EBÛ HAFS-I KEBİR; dokuzuncu yüzyılda
Buhârâ’da yetişen büyük İslâm âlimlerinden. İsmi,
Ahmed bin Hafs’tır. Ebû Hafs-ı Kebîr künyesiyle
meşhurdur. Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir.
Hicrî üçüncü asırda yaşamıştır.Ebû Hafs-ı Kebîr, gençliğinde evlenmek istedi.
İlim ve iffet sâhibi sâlihâ bir kızla kendisini evlendirdiler.
Evliliğinin birinci gecesi kız buna; “Kadınların
âdet hâlleri ile ilgili hayz ilmini öğrendin
mi?” dedi. “Hayır!” diye cevap verince kız; “Allahü
teâlâ Tahrîm sûresi 6. âyet- i kerîmesinde meâlen;
«Kendinizi ve emrinizde olanları, Cehennem
ateşinden koruyunuz.» buyuruyor. Câhil kişi
nasıl koruyabilir?” dedi. Bu söz Ahmed bin Hafs’a
çok hoş geldi. Hanımını Allahü teâlâya emânet
ederek Merv şehrine gitti. On beş sene ilim tahsil etti.
İmâm-ı A’zâm Ebû Hanîfe’nin yüksek talebelerinden
olan İmâm-ı Muhammed’den de ders aldı.
İmâm-ı Muhammed hazretleri ona “Ebû Hafs-ı Kebîr”
adını verdi. Ebû Hafs, hocasından izin alıp
memleketine dönmekteyken, Harezm’de Ceyhun
Irmağının üzerinden geçerken kitapları suya düştü.
Yanında bulunan Ebû Süleymân Cürcânî’den bilgileri
yeniden yazmak için kitaplarını istedi. Ebû Süleymân
Cürcânî ona; “Sen öyle ilim öğrenmeliydin
ki, kitaba ihtiyâcın kalmamalıydı.” dedi. Ebû Hafsı
Kebîr geri dönüp, Merv şehrine geldi. Altı sene o
kitapları ezberledi. Alim olarak hanımının yanma
döndü. Hanefî fıkhında içtihat derecesine yükselen
Ebû Hafs-ı Kebîr, Buhârâ’da Reîs-ül-Ulemâ (Âlimlerin
Reîsi) ünvânma sâhib oldu. Ondan pekçok
kimse ilim tahsil edip, yüksek âlim oldular. Ebû
Hafs-ı Sagîr lakabıyla bilinen oğlu Muhammed ondan
ilim öğrenip yetişen kimselerdendir.
Ebû Hafs-ı Kebîr, dinde yüksek ve güvenilir
âlimdi. Haramlardan ve şüphelilerden şiddetle kaçınırdı.
Dünyâ malına önem vermezdi. Resûlulah
efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem sünnetine
tâbi olmada çok ileri, mânevî ilimlere sâhib bir velî
idi. Oğlu Ebû Abdullah-ı Buhârî de babasının sâhib
olduğu üstünlüklere mâlikti.
EBÛ HAFS-I KEBİR
18
Eki