Hayvancılık Sektörü Olmadan Sanayi Olur mu?

Hayvancılık Sektörü Olmadan Sanayi Olur mu?

hayvana takılan mühür

hayvana takılan mühür

Okullar tatil oldu, mezuniyetler yapıldı. Farklı sektörlere yeni mezunlar kan vermeye devam ediyor. Bunlardan birisi de hayvancı­lık sektörü. Türkiye’de hayvancılık sektörü­nün kan kaybettiği verdiği mezun sayılarıyla iyice gün yüzüne çıktı. Hayvancılık sektörü­nün itibarının azaldığı biliniyordu, gençlerin bu sektörü bir eğitim dalı olarak görmemeleri geleceğe dönük endişeleri arttırdı. Genç nesil tercihlerini gözde meslek ve çok paraya en- dekslediğinden hayvancılık sektörünün gele­ceği de tehlikede.

Benzer durum Hindistan’da yaşanıyor. Ülkenin alt yapısını oluşturan, yolları ya­pacak inşaat mühendisleri bir elin parmak­larını geçmiyor. Bir zamanlar Hindistan’da en seçkin meslek İnşaat Mühendisliği iken şimdilerde genç Hintliler para ve prestiji olan yazılımı çeliğe ve betona tercih edi­yor. Sanayileşme, kentleşme derken temel gıdamız olan ette dışa bağımlılığımız arttı. Hindistan örneğinde olduğu gibi hayvan­cılık sektöründe yetişmiş uzman eleman bulmak zor olduğu gibi, ithal hayvan ve et grafikleri hayli yüksek rakamlara ve fiyatlara ulaştığı şu günlerde bizde de tehlike kapıda görünüyor.

Şarkışla Meslek Yüksek Okulu Büyük ve Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliği Bölümü’nde sadece 2 öğrenci eğitim gördüğü için, mezu­niyet töreninde doğal olarak ilk 2 dereceyi de iki arkadaş paylaştı. Bahsi geçen okulda

  1. ve 2. belli oldu, üçüncü yok. Çünkü okul­da başka öğrenci yok. 2 öğrencili yüksek okulun 2 öğrencisi de mezun olunca, ilk iki dereceyi de bu iki öğrenci almış oldu.

Hindistan’da 1990’da inşaat mühendisli­ği bölümlerinin 13 bin 500, bilgisayar bilimi ve bilgi teknolojileri bölümlerininse 12 bin 100 öğrenci kapasitesi varken 2007’de bil­gisayar bilimiyle bilgi teknolojilerini konu alan bölümlerdeki öğrenciler 193 bine fırla­dı. Oysa inşaat mühendisliği bölümlerinde yalnızca 22 bin 700 öğrenci mevcuttu. Tek­noloji ve sanayileşmenin yanında yıllardır insanın temel gıdasını karşılayan tarım ve hayvancılık da aynı paralelde ilerlemelidir.
Köyden kente göçmekle nasıl ki şehirle- şilemiyorsa hayvancılık ve tarım sektöründe çalışanların az olmasıyla da sanayileşilmi­
yor. Teknoloji bilgisi bu sahaya aktarılarak modern hayvancılık geliştirilebilir. Bilimsel verilerle hayvancılığın ve buna bağlı ürün­lerin istatistiğiyle hayvancılık ilgili bölüm okuyan öğrencilerin istatistiği yıllara oran­la karşılaştırılmalı ya da yukarıdaki misale bakılarak meselenin nereden kaynaklandığı biraz daha anlaşılmalıdır.

insan ve Hayat Dergisi, Mart sayısında bu konuda şunları belirtmişti. “Kamuoyun­da keçi ve koyunun gözden düşürülmesine karşı tedbirler alınmalı. Bu hayvanlar için yapılan asılsız iddialara karşı kamuoyunda faaliyetler yapılmalı. Koyun kültürümüzde şimdilerin bilgisayarından, cep telefonun­dan daha önemliydi. Akkoyunlular, Karako- yunlular gibi devlet isimlerinin yanında şe­hirlere, ailelere ve birçok kültürel değerlere isim veren “koyun”, eti kokuyor, sütü yağlı bahaneleriyle unutturulmaya çalışıldı. Ve başarılı da olundu. Bir zamanlar sayıları nü- fustan iki kat fazla olan koyun, artık mumla aramr hale geldi.”

Yine aynı sayıda Prof. Dr. Mehmet Akif Karslı “Çarkın dönebilmesi için fiyatların düştüğü veya çıktığı zamanlarda devletin müdahale etmesi gerekir. Canlı hayvan SÜ- rekli tüketir, sürekli maliyetlidir. Gelişmiş ülkelerde devlet bunu yıkmak için hem üre- timi teşvik eder, hem de ürettiği ürüne teşvik vererek çiftçinin standartlarını yük^tmeye çalışır. Yani mazota ve canlı hayvana teşvik verdiği gibi, süt ve ete de teşvik verir.”

Hayvancılığın gelişmesi için sektöre özendirilecek teşvikler yapılmalı. Doğru ve yerinde tercihlerle genç dinamikler bu alan- da değerlendirilmeli, Hindistan örneğinden istifade edilmelidir.

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*