GUYANASI, FRANSIZ

GUYANASI, FRANSIZ

Guyana’nın başkenti ve en büyük kenti Georgetown,
1781’de İngiliz sömürgecileri tarafından Demerara ırmağı kıyısında kurulmuştur. Yükselti deniz düzeyinin altında olduğu için ırmağın önünde ve Atlas okyanusu kıyılarında bir dizi koruma seti oluşturulmuştur.
Guyana ‘da nüfusun yarısından çoğunu Hindistan’dan göçmüş olanların çocukları
oluşturur. Resimde Hint kökenli Guyanalı bir genç kız görülmektedir.
ken, dışta bağlantısız bir siyaset izledi. 1980 yıllarında Venezuela’nın uzun süredir Guyana’nın yarısından çoğu üstündeki hak iddialarını bir çözüme bağlama çabalarında başarı sağlanamazken, dış borçların ve dış ticaret açığının artması da ciddi bir boyuta ulaştı. Burn-ham’ın Ağustos 1985’te ölmesi üstüne başkanlığı üstlenen yardımcısı Desmond Hoyte, Aralık 1985’te cumhurbaşkanlığına seçildi; ama 9 Ekim 1992’de yapılan seçimleri yitirince, cumhurbaşkanlığını Dr. Cheddi Bharrat Jagan’a devretti.
Guyanası, Fransız: Bk. fransizguyanasi. Guyanası, Hollanda: Bk. surİnam.
Çin’in güneybatı kesiminde il. Yüzölçümü 174 000 km2, nüfusu 32 391 065, merkezi Guyyang kenti olan Guycou’da (Çince Guizhou), halkın % 70’ini Han Çinlileri, geri kalanını da çeşitli azınlık toplulukları oluşturur. Başlıca gelir kaynakları pirinç ve mısır yetiştiriciliği olan ilde, sanayi de önemli ölçüde gelişmiştir: Demir-çelik sanayisi, ağır makine ve besin sanayileri, vb.
Guyot, Arnold Henry
İsviçre asıllı ABD’li yerbilimci ve coğrafyacı (Boudevilli-ers, İsviçre 1807-Princeton, ABD 1884). Neuchâtel Akademisi’nde ders veren A.H.Guyot, buzullara ilişkin çalışmalar yaparak, buzulların ortada ve uçlarda daha hızlı aktığını, buz yapısının tabaka ya da şerit biçiminde olduğunu, moleküllerin derece derece yer değiştirmesi nedeniyle buzulların hareket ettiğini ortaya koydu. ABD’ye yerleşip (1848), bir gözlemevi kurarak, birçok|gözlemevinin geliştirilmesiniısağladı. Massachu-setts|Üniversitesi’nde ¡coğrafya ve öğretim yöntemleri dersleri verip, Princeton Üniversitesi’ne geçti (1854).
Guzman Blanco, Antonio
Venezuelalı devlet adamı (Caracas 1829-Paris 1899). Liberal devrimden sonra Başkan yardımcılığı yapan (1863-1868) Antonio Guzman Blanco, 1870’te. cumhurbaşkanlığına seçildi. Diktatörce bir yönetim uygulamakla birlikte, ülkenin ekonomik durumunu oldukça düzelten birçok reform yaptı. Sık sık çıktığı yurt dışı yolculuklarından biri sırasında, yakın adamlarından biri tarafından devrildiği açıklandı (1888).
Güçlü Augustus: Bk. AUGUSTUS II, GÜÇLÜ.
güç üretimi
Elektrik gücü, dünyanın büyük bölümünde vazgeçil-
GÜÇ ÜRETİMİ 391
Edison’uritilk doğru akım jeneratörü, 1881 ‘de Paris Dünya Fuarı’nda sergilendi. Bir yıl sonra Edison, New York’ta ticari amaçla elektrik üreten bir santral kurdu. İlk elektrikli sokak lambalarına güç sağlamak için, bu tür bir jeneratör kullandı.
mez bir enerji biçimidir. Elektrikten başka enerji biçimlerini kullanan sistemler bile, elektrik gücüyle çalışan denetim düzenekleri ya da araçlar içerebilir. Sözgelimi, modern kaloriferler doğal gaz, mazot ya da-kömür yakıyor olsalar bile, çoğunda, çalışmaları için elektriğin gerekli olduğu yanma ve sıcaklık denetimi düzenekleri vardır. Benzer biçimde, sanayi ve üretim süreçlerinin çoğu için elektrik gücü gereklidir; elektrik kesintisi olduğunda, ticari kuruluşlar genellikle çalışmaz duruma gelir
XX. yy’ın ilk yarısında, ABD’de üretilen toplam enerjinin yalnızca % 10 kadarı elektriğe çevrilirken,
1990’da toplam enerjinin yaklaşık % 40’ını elektrik gücü oluşturmuştur. Gelişme yolundaki ülkelerin elektriğe bağımlılığı, çoğunlukla, sanayileşmiş ülkelerinki kadar büyük değildir ama, bu ülkelerin bazılarında, elektrik kullanımının artış hızı, gelişmiş Batı ülkelerinde ve ABD’de elektriğe geçişin ilk yıllarındaki artış hızına yakındır.
