ESKİŞEHİR

Eskişehir, Türkiye’nin bir ili ve en kalabalık yirmi beşinci şehri. Eskişehir nüfusu 2015 yılına göre 826.716’dir. Ortasından Porsuk Çayı geçen şehir, içerisinde Osmangazi Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi’nin bulunması nedeniyle bir öğrenci kenti görünümündedir.

Met helvası, Nuga helvası, Haşhaşlı çörek, Kalabak suyu, çibörek ve lületaşı ile meşhurdur. İşlenebilir lületaşı, Türkiye’de yalnız Eskişehir’de çıkarıldığı için Eskişehir taşı olarak bilinir. Türkiye’de Eskişehir ve Sivrihisar dolaylarında yetişen bir çoban köpeği olan akbaş da şehre ait önemli değerlerdendir. Sanat kurumları ve tesisleri ile kültür ve sanatta gelişmiş bir şehirdir. Anadolu Üniversitesi ve büyükşehir belediyesi bünyesinde iki adet senfoni orkestrası bulunmaktadır. Ayrıca her yıl düzenlenenUluslararası Eskişehir Festivali ile şehirde müzik, tiyatro, resim ve sinema dallarında sergiler ve gösteriler yapılmaktadır.

Eskişehir günümüze kadar değişik uygarlıklar altında varlığını sürdürmüştür. Üzerinde kurulan medeniyetlerden bazıları Frigya,Bizans, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı İmparatorluğu’dur.

Türk Silahlı Kuvvetleri Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı Muharip Hava Kuvveti, Hava Füze Savunma Komutanlığı, 1. Hava İkmal ve Bakım Merkez Komutanlığı ve 1. Ana Jet Üs Komutanlığı da Eskişehir’de bulunmaktadır. Ayrıca hem askerî hem de sivil havaalanı (Anadolu Üniversitesi Havaalanı) bulunmaktadır.

Eskişehir 2013 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti ve UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Başkentliği unvanlarını taşımaktadır.

Türk Hava Yolları’nın Airbus A330-200 tipi uçağı, TC-JNG, de ‘Eskişehir’ adını taşıyor.Şehir, Antik ve Orta çağlarda Yunanca Dorylaion, Latince Dorylaeum ismi ile tanınan bir kenttir. Yıkık ve terkedilmiş olan Dorylaion – Şarhöyük’ün yakınında, harabenin güneyinde kalan bölgede yeni bir yerleşim oluşmuştur. W.M Ramsay’ın bildirdiğine göre, büyük olasılıkla Dorylaion harabelerine Eskişehir adı verilmiş ve bu ad o zamandan günümüze ulaşmıştır.Şehrin iklimi İç Anadolu tipi Karasal iklim’dir. Kışları soğuk ve kar yağışlı, yazlar sıcak ve yağışsızdır. Yağışlar (dağlık kesimler hariç) az ve kısa sürelidir. Temmuz, Ağustos veEylül ayları en az yağışı olan aylardır. Yıllık yağış ortalaması 373,6 mm’dir. Bir yılın 90-100 günü yağışlı geçmektedir. Sıcaklık rejimi karasal niteliktedir. Örneğin 800 metre yükseklikte kurulmuş olan Eskişehir il merkezinde en sıcak ve en soğuk ayların ortalamaları 21,5 °C ve -0,8 °C (Temmuz ve Ocak), kaydedilen en yüksek ve en düşük değerler ise 39,1 °C ve -26,3 °C’dir. Bitki örtüsü İç Anadolu Bölgesi’nin tipik bitkisel örtüsü olan bozkırdır.Eskişehir’in yerli halkı Manavlarlardan oluşmaktadır. Eskişehir ili, Bulgaristan göçmenlerinin de buraya yerleşmesiyle özellikle 1950-55 ve 1965-70 dönemlerinde büyük bir nüfus artışı göstermiştir. İlin 1950’de 210 bin olan nüfusu 1960’ta 553 bine, 1970’te 786 bine, 1980’de 912 bine, 1990’da 1,3 milyona ulaştıktan sonra 2010’da 1 buçuk milyonu aşmıştı.2009 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi verilerine göre ilin toplam nüfusu 1.655,427’dir. İl nüfusunun 1.517.215‘’i merkeze, geriye kalan 138.212’si ilçeler ve köylere yerleşmiştir. Şehir nüfus oranı %82, köy nüfus oranı ise %18’dir.

