biri olan Abdurrahmân bin Avfın
oğludur. Asıl adı, “Abdullah” veya
t “îsmâil”dir. Ebû Seleme künyesi olmaklaberaber, asıl adı olduğu da rivâyet edilmiştir.
22 (m.642) yılında Medine’de
doğdu ve 94 (m. 713)’de 72 yaşında iken
orada vefât etti. 102 (m. 720) yılında vefât
ettiği de bildirilmiştir.
Ebû Seleme, Medine’de yetişen ve kendilerine
“fukahâ-i seb’a” adı verilen yedi
büyük âlimden biridir. Medîne-i münevverenin
bu yedi büyük âlimi, Saîd bin
Müseyyeb, Kâsım bin Muhammed bin
Ebî Bekr-i Sıddîk, Urve-tebni-Zübeyr,
Hârice-tebni-Zeyd, Ebû Seleme-tebniAbdurrahmân
bin Avf, Ubeydullah İbn-i
Utbe ve Ebû Eyyûb Süleymân’dır (r.
anhüm). Bu büyük âlimler, müslümanlann
dindeki mes’elelerini çözer, onlara
ilim öğretir ve suâllerine, dindeki hükümlerini
bildirerek fetvâ verirlerdi.
Ebû Seleme, Eshâb-ı kirâmdan bir
çoğunu görmüş, onların sohbetlerinde ve
ilim meclislerinde bulunarak yetişmiş,
onlardan ve Tâbiînin büyüklerinden ilim
alıp hadis-i şerif rivâyet etmiştir. O,
babası Abdurrahmân bin Avf, Hz.
Osman, Ebû Katâde, Hz. Âişe, Ebû
Hüreyre, Hassân bin Sâbit ve daha pekçok
Sahâbîden ve Tâbiînden de, Atâ bin
Yesâr, Ca’fer bin Amr bin Ümeyye,
Abdullah bin İbrâhim ve daha pek çoğundan
hadis-i şerif rivâyetinde bulunmuş­
tur. K endisinden de, oğlu Ömer,
kardeşinin çocuklarından Sa’d bin îbrâ-
him bin Abdurrahmân vt Abdülmecîd
bin Süheyl bin Abdurrahmân, Urve bin
Zübeyr ve daha birçok hadîs âlimi rivâ-
yette bulundular. Rivâyet ettiği hadis-i
şerifler, Kütüb-i sitte’nin dört Sünen’inde
yer almaktadır.
Hadîs ilminde büyük bir âlim olup, çok
hadîs-i şerif rivâyet etmiştir. Ibn-i Sa’d,
onun Medîneli hadîs âlimlerinin ikinci
tabakasından olduğunu bildirmekte ve
sika (güvenilir, sağlam) bir râvi olduğunu
ve ayrıca çok rivâyette bulunduğunu
haber vermektedir. Mâlik bin Enes diyor
ki: “Bizim yanımızda ilim ehli olan âlimlerden
biri de, Ebû Seleme idi”. İmâm-ı
Zühri de dedi ki: “Kureyş’ten dört kimseyi,
ilmin kaynağı olarak buldum. Bunlar,
Urve bin Zübeyr, Saîd bin Müseyyeb,
Ebû Seleme ve Ubeydullah bin Abdullah’
dır.”
Ebû Seleme, büyük bir fıkıh âlimi idi.
Ba’zı fıkıh mes’elelerindeki ictihadlan,
Abdullah İbn-i Abbâs’ın ictihadlan ile
aynlıyordu. İbn-i Abbâs, kendisiyle ilmi
münâzaralarda bulunur ve ba’zı mes’
elelerde ona mürâcaat ederdi. İmâm ı Ebû
Zür’a diyor ki: “O, rivâyetinde sika ve
ilimde önderdi”. İbn-i Hıbbân da: “O,
Kureyş’in büyük âlimlerindendi” dedi.
Saîd bin As Medine’ye vâli olunca, Orfu
kadı olarak ta’yin etmek istedi. Fakat
kabul etmedi. İmâm-ı Şa’bî şöyle anlatı­
yor: Ben, Ebû Berde ile bir yerde bulunuyordum.
Yanımıza Ebû Seleme geldi.
Ona: “Senin memleketindeki en büyük
âlim kimdir?” diye sorunca, O da: “Aranızda
olan kimsedir” diye cevap verdi.
Ya’nî, kendisinin olduğunu işâret etti.
Rivâyet ettiği hadîs-i şeriflerden ba’
zılan şunlardır:
Resûlullahın hanımı Hz. Âişe şöyle
anlatıyor. Resûlullah bana: “E y  işe!
C ebrâil aleyhisselâm sana selâm
ediyor” dedi. Ben de: “Aleyhisselâm ve
rahmetüllâhi, yâ Resûlallah! Benim görmediğim
şeyleri görüyorsun” dedim.
Eshâb-ı kirâmdan bir takım kimseler
toplandılar ve Cuma gününde duânın
kabûl edildiği saati müzâkere ettiler.
Sonra dağıldılar. “Amma bu saatin
Cuma gününün son saati olduğunda ihtilâf
etmediler.”
“A llaha ve âhıret gününe inanan
bir kadına, yanında m ahrem bir erkek
olmaksızın bir gün bir gecelik mesâ-
fey e kadar se fer etm ek helâl olmaz. ”
Rü’yâ hakkında şu hadîs-i şerifi rivâ­
yet etti: “Sâlih rü ’yâ Allahtan, kötü
rü ’yâ ise şeytandandır. İmdi, h er kim
bir rü ’yâ g ö rü r d e onun bir şeyinden
hoşlanm azsa sol tarafına tükürsün
ve şeytandan Allaha sığınsın! Bu rü ’
yâ ona zarar verm ez. Onu kim seye
söylem esin. Şâyet iyi g ö rü rse sevinsin,
sevdiği kim selerden başka kim ­
seye söylem esin. ”
Peygamber efendimizi rü’yâda görme
hususunda da şu hadîs-i şerifi rivâyet etti:
“H er kim beni rü ’yâda görürse,
uyanıkken de gö recektir. Yahut beni
uyanıkken görm üş gibidir. Şeytan
benim şeklim e girem ez.”
“Şüphesiz ki, m erhâm et etm eyene
m erham et olunm az.”
“B en size neyi yasak edersem ,
ondan sakının ve neyi em redersem ,
gücünüz yettiği kadar onu yapın! Sizden
öncekileri ancak çok suâlleri ve
P eygam berleri üzerinde ihtilâfları
h e lâk etm iştir.”
“Bütün çocuklar müslümanlığa
uygun ve elverişli olarak dünyâya
gelir. Bunları, sonra anaları, babaları
hırİ8tiyan, yahûdi ve dinsiz
yapar. ”
“ H e r kim A llaha ve kıyâm et
gününe im ân ediyorsa, ya hayır söylesin
yahut sussun! H er kim Allaha
ve son g ü n e (kıyâmet gününe) îmân
ediyorsa kom şusuna ikrâm etsin!
H er kim A llaha ve son gü n e îm ân ediyorsa,
m isâfirine ikrâm etsin!”.
; 1) Tehzîb-üt-tehzib cild-12, sh. 115
2) Tezkiretü’l-huffâz cild-1, sh. 63
3) Teh’zîb-ttl-esmâ ve’l-luga ciId-2, sh. 240

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir