Evliyalar | Hasan Dede
HASAN DEDE
Kânûnî Su’îar, Süleyman qp-
neminde Encserunda çeşitli ders-
İĞf VSrSTl TlaoaTI vaJTj TSüî
(H.974) senesinde Bursa’da vefât
Çelebi Su’tan Meh-medtürbesiönündedir.
tfivskkîiîtj. esisskansıö!
tıür*net r^lf ygff idî.
Sohbetleri ve güzel ahlâkı İle Jn-sawssıpöîr&ycialıofinüStur» riplerin, yetimlerin ve hastaların yardımına koşar, ûniâfâ uer yon-
rlorv rtlufrft i
U9I i UCOlCIN vJılll v*U.
Haşan De-de’nln, Nevşehir1 d» bulunan türbesinin etrafı açık olup bakımlıdır.
EvNyfiiar AnsHdopadM 29
HAŞAN DEDE
bu insanlara; ‘^Üzülmeyiniz, bulu ruz. Allahü teâlâ bir imkân ihsân eder. Biraz belcleyin.” diyerek di-şarı çıktı. Kısa; bir müddet sonrş elinde küçük bir armut dalı ile içe 1 ri girdi. Armut aalı üzerinde yem yeşil tâze yapraklar ve olgunlaşmış sapsarı armutlar vardı. Sank yaz mevsiminde dalından kırılmış gibi idi. Hastanın başında bulu nanlar bu hâli görünce, bu işin
. Haşan Deda’nin türbesi.
Haşan Dede’nin bir kerâmeti olduğunu anladılar. Ona olan derin muhabbetleri ve gösterdiği yakın alâka hepsini ağlattı. Armutları verip, hastanın gönlünü hoş ettiler. Hasta kısa bir süre sonra ve-fât etti.
Haşan Dede kendi el emeği ile kazandığı helal yiyecekleri yer, buna çok dikkat ederdi. Bu sebeple kendi bağında, bahçesinde
30 Evlfyâlar Ansiklopedisi
HASAN DEDE
çalışırdı. Çalışmaları sırasında namaz vakti girince cemâati aslâ kaçırmaz, câmiye gider, cemâatle namaz kılardı. Namazdan sonra da halkın can kulağı ile dinlediği sohbetlerini yapar; yine işine dönerdi. Bir gün yine bir namaz vak-, ti câmiye gelmişti. Bağını bellemek için kullandığı belini de yanında getirip câminin girişinde bir yere koydu. Namaza durdu. Bâzı kimseler cemâat namaza durunca Haşan Dede’nin belini kimse görmeden alıp mirıâreye sakladılar. Namaz bittikten sonra Haşan
Dede hiç kimseye bir şey söylemeden minâreye çıkıp belini aldı. Tebessüm ederek, güler yüzle bağına gitti. Onun bu güzel halleri, kimseyi incitmemesi, kırmaması, herkesin iyiliği için çalışması, çevresinde mükemmel bir örnek teşkil ederdi. Kabri üzerindeki tek kubbeli türbe on sekizinci aşırda yapılmıştır. Türbesinin çevresi bir dinlenme pafkı hâline getirilmiş ve ağaçlandınlmıştır. ’
1) Rehber AnSiWopedisi; c.13, s.92
HAŞAN DEDE
Haşan Usta diyende bilinir. Zamânuıda güzel ahlâkı, örnek hareketleri ve kerâmetleriyle tanınan Haşan “Dede’nin türbesi Rize Arde-şen’de Seslikaya köyündedir. Türbesi, vasiyeti üzerine vefâtından yedi yıl sonra cesedinin bozulmamış olduğu görüldükten sonra yapılmıştır. Yöre halkı tarafından sık sık ziyâret edilen Haşan Dede 1845 yılında vefât etmiştir. Türbesinin önündeki kiremitli kabir de (resmin solunda) yine kendisi gibi kerâmet ehli bir velî olan oğlu Süleyman Dede ye aittir.
Et«U*aAİA«’ An.iblnrMHkl 31
HAŞAN EBÛ HALÂVE EL-GAZZÎ
HAŞAN EBÛ HALÂVE ELr GAZZÎ; Kudüs’te yetişen evliyadan, İsmi Haj$an, künyesi Ebû Halâve elrGaj^zî’dir. Gazze’de doğdu. Doğum târihi kssin olarak bilinmemektedir. 1892 (H.1310) senesi öncesinde Kudüs’te vefât etti. |
Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ kitabının sâhibii büyük âlim Yûsuf Nebhânî hazretleri anlatır: “O, Kudüs’te ikâmet eden mübârek bir zât idi. 1887 senesinden îtibâren kendisiyle birçok defâlar görüşmelerim oldu, |0 zamanlar ben, Kudüs’te cezâ mahkemesi reisi idim. Haşan Ebû Halâve hazretleri Mescid-i Aksâ civarındaki medresenin bir odasında kalırdı. Oturak olduğu için bir yere gidemez, na-mazlannı bile Tiril ile kılardı. O, bir gün bana; “Yedi sene kadar oluyor hep bu hal iflzereyim. Bu hâlime sebeb şu hâdisedir ve ben bunu biliyorum. Bir gün Allahü te-âlânın bir velîsi!yanıma gelmişti. Şurada durdu! Şu odanın kapısına işâret ederek bana; “Burada otur ve şu kapıdan dışarı çıkma.” dedi. O anda ben buraya oturtuldum ve bu hal [İrere kaldım.” Ev-liyânın sebebini ancak kendilerinin bildiği böyle! tasarrufları çoktur.”
Haşan Ebû Halâve hazretleri Kudüs’teki evliyjânın büyüklerin-dendi. Çok kerametleri görüldü. Kaldığı yer, ziyâretçiler ve sevenleri ile dolup taşöırdı. Gelenlerden her biri derdini ânlatır, şikâyetini
32 Evliyâlar Ansiklopedisi
söyleri dünyâ ve âhiret murâdını ister, o da duâ edince hemen arzuları hallolurdu. Haşan Ebû Ha-lâve’nin duâsıyla birçok hastalar şifâ bulup, sıhhate kavuştu.
Yusuf Nebhânî hazretleri anlatır: “Haşan Ebû Halâve hazretleri bana husûsî ilgi ve alâka gösterirdi. B rçok kimse gibi ben de bir derdimi kendisine anlattım. Kudüs’teki vazifemden memnun değildim. Bunun üzerine bana o bulunduğum vazifeden daha üstün bir vazife ile bir başka yere naklimin yapılacağım müjdeledi ve; “Bu gece uyumadan önce; “Yâ Nürl- Ya Nûr!” diye çok oku ve uyuyuncaya kadar devâm et. Rü-yândâ bak ne göreceksin.” buyurdu. Ben de buyurduğu gibi yaptım. Rüyâmda başıma taşıdığım sarıktan daha büyük bir sank konuldu. Aradan çok geçmeden Beyrut Mahkeme Reisliğine tâyinim çıktı. Bu, Haşan Ebû HaJâve hazretlerinin bir kerâmeti ¡di. O zât bana bâzı sıkıntı ve dertlerin ilâcı olları şeylere dâir duâlar öğretti. Birçok defâ bu duâları tecrübe edip sıkıntılardan kurtuldum. Bu duâlar; “Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin eJ-Habîb el-Mahbûb Şâfil ilet ve Müferric-ül Kürûb.“ Haşan Ebû Halâve hazretleri benim hocalanmdandı. Kâ-dirî tarikatına dâir bana icâzet, diploma yerdi.”
1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.402