STANDART ELEKTRİK ÜRETİM TESİSLERİ
Günümüzde ticari amaçlı elektrik enerjisinin aşağı yu-
karı tamamı, yakılan fosil yakıtlardan ya da nükleer kaynaklardan sağlanan buharla ya da su gücüyle çalışan jeneratörler tarafından üretilmektedir. Gelişmiş ülkelerde en çok fosil yakıtlardan yararlanılır; ama bazı ülkeler, uranyum gibi maddelerle üretilen nükleer enerjiye günümüzde daha çok ağırlık vermektedirler. Sözgelişi, Fransa’da elektriğin yaklaşık % 70’i nükleer enerji santralarında üretilmektedir; Avrupa’da enerji maliyetinin en düşük olduğu ülke Fransa’dır.
Buharla çalışan basit bir elektrik santralında, bir kazandaki ya da buhar jeneratöründeki suyun sıcaklığını artırarak buharlaşmasını sağlayan bir ocak (ya da reaktör) ve jeneratörü çalıştırarak elektrik gücü üreten bir türbin bulunur. Elektrik enerjisi sanayisinin tarihi boyunca, tasarımda, metalürjide, yapım tekniklerinde ve denetim sistemlerinde gerçekleştirilen gelişmeler, elektrik üretim birimlerinin boyutlarının, çalışma sıcaklıklarının, basınçlarının ve verimliliklerinin sürekli artmasını sağlamıştır. Bu gelişmeler ve artan elektrik enerjisi istemi sonucunda, buharlı motorla çalışan ve ancak birkaç kilovat (kW) üretebilen ilk jeneratörün yerini, zamanla, 1 300 000 kW gibi yüksek çıktılar sağlayan günümüzün dev jeneratörleri almıştır. Hidroelektrik jeneratörler (ya da su gücü jeneratörleri), 1882’deki 12 kW’lık makinelerden ABD’de kurulu Grand Coulee santralındaki 600 000 kVV’lık birimlere kadar büyümüştür.
Tepe yükü sorunu. Bütün elektrik hizmeti sistemlerinde, günün bazı saatlerinde ve yılın bazı mevsimlerinde, elektrik enerjisi isteminin öbür saat ve mevsimlerden daha çok olduğu dönemsel yük biçimleri vardır. Bir tesisin üretim kapasitesi tasarlanırken bu gibi durumlar göz önüne alınır; çünkü bazı üretim donanımı tipleri, taban (ya da sürekli) yükleri karşılamaya daha uygundur ve değişken yükler söz konusu durumlarda yeterli ya da ekonomik olarak çalışamayabilir. Bazı üretim donanımlarıysa, bu tür çalışma biçimlerinin gerektirdiği değişken yüklenmelere, aralıklı kullanıma, sık sık açma ve kapatmalara daha iyi yanıt verecek biçimde tasarlanmıştır. Hidroelektrik santralları, aralıklı işletmeye genellikle daha iyi uyum sağlar ve tepe yüklerini sağlamaya elverişli olabilirler. Ne var ki, ancak belirli yerlere kuru-
«dP*> 4 T fc l „¡r, 1 t-
wwm .*■
Kahramanmaraş ilinin kuzeyinde kurulu
Afşin-Elbistan termik elektrik santralı.
lamnııer ve ıepe noıaaya uıaşan gerensmmeıennı ufalamak için çoğunlukla yakıtlı tesislerden yararlanmak zorundadırlar. Birkaç sistemde, tepe yüklerini karşılayacak biçimde özel olarak tasarlanan buharlı tesisler
labilirler ve tepe noktaya ulaşan gereksinmelerini karşılamak için çoğunlukla yakıtlı tesislerden yararlanmak zorundadırlar. Birkaç sistemde, tepe yüklerini karşılayacak biçimde özel olarak tasarlanan buharlı tesisler kurulmuştur; bu tür hizmetler için bazen de içten yanmalı birimler kullanılmaktadır.
