Home / wiki / Hakkımda konuşurken… Hakkınızda bildiklerimi hatırlayın.

Hakkımda konuşurken… Hakkınızda bildiklerimi hatırlayın.

Hakkımda konuşurken... Hakkınızda bildiklerimi hatırlayın

Arkamdan Konuşanlar

“Herkes konuşur. Ama herkesin sözü sustuğunda, geriye sadece hakikat kalır.”

Bazı insanlar vardır… Sessizce beklerler. Seni alkışlıyormuş gibi görünürken aslında düşmeni isterler. Parladığında gözlerini kısar, sustuğunda kulaklarını açarlar.

  Hedef koyduğumda durmam. Biliyorum bu sizi de heyecanlandırıyor ve size de Azim katıyor ama maalesef ki sizin gece olduğu zaman Uykunuz geliyor.Geceleri uykusuz geçirmişim, sabahları tek başıma ayakta kalmışım, fark etmez. Yolun sonunda ayakta durmak benim için her zaman kıymetliydi. Bu dik duruş, kimi zaman takdir kazandırır… ama çoğu zaman sessiz bir düşmanlık doğurur.

Bir dönem yakınımda olanlar – isim vermeye gerek yok – bir şekilde yollarıma eşlik etti.kimiyle aynı sofrayı paylaşmıştım, kimini evimde ağırlamıştım… Güvendiklerimdi. En azından öyle sanmıştım.

Ama sonra bir sessizlik oldu. Öyle bir sessizlik ki içinde fısıltılar yankılandı. Duyduğum her şey, aslında arkadan gelen adımların sesiymiş. Gittikçe büyüyen bir gölge gibi, kendi içlerinde birleştiler. Düşmemi bekleyen gözler, aynı duvara sırtlarını verdi.

Ev dedikleri şey bir tuğladan ibaret değil. İçinde yıllar var, emek var, niyet var. Ben o niyeti korudum, onlar duvarları. Sonra gün geldi, ben dışarıdaydım, onlar içeride. Kapıyı çaldığımda bana yabancıymışım gibi baktılar. Onlara göre artık bendeki ışık, gölgeye dönüşmüştü.

Ama bilmedikleri bir şey var:
Herkes konuşur. Ama herkesin sözü susunca, geriye sadece hakikat kalır.
Ve ben, o sessizlikte kendi sesimi duymayı öğrendim

Bazı şeyler ses çıkarmaz.

Kırılmalar mesela.
Güvenin çöktüğü anlar.
Göz göze bile gelmeden kurulan ittifaklar.
Birlikte sustular, ama o sessizlik içinde binlerce söz vardı.

Birlik olmanın ne demek olduğunu ben, omuz omuza verilerek zorluklarla mücadele edilirken öğrenmiştim. Ama onlar bir araya geldiklerinde, kurdukları şey bir dayanışma değil; bir düşürme planıydı. Sözleri seçilmişti, ama sessizlikleri çok daha yüksek sesle konuşuyordu.

Hiçbir şey doğrudan yapılmadı.
Telefonlar açılmadı.
Gözlerin içine bakılmadı.
Ama yollar çizildi, kararlar alındı.

Kimi yasal kılıflarla süslendi, kimi sessizce yapıldı. Ama ortak bir amaç vardı: beni dışarıda bırakmak. Hem fiziksel olarak, hem duygusal olarak, hem de hayatın içinden.

Bir sabah baktım; ne evim evimdi, ne insanlar insanım.
Kazandığım, uğruna yıllarımı verdiğim her şey, üzerime kapanan kapılar gibi uzaklaşmıştı.
Ve onlar, beni yalnız bırakmadılar. Hayır…
Beni dışarıda bırakmak için birleştiler.

Ama içlerinden birinin gözlerinde bir şey yakaladım:
Bir anlık tereddüt, bir anlık suçluluk.
İşte o an, şunu fark ettim:

Bu bir düşmanlık değil sadece.
Bu, bana ait olanı taşıyamayanların utancıydı.

Her şey üstüme yıkıldı sandım.

Bir evin duvarları gibi…
Bir güvenin temelleri gibi…
Bir sabrın sınırları gibi…

Ama yıkıntıların arasındayken fark ettim ki, aslında onlar bana değil, birbirlerine yüklenmişti. Beni devirmeye çalışırken, kendi dengelerini kaybettiler. Çünkü bir insanı susturmak kolaydır, ama hakikati susturmak mümkün değildir.

Ben sustum.
Konuşmalarını izledim.
Sessizliğimi bir silaha çevirmedim.
Ama içimdeki direnci kimse tahmin edemedi.

Onlar bir araya geldiklerinde, bir planları vardı:
Adımı lekelemek.
Beni itibarsızlaştırmak.
Emeğimi unutturmak.

Ama bir şeyi unuttular:
Ben o emeğin içindeydim.
Ben o adı taşımadan önce, o adı inşa etmiştim.

Ayakta kalan bendim.
Çünkü ben bu hayatta “haklı” kalmayı, “güçlü” kalmanın önüne koydum.
Çünkü ben biliyorum; kazananlar değil, gerçek kalanlar hatırlanır.

İnsan bazen sessizliğe sığınır, çünkü söyleyecek sözü olduğunda bile, karşısında anlayacak bir yürek yoksa kelimeler sadece yere düşer. Ben sözlerimi düşürmedim. İçimde tuttum. Taşıdım. Onlardan ağır olsa da…

Şimdi dönüp baktığımda, arkamda bıraktığım yıkıntı değil; bir arınma görüyorum.

Hakkımda Konuşurken, Hakkınızda Bildiklerimi Unutmadım

Benim hakkımda çok şey söylediniz.

Sustuğumu zannettiniz.
Köşeme çekildiğimi düşündünüz.
Yalnızlığımı bir çöküş sandınız.

Ama hiçbir kelime, içimde sakladığım kadar derin olmadı. Ve bilmeniz gereken bir şey var:
Ben sustuysam, unuttuğumdan değil…
Hatırladığım içindi.

Siz benim hakkımda konuşurken, ben sizin gözlerinizi hatırladım.
Birlikte kurduğumuz cümleleri…
Paylaştığınız korkuları…
Sakladığınız niyetleri…

Siz beni anlatırken, aslında kendinizi ifşa ettiniz.
Çünkü bir insanın dili, çoğu zaman kalbinin yankısıdır.

Evet, ben sustum.
Çünkü ben sizin hakkınızda bildiklerimi, satır aralarına yazdım.
Söylemedim, haykırmadım, suçlamadım.
Ama unutmam da gerekmedi.

Çünkü artık biliyorum:
Sakince yürümek, fırtına çıkarmaktan daha zor ama daha kalıcıdır.
Ve ben bu yolu sessizce yürürken, arkamda yankılanan seslere değil, önümdeki ışığa bakıyorum.

Son bir şey daha:
 Kimsenin çok olmasını istemedim.
Tercih ler bana süpriz olmadı.
Sadece kim olduklarını hatırlamak ruhsal terfi oldu.
Ve artık kimlerin ayle olduğunu da hatırladım.

Yazı dizisi burada sona eriyor. Ama hikâye değil.
Sessizlik, bazen en gür sestir. Ve ben sustukça, nedense

Hakkımda konuşurken... Hakkınızda bildiklerimi hatırlayın
Hakkımda konuşurken… Hakkınızda bildiklerimi hatırlayın

içimdeki ses daha güçlü çıkıyor.

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Social Icons