Günümüzde oyun konsolu dendiğinde aklımıza birbirleriyle gerçeklik olsun, görüntü kalitesi olsun hemen hemen her konuda mücadele veren Xbox ve PlayStationgelir.
Ancak çok değil, bundan bir 10 – 15 sene geriye gittiğimizde hepimiz çılgınlar gibi atari oynar, oyunun gerçekliğiymiş, görüntü kalitesiymiş pek dert etmezdik.
Çocukluğumuza damga vurmuş atarinin kökenleri aslında çok daha eskilere dayanmakta. İlk video oyunu ”Tennis for Two” 1958 yılına, bizim bildiğimiz orjinal haliyle olan atarinin piyasada resmi olarak satılmaya başlaması ise 1972 yılına dayanmakta.
Şimdi dönelim filme. Filmin konusu kısa olarak şu şekilde; NASA, 1982 yılında uzaya bir kapsül fırlatır. Amaç evrende yalnız değilsek, sürekli olarak dolaşacak olan bu kapsülün belki birgün başka canlılar tarafından bulunup, varlığımızıdan haberdar olmalarını sağlamaktır. Bu sebeple kapsülün içine o dönemin insanlık adına yapılmış önemli şeyleri hakkında bilgiler koyulur. Mühendislik harikası yapı fotoğrafları, matematik, fizik, kimya hakkında makaleler, dönemin popüler şarkılarının olduğu kasetler, rubik küpü ve yanında oyunları ile birlikte bir adet atari (daha çok şeyler de var aslında). Amaç, olur da bu kapsül bulunursa, bulan ırkın insanlığın ne derece geliştiğini anlamasıdır.
Mesaj günümüz zamanında uzaylı bir ırka ulaşır. Ancak bunu bir tehdit olarak algılayan uzaylılar, bizi kendi silahımızla vurmak için Dünya’ya saldırırlar.
80’lerin ve 90’ların ünlü atari oyun karakterleri şekline bürünen uzaylılar Dünya’ya Pac Man, Donkey Kong, Space Invaders gibi şekillere bürünerek saldırırlar.
Çocukluğumuz atari karakterlerini günümüze getiren , başrollerinde de komedi filmlerin değişmez isimlerinden Adam Sandler, Kevin James ve Game of Thrones’un Tyrion Lannister’ı Peter Dinklage gibi isimlerin olduğu ”Pixels” filmi 14 Ağustos 2015‘de vizyona girecek.
Bu arada siz söylemeden ben yazayım, Amerikan bilim kurgu ve komedi anismasyon serisi olanFuturama‘nın 4. sezon, 3. bölümü ”Anthology of Interest II”yi izleyeniniz var ise, film konu olarak aşırı derecede benzerlik göstermekte. Hatta şimdiden ”çalıntı” damgası yemeye başlamış. Birde üstüne Adam Sandler’ın Amerikan sinema sektöründe pek sevilmemesi, filmi biraz aşağı çeker durumda.