Yanma türbinleri. Yakın dönemde, yanma türbin jeneratörleri tepe yükü birimleri olarak yaygınlık kazanmıştır; bunun nedeni yalnızca bu jeneratörlerin hızlı başlama ve aralıklı çalışma özellikleri değil, daha çok, kurulmaları için gerekli sürenin kısa olmasıdır. Büyük bir buharlı elektrik santralının ihalesi ve yapımı, avans işlemleri yerine getirildikten sonra bile 5-10 yıl almaktadır. Bu nedenle, ihaleden sonra bir ya da iki yıl içinde kurulup işletmeye açılabilen 30 000 kVV’lık ya da daha büyük bir yanma türbini birimi çekici bir seçenektir. Bu tür birimler, enerji yetersizliklerinde acil hizmet de görebilir, ayrıca bir savaş durumunda uygulanacak karartmalardan sonra, geleneksel üretim tesislerine başlama enerjisi sağlayan kaynaklar olarak da değer taşırlar. Yanma türbinleri içjn yapılan sermaye yatırımı^ geleneksel büharbirimlerine yapılan yatırımdan daha azdır, ama yakıt verimliliği çoğunlukla onlar kadar yüksek değildir ve bakımı daha pahalıdır.
ELEKTRİK ÜRETİMİNİN YENİ BİÇİMLERİ Elektrik hizmeti kullanımına uygun, daha verimli, çevreye daha az zarar veren yeni elektrik üretim biçimleri bulma arayışı yıllardır sürdürülmektedir. Temel sorun, seçenek sistemlerin kabul edilebilir bir maliyetle elektrik üretip üretemeyeceğidir. Ne var ki, girdi enerjiyi mekanik enerjiye çeviren, sonra da mekanik enerjinin elektrik enerjisine çevrilmesini sağlayan dönel (rotatif) makinelerin kullanıldığı sistemler dışında, geniş çaplı hizmet için yeterince pratik hiçbir yeni yöntem geliştirilememiştir. Bununla birlikte enerji sanayisinde başka olanaklar araştırılmaktadır.
Magnetohidrodinamik. Magnetohidrodinamik (MHD) yönteminde, magnetik alandan iyonlaştırılmış bir gaz ya da sıvı metal geçirilerek elektrik üretilir. Gerek
Aöuue,gereK gelişmiş Daşna uıneıerue oeneyseı uı miller kurulmuştur; ama henüz hiçbirisi geleneksel jeneratörlerin yerini alacak kapasitede değildir. Elektrogazdinamiği. Elektrogazdinamiği (EGD) yönte-
^ -rr^-.–»——r ıfel l EG
ABD’de,gerek gelişmiş başka ülkelerde deneysel birimler kurulmuştur; ama henüz hiçbirisi geleneksel jeneratörlerin yerini alacak kapasitede değildir. Elektrogazdinamiği. Elektrogazdinamiği (EGD) yönteminde, yüklü parçacıkları elektrik alanından geçirmek için gaz akıntısından yararlanılır. Elektrik alanı, parçacıkların hareketine karşı koyarak onları yavaşlatır; böy-lece, kinetik (hareket) enerjisini doğru akıma çevirerek yüklerini artırır.
MHD’yle olduğu gibi, EGD’yle de bazı umut verici sonuçlar alınmıştır; ama EGD’nin geleneksel üretim donanımının yerini alabilmesi için çözülmesi gereken birçok sorun vardır.
Termoelektrik ve termiyonik jeneratörler. Termoelektrik ilkesine ya da termiyonik emisyon ilkesine göre çalışan jeneratörler, ısı enerjisini önce mekanik enerjiye çevirmeksizin doğrudan doğruya elektriğe çevirebilen statik aygıtlardır. Güç gereksinmesi az olan bazı küçük uygulamalarda her iki yöntem de kullanılmıştır; ama yakın gelecekte büyük çaplı güç kaynağı olarak ikisi de umut verici gprünmemektedir.
‘Vakıfhucrâeri.’Bazı uzmanların düşüncesine gore,”dazı sanayiler ve uzak yerleşim alanları için elektrik enerjisi kaynağı olarak yakıt hücrelerinin parlak bir geleceği vardır. Yakıt hücresi, kesintisiz süreç bataryasını andıran bir biçimde, yakıtın kimyasal enerjisini doğru akımlı elektrik çıktısına dönüştüren elektrokimyasal bir aygıttır. Uzay uygulamalarında hidrojen yakıtlı hücreler kullanılmıştır; doğal gaz ve elektrik hizmeti veren bir grupsa doğal gazlı bir yakıt hücresi geliştirmeye yönelik geniş çaplı bir araştırma programına destek vermiştir; ama günümüze kadar hiçbiri, geleneksel elektrik hizmetiyle yarışabilecek başarı düzeyine ulaşamamıştır.
