Evlenmek niyeti ile görüşmeler yapıyor, tanıştırılıyor, görüştürülüyorsunuz ve olmuyor…Bazı arkadaşlarımdan ayda sekiz kişiyle görüştüklerini veya ne kadar sıklıkla görüştüklerini ifade eden cümleler duyuyorum. Ağzım açık kalıyor.
Hiç işkillenmediniz mi peki? Düşünmediniz mi? Kendinizde sorun görmediniz mi hiç? Acaba benden mi kaynaklanıyor diye aklınıza gelmedi mi ? Bu yaşa kadar bir tanesi bile olmadı? diyerek düşünmediniz mi?
Tedirginliklerimiz, duraksamalarımız, olacak gibi olduğunda kaçışlarımız bize bir şeyler anlatmıyor mu?
Birçok evlenemeyen kişinin sebeplerinin altında kadın erkek fark etmiyor “evlenmek korkusu” yatıyor. Dilerseniz insan neden korkar biraz açmaya çalışalım.
-Yakın çevresindeki kötü örneklerden dolayı korkar, aynı hataları yapmak istemez
-Hayatını değiştirmekten korkar, alışkanlıkları ağır basar.
-Risk almak istemez, kırılmak, gücenmek istemediği için hiç olaya girmez.
-Sorumluluk almaktan korkar. Kendi dertleri yetiyordur. Birde başkasını çekemez.
-Diğer insanların düşündükleri, söyledikleri çok önemlidir…Çevresindekilerin sözlerine fazlaca önem verdiğinden bir türlü karar veremez.
Bu sebepler uzayabilir. Kendimize sebepler buluruz ve çoğu zaman ikna da ederiz. Şöyle değil midir zaten. Kişi istediği bir şey olduğunda sebepleri ona göre üretiyor, istemediği konularda da istemediğine dair de sebepler buluyor. Mazaret, sebep her zaman vardır. Mesele isteyip-istememekte. Niyette, gönülde, kalpte…
Bizim gibiler (çoğunluk, istisnalar muhakkak vardır) mükemmeli arıyoruz. Çoğu zaman karşı taraftan istediğimiz özellikleri sayarken maddeleriz, sonu gelmez arkasında da ben çok şey istemiyorum deriz. İçinizden geçirdiğinizi duyar gibiyim. Mükemmele ulaşılmak imkansızdır. Aradığımız özellikleri önce kendimizin sınaması gerek. Acaba o özelliklerde biri var mı? Ve karşımıza çıksa o özelliklerde biri beni kabul edecek mi? Ben kısaca cevabı vereyim. Mükemmeli neden isteriz biliyor musunuz? İmkansız olduğu için. Zaten öyle biri yok, olmayacak. Yaratılışa ters…Ayrıca geçen yazılarımızda uzunca bahsetmiştik önce aynaya bakmalıyız vs gibi…
Bilinçaltımız bizi ciddi yanıltır. Şaşırtacak kadar.
Geçmişten gelen bazı yaşanmışlıklar bizi aşağıya doğru çeker. Burada bilinçüstümüzdeki yaptıklarımız aslında bilinçaltımızın bize oyunudur. Kompleksler, kendini beğenme, kendini beğenmeme, abartlı hareketler vs…
Korkularımız bir kılıf olarak bürünüp önümüze çıkar. Geçmişte yaşadıklarımız, çekincelerimiz bakmışız ki ulaşılamaz birini hayal ettirir bize.
Kırılmaktan, incinmekten korkan hallerimiz daha da sindirttirir bizi.
Zaman akıp geçiyor. Sevgi duyacağımız ve sevgi alacağımız,vereceğimiz, canımızın sıkıntısı gidecek, karşılıklı destek olacağımız bir eşe hepimizin ihtiyacı var. Artık çoluk çocuğa karışma zamanımız geldi de geçiyor bile.
Korkularla yüzleşmek insana iyi gelir. Biraz sancılı olur ama iyi gelir. Kendi içinizde bunu yapamıyorsanız birinden yardım ve destekte alabilirsiniz. Bu olayı çözmek adına hayırlı bir adım olur. Belki de bir yerlerde tıkanıklık var. O tıkanıklık açıldıktan sonra hızlıca akıp gidecek…Mükemmeli aramayın öyle biri yok…Hasılı, boşlukta yankılanan ses gibi geri döner size…
Not: İçinizden, evlenenler bunların farkındamıydı da evlendi diyebilirsiniz. Eeee fırına giren tepsidekiler aynı ölçüde pişmiyor, rüzgar bazı dalları kırdığı gibi bazılarına hiç etki etmiyor.