İlin yıllık nüfus artış hızı binde 13,61’dir. Şehir nüfus artış hızı binde 21,41, köy nüfus artış hızı binde –9,52’dir. Nüfus sayımı bilgilerine bakılınca, köylerden kent merkezine göç oranının arttığı ortaya çıkmaktadır. Nüfus yoğunluğu il genelinde 65, il merkezinde 495’tir.

BM raporuna göre yaşanabilirlik açısından Türkiye’deki kaliteli yaşanabilecek ikinci şehri olan Eskişehir’in demografik yapısı şu şekildedir.Yörede kilim, halı, seccade, heybe ve çuval dokunur. Ayrıca çorap, eldiven, kese, takke ve başlık örgüler gelişmiş durumdadır. Çorap örgülerde “Sıçan dişi, arpalı, bal peteği, kestane kabuğu” motifleri görülür. Gelişmiş el sanatlarından biride Lületaşı işlemeciliğidir. Lületaşından yapılan kolye, bilezik, ağızlık, pipo turistik eşya olarak ün kazanmıştır.

Kafkas, Kırım, Balkan göçmenleri beslenme düzeninin oluşmasına katkılarda bulunmuştur. Bir bakıma, çeşitli beslenme alışkanlıkları bir diğerini etkileşmiştir. Şehrin yemek türlerinden bazıları:

  • Sütlü Ovmaç Çorbası, Haşhaşlı Dolama, Haşhaşlı Bükme, Toyga Çorbası
  • Göceli Tarhana, Islat Tarhana, Düğü Köftesi Çorbası, Kelem Dolması, Harşıl, Katlama Böreği
  • Mercimekli Mantı, Kuzu Sorpa, Üyken Börek, Kaşık Börek, Çibörek, Köbete, Sarıburma, Cantık, Kavurma Börek, Kıygaşa Kırım – Tatar mutfağı

Ayrıca met helvası ve nuga helvası ilin kendine özgü damak tatlarındandır.

Evlenme törenleri temel çizgileriyle aynı kalmakla birlikte il merkezinde ilçe ve köylerde bazı değişiklikler gösterir. İl merkezinde söz kesme, nişan, nikah, kına gecesi ve düğünle evlenme töreni tamamlanır.

  • Söz Kesme: Oğlan evinin kız evine dünür gitmesi ve olumlu sonuç almasıdır. Söz kesmeden önce iki aile arasındaki ilişki (dünür) tabir edilen elçiler aracılığı ile kurulur.
  • Nişan: Genellikle kız evinde yapılır. Oğlan ve kız evinin akraba ve dostları katılır. Davetliler önünde oğlan ve kıza nişan yüzükleri takılır. Geline çeşitli hediyeler verilir.
  • Kına Gecesi:Genellikle kız evinde veya düğün salonlarında yapılır. Geline kına yakılır, eğlenceler düzenlenir. Damatta buluna bilir. Genellikle gelinler bindallı giyer ama başka yöresel kıyafette giyebilir.
  • Nikah: Genellikle Belediye nikah salonunda nikah memuru nikah şahitleri ve davetliler huzurunda yapılır. Nikah defterine imza töreninden sonra gelin ve damat tebrik edilir. Davetlilere nikah şekeri dağıtılır.
  • Düğün: Nikah akşamı düğün salonunda yapılır. Davetlilere pasta, meyve ve meşrubat ikram edilir. Geline çeşitli hediyeler verilir. Düğün salonunda hazırlanan program izlenir. Oyunlar edilir, dans edilir. Davetliler gelin ve damadı tebrik eder ve düğün töreni sona erer.
Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*