Güneş enerjisi. Petrol ve kömür gibi fosil yakıtların tükenince yenilenemeyeceği konusunda kamuoyunun bilgi düzeyi yükseldikçe ve normal yanma süreçlerinin çevre üstündeki etkileri ile hava kirliliğine ilişkin kaygılar arttıkça, son yıllarda güneş enerjisine daha çok ilgi duyulmaya başlanmıştır. Güneş enerjisinden elektrik
/
Fosil yakıtların korunabilmesi ve bava kirliliğinin önlenebilmesi için rüzgâr enerjisi büyük ilgi çekmektedir.
gücü üretimi hâlâ pahalıdır. Güneş enerjisinin büyük miktarda güç üretimi için kullanılabilmesi, yeterince düşük bir maliyetle yüksek verim elde edilmesine bağlıdır. Enerjiyi emerek ısı üreten küçük, bağımsız güneş toplama aygıtlarından, hem yeryüzüne hem de uzaya kurulacak nispeten büyük güneş toplama alanlarına varıncaya kadar çeşitli tasarılar üstündeki çalışmalar ilerlemektedir. Güneş ışığını elektriğe çeviren güneş pilleri (fotovoltaik piller) üstünde oldukça geniş araştırmalar yapılmıştır. Bilgisayar yongası teknolojisine dayanan yeni yapım işlemleri de geliştirilmektedir. Yapım maliyetleri azaltılabilirse, bu yönetim her ülkenin güneşli bölgelerinde uygulanabilir. Deneysel uygulamada, fotovoltaik pil sistemlerinin, enerji sanayisinin kabul edebileceği bakım maliyetlerinde güvenilir bir kaynak olduğu kanıtlanmıştır.
Rüzgâr gücü. Rüzgâr enerjisi, elektrik üretim yöntemi olarak son yıllarda oldukça büyük ilgi çekmektedir. Kaliforniya’da, çoğunun kapasitesi 50-200 kW arasında binlerce rüzgâr gücü makinesi kurulmuştur ve rüzgâr enerjisi, Kaliforniya’nın elektrik gücünün yaklaşık % 1 ‘ini sağlamaktadır. Bazı örnekleri İngiltere’ de kullanılan daha büyük rüzgâr türbinlerinin kapasitesi birkaç bin kVV’tır; ama bunların güvenilirliği konusunda henüz doyurucu sonuçlar alınamamıştır. Rüzgâr gücünden elektrik üretiminin, fosil yakıtların korunmasını sağlamasına ve havayı kirletmemesine karşın, enerjiye en çok gereksinme duyulan yerlerde rüzgâr gücü sürekli değildir. Güçlü rüzgârlara dayanabilecek uzun ömürlü türbinler yapmanın zorluğu ve rüzgâr gücünün yüksek maliyeti, gelecekte rüzgâr gücünün enerji üretiminde belki de yalnızca küçük bir rol oynamasına yol açacak iki ana nedendir.
Jeotermal güç. Dünyanın içindeki ısı “cep”leri, ABD (Kaliforniya), İtalya, İzlanda, Meksika, Yeni Zelanda, İngiltere, vb. ülkelerde elektrik üretimi için jeotermal enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır. Başka yöntem-
GÜÇ ÜRETİMİ 393
lerin maliyetinin artması nedeniyle jeotermal seçenekler ekonomik bakımdan daha uygun duruma gelirse, bu yöntem daha da yaygınlaşabilir. Jeotermal enerji santrallarının çalışması, öbür termal enerji santrallarıyla aynı ilkelere dayanır. Bu santrallar, elektrik jeneratörlerini çalıştıran türbinlere güç sağlamak için, yerkabuğunun altında bulunan buharın ya da sıcak suyun ısısından yararlanırlar. Kusurları arasında, sıcak suda ya da buharda tuzların bulunması ve bazı yerlerde gerekli sondaj derinliğinin aşırı yüksek olması sayılabilir.
Gelgit enerjisi. Birkaç ülkede gelgit enerjisi santralları kurulmuş, ama hiçbirinden henüz dikkate değer bir sonuç alınamamıştır.
Katı atıklardan elektrik üretimi. Birçok ülkenin bazı kentlerinde çok büyük çöpyakarları olan enerjiyi geri kazanma tesisleri, kentsel katı atıkları elektriğe çevirerek, elektrik dağıtım kurumlarına satmaktadır.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*